๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Nurdan Damlalar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 11 Ağustos 2009, 21:32:37



Konu Başlığı: Dindarların hürriyeti neden önemli?
Gönderen: Zehibe üzerinde 11 Ağustos 2009, 21:32:37
(http://www.risalehaber.com/images/news/60280.jpg)

Bismillahirrahmaniirahim

Demokrat dindar milletvekillerine bir hakikati ihtar.

Bugünlerde hastalığım itibarıyla kışın pek şiddetli hiddetine tahammül edemedim. Çok tecrübelerimle,

umumî bir hatanın neticesinde

hava ile zemin,

zelzele ile fırtına ile

gazab-ı İlâhîyi haber vermek nevinden hiddet ediyorlar

gibi âdete muhalif bir vaziyet gösterdiler.

Ben de bundan bir mânevî fırtınaya alâmet hissettim.

Kalbime geldi ki: "Acaba yine İslâmiyet ve hakaik-i imaniye zararına bir hatâ-yı umumî mi meydana geldi?"

Âdetim olmadığı halde ve dünya siyasetini terk ettiğim halde bu nokta için sordum: "Ne var? Cerideler ne haber veriyorlar?"

Bana dediler ki: "Din propagandasını yapan dindarların serbestiyet kanunu geri kalmış. Fakat solcular hakkındaki kanunu tâcil edip tasdik etmişler."

Kalbime geldi ki: Bu vatan ve İslâmiyetin maslahatı, herşeyden evvel dindarların serbestiyeti hakkındaki kanunun

hem tâcil,

hem tasdik

ve hem de çabuk mekteplerde tatbik edilmesi elzemdir.

Çünkü bu tasdikle Rusya'daki kırk milyona yakın Müslümanı, hem dört yüz milyon âlem-i İslâmın mânevî kuvvetini bir ihtiyat kuvveti olarak bu vatana kazandırmakla beraber, komünistin mânevî tahribatına karşı şimdiye kadar Rusun, Amerika ve İngilize karşı tecavüzünden ziyade bin senelik adavetinden dolayı en evvel bize tecavüz etmesi adavetinin muktezası iken, o tecavüzü durduran, şüphesiz hakaik-i Kur'âniye ve imaniyedir.

Öyleyse, bu vatanda herşeyden evvel o acip kuvvete karşı hakaik-i Kur'âniye ve imaniyeyi bilfiil elde tutup dinsizliğin önüne kuvvetli bir sedd-i Zülkarneyn gibi bir sedd-i Kur'ânî yapılması lâzım ve elzemdir. (Emirdağ Lahikası sh. 310)

Bediüzzaman Said Nursi



SÖZLÜK:

İHTAR : Hatırlatma, îkaz, uyarma, dikkat çekme.
HİDDET : Öfke, kızgınlık, gazab.
TAHAMMÜL : Sabretme, katlanma, dayanma.
TECRÜBE : Deneme, imtihan.
GAZAB-I İLÂHÎ : Allah'ın gazabı, kahrı, cezası.
NEV'Î : Nev'e ait, çeşit ile alâkalı.
HİDDET : Öfke, kızgınlık, gazab.
ÂDET : Gelenek, alışkanlık, sıradan davranış.
MUHÂLİF : Uymayan, zıt olan, karşı duran.
ALÂMET : Belirti, işaret.
HAKAİK-I ÎMÂNİYE : Îmân hakîkatleri.
HATÂ-İ UMUMÎ : Umumî hatâ.
CERÎDE : Gazete.
TÂCİL : Acele ettirme, hızlandırma, çabuklaştırma.
MASLAHAT : Fayda, maksat, keyfiyet.
TASDİK : Onaylama, doğrulama.
MEKTEP : Okul; yazı yazacak yer.
İHTİYAT : Yedek; sakınma, tedbirlilik.
TAHRİBÂT : Yıkımlar, bozmalar.
TECÂVÜZ : Haddini aşma; söz veya hareketle ileri gitme, saldırma.
ZİYÂDE : Fazla, çok.
ADÂVET : Düşmanlık, kin.
MUKTEZÂ : Gereken, lâzım gelen, îcap eden.
BİLFİİL : Bizzat kendi çalışması ile; kendi yaparak.
ELZEM : En lüzumlu.