๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Nurdan Damlalar => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 11 Ağustos 2010, 16:43:14



Konu Başlığı: Cüz’leri de, Kur’anın küllüne âyinedir
Gönderen: Sefil üzerinde 11 Ağustos 2010, 16:43:14
Kur’anın küllü, cüz’lerinde göründüğü gibi; cüz’leri de, Kur’anın küllüne âyinedir. Bunun içindir ki, Kur’an müşahhas olduğu halde, efrad sahibi olan küllî gibi tarif edilir.” (İşarat-ül İ’caz) Cümlesini açıklarmısınız?


Bilindiği gibi, küllî bir ‘mânâ ismi’dir, mücerrettir. Onun fertleri ise müşahhastırlar. Meselâ, ‘insan’ bir mânâ ismidir; “teşahhusattan mücerret bir mahiyet”tir. Ahmet, Hasan, Metin ise bu küllî mânânın müşahhas fertleridir. Yani, ‘insan’ küllîdir; her bir insan ise onun cüz’i birer ferdidir.

Kur’an müşahhastır. Elimize aldığımız Kur’an-ı Kerim, bir mücerret mânâ değil, müşahhas bir kitaptır. Ama “efrat sahibi olan küllî gibi” tarif edilir.

Küllînin ismi, her cüzi ferdine de verildiği gibi (örneğimizde insan nev’ine de, onun fertlerine de insan denilmesi gibi), Kur’andaki temel maksatların da her surede tekrarlanması bakımından, “her bir sûre bir küçük Kur’an” hükmüne geçmiştir.

Kur’an küllî değil de küll olarak kabul edilse, her sureye küçük bir Kur’an denilmez. Zira, küllün parçalarına küllün ismi verilmez; insan bedeninin parçalarına, meselâ ele, göze, ayağa insan denilmediği gibi.

Demek oluyor ki, Kur’an’ın cüzleri küllüne ayna oldukları, yani ondaki temel maksatları taşıdıkları için Kur’an ‘küllî’ olarak tarif edilmiştir. ‘Ayna’ ifadesi bize bu konuda ışık tutar. Bir aynada görünen görüntülerin hepsi, görüntü sahibinden bir akis, bir tecelli taşırlar.

Güneşin aynadaki timsalleri de küçük birer güneştir, onun özelliklerini taşır ve ondan haber verirler.

Kur’an nurunun da her bir sûrede kendini göstermesi bakımından, her sûre “bir küçük Kur’an” gibi olmuş ve Kur’an, “efrat sahibi bir küllî” gibi tarif edilmiştir.

Bundan dolayıdır ki, Kur’andan herhangi bir bölüm okuyan biri “Kur’andan okudum” demek yerine “Kur’an okudum” diyebilir.