Konu Başlığı: Etrafındakiler kime şahitlik eder? Gönderen: Zehibe üzerinde 07 Eylül 2009, 09:09:33 (http://www.risalehaber.com/images/news/60543.jpg) Bismillahirrahmanirrahim On Yedinci Pencere Muhakkak ki, göklerde ve yerde müminler için Allah'ın varlık ve birliğine, kudret ve rahmetine işaret eden deliller vardır. (Casiye Sûresi: 3.) Zeminin yüzünü yaz zamanında temâşâ edip görüyoruz ki, icâd-ı eşyada müşevveşiyeti iktizâ eden ve intizamsızlığa sebep olan nihayetsiz sehâvet ve bir cûd-u mutlak, gayet derecede bir insicam ve intizam içinde görünüyor. İşte zemin yüzünü tezyin eden bütün nebâtâtı gör. Hem, mîzansızlığı ve kabalığı iktizâ eden icâd-ı eşyadaki sürat-i mutlaka dahi kemâl-i mevzuniyet içinde görünüyor. İşte, zemin yüzünü süslendiren bütün meyvelere bak. Hem, ehemmiyetsizliği, belki çirkinliği iktizâ eden kesret-i mutlaka dahi kemâl-i hüsn-ü san'at içinde görünüyor. İşte yeryüzünü yaldızlayan bütün çiçeklere bak. Hem, san'atsızlığı, basitliği iktizâ eden icâd-ı eşyadaki suhûlet-i mutlaka dahi nihayetsiz derecede san'atkârlık ve maharet ve ihtimamkârlık içinde görünüyor. İşte yeryüzündeki ağaç ve nebâtât cihazâtının sandukçaları ve programları ve tarihçe-i hayatlarının kutucukları hükmünde olan bütün tohumlara, çekirdeklere dikkatle bak. Hem, ihtilâf ve ayrılığı iktizâ eden uzaklık ve bu'd-u mutlak dahi bir ittifak-ı mutlak içinde görünüyor. İşte bütün aktâr-ı zeminde zer' edilen her nevi hububâta bak. Hem, karışmayı ve bulaşmayı iktizâ eden kemâl-i ihtilât, bilakis kemâl-i imtiyaz ve tefrik içinde görünüyor. İşte bütün yeraltına karışık atılan ve madde itibâriyle birbirine benzeyen tohumların sümbül vaktinde kemâl-i imtiyazları; ve ağaçlara giren muhtelif maddelerin yaprak, çiçek ve meyvelere, kemâl-i imtiyaz ile tefrikleri; ve mideye giren karışık gıdâların muhtelif âzâ ve hüceyrâta göre kemâl-i imtiyazla ayrılmalarına bak, kemâl-i hikmet içinde kemâl-i kudreti gör. Hem, ehemmiyetsizliği, kıymetsizliği iktizâ eden gayet derecede mebzûliyet ve nihayet derecede ucuzluk dahi, yeryüzünde masnuâtça, san'atça nihayet derecede kıymettar ve pahalı bir keyfiyette görünüyor. İşte o hadsiz acâib-i san'at içinde, yeryüzünün Rahmânî sofrasında yalnız kudretin şekerlemeleri olan dutların nevilerine bak, kemâl-i rahmeti kemâl-i san'at içinde gör. İşte, bütün rûy-i zeminde gayet kıymettarlık ile beraber hadsiz ucuzluk; ve hadsiz ucuzluk içinde hadsiz ihtilât ve karışıklık ile beraber hadsiz imtiyaz ve tefrik; ve hadsiz imtiyaz ve tefrik içinde gayet uzaklık ile beraber son derece muvâfakat ve benzeyiş; ve son derece benzemek içinde gayet derecede suhûlet ve kolaylık ile beraber gayet derecede ihtimamkârâne yapılış; ve gayet derecede güzel yapılış içerisinde sürat-i mutlaka ve çabuklukla beraber gayet derecede mevzun ve mîzanlı ve israfsızlık; ve gayet derecede israfsızlık içinde son derece çokluk ve kesret ile beraber son derecede hüsn-ü san'at; ve son derece hüsn-ü san'at içinde nihayet derecede sehâvet ile beraber intizam-ı mutlak, elbette, gündüz ışığı, ışık güneşi gösterdiği gibi, bir Kadîr-i Zülcelâlin, bir Hakîm-i Zülkemâlin, bir Rahîm-i Zülcemâlin vücûb-u vücuduna ve kemâl-i kudretine ve cemâl-i rubûbiyetine ve vahdâniyetine ve ehadiyetine şehâdet ederler, “En güzel isimler Onundur." (Haşir Sûresi: 24.)-1- sırrını gösterirler. (Sözler 33. Söz 17. Pencere) Bediüzzaman Said Nursi SÖZLÜK: TEMÂŞÂ : Hoşlanarak bakmak, seyretmek, ibretle bakmak. İCÂD-I EŞYA : Eşyanın yoktan yaratılması.. MÜŞEVVEŞİYET : Şaşkınlık hâli, karışıklık, kargaşalık. SEHÂVET : El açıklığı, cömertlik. CÛD-U MUTLAK : Cenâb-ı Allah'ın herşeyi kuşatan cömertliği. İNSİCÂM : Düzgünlük, pürüzsüz olma. TEZYİN : Süslemek, donatmak, bezemek. NEBÂTÂT : Bitkiler. MİZÂN : Terâzi, tartı, ölçü, denge. KEMÂL : Olgunluk, mükemmellik, eksiksizlik, tamlık. MEVZÛNİYET : Ölçülü, vezinli, tartılı, düzgün. KESRET-İ MUTLAKA : Mutlak çokluk. SUHULET : Kolaylık. MAHARET : Ustalık, hünerlilik, beceriklilik. İHTİMÂMKÂRÂNE : Özenerek. Azami dikkat göstererek, itinalı bir şekilde. BU'D-U MUTLAK : Mutlak uzaklık. İTTİFÂK : Birleşme. Söz birliği etme. AKTÂR-I ZEMİN : Zzeminin her bir yanı. Dünyanın her köşesi. HUBUBÂT : Tohumlar Dâneler, tahıl. İHTİLÂT : Karışmak, karışıp görüşmek. BİLÂKİS : Aksine, tersine. KEMÂL-İ İMTİYAZ : Tam imtiyaz, özellik ve hususîlik. TEFRİK : Ayırt etme, ayırma. MEBZÛLİYET : Ucuzluk, bolluk. MASNUAT : Sanatla yapılmış olan eserler, varlıklar. ACÂİB-İ SAN'AT-I İLÂHİYE : Allah'ın, insanları hayrette bırakan hârika san'atları. İHTİMÂMKÂRÂNE : Özenerek. Azami dikkat göstererek, itinalı bir şekilde. KESRET : Çokluk, sıklık, çeşitlilik. VÜCÛB-U VÜCUD : Varlığı gerekli olmak, olmaması imkânsız olmak, varlığı zarurî ve vacib olmak, vazgeçilmez olmak. |