Konu Başlığı: Bu mühim işlerden size müjde getirdim! Gönderen: Sefil üzerinde 08 Ocak 2012, 01:22:16 Bu mühim işlerden size müjde getirdim!
Bismillahirrahmanirrahim Sual: Ey Seyda! İstanbul’a gittin. Bu inkılâb-ı azîmi gördün. Mühim işler içine girdin. Bize ne getirdin? Cevap: Müjde getirdim. Sual: Müjde ne demek? Bazılar bize “Sizin için fenalık var” diyorlar. Cevap: Nurdan zarar gelmez; gelirse, huffâşa gelir, murdar şeylere gelir. Size, cemî kuvvetimle, yalnız Kürdistan’a değil, belki âleme işittirecek tarzda bağırarak müjde veriyorum ki; umum İslâmın, lâsiyyemâ Osmânîlerin, bâhusus Ekradın saadetinin fecr-i sâdıkının geldiğini, hatta Bâşid başında görüyorum. رَغْماً عَلٰى اَنْفِ اَبِى الْعَلاَۤءِ الْمَعَرِّى (Ümitsizlik ve karamsarlığın sembolü olan Arap filozof ve şâiri Ebû Alâi’l-Maarrîye rağmen.) Faraza, şu devletin yarı milleti, pahasında verilse idi gene erzân ve zulmetle beraber yansa idi gene ucuz! Sual: Biz öyle işitmedik. Cevap: Şeytanın arkadaşları çoktur... Sual: Öyle ise zihnimize gelen şüpheleri ve sualleri hallet. Cevap: Elbette; fakat müşteri olmadan, istemeden malımı satmam. Sual: “İstibdat nedir? Meşrutiyet nedir?” Diğeri: “Ermeniler ağa oldular. Biz sefil kaldık.” Başkası: “Dînimize zarar yok mu?” Daha başkası: “Jön Türkler şöyledirler, böyledirler, bizi de zarardîde edecekler.” Diğeri: “Gayr-i müslim, nasıl asker olacak?” İlâ âhir... Cevap: Yahu, şu gürültülü, karma karışık, sizin gibi intizamsız suallerinize nasıl cevap vereceğim? Sual: Kâide-i suali sen göster? Cevap: Meşrutiyet kanunuyla sual ediniz. Yani içinizden bir iki zekî adamı intihap ediniz; ta size vekil olarak müşteri olup, sual etsin. Siz de dinleyiniz. Onlar: Peki, peki... (Münâzarat, Sualler ve cevaplar) Bediüzzaman Said Nursi SÖZLÜK: bâhusus : bilhassa, özellikle Bâşid : Van civarında bulunan ve yüksekliği 3750 m. olan bir dağdır, kayıtlarda “Başet Dağı” olarak anılır cemî : bütün, tamam Ekrad : Kürtler erzân : ucuz, pahalı olmayan faraza : varsayalım ki… fecr-i sâdık : güneş doğmadan önce doğu ufkunda yayılan gerçek aydınlık gayr-i müslim : Müslüman olmayan huffâş : yarasa, gece kuşu ilâ âhir : böylece uzayıp gider imdi : şimdi inkılâb-ı azîm : büyük değişim intihap etme : seçme intizamsız : düzensiz istibdat : baskı, zulüm Jön Türkler : genç Türkler, genç Osmanlılar; Batı tarzı yenileşme taraftarı genç Osmanlılar kâide-i suâl : soru sorma kuralı Kürdistan : Osmanlı döneminde Kürtlerin yaşadığı doğu illerine verilen ad lâsiyyemâ : bilhassa, özellikle murdar : pis, kirli mühim : önemli Osmânîler : Osmanlılar saadet : mutluluk sefil : yoksul Seyda : efendi, büyük hoca umum : bütün zarardîde : zarar görmüş; zarara, ziyana uğramış olan zulmet : karanlık |