๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Nurdan Damlalar => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 06 Ekim 2010, 00:00:39



Konu Başlığı: Husumete vaktimiz yoktur
Gönderen: Sefil üzerinde 06 Ekim 2010, 00:00:39
Biz muhabbet fedâileriyiz, husumete vaktimiz yoktur

Bütün hayatımda, hayat-ı içtimâiye-i beşeriyeden kat’î bildiğim ve tahkikatların bana verdiği netice şudur ki: Muhabbete en lâyık şey muhabbettir; ve husumete en lâyık sıfat husumettir.

Bütün hayatımda, hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeden kat’î bildiğim ve tahkikatların bana verdiği netice şudur ki:

Muhabbete en lâyık şey muhabbettir; ve husumete en lâyık sıfat husumettir. Yani, hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeyi temin eden ve saadete sevk eden muhabbet ve sevmek sıfatı, en ziyade sevilmeye ve muhabbete lâyıktır. Ve hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeyi zîr ü zeber eden düşmanlık ve adâvet, her şeyden ziyade nefrete ve adâvete ve ondan çekilmeye müstahak ve çirkin ve muzır bir sıfattır. Bu hakikat Risale-i Nur’un Yirmi İkinci Mektubunda izahıyla beyan edildiğinden burada kısa bir işaret ediyoruz. Şöyle ki:

Husumet ve adâvetin vakti bitti. İki harb-i umumî adâvetin ne kadar fena ve tahrip edici ve dehşetli zulüm olduğunu gösterdi. İçinde hiçbir fayda olmadığı tezahür etti. Öyleyse, düşmanlarımızın seyyiatı—tecavüz olmamak şartıyla—adâvetinizi celb etmesin. Cehennem ve azab-ı İlâhî kâfidir onlara...

Bazan insanın gururu ve nefisperestliği, şuursuz olarak, ehl-i imana karşı haksız olarak adâvet eder; kendini haklı zanneder. Halbuki, bu husumet ve adâvetle, ehl-i imâna karşı muhabbete vesile olan iman, İslâmiyet ve cinsiyet gibi kuvvetli esbabı istihfaf etmektir, kıymetlerini tenzil etmektir.

Adâvetin ehemmiyetsiz esbablarını, muhabbetin dağ gibi sebeplerine tercih etmek gibi bir divâneliktir.

Madem muhabbet adâvete zıttır; ziya ve zulmet gibi hakikî içtima edemezler. Hangisinin esbabı galip ise, o hakikatiyle kalbde bulunacak; onun zıddı hakikatıyla olmayacak. Meselâ, muhabbet hakikatiyle bulunsa, o vakit adâvet şefkate, acımaya inkılâp eder. Ehl-i imana karşı vaziyet budur. Yahut adâvet hakikatiyle kalbde bulunsa, o vakit muhabbet, mümaşat ve karışmamak, zahiren dost olmak suretine döner. Bu ise tecavüz etmeyen ehl-i dalâlete karşı olabilir.

Evet, muhabbetin sebepleri, iman, İslâmiyet, cinsiyet ve insaniyet gibi nuranî, kuvvetli zincirler ve mânevî kalelerdir. Adâvetin sebepleri, ehl-i imana karşı küçük taşlar gibi bir kısım hususî sebeplerdir. Öyleyse, bir Müslümana hakikî adâvet eden, o dağ gibi muhabbet esbablarını istihfaf etmek hükmünde büyük bir hatâdır.

Elhasıl: Muhabbet, uhuvvet, sevmek, İslâmiyetin mizacıdır, rabıtasıdır. Ehl-i adâvet, mizacı bozulmuş bir çocuğa benziyor ki, ağlamak ister; bir şey arıyor ki onunla ağlasın.

Sinek kanadı kadar ehemmiyetsiz bir şey ağlamasına bahane olur. Hem insafsız, bedbîn bir adama benzer ki, su-i zan mümkün oldukça hüsn-ü zan etmez. Bir seyyie ile on haseneyi örter. Bu ise, seciye-i İslâmiye olan insaf ve hüsn-ü zan bunu reddeder.

Hutbe-i Şamiye, 4. Kelime, s. 56-59

***

Biz ‘Kalû Belâ’dan Cemiyet-i Muhammedîde dâhiliz. Cihetü’l-vahdet-i ittihadımız, Tevhiddir. Peymân ve yeminimiz, îmandır. Madem ki muvahhidiz, müttehidiz. Herbir mü’min Îlâ-yı Kelimetullah ile mükelleftir. Bu zamanda en büyük sebebi maddeten terakkî etmektir. Zira, ecnebîler fünûn ve sanâyi silâhıyla bizi istibdad-ı mânevîleri altında eziyorlar. Biz de, fen ve san’at silâhıyla Îlâ-yı Kelimetullahın en müthiş düşmanı olan cehil ve fakr ve ihtilâf-ı efkârla cihad edeceğiz.

Amma cihad-ı haricîyi Şeriat-ı Garrânın berâhin-i kàtıasının elmas kılınçlarına havale edeceğiz. Zira medenîlere galebe çalmak iknâ iledir, söz anlamayan vahşîler gibi icbar ile değildir. Biz muhabbet fedâileriyiz; husumete vaktimiz yoktur.

Divân-ı Harb-i Örfî, s. 64


LÜGATÇE

hayat-ı içtimaiye-i beşeriye: Beşerî sosyal hayatı.

tahkikat: Araştırmalar, incelemeler.

cihetü’l-vahdet-i ittihad: Birleştiren temel unsur.

peymân: Yemin.

muvahhid: Bir olan Allah’a inanan.

Îlâ-yı Kelimetullah: Allah kelâmının büyüklüğünü yaymak.

ihtilâf-ı efkâr: Fikirlerin ayrılığı.

berâhin-i kàtıa: Kesin deliller.
husumet: Düşmanlık, kin, garaz.  


Konu Başlığı: Ynt: Husumete vaktimiz yoktur
Gönderen: Ruhane üzerinde 23 Nisan 2016, 17:30:09
Selamun aleykum bizler muhabbet erleriyiz  ve evet husumete hayatımızda yer olmamali.. Rabbimiz kardeşliği emretmiş .. Kötülük düşünmek insanların ayağını kaydırmak için entrikalar kurmak bunlar bize yakışmaz .. Bizler muhabbet insaniyiz  düşmanlıkla vs işimiz olmaz bizim..


Konu Başlığı: Ynt: Husumete vaktimiz yoktur
Gönderen: Büşra 8 üzerinde 23 Nisan 2016, 20:56:34
Esselamun aleyküm
Rabbimiz kardeşliği emretmiş


Konu Başlığı: Ynt: Husumete vaktimiz yoktur
Gönderen: Ceren üzerinde 23 Nisan 2016, 22:10:27
Aleykumselam.Allah muslumanlara baris icinde yasamayi ve savaştan uzak durmayi emir eder.Her zaman allah rizasi icin muhabbet kuran ve husumetden kavgadan uzak yasayan ve allahin rizasini kazanan kullardan olalim inşallah....


Konu Başlığı: Ynt: Husumete vaktimiz yoktur
Gönderen: Pelinay üzerinde 18 Mayıs 2016, 19:18:02
Aleykumusselam ve rahmetullah..
Biz muhabbet fedâileriyiz; husumete vaktimiz yoktur.

Bn bu soze bayiliyorum ya.cok basit ama o kadar cok sey anlatiyor ki .müthis bir ifade.Allah razi olsun.Mevla gonullerimizden kin nefret husumet gibi tum kotu hasletleri izale eyelsin insallan


Konu Başlığı: Ynt: Husumete vaktimiz yoktur
Gönderen: Yağmur Gmş üzerinde 18 Mayıs 2016, 19:25:14
Bismillah...
Husumet kıskançlık ve kötü niyet demektir. Bir insanın bırakın buna vakti olmayı bunu düşünmemelidir bile.


Konu Başlığı: Ynt: Husumete vaktimiz yoktur
Gönderen: İkraNuR üzerinde 18 Mayıs 2016, 20:18:02
Selamun aleykum.
Rabbim husumetten bizleri uzak tutsun ins.
Allah c.c razi olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Husumete vaktimiz yoktur
Gönderen: Sevgi. üzerinde 26 Mart 2018, 04:06:11
Rabbimiz bizlere herzaman hak yolunda kardeşliği emretmiş.


Konu Başlığı: Ynt: Husumete vaktimiz yoktur
Gönderen: Mehmed. üzerinde 26 Mart 2018, 21:04:47
Ve aleykümüsselam Rabbim bizlere husumeti değil unsiyeti nasip eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun