Konu Başlığı: Doğru ile yalan arasındaki mesafe kısaldı Gönderen: Zehibe üzerinde 11 Mayıs 2010, 05:49:04 (http://www.risalehaber.com/images/news/57262.jpg) Bismillahirrahmanirrahim Eğer desen: Sahâbeler de insandırlar; hatadan, hilâftan hâli olmazlar. Halbuki, içtihadâtın ve ahkâm-ı şeriatin medarı, Sahâbelerin adaleti ve sıdkıdır ki, hattâ ümmet “Sahâbeler umumen âdildirler, doğru söylerler” diye ittifak etmişler. Elcevap: Evet, Sahâbeler ekseriyet-i mutlaka itibarıyla hakka âşık, sıdka müştak, adalete hâhişgerdirler. Çünkü yalanın ve kizbin çirkinliği, bütün çirkinliğiyle ve sıdkın ve doğruluğun güzelliği, bütün güzelliğiyle o asırda öyle bir tarzda gösterilmiş ki, ortalarındaki mesafe, Arştan ferşe kadar açılmış, esfel-i sâfilîndeki Müseylime-i Kezzâb’ın derekesinden, âlâ-yı illiyyînde olan Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmın derece-i sıdkı kadar bir ayrılık görülmüştür. Evet, Müseylime’yi esfel-i sâfilîne düşüren kizb olduğu gibi, Muhammedü’l-Emin Aleyhissalâtü Vesselâmı âlâ-yı illiyyîne çıkaran sıdktır ve doğruluktur. İşte, hissiyât-ı ulviyeyi taşıyan ve mehâsin-i ahlâkiyeye perestiş eden ve şems-i Nübüvvetin ziya-yı sohbetiyle nurlanan Sahâbeler, o derece çirkin ve sukuta sebep ve Müseylime’nin maskara-âlûd muzahrafat dükkânındaki kizbe, ihtiyarıyla ellerini uzatmamak; ve küfürden çekindikleri gibi, küfrün arkadaşı olan kizbden çekinmeleri; ve o derece güzel ve medar-ı fahr ve mübahat ve mirac-ı suud ve terakki ve Fahr-i Risaletin hazine-i âliyesinden en revaçlı bulunan ve şâşaa-i cemâliyle içtimaât-ı insaniyeyi nurlandıran sıdka ve doğruluğa ve hakka ve bilhassa ahkâm-ı şer’iye rivâyetinde ve tebliğinde elbette ellerinden geldiği kadar talip ve muvafık ve âşık olmaları kat’îdir, zarurîdir, şüphesizdir. Halbuki, şu zamanda, kizb ve sıdkın ortasındaki mesafe o kadar kısalmış ki, adeta omuz omuza vermişler. Sıdktan yalana geçmek, pek kolay gidiliyor. Hattâ, siyaset propagandası vasıtasıyla yalancılık, doğruluğa tercih ediliyor. İşte, en çirkin şey, en güzel şeylerle beraber bir dükkânda, bir fiyatla satılsa, elbette pek âli olan ve hakikat cevherine giden sıdk ve hak pırlantası, o dükkâncının marifetine ve sözüne itimad edip körü körüne alınmaz. (Sözler 27. söz) Bediüzzaman Said Nursi SÖZLÜK: Ahkâm-I Şer’iye : Şeriatın Hükümleri, Esasları Âlâ-Yı İlliyyîn : Yücelerin En Yücesi Aleyhissalâtü Vesselâm : Allah’ın Salât Ve Selâmı Onun Üzerine Olsun Âli : Yüce Arş : Göğün En Yüksek Katı; Allah’ın Büyüklüğünün Ve Yüceliğinin Tecelli Ettiği Yer Bilhassa : Özellikle Cevher : Kıymetli Taş; Asıl, Öz Derece-İ Sıdk : Doğruluk Derecesi Dereke : Aşağı Seviye Ekseriyet-İ Mutlaka : Tam Ve Kesin Çoğunluk Esfel-İ Sâfilîn : Aşağıların En Aşağısı Fahr-İ Risalet : Peygamberliğin Övünç Kaynağı Olan Peygamberimiz (A.S.M.) Ferş : Yer Hâhişger : Arzulu, İstekli Hak : Doğru, Gerçek Hakikat : Gerçek Hazine-İ Âliye : Yüce Hazine Hissiyât-I Ulviye : Yüce Duygular İçtimaât-I İnsaniye : İnsanlığın Sosyal Hayatları İhtiyar : Tercih, Seçme Gücü İtimad Etmek : Güvenmek Kat’î : Kesin Kizb : Yalan Küfür : İnkâr, İnançsızlık Marifet : Bilgi Maskara-Âlûd : Gülünç Duruma Düşmüş Medar-I Fahr : Övünme Sebebi Mehâsin-İ Ahlâkiye : Ahlâk Ve Huy Güzelliği Mirac-I Suud : Yükselme Merdiveni Muhammedü’l-Emin : Güvenilir Muhammed Muvafık : Uygun Muzahrafat : Süslü Yalan Sözler Mübahat : İftihar Edici Bir Güzellik Müştak : Çok İstekli, Aşık Perestiş : Aşırı Derecede Değer Veren Revaç : Değer, Kıymet Rivâyet : Nakletme Sahâbe : Hz. Peygamber’i (A.S.M.) Dünya Gözüyle Gören Ve Onun Yolundan Giden Müslümanlar Sıdk : Doğruluk Sukut : Düşüş, Alçalış Şâşaa-İ Cemâl : Gösterişli Güzellik Şems-İ Nübüvvet : Peygamberlik Güneşi Talip : İstekli Tebliğ : Bildirme Terakki : İlerleme, Yükselme Zarurî : Zorunlu, Mecburi Ziya-yı Sohbet : Sohbet Işığı |