๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Nurdan Damlalar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 08 Ekim 2010, 12:57:56



Konu Başlığı: Hazreti Yunusun meşhur kıssası
Gönderen: Zehibe üzerinde 08 Ekim 2010, 12:57:56
Hazret-i Yunus'un meşhur kıssası

(http://www.risalehaber.com/images/news/59322.jpg)

Bismillahirrahmanirrahim

Hazret-i Yunus Aleyhisselâmın kıssa-i meşhuresinin hülâsası:

Denize atılmış, büyük bir balık onu yutmuş.
Deniz fırtınalı ve gece dağdağalı ve karanlık ve her taraftan ümit kesik bir vaziyette,

“Senden başka ilâh yoktur. Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum.” (Enbiyâ Sûresi, 21:87.) münâcâtı, ona sür’aten vasıta-i necat olmuştur.

Şu münâcâtın sırr-ı azîmi şudur ki:

O vaziyette esbab bilkülliye sukut etti. Çünkü o halde ona necat verecek öyle bir Zat lâzım ki, hükmü hem balığa, hem denize, hem geceye, hem cevv-i semâya geçebilsin. Çünkü onun aleyhinde gece, deniz ve hût ittifak etmişler. Bu üçünü birden emrine musahhar eden bir Zat onu sahil-i selâmete çıkarabilir. Eğer bütün halk onun hizmetkârı ve yardımcısı olsaydılar, yine beş para faydaları olmazdı.

Demek esbabın tesiri yok. Müsebbibü’l-Esbabdan başka bir melce olamadığını aynelyakin gördüğünden, sırr-ı ehadiyet, nur-u tevhid içinde inkişaf ettiği için, şu münâcat birden bire geceyi, denizi ve hûtu musahhar etmiştir.

O nur-u tevhid ile hûtun karnını bir tahtelbahir gemisi hükmüne getirip ve zelzeleli dağvâri emvac dehşeti içinde, denizi, o nur-u tevhid ile emniyetli bir sahrâ, bir meydan-ı cevelân ve tenezzühgâhı olarak o nur ile semâ yüzünü bulutlardan süpürüp, kameri bir lâmba gibi başı üstünde bulundurdu. Her taraftan onu tehdit ve tazyik eden o mahlûkat, her cihette ona dostluk yüzünü gösterdiler. Tâ sahil-i selâmete çıktı, şecere-i yaktîn 4 altında o lûtf-u Rabbânîyi müşahede etti.

İşte, Hazret-i Yunus Aleyhisselâmın birinci vaziyetinden yüz derece daha müthiş bir vaziyetteyiz. Gecemiz istikbaldir. İstikbalimiz, nazar-ı gafletle, onun gecesinden yüz derece daha karanlık ve dehşetlidir. Denizimiz, şu sergerdan küre-i zeminimizdir. Bu denizin her mevcinde binler cenaze bulunuyor; onun denizinden bin derece daha korkuludur. Bizim hevâ-yı nefsimiz, hûtumuzdur; hayat-ı ebediyemizi sıkıp mahvına çalışıyor. 1 Bu hut, onun hûtundan bin derece daha muzırdır. Çünkü onun hûtu yüz senelik bir hayatı mahveder. Bizim hûtumuz ise, yüz milyon seneler hayatın mahvına çalışıyor.

Madem hakikî vaziyetimiz budur. Biz de, Hazret-i Yunus Aleyhisselâma iktidaen, umum esbabdan yüzümüzü çevirip, doğrudan doğruya, Müsebbibü’l-Esbab olan Rabbimize iltica edip “Senden başka ilâh yoktur. Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum.” (Enbiyâ Sûresi, 21:87.) demeliyiz ve aynelyakin anlamalıyız ki, gaflet ve dalâletimiz sebebiyle aleyhimize ittifak eden istikbal, dünya ve hevâ-yı nefsin zararlarını def edecek yalnız o Zat olabilir ki, istikbal taht-ı emrinde, dünya taht-ı hükmünde, nefsimiz taht-ı idaresindedir.

Acaba Hâlık-ı Semâvat ve Arzdan başka hangi sebep var ki, en ince ve en gizli hâtırât-ı kalbimizi bilecek? Ve bizim için istikbali, âhiretin icadıyla ışıklandıracak ve dünyanın yüz bin boğucu emvâcından kurtaracak-hâşâ-Zât-ı Vâcibü’l-Vücuddan başka hiçbir şey, hiçbir cihette, Onun izin ve iradesi olmadan imdad edemez ve halâskâr olamaz. (Lemalar, 1. Lema)

Bediüzzaman Said Nursi

 LÜGAT:


Aynelyakin : Gözle Görerek Kesin Bilgi Edinme
Bilkülliye : Bütünüyle
Cevv-İ Semâ : Gökyüzü, Hava Boşluğu
Dağdağa : Gürültü, Dehşet Verici
Dağvâri : Dağ Gibi
Emvac : Dalgalar
Esbab : Sebepler
Hevâ-Yı Nefis : Nefsin Yasak Arzu Ve İstekleri
Hût : Büyük Balık
Hülâsa : Özet
Hz. Yunus :
İnkişaf Etme : Ortaya Çıkma
İstikbal : Gelecek
İttifak : Anlaşma, Birlik
Kamer : Ay
Kıssa-İ Meşhure : Meşhur Kıssa
Küre-İ Zemin : Yeryüzü
Lûtf-U Rabbânî : Allah’ın Lûtfu
Mahlûkat : Varlıklar
Melce : Sığınak
Mevc : Dalga
Meydan-I Cevelân : Gezinti Alanı
Musahhar Eden : Boyun Eğdiren
Münâcât : Allah’a Yalvarış, Duâ
Müsebbibü’l-Esbab : Bütün Sebepleri Ve Sebeplerin Sonucunu Yaratan Allah
Müşahede Etmek : Gözlemlemek
Nazar-I Gaflet : Bir Şeyin Mânâsını Anlamadan Bakmak
Necat : Kurtuluş
Nur : Aydınlık
Nur-U Tevhid : Her Şeyin Bir Olan Allah’a Ait Olduğuna Ve Onun Yaptığına İnanmaktan Doğan Nur
Sahil-İ Selâmet : Kurtuluş Sahili
Semâ : Gökyüzü
Sergerdan : Şaşkın, Başı Dönük
Sırr-I Azîm : Büyük Sır
Sırr-I Ehadiyet : Allah’ın Her Bir Varlıkta Birliğinin Görülmesinin Sırrı
Sukut Etmek : Düşmek; Hükümsüz Hâle Gelmek
Şecere-İ Yaktîn : Kabak Ağacı
Tahtelbahir : Denizaltı
Tazyik : Baskı
Tenezzühgâh : Seyir Ve Gezinti Yeri
Vasıta-İ Necat : Kurtuluş Aracı
Zât : Kişi