Konu Başlığı: İman hakikatlerine ulaştırır Gönderen: Zehibe üzerinde 08 Eylül 2010, 02:12:53 Risale-i Nur iman hakikatlerine ulaştırır (http://www.risalehaber.com/images/news/69539.jpg) Bismillahirrahmanirrahim Risale-i Nur talebelerinin hasları olan sahip ve vârisleri ve haslarının hasları olan erkân ve esasları olan kardeşlerime bugünlerde vuku bulan bir hâdise münasebetiyle beyan ediyorum ki, Risaletü’n-Nur hakaik-i İslâmiyeye dair ihtiyaçlara kâfi geliyor, başka eserlere ihtiyaç bırakmıyor. Kat’î ve çok tecrübelerle anlaşılmış ki, imanı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkikî yapmanın en kısa ve en kolay yolu Risaletü’n-Nur’dadır. Evet, on beş sene yerine on beş haftada Risaletü’n-Nur o yolu kestirir, iman-ı hakikîye isal eder. Bu fakir kardeşiniz yirmi seneden evvel kesret-i mütalâayla bazan bir günde bir cilt kitabı anlayarak mütalâa ederken, yirmi seneye yakındır ki Kur’ân ve Kur’ân’dan gelen Resailü’n-Nur bana kâfi geliyorlardı. Birtek kitaba muhtaç olmadım, başka kitapları yanımda bulundurmadım. Risaletü’n-Nur çok mütenevvi hakaike dair olduğu halde, telifi zamanında, yirmi seneden beri ben muhtaç olmadım. Elbette siz, yirmi derece daha ziyade muhtaç olmamak lâzım gelir. Hem madem ben sizlere kanaat ettim ve ediyorum, başkalara bakmıyorum, meşgul olmuyorum; siz dahi Risaletü’n-Nur’a kanaat etmeniz lâzımdır, belki bu zamanda elzemdir. Hem şimdilik bazı ulemanın yeni eserlerinde meslek ve meşrep ayrı ve bid’atlara müsait gittiği için, Risaletü’n-Nur zındıkaya karşı hakaik-i imaniyeyi muhafazaya çalışması gibi, bid’ata karşı da huruf ve hatt-ı Kur’ânı muhafaza etmek bir vazifesi iken, has talebelerden birisi bilfiil huruf ve hatt-ı Kur’âniye’yi ders verdiği halde, sırrı bilinmez bir hevesle, huruf ve hatt-ı Kur’âniyeye, ilm-i din perdesinde tesirli bir surette darbe vuran bazı hocaların darbede istimal ettikleri eserleri almışlar. Haberim olmadan, dağda, şiddetli bir tarzda o has talebelere karşı bir gerginlik hissettim, sonra ikaz ettim. Elhamdü lillâh ayıldılar. İnşaallah tamamen kurtuldular. Ey kardeşlerim, Mesleğimiz, tecavüz değil tedafüdür. Hem tahrip değil, tamirdir. Hem hâkim değiliz, mahkûmuz. Bize tecavüz eden hadsizdirler. Mesleklerinde, elbette çok mühim ve bizim de malımız hakikatler var. O hakikatlerin intişarına bize ihtiyaçları yoktur. Binler o şeyleri okur, neşreder adamları var. Biz onların yardımlarına koşmamızla, omuzumuzdaki çok ehemmiyetli vazife zedelenir ve muhafazası lâzım olan ve birer taifeye mahsus bir kısım esaslar ve âli hakikatler kaybolmasına vesile olur. Meselâ, hâdisât-ı zamaniye bahanesiyle Vehhâbîlik ve Melâmîliğin bir nev’ine zemin ihzar etmek tarzında, bazı ruhsat-ı şer’iyeyi perde yapıp eserler yazılmış. Risaletü’n-Nur, gerçi umuma teşmil suretiyle değil, fakat herhalde hakikat i İslâmiyenin içinde cereyan edip gelen esas-ı velâyet ve esas-ı takvâ ve esas-ı azimet ve esâsât-ı Sünnet-i Seniye gibi ince, fakat ehemmiyetli esasları muhafaza etmek bir vazife-i asliyesidir. Sevk-i zaruretle, hâdisâtın fetvalarıyla onlar terk edilmez. (Kastamonu Lahikası 48. Mektup ) Bediüzzaman Said Nursi SÖZLÜK: Âlem-İ Bekà : Devamlı Ve Kalıcı Âlem, Âhiret Âmin : “ALLAH’ım Kabul Eyle Beyan : Açıklama, Anlatma Binaen : Dayanarak Cenâb-I Hak : Hakkın Ta Kendisi Olan Sonsuz Şeref Ve Yücelik Sahibi ALLAH Ehemmiyetli : Önemli Erkân : Temel Unsurlar, İleri Gelenler Evvel : Önce Fakir : Muhtaç Anlamında, Tevazu İfadesi Olarak “Ben” Yerine Kullanılan Bir Söz Hakaik-İ İslâmiye : İslâmiyetin Hakikatleri, Esasları Halel : Zarar, Eksiklik Has : Husûsi, Özel; Kıymetli Ve İleri Gelen Mühim Yakınlar Topluluğu İhtar : Hatırlatma, Uyarı İman-I Hakikî : Hakiki, Gerçek İman İsal Etmek : Ulaştırmak, Eriştirmek İstişmam Etme : Koklama Kâfi : Yeterli Kat’î : Kesin Olarak Kesret-İ Mütalâa : Çok Okuma, Çok Tetkik Etme Kıymettar : Kıymetli, Değerli Mesrur : Sevindirme Muvaffak : Başarılı Münasebet : Bağlantı, İlişki Mütalâa Etme : Dikkatle Okuma, İnceleme Mütenevvi : Çeşitli Rayiha : Koku Risaletü’n-Nur : Risale-İ Nur’un Diğer Bir Adı Sair : Diğer, Başka Tahkikî : Araştırarak Ve Kesin Delillere Dayanarak Tenbih : İkaz, Uyarı Tenvir Eden : Aydınlatan, Nurlandıran Tesâhub : Sahip Çıkma; Koruma Umum : Genel, Bütün Vâris : Mirasçı Vuku Bulan : Gerçekleşen, Meydana Gelen Âli : Yüce, Yüksek Bid’at : Aslen Dinde Olmayıp Sonradan Çıkarılan Zararlı Âdet Ve Uygulamalar Bilfiil : Fiilen, Uygulamada Cereyan Etme : Meydana Gelme, Oluşma Elhamdü Lillâh : ALLAH’a Hamd Olsun Elzem : Çok Lüzumlu Esâsât-I Sünnet-İ Seniye : Sünnet-İ Seniye’nin Esasları, Temelleri Esas-I Azimet : Azimetin Esası, Temeli Esas-I Takvâ : Takvânın Esası, Temeli Esas-I Velâyet : Veliliğin Esası, Temeli Fetvâ : Dinî Hüküm, Karar Hâdisat : Hâdiseler, Olaylar Hâdisât-I Zamaniye : Zamanın Hâdiseleri, Olayları Hadsiz : Sınırsız, Sayısız Hakaik : Hakikatler, Gerçekler, Esaslar Hakaik-İ İmaniye : İman Hakikatleri, Esasları Hakikat : Doğru, Gerçek, Esas Hakikat-İ İslâmiye : İslâmiyetin Hakikati, Esası Hâkim : Hükmeden Has : Husûsi, Özel; Hâlis; Kıymetli Ve İleri Gelen Mühim Yakınlar Topluluğu Huruf Ve Hatt-I Kur’ân : Kur’ân’ın Harfleri Ve Yazısı; Arapça Harfler İlm-İ Din : Din İlmi İnşaallah : ALLAH Dilerse, İzin Verirse İntişar : Yayılma İstimal : Kullanma Kanaat Etme : Razı Olma Meşreb : Hareket Tarzı, Metot Muhafaza : Koruma Neşretme : Yayma Nev’ : Çeşit Ruhsat-I Şer’iye : Dinin Verdiği İzin Sevk-İ Zaruret : Mecburî Yöneltme, Zorunlu İstikamet Suret : Biçim, Şekil Tahrip : Yıkıp Yok Etme, Bozma Taife : Grup, Topluluk Tecavüz Eden : Sataşan, Saldıran Tedafü : Kendini Koruma, Savunma Telif : Yazma, Kaleme Alma Teşmil : İçine Alma, Kaplama Ulema : Âlimler Umum : Genel, Bütün, Herkes Vazife-İ Asliye : Asıl Görev Zemin İhzar Etmek : Yer Hazırlamak Zındıka : Dinsizlik, İnançsızlık Ziyade : Çok |