Konu Başlığı: Cemaatimizin metodu muhabbete muhabbettir Gönderen: Sefil üzerinde 23 Ocak 2012, 17:29:31 Cemaatimizin metodu muhabbete muhabbettir
Bismillahirrahmanirrahim Bizim cemaatımizin meşrebi, muhabbete muhabbet ve husumete husumettir. Yani, beyne’l-İslâm muhabbete imdat; ve husumet askerini bozmaktır. Mesleğimiz ise, ahlâk-ı Ahmediye (aleyhissalâtü vesselâm) ile tahallûk ve sünnet-i Peygamberîyi ihyâ etmektir. Ve rehberimiz şeriat-ı garrâ ve kılıncımız da berahin-i kàtıa ve maksadımız ilâ-yı kelimetullahtır. Cemaatimize her bir mü’min mânen müntesiptir. Sûreten intisap ise, Sünnet-i Nebeviyeyi kendi âleminde ihyâya azm-i kat’î iledir. En evvel mürşid-i umumî ulema ve meşâyih ve talebeyi, şeriat namına ittihada dâvet ederiz. (Hutbe-i Şamiye'nin Zeylinin Zeyli) Bediüzzaman Said Nursi SÖZLÜK: ahlâk-ı Ahmediye : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) ahlâkı; hareket, tavır, söz ve danışlarından ortaya çıkan örnek hareket ve davranış tarzı âlem : dünya aleyhissalâtü vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun azm-i kat’î : kesin azim ve ciddî gayret (bk. a-z-m) berahin-i kàtıa : kesin deliller beyne’l-İslâm : Müslümanlar arasında (bk. s-l-m) caride : gazete elifbâ : alfabe, İslâm alfabesi husumet : düşmanlık huteba-i umumî : herkese hitâp edenler, umuma ders verenler i’lâ-yı kelimetullah : Allah’ın ismini, dâvâsını yüceltmek, yaymak (bk. a-l-v; k-l-m) ihtar-ı mahsus : hususî ikaz ihyâ : yeniden hayata döndürme, canlandırma imdat : yardım intisap : bağlılık istihsan : beğenme, güzel bulma kamet : boy bos kıyas-ı fâsid : hatâlı karşılaştırma, yanlış kıyas libas : elbise maksad : gaye, amaç mânen : mânevî olarak meşayih : şeyhler; tasavvuf ve tarikat önderleri meşreb : hareket tarzı, metod muhabbet : sevgi müntesip : bağlanan, bağlı mürşid-i umumî : herkese her yönden doğru yolu gösteren, genel mürşid sada-yı hakikat : hakikatin sesi sathî : sığ, yüzeysel Sünnet-i Nebeviye : Peygamber (a.s.m.) sünneti sünnet-i Peygamberî : peygamber sünneti, Hz. Muhammed’in (a.s.m.) sünneti (bk. s-n-n) şeriat namına : İslâmiyet adına şeriat-ı garrâ : büyük ve parlak şeriat, İslâmiyet tahallûk : ahlâklanma ulema : âlimler vilâyât : vilâyetler, iller |