Konu Başlığı: Kur’an insan sözü olabilir mi? Gönderen: Sefil üzerinde 11 Ağustos 2010, 16:39:40 Kur’an, insan sözü olabilir mi?
'Sen, Kur’ânı pek âlî, çok parlak görüyorsun. Bîtarafâne muhâkeme et, öyle bak. Yani bir beşer kelâmı farz et bak; acaba o meziyetleri, o zînetleri görecek misin?' dedi. Hakikaten ben de ona aldandım, beşer kelâmı farz edip, öyle baktım. Gördüm ki, nasıl Bayezid’in elektrik düğmesi çevrilip söndürülünce ortalık karanlığa düşer; öyle de, o farz ile, Kur’ân’ın parlak ışıkları gizlenmeye başladı. O vakit anladım ki, benim ile konuşan şeytandır; beni vartaya yuvarlandırıyor. Kur’ân’dan istimdâd ettim. Birden, bir nur kalbime geldi; müdâfaaya kati bir kuvvet verdi. O vakit şöylece şeytana karşı münâzara başladı. Dedim: Ey şeytan! Bîtarafâne muhâkeme, iki taraf ortasında bir vaziyettir. Halbuki, hem senin, hem insandaki senin şâkirdlerin, dediğiniz bîtarafâne muhâkeme ise,taraf-ı muhâlifi iltizamdır. Bîtaraflık değildir, muvakkaten bir dinsizliktir. Çünkü, Kur’ân’a kelâm-ı beşer diye bakmak ve öyle muhâkeme etmek, şıkk-ı muhâlifi esas tutmaktır, bâtılı iltizamdır. Bîtarafâne muhâkeme değildir, belki bâtıla tarafgirliktir. Şeytan dedi ki: 'Öyle ise, ne Allah’ın kelâmı, ne de beşer kelâmı deme; ortada farz et, bak.' Ben dedim: O da olamaz. Çünkü, münâzâü’n-fîh bir mal bulunsa, eğer iki müddeî birbirine yakın ise ve kurbiyet-i mekân varsa, o vakit, o mal ikisinden başka birinin elinde veya ikisinin elleri yetişecek bir sûrette bir yere bırakılacak. Hangisi ispat etse, o alır. Eğer o iki müddeî birbirine gayet uzak, biri maşrıkta biri mağribde ise, o vakit, kaideten, 'sahibü’l-yed' kim ise onun elinde bırakılacaktır. Çünkü, ortada bırakmak kàbil değildir. İşte Kur’ân, kıymettar bir maldır. Beşer kelâmı Cenâb-ı Hakkın kelâmından ne kadar uzaksa, o iki taraf, o kadar, belki hadsiz birbirinden uzaktır. İşte, serâdan Süreyyâ’ya kadar birbirinden uzak o iki taraf ortasında bırakmak mümkün değildir. Hem, ortası yoktur; çünkü, vücud ve adem gibi ve iki nâkızeyn gibi, iki zıddırlar. Ortası olamaz. Öyle ise, Kur’ân için sahibü’l-yed, taraf-ı İlâhîdir. Öyle ise, Onun elinde kabul edilip, öylece delâil-i ispata bakılacak. Eğer, öteki taraf Onun kelâmullah olduğuna dâir bütün bürhanları birer birer çürütse, elini Ona uzatabilir; yoksa uzatamaz. Heyhât! Binler berâhin-i kat’iyenin mıhlarıyla Arş-ı âzama çakılan bu muazzam pırlantayı, hangi el bütün o mıhları söküp, o direkleri kesip (onu) düşürebilir? İşte ey şeytan! Senin rağmına, ehl-i hak ve insaf, bu sûretteki hakikatli muhâkeme ile muhâkeme ederler. Hattâ en küçük bir delilde dahi Kur’ân’a karşı imânını ziyâdeleştirir. Senin ve şâkirdlerinin gösterdiği yol ise: Bir kere beşer kelâmı farz edilse, yani Arşa bağlanan o muazzam pırlanta yere atılsa, bütün mıhların kuvvetinde ve çok bürhanların metânetinde birtek bürhan lâzım ki, onu yerden kaldırıp Arş-ı mânevîye çaksın. Tâ küfrün zulümâtından kurtulup, imânın envârına erişsin. Halbuki, buna muvaffak olmak pek güçtür. Onun için, senin desîsen ile şu zamanda bîtarafâne muhâkeme sûreti altında çokları imânını kaybediyorlar. Sözler |