๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Nurdan Damlalar => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 08 Ağustos 2010, 18:12:34



Konu Başlığı: Kanun Emirdendir, Namus İradedendir.
Gönderen: Sefil üzerinde 08 Ağustos 2010, 18:12:34
Hem kanunlar ve nevamis denilen şeyler, ancak ilim ile irade ve emrin enva’a olan tecellilerinin isimleridir. Evet kanun emirdendir, namus iradedendir.” (Mesnevî-i Nuriye) Ne demektir?


Nur Külliyatında ruhtan söz edilirken, “kanun-u emrî” denilir ve bunun diğer kanunlardan farkının “haricî vücut” giymesi olduğu nazara verilir.

Şu varlık âlemi için birtakım ikili tasnifler yapılmış bulunuyor; dünya ve ahiret, mülk ve melekût, gayb ve şahadet âlemleri gibi. Bunlardan birisi de “âlem-i halk ve âlem-i emir.”

Emir âlemi, halk âleminin, tabir caizse, idare merkezlerini içine alır. Beden ruhtan idare edildiği gibi, kâinattaki bütün eşyanın sevk ve idaresinde esas olan bir kanunlar manzumesi vardır. Bütün bunlar emir âleminden haber verirler. Kanun emirdendir cümlesi bunu ders verir. Tabiatta hüküm süren bütün kanunlar hep emir âlemindendirler.

Tabiattan söz edilirken, “şeriat-ı fıtriyye” ve “şeriat-ı ilâhîyye” gibi tabirler kullanılır ve Mesnevî-i Nuriye’de, “kavanin dedikleri şey, her biri şu şeriatın birer mes’elesidir” denilirken, İşarâtü’l-İ’caz’da, “nevamis ise, onun meseleleridir” ibaresi yer alır.

Bu cümlelerde kavanin ile nevamis (namuslar) aynı mânâda kullanılmıştır. Başka risalelerde de bunların birbiri yerine kullanılabildiğini görüyoruz. Şu var ki, namus kelimesinin gizlilik ve sır mânâsı da taşıdığı dikkate alındığında, arada ince bir fark olduğu bir derece hissedilir. Nitekim, “kanun emirdendir, namus iradedendir” cümlesinde bu farka işaret edilmiştir.

Kanun daha umumî, namus ise hususîdir.

Parmaklarımızın, ana hatlarıyla, aynı yapıya sahip olmaları bir kanundur ve bu kanun her insana tatbik edilmiştir. Ama, parmak izlerimizin birbirinden farklı kılınmaları bir “namus” olarak düşünülebilir.

Bahar, yer çekimi, güneş cazibesi,.., bu âlemde hükmeden fıtrî şeriatın birer kanunu, birer meselesidirler. Bunun yanında, annelerin şefkat sahibi olmaları ve yavrularını böylece bağırlarına basmaları da bir kanundur. Ama, bunun yer çekiminden farkı da açıktır. İşte madde âleminden uzak ve yer çekiminden daha latîf olan bu ilâhî esas, bir namus kabul edilebilir. Allah, yavruları böylece annelerine raptetmeyi irade etmiştir. Bu yönüyle “namusun iradeden olduğu” söylenebilir. Diğer kanunlar da yine ilâhî irade ile vücut bulmuşlardır, ama şefkatte, tabiattaki zahirî sebepler ve kanunlar söz konusu olmadığından, irade daha açık olarak kendini göstermektedir.

Toplum hayatımızı ayakta tutan, hürmet, merhamet, acıma gibi esaslar da birer “namus” olarak kabul edilebilirler.