๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Nurdan Damlalar => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 12 Temmuz 2009, 12:16:35



Konu Başlığı: Kıyamet Ne Zaman Kopacak
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 12 Temmuz 2009, 12:16:35
(http://www.risalehaber.com/images/news/59377.jpg)

Bismillahirrahmanirrahim

Şu dünya, imtihana meydan…

Hakîm-i Ezelî, inâyet-i sermediye ve hikmet-i ezeliyenin iktizâsı ile,
şu dünyayı:
tecrübeye mahal
ve imtihana meydan
ve Esmâ-i Hüsnâsına ayna
ve kalem-i kader ve kudretine sayfa olmak için yaratmış.
Ve tecrübe ve imtihan ise neşv ü nemâya sebeptir.

O neşv ü nemâ ise, istidadların inkişafına sebeptir.
O inkişaf ise, kabiliyetlerin tezâhürüne sebeptir.
O kabiliyetlerin tezâhürü ise hakâik-ı nisbiyenin zuhuruna sebeptir.

Hakâik-ı nisbiyenin zuhuru ise Sâni-i Zülcelâlin Esmâ-i Hüsnâsının nukuş-u tecelliyâtını göstermesine ve kâinatı mektubât-ı Samedâniye sûretine çevirmesine sebeptir.

İşte şu sırr-ı imtihan ve sırr-ı teklif iledir ki, ervâh-ı âliyenin elmas gibi cevherleri, ervâh-ı sâfilenin kömür gibi maddelerinden tasaffî eder, ayrılır.

İşte, bu mezkûr sırlar gibi daha bilmediğimiz çok ince, âlî hikmetler için, âlemi bu sûrette irâde ettiğinden, şu âlemin tegayyür ve tahavvülünü dahi o hikmetler için irâde etti.

Tahavvül ve tegayyür için zıdları birbirine hikmetle karıştırdı ve karşı karşıya getirdi. Zararları menfaatlere mezc ederek,
şerleri hayırlara idhâl ederek,
çirkinlikleri güzelliklerle cem' ederek hamur gibi yoğurarak şu kâinatı tebeddül ve tegayyür kanununa ve tahavvül ve tekâmül düsturuna tâbi kıldı.

Vaktâ ki, meclis-i imtihan kapandı,
tecrübe vakti bitti,
Esmâ-i Hüsnâ hükmünü icrâ etti,
kalem-i kader mektubâtını tamamıyla yazdı,
kudret nukuş-u san'atını tekmil etti,
mevcudât vezâifini ifâ etti,
mahlûkat hizmetlerini bitirdi,
her şey mânâsını ifade etti,
dünya âhiret fidanlarını yetiştirdi,
zemin Sâni-i Kadîrin bütün mu'cizât-ı kudretini, umum havârik-ı san'atını teşhir edip gösterdi,
şu âlem-i fenâ sermedî manzaraları teşkil eden levhaları zaman şeridine taktı,
o Sâni-i Zülcelâlin hikmet-i sermediyesi ve inâyet-i ezeliyesi
o imtihan neticelerini,
o tecrübenin neticelerini,
o Esmâ-i Hüsnânın tecellîlerinin hakikatlerini,
o kalem-i kader mektubâtının hakâikını,
o numûne-misâl nukuş-u san'atının asıllarını,
o vezâif-i mevcudâtın faydalarını, gâyelerini,
o hidemât-ı mahlûkatın ücretlerini ve
o kelimât-ı kitâb-ı kâinatın ifade ettikleri mânâların hakikatlerini ve istidad çekirdeklerinin sünbüllenmesini ve bir mahkeme-i kübrâ açmasını ve dünyadan alınmış misâlî manzaraların göstermesini ve esbâb-ı zâhiriyenin perdesinin yırtmasını ve her şey doğrudan doğruya Hâlık-ı Zülcelâline teslim etmesi gibi hakikatleri iktizâ etti;

ve o mezkûr hakikatleri iktizâ ettiği için kâinatı dağdağa-i tegayyür ve fenâdan, tahavvül ve zevâlden kurtarmak ve ebedîleştirmek için o zıdların tasfiyesini istedi ve tegayyürün esbâbını ve ihtilâfâtın maddelerini tefrik etmek istedi; elbette kıyâmeti koparacak ve o neticeler için tasfiye edecek. (Sözler sh. 491)

Bediüzzaman Said Nursi

SÖZLÜK:
HAKÎM-İ EZELÎ : Başlangıcı olmayan ve sonsuz hikmet sahibi olan Allah.
İNÂYET-İ SERMEDİYE : Zaman ve mekânla sınırlı olmayan Cenab-ı Hakk'ın yardımı, inayeti.
TECRÜBE : Deneme, imtihan.
NEŞV Ü NEMA : Büyümek ve gelişmek.
İSTİDÂT : Kabiliyet, yetenek.
İNKİŞÂF : Gelişme, açılma, keşfetme, meydana çıkma; terakkî etme.
TEZÂHÜR : Görünme, belirme, ortaya çıkma.
HAKAİK-I NİSBİYE : Kıyaslama yolu ile anlaşılan hakikatler, gerçekler.
ZUHUR : Ortaya çıkma, meydana çıkma, başgösterme.
NUKUŞ : Nakışlar. Resimler
ERVÂH-I ÂLİYE : Yüce ruhlar. Yüksek ve temiz ruhlar.
ERVÂH-I SÂFİLE : Aşağı ruhlar. Kötü ve kirlenmiş ruhlar.
TASAFFÎ : Saflaşma, temizlenme, durulaşma.
MEZKÛR : Sözü edilen, zikredilen, bahsedilen.
ÂLÎ : Yüce, yüksek.
HİKMET : Felsefe, ilim; gayeli olma, faydalılık.
ÂLEM : Dünya, kâinat,evren.
İRÂDE : İsteme, arzu etme, bir şeyi yapmak veya yapmamak için olan iktidar, güç
TEGAYYÜR : Değişme, başkalaşma, bozulma.
TAHAVVÜL : Bir halden diğer bir hale geçme, değişme, dönüşme, değişiklik.
MEZC : Katma, kaynaştırma, karıştırma, birleştirme.
ŞER: Günah
İDHÂL : Dâhil etme.
CEM' : Toplamak.
TEBEDDÜL : Yenilenme, değişme.
TEKÂMÜL : İlerleme, olgunlaşma, mükemmelleşme.
NUKÚŞ-U SANAT : Sanat nakışları, işlemeleri.
TEKMİL : Tamamlamak, kemâle erdirmek, mükemmelleştirmek.
MEVCUDÂT : Yaratılmış olan, mevcut olan şeyler; varlıklar.
VEZÂİF : Vazifeler, işler.
HAVÂRİK-I SANAT : Sanat hârikaları.
TEŞHİR : Sergileme, gösterme.
SERMEDÎ : Ebedî, sürekli.
HİKMET-İ SERMEDİYE : Zaman ve mekânın kendisini sınırlandıramadığı Cenab-ı Hakk'ın hikmeti.
İNÂYET-İ EZELİYE : Zaman ve mekânla sınırlı olmayan Cenab-ı Hakk'ın yardımı, inayeti.
TECELLÎ : Görünme, bilinme
MEVCUDÂT : Yaratılmış olan, mevcut olan şeyler; varlıklar.
HİDEMÂT-I MAHLÛKAT : Mahlûkatın vazifeleri, hizmetleri.
KELİMÂT-I KİTAB-I KÂİNAT : Kâinat kitabının ifâde ettiği mânâlı kelimeler
İSTİDÂT : Kabiliyet, yetenek.
ESBÂB-I ZÂHİRİYE : Görünüşe ait sebepler.
İKTİZÂ : Gerekme, gerektirme, lazım gelme, işe yarama, icab etme.
DAĞDAĞA-İ TAGAYYÜR : Çalkantılarla meydana gelen bozulmalar.
İHTİLÂFÂT : Birbirine zıt ve farklı şeyler, farklılıklar.
TEFRİK : Ayırt etme, ayırma.


Konu Başlığı: : Kıyamet Ne Zaman Kopacak
Gönderen: Zehibe üzerinde 21 Temmuz 2009, 19:50:14
Ne kadar güzel anlatmış üstad kainatın yaratışı ve kıyametin kopacağını
Paylaşım için Allah razı olsun armağan kardeşim