๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Nurdan Damlalar => Konuyu başlatan: Barlesey üzerinde 04 Kasım 2010, 03:14:26



Konu Başlığı: Hakiki,Halis Bir Nur Talebesi-5
Gönderen: Barlesey üzerinde 04 Kasım 2010, 03:14:26
                                            Hakiki,Halis Bir Nur Talebesi-5

Bir Nûr Talebesi cihâd meydanındadır, yara alabilir. Ama niyet mühim. Hayât-ı içtimâiyyede yara alanlar, fakat niyet-i hâlisesi olanlar üzülmesinler, ye'se düşmesinler. O yaralara rağmen yine da'vâyı Kur'âniyeye devâm etsinler. Çünki, bu niyet-i hâlise, sefîne-i Nuh gibi bizi sâhil-i selâmete ulaştırır İnşaâllah. Nûr Talebeleri cem'iyet hayatını tutan kayyûmdur. Fakat Nûr Talebelerinin de kayyûmu vardır. Başta, her şeyini bu hizmete hasreden muhterem ve mübârek zâtlar vardır. O ağabeyler içtimâi hayata atılmış Nûr Talebelerini ma'nen takviye ederler. Bir Nûr Talebesi ma'nen liyâkat kazanarak, istediği şahıstan dersini alabilir. Şuhûdi mazhâriyete eren Bir Nûr Talebesi bir sohbette yirmi kütüphânelik bilgiyi alır.Bu ancak liyâkata eren Nûr Talebesi içindir. Usûl-i fıkhın âlemi olan Celâleddin-i Suyûti, yakazaten Resûlullah'ın sohbetine mazhâr olursa, usûl-i hakikatın âlemi ondan geri kalır mı?
Bir Nûr Talebesi sâdık ise, makâm-ı Ferdiyete mazhârdır. Çünki, Risâle-i Nûr, ismi Ferd'e mazhârdır. Ferdiyetin içinde de, bir makâm-ı Ferdiyet vardır ki bunda zerreden şemse kadar derecât vardır. Makâm-ı Ferdiyetin içinde bir de makâm-ı sır vardır ki, burası ârif-i Billâhın karargâhı ve cevelangâhıdır. Bu makâmın mazhârları, müctehidlerden de büyüktürler. Müctehidler elfâz-ı Kur'âniyeden hüküm çıkarıyorlar. Makâm-ı Ferdiyette sır makâmına yükselenler ise, Kur'ânın mâhiyet-i ma'nevîyesinden hakikat ve nûrları çıkarıyorlar. Bir Nûr Talebesi sohbet-i sûriyeden, tasannu'dan ve hodfürûşluktan uzaklaşarak, fikrini sâdece Risâle-i Nûra teksif edip hakikatlerle kucaklaşırsa, o zaman onda ma'rifet ve muhabbet şuâları lemeân eder. Çünki, oksijen ile hidrojen kucaklaşırsa su meydana gelir. Aynen öyle de, Cenâb-ı Hak bizi bu hizmet-i Nûriyede ma'nen, rûhen, kalben büyütsün; Matlûb hedefine yürütsün; Ölünceye kadar bu da'vâda çürütsün. Âmin.
Bir Nûr Talebesi aynı seviyedeki kardeşlerini bazan kıskanabilir. Çünki bizim hizmetimizdeki ihtilâfların önemli sebeplerinden birisi de temâsüldür, denkliktir. İşte bu durumda iken içlerinden biri fedâkarlık yapıp Hâfız Ali Ağabey (R.H.) gibi, diğerine inkıyâd etse, onu melekler alkışlar. Kıskançlık, rûhu paslatır. Meyl-i tefevvuk ise, tedenniye sebeptir. Risâle-i Nûr hizmetinde terakki edenler, Nûr'un ağaları değil köleleridir.
Bu hususta Ceylan Ağabey şöyle demiştir: "Bizim hizmetimizde ihtilâfların çok önemli sebeblerinden birisi de denkliktir (temâsül). Ayni seviyedeki kardeşler arasında ihtilâflar daha çok olabilir. Bu durumda ikisinden birinin fedâkârlık yapıp diğerine inkıyâd etmesi lâzımdır. Böyle bir Nûr Talebesini melekler alkışlar.(Ceylan Ağabey Dosyası)
Her Nûr Talebesinde ma'nevî müzâheret devresi olur. Zâten, ilk intikal devresinde ma'nen hep müzâheret vardır; yardım edilir, korunur. Seneler sonra, şevk devresine girince müzâheret kesilebilir. Artık o kimse kendi cehd-ü gayreti ile ilerliyecektir. İşte bu müzâheret devâm ederken, bundan istifâde edip kendimizi iyi yetiştirmemiz elzemdir.
Bu hususta Ceylan Ağabey şöyle demiştir: "Her Nûr talebesine ma'nevi müzâheret vardır. Zâten, ilk intikal devresinde ma'nen hep müzâheret vardır. Tutuşma devresinden sonra şevk devresine giriyor. Otuz yaşına doğru, (yâni, on-onbeş sene sonra) o müzâheret kesilebilir. Artık kendi cehd-ü gayreti ile ilerliyecektir. Müzâheret devâm ederken, kendimizi iyi yetiştirmemiz elzemdir.'' (Ceylan Ağabey Dosyası)
"Bir Nûr Talebesinin hayatında dört merhâle, dört devre vardır.
1- Şevk devresi, ruhun hakikatleri kapmasıyla olur, hayr-un nâs olur.
2- Muhabbet devresi, Bu devrede Risâle-i Nûr kalbde mekân tutar. Bu devrede tehlike yoktur. Çünki, evinde tavuk pişer, fakat o medresede çorbaya koşar. Evinde kuş tüyü yatak vardır, o dershânenin kırpıntı yatağına gelir.
3- Sebât devresi, tehlikeli olan bir devredir. Bu ülfetle, alışkanlıkların perde olmasıyla zuhûr eder. Bu devrede enâniyet gelişir, süflî arzular çoğalır. Bu devreyi, bildi-ğiyle amel ederek, sebât etmekle geçirmelidir. Gâye, en az zâyiatla bu devreyii atlatmak olmalıdır. Çünki, bu devrede o kimsenin kardeşleriyle irtibâtı azalır, derse devamı gittikçe azalır, içtimâî mes'eleler aklını kurcalar, onlara ilgisi artar. Sebâtta muvaffakiyet, ancak günahlardan tam çekilmekle, takva ile, Risâle-i Nûr'un kudsiyetine îmân etmekle, Nûr'larla meşgûliyeti artırmakla ve derslerin tamamına devâmla hâsıl olur. Bu tehlikeli devre böylece asgarî zararla atlatılır.
4 - Sadâkat devri, en son merhâledir. O zaman Arabistan'dan Kutb-u A'zam da da'vet etse, hürmet eder, fakat yine Risâle-i Nûr'a koşar ." (Ceylan Ağabey Dosyası)
Bir Nûr Talebesi Risâle-i Nûra makâmsız hizmet ederse, ma'nevi makâmâtın en müntehâsı olan sıddıkiyete vâsıl olur. Bu ise tam mahvîyetle olur. Öyle hareket edeceksin ki, kardeşlerini kıskandırmayacaksın yâni, onların üstünde faziletfürûşluk nev'inden gıbta damarını tahrik etmeyeceksin. Bu hususta Ceylan Ağabey şöyle demiştir: "Risâle-i Nûr'a makâmsız hizmet e-den, ma'nevi makâmâtın müntehâsı olan sıddıkiyete vâsıl olur. Bu ise tam mahviyetle olur. Sıddıkiyet makâmı, niyet ve nazarla olur." (Ceylan Ağabey Dosyası)
Bir Nûr Talebesi kardeşlerinin hatalarını bir doktorun hastasını tedâvi ettiği gibi tedâviye çalışır. İ'tinâ ile, kavli-i leyyin ile ve en güzeli lîsân-ı hal ile îkâza çalışır.
Bu hususta Ceylan Ağabey şöyle demiştir: "Kardeşlerimizin hatalarını, bir doktorun hastasını tedâvi ettiği gibi tedâviye çalışacağız. İ'tinâ ile, kavl-i leyyin ile îkâz edece-ğiz. Bâzan lisân-ı hâl, lisân-ı kâlden üstündür ve te'sirlidir. (Her ikisinden de anlamayan zâten aramızda fazla duramaz.)( Ceylan Ağabey Dosyasından)
Bir Nûr Talebesi okuduğunun hakikatını anlar. Çünki, anlamak iki çeşittir. Birisi i-bâreyi anlamak, diğeri ise hakîkatı anlamak. Uhuvvet Risâlesini okuduğu halde kardeşiyle döğüşen kimse ibâreyi anlamış, fakat hakîkatı anlamamıştır.
Hakîkatı Anlayan Bir Nûr Talebesi kardeşiyle döğüşmez. O zaman hakîkat anlaşılmamış demektir. Zavallı yalnız ibâreyi okumuş veya ibâreyi dinlemiş. Kardeşin seni tahkir ettiği halde sen ona yine muhabbet gösterebilirsen, işte o zaman hakikat anlaşılmıştır.
Bu hususta Ceylan Ağabey şöyle demiştir: "Anlamak iki çeşittir:
Bir Nûr Talebesinde idrâk olsa, fakat vukuf olmazsa mes'elelerde sathi kalır. Çünki, öğrenmek başka şey, anlamak başka şeydir. Hâlbuki bu deniz binlerce metre derinliğindedir. Vukûfiyet artıkça derinlik de tezâyüd eder. O zaman hiç korkma, bu denize dal kardeşim.
Bir Nûr Talebesi bu hakikatları, başta iç dünyasını ma'mûr etmek, iç âlemini tenevvür etmek için kullanacak. İçindeki ene putlarını kırmak için kullanacak. Çünki, Risâle-i Nûr'un yolu sırr-ı ihlâstır, kulluktur. Zâten ihlâsa ma'ni olan zâhiren önemli bir şey de yoktur! Evet, İhlâsa ma'ni olan, önemsiz şeylerdir; Bunlar, lüzûmsuz, kederli, hodfurûşâne, sakîl, riyakârâne bâzı hissiyât-ı süfliyedir.
Ceylan Ağabey" Bir Nûr Talebesi az olduğuna üzülmez! Çünkü, keyfiyyeten az olmadığını bilir. Kâinat kuruldu kurulalı bu, böyledir. Her zaman cemâdât fazla, nebâtât azdır. Nebâtât fazla, hayvânât azdır; Hayvânât fazla, insanlar azdır; Kâfirler fazla, Müslümanlar azdır; Amiler fazla, veliler azdır; Veliler fazla, asfiyâlar azdır; asfiyâlar fazla, enbiyâlar azdır. Zâten keyfiyyet azlıkta olur. "
Bir Nûr Talebesinde kalb göstergesi ağır olursa, onun meşrebi, velâyet, ittikâ ve âbidlik üzerine akar; Eğer idrâk, meşrebinde gâlib olursa, o zaman ilim ve hikmet onda hükmeder; Eğer ruh göstergesi meşrebinde ağır basarsa, ondan şevk sudûr eder; Eğer meşrebinde sır ağır basarsa, onun meşrebi, meşreb-i ârifin olur. İşte bu dördünü birleş-tirmek matlûb ve maksûddur. Çünki her insanın temelde dört göstergesi vardır. Bunlar: Kalb, idrâk, ruh ve sırdır. Bir Nûr Talebesi îmân ve takvâ sâhibidir; îman ve takvâ sâhibine âlem-i melekûtün kapıları açılır. O zaman semâ ve arzdan bereket yağar. Heybet ateşi kalbi yakar, muhabbet ateşi rûhu kavurur ve şevk ateşi nefsi öldürür.

                                                                                         
                                                                                          Zübeyir Gündüzalp


Konu Başlığı: Ynt: Hakiki,Halis Bir Nur Talebesi-5
Gönderen: Ekvan üzerinde 04 Kasım 2010, 06:00:15
Rabbim ebeden razı olsun inşaallah..inşaallah bu yazılar sadece bana değil..arkadaşlarım ve kardeşlerim için de yol gösterici oluyor..kaç kişiye açılan bir hizmet olduğunu bilseniz çok mutlu olurdunuz..Allah razı olsun..bundan daha güzel dua bilmiyorum ki yazayım..Allah RAZI olsun..


Konu Başlığı: Ynt: Hakiki,Halis Bir Nur Talebesi-5
Gönderen: Barlesey üzerinde 05 Kasım 2010, 02:11:31
Amin, Rabbim sizlerdende razi olsun insaAllah..  Rabbim istifademizi arttirsin, arttirsin ki ihtiyaci olanlara ulasabilelim... Gerçekten bir çok kardesin istifade etmesine sevindim... Rabbimin rizasini kazananlardan oluruz insaAllah... Dua ile.. vesselam...