> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Nurdan Damlalar > Mevlana'dan Bediüzzaman'a sema
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mevlana'dan Bediüzzaman'a sema  (Okunma Sayısı 790 defa)
29 Ağustos 2009, 15:46:44
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 29 Ağustos 2009, 15:46:44 »





Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî’nin kullandığı tasavvuf yolu ve sema’, tüm dünyada kabul görüyor. Aynı şekilde Bediüzzaman Said Nursî’nin...

Mevlana'dan Bediüzzaman'a sema

Miladi 13. yüzyılda yaşayan Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî’nin imanî hakikatleri anlatmak için kullandığı tasavvuf yolu ve sema’, bugün sınırlarımızı aşarak tüm dünyada kabul görüyor. Aynı şekilde 20. asırda yaşayan Bediüzzaman Said Nursî’nin imanî hakikatleri anlattığı eseri Risale-i Nur da tüm dünya tarafından okunuyor, sempozyumlarla anlamaya ve anlaşılmaya çalışılıyor.

“Sema’” sözlükte “işitmek” manasına geliyor. İşitmek… Kâinattaki ahengi... Renklerdeki cıvıltıyı... Güneşin, yıldızların, ayın deveranını, parıltısını, ışığını, aydınlığını... İlahî sanatlardaki ince hikmetleri, nurlu feyizleri... Hem kendi etrafında, hem serzâkirinin etrafında aşkla, sadakatle, itaatla dönen zerrelerle birlikte gök cisimlerini işitip eşlik etmek.

İşitip kendinden geçmek... Bir mûsikî korosu olan varlıklar âlemindeki sayısız tonlardaki sonsuz nağmelerini dinlerken vecde gelip kendinden geçmek, ardından aşk-ı İlahî ile dönmek, dönmek, dönmek…

Geçmişten günümüze Mevlevilik

Sema’ denilince aşk çağlayanı Mevlânâ akla gelir. Mevlânâ deyince de aşkın dışa yansıması, Yüce Yaratıcı’ya olan aşk ile harekete geçişi ve kulluğu idrak edip “İnsan-ı Kâmil”e doğru yönelişi içinde barındıran sema’ hatırlanır.

Sema’ı sema’ yapan, hatta din, dil, millet ve renk ayırt etmeksizin 21. asrın insanınca tanınmasına vesile olan gelişmelerin ilk adımı Hz. Mevlânâ zamanında atılmıştı.

Miladi 13. yüzyılda 30 Eylül 1207 yılında doğan ve asıl adı Muhammed olan Celâleddîn-i Rûmî’ye, “Efendimiz” mânâsında Mevlânâ lakâbı verildiği için onun tasavvufta takip ettiği yola zaman içinde “Mevleviyye” veya “Mevlevîlik” adı verildi.

Yaşadığı zaman içinde bir tarikat kurmak gayesi ve teşebbüsü olmamakla birlikte, vefatının ardından “Mevlevîlik” adını alacak olan yolun temel esaslarını ortaya koymuştu Mevlânâ.

Mevlânâ, manevî vecd ve isitiğrakın, İlâhî ilham ve neşvenin kaynağı haline gelmiş olan gönlünü şiir, mûsikî ve sema’ gibi üç güzel sanatın ulviyet ve kutsiyetinde eritmişti. Bilhassa mûsikîyi bütün maddî ve fizîkî hâdiselerin üstünde tamamen İlâhî bir anlayış ve sezişle “Elest Bezmi’nin âvâzesi” diye târif etmişti.

Başta belli bir nizâma bağlı kalmaksızın dînî ve tasavvûfî bir coşkunluk vesilesiyle icrâ edilen ve zamanla “Âyin-i Şerif” olarak adlandırılan sema’, sonradan Sultan Veled ve onun oğlu Ârif Çelebi zamanından başlayarak Pîr Âdil Çelebi zamanına kadar tam bir disiplin içine alındı, sıkı bir nizâma bağlandı. Böylece Mevlevîlik kendine has kuralları, törenleri olan bir tarikat durumuna geldi.

Sonraki dönemlerde Mevlânâ âşıkları, muhtelif yerlerde tekkeler kurdular, vakıflar inşâ ettiler; insanların gönüllerine ışık götürdüler. Mevlânâ âşıkları Anadolu’nun pek çok yerinde Mevlevîhânelerde toplandılar. Küçük kasabalarda bile Mevlevîhâneler kurulduğu gibi Mevlevî köyleri de oluşmuştu. Oradan Arap Yarımadası’na, Asya ve Avrupa’ya yayıldılar.

Günümüz dünyasında gerek Mevlânâ gerek Mevlevîlik çoktan sınırlarımızı aşmış, dünyanın dört bir yerinde bulunan üniversitelerde onun adına kürsüler kurulmuş, sempozyumlar, konferanslar, seminerler düzenlenmiş ve düzenlenmekte. Her vesileyle anma törenleri, yurt içi ve dışında sema’ gösterileri yapılıyor. Yerli ve yabancı binlerce kitap basılmış ve basılıyor.

1991 yılında kurulan Kültür Bakanlığı Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu ve sema’ grubu ile gerek yurtiçi gerekse yurtdışı programlar da icra edilerek sema’ resmî bir hüviyet kazanmış durumda.

Ahir zamana Bediüzzaman damgası


Miladî 19. asrın sonlarında, ömrü iman ve Kur’an hakikatlerinin neşri ile geçen bir kişi dünyaya geldi. Kur’an’ın ilk emrini, “Oku! Yaratan Rabb’inin adıyla oku” emr-i İlahîsini okudu, anladı, kavradı ve okudu. Kâinatı okudu, onda Kur’an’ı gördü; Kur’an’ı okudu, onda kâinatı gördü. Bu yüzden ona “Zamanının En Harikası” mânâsına gelen “Bediüzzaman” unvanı verildi.

Ömrü okumak ve okutmakla, akıl ile kalbi birleştirmekle, fen ilimleriyle din ilimlerinin meczedilmesi gayretleriyle geçti. Bulunduğu her ortamda bu davayı öne çıkardı, bu davaya hizmet etti. Yaşadığı dönemde Kur’an’ın ve İslâm’ın maruz kaldığı tehlikeleri bütün açıklığıyla görmüş; bu tehlikelerin bertaraf edilmesi ve yaşanan sıkıntıların çözümlenmesi için aradığı tüm çarelerin kaynağı olarak yine Kur’an’a sarılmıştı. Buradan hareketle, hayatını ve ilmini, bütün insanlığın karşılaştığı problemleri bu kaynaktan istifade ederek çözmeye başladı.

Rusya’dan yayılıp bütün dünyayı saran ve Anadolu insanını tehdit eden dinsizlik taununa karşı, doğrudan Kur’an’dan aldığı bir reçete ortaya koydu. Risale-i Nur Külliyatı’nı telif etti. Bu eserlerle, kalplerde sönmeye yüz tutan iman ateşini yeniden tutuşturdu. Buna karşılık sürgünler ve hapislerle dolu bir hayat geçirdi.

Çok ağır şartların ve dayanılmaz zorlukların ürünü olan Risale-i Nur, ilk ortaya çıktığı andan itibaren imana susamış gönülleri etrafında topladı. Köylüsünden kentlisine, cahilinden âlimine herkes onu okudu, onu yazdı. Bu okuyuşlar başka okuyuşları getirdi. Bir cihetten bu okumalar ve okutma gayretleri sahradan ummana kavuşmanın sevinci, neşvesi ve cezbesiyle ateşlenmişti.

Kur’an-Kâinat-Risale üçlüsü en âliminden en âmîsine kadar herkesi harekete geçirdi Anadolu’da. Bir dönem yüzlerce el, yüz binlerce Risale’yi yazıp çoğalttı. Bir dönem teksir makineleri döndü, durmadan risale bastı. Bir dönem de matbaa makineleri Türkiye’nin dört bir köşesine risale yetiştirmek için çalıştı. Derken, okuma ve okutma gayretleri ülke sınırlarını da aştı. Yaklaşık 40 dile tercüme edildi. O da yetmedi, dünya çapında sempozyumlar, konferanslar, seminerler düzenlendi. “Oliver’ler, John’lar, Thomas’lar” onda kendilerinden birer parça buldular. Onu okudular, ondan ders aldılar. Böylece tüm dünya profesörlerle ilkokul mezunlarının diz dize oturup, ders aldığı bir üniversiteye dönüştü.

Bediüzzaman’ın sema’ı


“Dün, dünle gitti cancağızım. Şimdi yeni şeyler söylemek lâzım” diyen Mevlânâ’dan 7 asır sonra, “Sema’” misyonu Bediüzzaman ve Risale-i Nur Külliyatı’nda makes buldu. Mesnevî-i Şerif’teki mesaj, sanki ete-kemiğe bürünmüş, 20. asrın insanına Risale-i Nur olarak sunulmuştu.

Tıpkı Mevlânâ gibi zamanın yeni şeyler söyleme zamanı olduğu gerçeğinden hareketle hep yeni şeyler söyledi Bediüzzaman. Tıpkı Mevlânâ gibi sema’ı yaşadı, anlattı ve öğretti. Ancak Bediüzzaman’ın sema’ı tefekkür yoluyla gerçekleşti. Onun sema’ında zerre ile güneş, dünya ile sayısız gezegenler sema’ın en güzellerini, en tatlılarını ve en zevklilerini dile getirirler. Kâinat tek bir vücudun azâları olarak dönerler, döndükçe İlahî aşk ve cezbe ile zikrederler. “Zerrat” yani atomlar ordusundaki her bir nefer meczup Mevlevî gibi sürekli ve inanılmaz bir hızla dönerler. Hem dönerler, hem zikrederler, hem kendilerine verilmiş milyarlarca, katrilyonlarca görevi aynı anda yaparlar.

Etrafındaki gezegenleriyle, milyarlarca yıldızlarıyla uzayın dalgaları arasında dağıtmadan, maddî cezbe ve câzibeyle sema’a kalkan güneşin, kendisi gibi yüz milyarlarca güneşin sema’ına şahit olmak, zikirlerine kulak vermek nasıl bir nimettir?

İşte Bediüzzaman’ın sema’ı böyle bir sema’ idi.

İşte bu yüzden Mevlânâ eğer bu asırda gelseydi böyle bir sema’ı ifa ederdi.

Veli SIRIM

Moral Dünyası

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mevlana'dan Bediüzzaman'a sema
« Posted on: 29 Mart 2024, 11:16:21 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mevlana'dan Bediüzzaman'a sema rüya tabiri,Mevlana'dan Bediüzzaman'a sema mekke canlı, Mevlana'dan Bediüzzaman'a sema kabe canlı yayın, Mevlana'dan Bediüzzaman'a sema Üç boyutlu kuran oku Mevlana'dan Bediüzzaman'a sema kuran ı kerim, Mevlana'dan Bediüzzaman'a sema peygamber kıssaları,Mevlana'dan Bediüzzaman'a sema ilitam ders soruları, Mevlana'dan Bediüzzaman'a semaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes