Konu Başlığı: Emaneti hakiki sahibine satmalıyız Gönderen: Zehibe üzerinde 30 Haziran 2010, 20:08:52 (http://www.risalehaber.com/images/news/67497.jpg) Bismillahirrahmanirrahim Birden semâvî sadâ-yı Kur’ân işitiliyor. Der: “Evet, var. Hem beş mertebe kârlı bir surette, güzel ve rahat bir çaresi var.” Sual : Nedir? Elcevap: Emaneti sahib-i hakikîsine satmak. İşte o satışta beş derece kâr içinde kâr var. Birinci kâr: Fânî mal bekà bulur. Çünkü Kayyûm-u Bâkî olan Zât-ı Zülcelâle verilen ve Onun yolunda sarf edilen şu ömr-ü zâil, bâkîye inkılâb eder, bâkî meyveler verir. O vakit ömür dakikaları, adeta tohumlar, çekirdekler hükmünde, zahiren fena bulur, çürür; fakat âlem-i bekàda saadet çiçekleri açarlar ve sünbüllenirler ve âlem-i berzahta ziyâdâr, mûnis birer manzara olurlar. İkinci kâr: Cennet gibi bir fiyat veriliyor. Üçüncü kâr: Her âzâ ve hasselerin kıymeti birden bine çıkar. Meselâ akıl bir alettir. Eğer Cenâb-ı Hakka satmayıp belki nefis hesabına çalıştırsan, öyle meş’um ve müz’iç ve muacciz bir alet olur ki, geçmiş zamanın âlâm-ı hazinanesini ve gelecek zamanın ehvâl-i muhavvifanesini senin bu biçare başına yükletecek; yümünsüz ve muzır bir alet derekesine iner. İşte bunun içindir ki, fâsık adam, aklın iz’aç ve tacizinden kurtulmak için, galiben ya sarhoşluğa veya eğlenceye kaçar. Eğer Mâlik-i Hakikîsine satılsa ve Onun hesabına çalıştırsan, akıl öyle tılsımlı bir anahtar olur ki, şu kâinatta olan nihayetsiz rahmet hazinelerini ve hikmet definelerini açar. Ve bununla sahibini saadet-i ebediyeye müheyya eden bir mürşid-i Rabbânî derecesine çıkar. Meselâ göz bir hassedir ki, ruh bu âlemi o pencere ile seyreder. Eğer Cenâb-ı Hakka satmayıp belki nefis hesabına çalıştırsan, geçici, devamsız bazı güzellikleri, manzaraları seyirle şehvet ve heves-i nefsaniyeye bir kavvad derekesinde bir hizmetkâr olur. Eğer gözü, gözün Sâni-i Basîrine satsan ve Onun hesabına ve izni dairesinde çalıştırsan, o zaman şu göz, şu kitab-ı kebir-i kâinatın bir mütalâacısı ve şu âlemdeki mucizât-ı san’at-ı Rabbaniyenin bir seyircisi ve şu küre-i arz bahçesindeki rahmet çiçeklerinin mübarek bir arısı derecesine çıkar. Meselâ dildeki kuvve-i zâikayı Fâtır-ı Hakîmine satmazsan, belki nefis hesabına, mide namına çalıştırsan, o vakit midenin tavlasına ve fabrikasına bir kapıcı derekesine iner, sukut eder. Eğer Rezzâk-ı Kerîme satsan, o zaman dildeki kuvve-i zâika, rahmet-i İlâhiye hazinelerinin bir nâzır-ı mâhiri ve kudret-i Samedâniye matbahlarının bir müfettiş-i şâkiri rütbesine çıkar. İşte, ey akıl, dikkat et! Meş’um bir alet nerede, kâinat anahtarı nerede? Ey göz, güzel bak! Adi bir kavvad nerede, kütüphane-i İlâhînin mütefennin bir nâzırı nerede? Ve ey dil, iyi tat! Bir tavla kapıcısı ve bir fabrika yasakçısı nerede, hazine-i hassa-i rahmet nâzırı nerede? Ve daha bunlar gibi başka aletleri ve âzâları kıyas etsen anlarsın ki, hakikaten mü’min Cennete lâyık ve kâfir Cehenneme muvafık bir mahiyet kesb eder. Ve onların herbiri öyle bir kıymet almalarının sebebi, mü’min imanıyla Hâlıkının emanetini Onun namına ve izni dairesinde istimal etmesidir. Ve kâfir hıyanet edip nefs-i emmâre hesabına çalıştırmasıdır. Dördüncü kâr: İnsan zayıftır; belâları çok. Fakirdir; ihtiyacı pek ziyade. Âcizdir; hayat yükü pek ağır. Eğer Kadîr-i Zülcelâle dayanıp tevekkül etmezse ve itimad edip teslim olmazsa, vicdanı daim azap içinde kalır. Semeresiz meşakkatler, elemler, teessüfler onu boğar. Ya sarhoş ya canavar eder. Beşinci kâr: Bütün o âzâ ve aletlerin ibadeti ve tesbihâtı ve o yüksek ücretleri, en muhtaç olduğun bir zamanda Cennet yemişleri suretinde sana verileceğine, ehl-i zevk ve keşif ve ehl-i ihtisas ve müşahede ittifak etmişler. (Sözler, 6. Söz) Bediüzzaman Said Nursi SÖZLÜK: Âciz : Güçsüz Âlâm-I Hazinane : Hüzün Veren Elemler, Acılar Âlem : Dünya Âlem : Kâinat, Evren Âlem-İ Bekà : Sonsuz Ve Kalıcı Olan Âhiret Âlemi Âlem-İ Berzah : Dünya İle Âhiret Arasındaki Kabir Âlemi Âzâ : Organ Âzâ : Organlar Bâkî : Kalıcı, Sürekli Bekà Bulmak : Kalıcı Ve Sürekli Hâle Gelmek Biçare : Çaresiz Cenâb-I Hak : Hakkın Ta Kendisi Olan Şeref Ve Yücelik Sahibi Allah Define : Hazine, Gizli Servet Dereke : Aşağı Derece Dereke : Aşağı Derece Ehval-İ Muhavvifane : Dehşetli Korkular Elem : Acı, Üzüntü Fânî : Geçici, Ölümlü Fâsık : Günahkâr Fâtır-I Hakîm : Herşeyi Hikmetle Ve Harika Üstün Sanatıyla Yaratan Allah Fena Bulmak : Yok Olmak Galiben : Çoğunlukla Hakikaten : Gerçekten Hâlık : Herşeyi Yoktan Yaratan Allah Hasse : Duyu Hazine-İ Hassa-İ Rahmet Nâzırı : İlahi Rahmetin Çok Özel Hazinelerinin Gözlemcisi ) Heves-İ Nefsaniye : Nefsin Yasak Arzu Ve İstekleri Hıyanet : İhanet, Hainlik Hikmet : Herşeyin Belirli Gayelere Yönelik Olarak, Mânâlı, Faydalı Ve Tam Yerli Yerinde Olması İbkà Etmek : Kalıcı Ve Sürekli Hale Getirmek İnkılab Etmek : Dönüşmek İstimal Etmek : Kullanmak İtimad Etmek : Güvenmek İz’âç : Sıkıntı, Rahatsızlık Kadîr-İ Zülcelâl : Sonsuz Haşmet Ve Yücelik Sahibi Ve Herşeye Gücü Yeten Allah Kâfir : İnanmayan, İnkâr Eden Kâinat : Evren, Yaratılmış Her Şey Kâinat : Evren, Yaratılmış Her Şey Kavvad : Kötü Ve Çirkin İşler İçin Yol Gösterici Kayyûm-U Bâki : Sürekli Hayat Sahibi Olan Ve Herşeyi Her An Ayakta Tutan Allah Kesb Etmek : Kazanmak Kitab-I Kebîr-İ Kainat : Büyük Kâinat Kitabı Kudret-İ Samedaniye Matbahları : Rızıkların İlâhî Kudretle Olgunlaştırıldığı Mutfaklar Kuvve-İ Zaika : Tad Almaduygusu Küre-İ Arz : Yerküre, Dünya Kütüphane-İ İlâhî : İlâhi Kütüphane, Kâinat Mahiyet : Özellik, Nitelik Mâlik-İ Hakikî : Herşeyin Gerçek Sahibi Olan Allah Meş’um : Kötü, Uğursuz Meşakkat : Güçlük, Zorluk Mu’cizât-I San’at-I Rabbaniye : Allah’ın San’at Mucizeleri Muacciz : Sıkıcı, Rahatsız Edici Muharebe : Savaş Mûnis : Dost, Canayakın Muvafık : Layık, Uygun Muzır : Zararlı Mü’min : İmanlı, Allah’a İnanan Mübarek : Bereketli, Uğurlu Müfettiş-İ Şâkir : Şükreden Denetleyici Müheyyâ Eden : Hazırlayan Mürşid-İ Rabbânî : Allah’a Yönelten Yol Gösterici Mütalaacı : Etraflıca İnceleyip Düşünen Mütefennin : Bilgili, Fen İlimlerine Sahip Müz’iç : Sıkıntı Veren Nam : Ad Nâzır : Gözlemci Nâzır-I Mâhir : Becerikli Gözlemci Nefis : İnsanı Daima Kötülüğe, Maddî Zevk Ve İsteklere Sevk Eden Güç Nefs-İ Emmâre : İnsanı Daima Kötülüğe, Yasak Zevk Ve İsteklere Teşvik Eden Duygu Nihayetsiz : Sonsuz Ömr-Ü Zail : Geçici Ömür Rahmet : Şefkat, Merhamet Rahmet-İ İlâhiye : Allah’ın Rahmeti, Şefkat Ve Merhameti Rezzak-I Kerim : Bütün Yaratılmışların Rızıklarını Veren Ve Pek Büyük İkram Sahibi Olan Allah Saadet : Mutluluk Saadet-İ Ebediye : Sonsuz Mutluluk Sadâ-Yı Kur’ân : Kur’ân’ın Sesi Sahib-İ Hakiki : Gerçek Sahip Sâni-İ Basîr : Herşeyi Gören Ve Sanatla Yaratan Allah Sarf Edilmek : Harcanmak Semâvî : Vahiyle Gelen, İlâhî Semere : Meyve, Sonuç Sukut Etmek : Düşmek Suret : Şekil Taciz : Rahatsız Etme Tavla : Ahır Tebdil Etmek : Değiştirmek Teessüf : Üzüntü, Hayıflanma Tesbihat : Allah’ı Noksan Sıfatlardan Yüce Tutan Sözler Tevekkül Etmek : Allah’a Dayanmak Ve Güvenmek Tılsım : Sır, Gizem Yümün : Uğur, Bereket Zahiren : Görünüşte Zât-I Zülcelâl : Sonsuz Haşmet Ve Yücelik Sahibi Zât, Allah Ziyadar : Işıklı Ziyade : Çok Konu Başlığı: Ynt: Emaneti hakiki sahibine satmalıyız Gönderen: Ceren üzerinde 10 Nisan 2019, 16:14:21 Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun bizlere bu bilgileri sunan kardesimizden. ..
Konu Başlığı: Ynt: Emaneti hakiki sahibine satmalıyız Gönderen: Mehmed. üzerinde 11 Nisan 2019, 12:06:17 Ve Aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Emaneti hakiki sahibine satmalıyız Gönderen: Sevgi. üzerinde 30 Ocak 2021, 00:39:22 Aleyküm Selâm. Bilgiler için Allah sizlerden razı olsun kardeşim
|