๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Nurdan Damlalar => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 10 Ağustos 2010, 13:08:19



Konu Başlığı: Kalbin ihtiyacat saikası
Gönderen: Sefil üzerinde 10 Ağustos 2010, 13:08:19
Kalbin ihtiyacat saikasıyla âlemin enva’ıyla, eczasıyla pek çok alâkaları vardır. Esmâ-i hüsnanın bütün nurlarına ihtiyaçları vardır.” (Mesnevî-i Nuriye) Ne demektir?


Kalbin ihtiyacı, denilince, sadece şu gördüğümüz maddî varlıkları, güneşi, havayı, suyu, gıda maddelerini... anlamamız eksik olur. Onlar, kalbin değil bedenin ihtiyaçlarıdır. Beden ruhun hanesi olduğu için, bunlar kalbin de ihtiyacı sayılabilirlerse de, kalbin asıl ihtiyaçları bu âlemde tecelli eden mânâlar ve hakikatlerdir.

Birkaç misâl verelim:

Görme sıfatının ihtiyacı görülen eşyadır. Eşya olmasa, bu sıfat, tabiri caizse aç kalacaktır. Aynı şekilde kalpteki birçok hakikat çekirdekleri, ancak bu âlemdeki karşılıklarını bulduklarında yeşerir, meyve verirler. Aksi hâlde toprağını bulamaz, neticesiz kalırlar.

O hâlde, kalp, Basîr (gören, görücü) ismine ayna olabilmek için, Hâlık (yaratan), Musavvir (suret veren), Müzeyyin (tezyin eden, süsleyen) gibi çok ismin nurlarına ihtiyaç göstermektedir. Onlar eşyada tecelli edecektir ki, ruh da eşyayı görebilsin.

Kalpte kerem sıfatı, ikram etme duygusu vardır. Bu âlemde ilâhî bir ihsan olarak insanlara ve diğer canlılara takdim edilen nimetleri seyreden bir insanın kalbinde, “ikram” mânâsı hayat bulur ve onun için bir marifet penceresi olur. Demek oluyor ki, kalp “Kerim” isminin nuruna da muhtaçtır.

Bir başka misâl, kalpte öfkelenme, gazap etme duygusu da vardır. Bu âlemdeki afetler, musibetler ve belâlar kalpteki bu duyguya bir pencere olur; ilâhî kahrı ve azabı bu sahnelerde seyreder. O hâlde kalbin Kahhar, Cebbar gibi isimlerin de nurlarına ihtiyacı vardır.

Kalpte bütün ilâhî isimlerin tecellileri mevcut... Bu, insanın ahsen-i takvim üzere yaratıldığının en büyük bir göstergesi. Her varlık kendinde tecelli eden isimlere göre bir şeref kazanmakta. Taş bitkiden, bitki hayvandan daha aşağı bir mertebededir; zira, bu ikinciler daha çok isme, daha ileri seviyede mazhardırlar.

İnsan kalbinde bütün isimler tecelli ediyor. Bu hakikate bazı misâllerle bir derece bakmaya çalışalım:

Bütün kâinatta tecelli eden isimlerden birisi Halık ismi... Ruh da mahluk olması cihetiyle bu isme mazhar.

Bir başka isim Rab ismi. Ruh da, ruh olarak terbiye görmesi yönüyle bu isme mazhar.

Bir başkası Kadir ismi. Ruhta kudret sıfatı bulunmasıyla bu isim de tecelli etmiş oluyor.

Her varlık ilâhî ilimde plânlanması, programlanması yönüyle Mukaddir ismine ayna oluyor. Ruh da plândan anlaması ve işlerini programlamasıyla bu isimden de bir tecelli nasibi almış.

Musavvir ismini düşünelim. Ruhun kendine has bir sureti olmakla birlikte, bir de insanın kendi yaptığı eserlere bir şekil vermesi söz konusu. Bu kabiliyet ruhtan geliyor.

Misalleri çoğaltabiliriz ve sonunda görürüz ki, insan ruhu ve kalbi bütün isimlere ya doğrudan ya dolayısıyla mazhar, o isimlerin tecellilerinden nasip alıyor.