Konu Başlığı: Gençlere verilen bir ders ve ihtar! Gönderen: Zehibe üzerinde 09 Aralık 2010, 07:39:42 Gençlere verilen bir ders ve ihtar! (http://www.risalehaber.com/images/news/57262.jpg) Bismillahirrahmanirrahim Birkaç biçare gençlere verilen bir tenbih, bir ders, bir ihtardır Birgün yanıma parlak birkaç genç geldiler. Hayat ve gençlik ve hevesat cihetinden gelen tehlikelerden sakınmak için tesirli bir ihtar almak isteyen bu gençlere, ben de, eskiden Risale-i Nur’dan medet isteyen gençlere dediğim gibi, dedim ki: Sizdeki gençlik kat’iyen gidecek. Eğer siz daire-i meşruada kalmazsanız, o gençlik zayi olup, başınıza hem dünyada, hem kabirde, hem âhirette, kendi lezzetinden çok ziyade belâlar ve elemler getirecek. Eğer terbiye-i İslâmiye ile o gençlik nimetine karşı bir şükür olarak iffet ve namusluluk ve taatte sarf etseniz, o gençlik mânen bâki kalacak ve ebedî bir gençlik kazanmasına sebep olacak. Hayat ise, eğer iman olmazsa veyahut isyan ile o iman tesir etmezse, hayat, zahirî ve kısacık bir zevk ve lezzetle beraber, binler derece o zevk ve lezzetten ziyade elemler, hüzünler, kederler verir. Çünkü, insanda akıl ve fikir olduğu için, hayvanın aksine olarak, hazır zamanla beraber geçmiş ve gelecek zamanlarla da fıtraten alâkadardır. O zamanlardan dahi hem elem, hem lezzet alabilir. Hayvan ise, fikri olmadığı için, hazır lezzetini, geçmişten gelen hüzünler ve gelecekten gelen korkular, endişeler bozmuyor. İnsan ise, eğer dalâlet ve gaflete düşmüşse, hazır lezzetine, geçmişten gelen hüzünler ve gelecekten gelen endişeler, o cüz’î lezzeti cidden acılaştırıyor, bozuyor. Hususan gayr-ı meşru ise, bütün bütün zehirli bir bal hükmündedir. Demek hayvandan yüz derece lezzet-i hayat noktasında aşağı düşer. Belki ehl-i dalâletin ve gafletin hayatı, belki vücudu, belki kâinatı, bulunduğu gündür. Bütün geçmiş zaman ve kâinatlar, onun dalâleti noktasında mâdumdur, ölmüştür; akıl alâkadarlığıyla ona zulmetler, karanlıklar veriyor. Gelecek zamanlar ise, itikadsızlığı cihetiyle yine mâdumdur. Ve ademle hasıl olan ebedî firaklar, mütemadiyen onun fikir yoluyla hayatına zulmetler veriyorlar. Eğer iman hayata hayat olsa, o vakit hem geçmiş, hem gelecek zamanlar imanın nuruyla ışıklanır ve vücut bulur; zaman-ı hazır gibi, ruh ve kalbine iman noktasında ulvî ve mânevî ezvâkı ve envâr-ı vücudiyeyi veriyor. Bu hakikatin, İhtiyar Risalesinde, Yedinci Ricada izahı var; ona bakmalısınız. İşte hayat böyledir. Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve ferâizle zinetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz. (Sözler 13. Söz 2. Makam) Bediüzzaman Said Nursi SÖZLÜK: adem : yokluk, hiçlik âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki hayat ahval : haller, vaziyetler alâkadarlık : ilgili olma alâküllihal : ister istemez, her durumda bâki : kalıcı ve devamlı beyan : açıklama beyanat : açıklamalar biçare : çaresiz, zavallı cihet : yön cihet : yön cüz’î : az, küçük daire-i meşrua : dinin uygun gördüğü helâl daire dalâlet : hak yoldan sapkınlık, inançsızlık darağacı : idam sehpası ebedî : sonsuz ebedî : sonu olmayan, sonsuz ehl-i dalâlet ve gaflet : doğru ve hak yoldan sapmış, inançsız ve âhiretten habersiz, mânevî ehl-i sefahet : zevk, eğlence ve yasak şeylere düşkün olan kimseler elem : acı, keder, üzüntü elem : acı, sıkıntı endişe-i istikbal : gelecek endişesi envâr-ı vücudiye : varlığa ait olan nurlar ezvâk : zevkler, lezzetler ferâiz : farzlar, Allah’ın kesin emirleri fıtraten : yaratılış gereği firak : ayrılık gaflet : vurdumduymazlık, Allah’ın emir ve yasaklarından habersiz davranma hali gayr-ı meşru : helâl olmayan, dine aykırı gayr-i meşru : helâl olmayan, dine aykırı hadisat : hadiseler, olaylar hakikat-ı mevt : ölüm gerçeği halihazırda : şimdi, şu anda haricinde : dışında hasıl olan : ortaya çıkan hayat-ı dünyeviye : dünya hayatı hazır zaman : içinde bulunulan şimdiki zaman hevesat : nefsin hoşuna giden gelip geçici istek ve arzular hususan : özellikle iffet : namus ihtar : hatırlatma iktifa : yetinme istikbal : gelecek itikad : inanç izah : açıklama kâfi : yeterli kâinat : evren, yaratılmış her şey kat’iyen : kesinlikle kemâl : mükemmellik, fazilet, erdem lezzet-i hayat : hayatın zevk ve lezzeti mâdum : yok mazi : geçmiş medar-ı iftihar : övünme vesilesi, övünç kaynağı medet : yardım meşru : helâl, dine uygun muhafaza etmek : korumak müptelâ : düşkün, tutulmuş mütemadiyen : sürekli olarak nefrin/nefret etmek : tiksinmek nur : ışık, aydınlık orumluluklarına karşı duyarsız kimseler saadet : mutluluk sabık : geçen sarf etmek : harcamak, kullanmak sukut-u mutlak : kesin bir şekilde düşüş, alçalış sürur : sevinç, mutluluk taat : itaat, Allah’ın emirlerine uyup yasaklarından kaçınma temsil : kıyaslama tarzında benzetme, analoji tenbih : ikaz, uyarı terbiye-i esasiye : esas terbiye, temel eğitim terbiye-i İslâmiye : İslâm terbiyesi terbiye-i Muhammediye : Hz. Muhammed’in insanlığa getirdiği terbiye tılsım : sır, gizem ulvî : yüksek, yüce usul-ü din : dinin usulü, temel prensipleri vefiyat : vefatlar, ölümler vücud : varlık zahiren : görünüşte zahirî : görünürde zaman-ı hazır : şimdiki zaman zayi : kaybolup gitme zinetlendirmek : süslemek ziyade : çok, fazla ziyade : çok, fazla zulmet : karanlık Konu Başlığı: Ynt: Gençlere verilen bir ders ve ihtar! Gönderen: Ekvan üzerinde 09 Aralık 2010, 08:10:37 Asrın Hastalığı haline gelen STRES için en güzel ilaç Üstadımız tarafından sunulmuş..İhtiyacı olan herkese en tesirli reçete.. *** İşte hayat böyledir. Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve ferâizle zinetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz. (Sözler 13. Söz 2. Makam)*** TAKVA DAİRESİ ve HUZUR.. |