|
Konu Başlığı: Isparta kahramanlarına arkadaş olamazsın Gönderen: Zehibe üzerinde 19 Eylül 2010, 16:42:51 Isparta kahramanlarına arkadaş olamazsın (http://www.risalehaber.com/images/news/71918.jpg) Bismillahirrahmanirrahim Feyzi kardeşim, Sen Isparta vilâyetindeki kahramanlara benzemek istiyorsan, tam onlar gibi olmalısın. Hapishanede—Allah rahmet eylesin—mühim bir şeyh ve mürşid ve cazibedar bir Nakşî evliyasından bir zât, dört ay mütemadiyen Risale-i Nur’un elli altmış şakirtleri içinde celbkârâne sohbet ettiği halde, yalnız birtek şakirdi muvakkaten kendine çekebildi. Mütebakisi, o cazibedar şeyhe karşı müstağni kaldılar. Risale-i Nur’un yüksek, kıymettar hizmet-i imaniyesi onlara kâfi olarak kanaat veriyordu. O şakirtlerin gayet keskin kalb basireti şöyle bir hakikati anlamış ki: Risale-i Nur’la hizmet ise, imanı kurtarıyor; tarikat ve şeyhlik ise, velâyet mertebeleri kazandırıyor. Bir adamın imanını kurtarmak ise, on mü’mini velâyet derecesine çıkarmaktan daha mühim ve daha sevaplıdır. Çünkü iman, saadet-i ebediyeyi kazandırdığı için bir mü’mine, küre-i arz kadar bir saltanat-ı bakiyeyi temin eder. Velâyet ise, mü’minin Cennetini genişlettirir, parlattırır. Bir adamı sultan yapmak, on neferi paşa yapmaktan ne kadar yüksek ise, bir adamın imanını kurtarmak, on adamı velî yapmaktan daha sevaplı bir hizmettir. İşte bu dakik sırrı, senin Ispartalı kardeşlerin bir kısmının akılları görmese de umumunun keskin kalbleri görmüş ki, benim gibi biçare günahkâr bir adamın arkadaşlığını evliyalara, belki de eğer bulunsaydı müctehidlere dahi tercih ettiler. Bu hakikata binaen, bu şehre bir kutup, bir gavs-ı âzam gelse, “Seni on günde velâyet derecesine çıkaracağım” dese, sen Risale-i Nur’u bırakıp onun yanına gitsen, Isparta kahramanlarına arkadaş olamazsın. (Kastamonu L. 52. Mektup) Bediüzzaman Said Nursi SÖZLÜK: Basiret : Görme, Sezme Biçare : Çaresiz Binaen : Dayanarak Cazibedar : Cazibeli, Çekici Celbkârâne : Celb Ederek, Kendine Çekerek Dakik : İnce Evliya : Allah’ın Sevgili Kulları, Veliler Gavs-I Âzam : En Büyük Medet Verici, Yardım Edici Hakikat : Gerçek, Doğru Hizmet-İ İmaniye : İman Hizmeti Kâfi : Yeterli Kanaat Verme : Yetme, Razı Olacak Seviyeye Ulaştırma Kıymettar : Kıymetli Kutup : Önder, Rehber; Yaşadığı Dönemin En Büyük Mürşidi Küre-İ Arz : Yer Küre, Dünya Muvakkaten : Geçici Olarak Mü’min : İman Eden, Allah’a Ve Onun Gönderdiği Şeylere İnanan Müçtehid : Âyet Ve Hadisler Başta Olmak Üzere Diğer Dinî Delillerden Hüküm Çıkarma Bilgi Ve Kabiliyetine Sahip Olan Mühim : Önemli Mürşid : İrşad Eden, Doğru Yolu Gösteren Müstağni : İhtiyaç Duymayan Mütebaki : Geri Kalan Kısım Mütemadiyen : Sürekli Olarak Nefer : Fert Saadet-İ Ebediye : Sonu Olmayan, Sonsuz Mutluluk Saltanat-I Bakiye : Devamlı, Kalıcı Saltanat Şakirt : Talebe, Öğrenci Tarikat : İlâhî Hakikatlere Ulaşmak İçin, Şeyhin Gözetiminde Takip Edilen Yol Temin Etme : Sağlama Umum : Bütün, Hepsi Velâyet : Velilik Vilâyet : İl |