๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Nurdan Damlalar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 28 Eylül 2010, 08:39:07



Konu Başlığı: İman kusursuz güzelliktir
Gönderen: Zehibe üzerinde 28 Eylül 2010, 08:39:07

İman, kusursuz güzelliktir


(http://www.risalehaber.com/images/news/58871.jpg)

Bismillahirrahmanirrahim

DOKUZUNCU NOTA


Bil ki, nev-i beşerde

nübüvvet, beşerdeki hayır ve kemâlâtın fezlekesi ve esasıdır.

Din-i hak, saadetin fihristesidir.

İman, bir hüsn-ü münezzeh ve mücerreddir.

Madem şu âlemde parlak bir hüsün, geniş ve yüksek bir hayır, zâhir bir hak, fâik bir kemal görünüyor. Bilbedâhe, hak ve hakikat, nübüvvet içindedir ve nebîler elindedir.

Dalâlet, şer ve hasâret, onun muhalifindedir.

Mehâsin-i ubudiyetin binlerinden yalnız buna bak ki, Nebî Aleyhisselâm, ubudiyet cihetiyle muvahhidînin kalblerini iyd ve Cuma ve cemaat namazlarında ittihad ettiriyor ve dillerini bir kelimede cem ediyor. Öyle bir surette ki, şu insan, Mâbûd-u Ezelînin azamet-i hitabına, hadsiz kalblerden ve dillerden çıkan sesler, dualar, zikirlerle mukabele ediyor.

O sesler, dualar, zikirler birbirine tesanüd ederek ve birbirine yardım edip ittifak ederek öyle geniş bir surette Mâbûd-u Ezelînin ulûhiyetine karşı bir ubudiyet gösteriyor ki, güya küre-i arz kendisi o zikri söylüyor, o duayı ediyor ve aktârıyla namaz kılıyor ve etrafıyla, semâvâtın fevkinde izzet ve azametle nâzil olan “Namazı dos doğru kılın.” (Bakara Sûresi, 2:43) emrini, küre-i arz imtisal ediyor. Bu sırr-ı ittihad ile, kâinat içinde bir zerre gibi zayıf, küçük bir mahlûk olan şu insan, ubudiyetin azameti cihetiyle Hâlık-ı Arz ve Semâvâtın mahbub bir abdi ve arzın halifesi, sultanı ve hayvânâtın reisi ve hilkat-i kâinatın neticesi ve gayesi oluyor.

Evet, eğer namazların arkasında, hususan bayram namazlarında, bir anda Allahu ekber diyen yüzer milyon insanların sesleri, âlem-i gaybda ittihad ettikleri gibi, âlem-i şehadette dahi birbiriyle ittihad edip içtima etse, küre-i arz tamamıyla büyük bir insan olup, azametine nisbeten büyük bir sadâ ile söylediği Allahu ekber’e müsavi geldiğinden, o muvahhidînin ittihadıyla bir anda Allahu ekber demeleri, küre-i arzın büyük bir Allahu ekber’i hükmüne geçiyor. Adeta bayram namazlarında âlem-i İslâmın zikir ve tesbihiyle zemin zelzele-i kübrâya mazhar olup, aktâr ve etrafıyla Allahu ekber deyip, kıblesi olan Kâbe-i Mükerremenin samimî kalbiyle niyet edip, Mekke ağzıyla, Cebel-i Arefe diliyle Allahu ekber diyerek, o tek kelime, etraf-ı arzdaki umum mü’minlerin mağaramisal ağızlarındaki havada temessül ediyor. Birtek Allahu ekber kelimesinin aks-i sadâsıyla hadsiz Allahu ekber vuku bulduğu gibi, o makbul zikir ve tekbir, semâvâtı dahi çınlatıp berzah âlemlerine de temevvüç ederek sadâ veriyor.

İşte, bu arzı

böyle kendine sâcid ve âbid ve

 ibâdına mescid  ve

mahlûklarına beşik  ve

kendine müsebbih   ve mükebbir eden Zât-ı Zülcelâle,

yerin zerrâtı adedince hamd ve tesbih ve tekbir edip ve mevcudatı adedince hamd ediyoruz ki, bize bu nevi ubudiyeti ders veren Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmına ümmet eylemiş. (Lemalar, 17. Lema)

Bediüzzaman Said Nursi

LÜGAT:

Abd : Kul
Aktâr : Bölgeler
Âlem : Dünya, Evren
Âlem-İ Gayb : Gayb Âlemi, Görünmeyen Âlem
Âlem-İ Şehadet : Görünen Alem
Allahu Ekber : Allah En Büyüktür
Arz : Yeryüzü, Dünya
Azamet : Büyüklük
Azamet-İ Hitap : Büyük Hitab
Bilbedâhe : Açık Bir Şekilde
Cem Etmek : Toplamak
Cemaat : Topluluk
Cihet : Taraf, Yön
Dalâlet : Hak Yoldan Ayrılma, Sapkınlık
Fâik : Üstün, Seçkin
Fevkinde : Üstünde
Hadsiz : Sınırsız
Hak : Doğru Gerçek
Hakikat : Asıl, Esas, Gerçek Mahiyet
Hâlık-I Arz : Yerin Yaratıcısı Olan Allah
Halife : Yeryüzünde Allah’ın Emirlerini Yerine Getirip Onun Namına Tasarruflarda Bulunan Ve Varlıklar Üzerinde Onun Adına Egemen Olan İnsan
Hasâret : Hüsrana Uğramak
Hayvânât : Hayvanlar
Hilkat-İ Kâinat : Evrenin Yaratılışı
Hususan : Özellikle
Hüsün : Güzellik
İçtima Etmek : Toplanmak
İmtisal Etmek : Boyun Eğmek, Sıkıca Sarılmak
İttifak : Anlaşma, Birlik
İttihad : Birlik, Birleşme
İyd : Bayram
İzzet : Değer, İtibar, Yücelik
Kâinat : Evren
Kemâl : Mükemmellik, Olgunluk
Küre-İ Arz : Yerküre
Mâbûd-U Ezelî : Varlığının Başlangıcı Olmayan Ve Sadece Kendisine İbadet Edilmesi Gereken Allah
Mahbub : Sevgili
Mahlûk : Varlık
Mehâsin-İ Ubudiyet : İbadetin Kazandırdığı İyilik Ve Güzellikler
Muhalif : Karşıt, Aykırı Olan
Mukabele Eden : Karşılık Veren
Muvahhidîn : Allah’ın Varlığına Ve Birliğe İnananlar
Nâzil Olan : İnen
Nebî Aleyhisselâm : Hz. Muhammed (A.S.M.)
Nebî : Peygamber
Netice : Son, Sonuç
Nisbeten : Oranla
Nübüvvet : Peygamberlik
Reis : Başkan, Lider
Sadâ : Ses
Semâvât : Gökler
Sırr-I İttihad : Birlikteki Sır, Espri
Suret : Şekil, Biçim
Şer : Kötülük
Tesanüd : Dayanışma
Ubudiyet : Kulluk
Ulûhiyet : İlâhlık, İbadete Ve İtaat Edilmeye Lâyık Olma
Zâhir : Açık, Âşikar
Zerre : Atom
Zikir : Allah’ı Anma