๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Nurdan Damlalar => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 14 Ağustos 2010, 21:57:41



Konu Başlığı: Mübaşeretsiz tasarruf
Gönderen: Sefil üzerinde 14 Ağustos 2010, 21:57:41
Mübaşeretsiz tasarruf ne demektir?

“Cenâb-ı Hakk’ın mahlukatındaki tasarrufu, yalnız bir emir ve irade ile olur. Bizzât mübaşereti yoktur. Şemsin kâinatı tenvir ettiği gibi.”

Mesnevî-i Nuriye

Mübaşeret, dokunma demektir. Dokunma denilince bir maddenin bir başka maddeye temas etmesi hatıra gelir.

Kitabı elimize alır, açar ve okumaya başlarız. Kitap da maddedir, el de. Ve burada bir mübaşeret söz konusudur. Kitabı okurken göz nurumuz satırlarda dolaşır, ama buna mübaşeret (dokunma) denmez. Aklımız da ondaki mânâlarla uğraşır, ama dokunmaksızın. Çünkü mânâ âlemi de, akıl da maddeden uzaktırlar.

Yer çekimi bizi yeryüzüne bağlar, fakat dokunarak değil. Mıknatıs da çiviyi dokunmadan çeker.

Dokunmadan iş görmenin en büyük örneği insan ruhunda mevcut. Biz ruhumuzdaki kuvvet sıfatıyla eşyayı kaldırırız, ama eşyaya dokunan o sıfat değil, ellerimizdir.

Bir cümleyi ezberlediğimizde ondaki kelimeler hafızamızda kaydedilir, yine dokunmaksızın.

Meleklerin bizim amellerimizi yazmaları da dokunmaksızın ve temassızdır.

Demek oluyor ki, bir varlık maddeden uzaklaştığı nispette mübaşeretsiz iş görme sahasında ilerleme kaydeder.

“Cenâb-ı Hakk’ın mahlukatındaki tasarrufu, yalnız bir emir ve irade ile olur. Bizzât mübaşereti yoktur. Şemsin kâinatı tenvir ettiği gibi.” (Mesnevî-i Nuriye)

Güneşin maddesi yeryüzündeki eşya ile temasta değildir, ama onun maddeden bir derece uzak olan ışığı, eşya ile temas edebilmekte ve onları aydınlatmaktadır. Güneş, “tenvir” fiilini eşya ile temas etmeksizin icra ettiği gibi, cazibesiyle de bütün gezegenlerini yine dokunmaksızın çekip çevirir.

Bir ismi Nur ve bütün isimleri ve sıfatları nuranî olan Allah’ın, mahlukat âlemindeki her türlü icraatı ve ilâhî sıfatların eşyadaki bütün faaliyetleri elbette mübaşeretsiz olacaktır.

Nur Külliyatında, hayatın yaratılması konusunda şöyle buyurulur:

“Dest-i kudret, esbabın perdesini vaz’etmeyerek, doğrudan doğruya mübaşeret ediyor.” (Sözler)

Bu cümlede geçen mübaşeret etme, taalluk mânâsınadır. Yani, hayatın yaratılmasında kudret doğrudan tasarrufta bulunmuştur. Hayatın var olmasında, meyvenin ağaca, toprağın çiçeğe sebep olması cinsinden bir sebep söz konusu değildir.