> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Nurdan Damlalar >  Bediüzzamanın vasiyeti
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bediüzzamanın vasiyeti  (Okunma Sayısı 683 defa)
23 Mayıs 2012, 14:06:30
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 23 Mayıs 2012, 14:06:30 »



Devlet Bediüzzaman’ın vasiyetini yerine getirsin

İslamın doğru anlaşılması için ömrünüzü adadınız, 81 yaşındasınız, Allah size hayırlı uzun ömürler versin. Hurafelerle mücadele ettiniz, bir mesafe katettiğinizi düşünüyor musunuz?

Hiç düşünmedim. 33 sene ders verdim. Şimdi 36 seneyi geçti ama son üç senedir Haseki’ye gidemiyorum. Kanuni Sultan Süleyman O Medreseyi yapmıştır. Hastaneyi de o yapmıştır. Haseki de orada olduğu için ismini oradan almıştır.

 

Yüzlerce belki de binlerce talebeleriniz var? Bunların arasında bu gün Türkiye’de çok önemli yerlere gelenler var mı?

 

Evet birçok profesör var. Din İşleri Yüksek Kurulu geçen devrede 11 kişi Haseki’den katıldı. Şimdi sekiz kişi bizim talebelerimizdir. Yine il müftülerinin birçokları bizim talebelerimizdi.

 

Bunlar sizin gönlünüzü okşuyor mu? Gururlandırıyor mu hocam?

 

Yok gururlanma olmaz. Gurur olursa kıymeti olmaz. Ben de talebeyim. Beraber okuyoruz, biz de talebeyiz hala her şeyi bilemiyoruz. Bilecek bir halimizde yoktur.

 

Az önce bir şey konuştuk, hemen kalkıp kitabı yerinden çektiniz, şu anda istediğiniz her kitabın nerede olduğunu biliyor musunuz?

 

Ekseriyetle biliyorum. Diyelim her hangi önemli bir şey var ise kitabı getiriyorum, çıkarıyorum, en önemli şeyleri burada not alıyorum, her kitabın böyle notları var. (Kitapların arkalarındaki notları gösteriyor.) Önemli olan şeyleri tespit ediyorum, insan bir kısım şeyleri unutuyor, ama not alıyorum, bir mesele olduğu zaman acaba notlarımda var mı yok mu diye bakıyorum.

 

Bediüzzaman Said Nursi ismini ya da Risale-i Nur’un ismini ilk defa nerede ve nasıl duydunuz?

 

Eskiden, Medreselerde kendisine Mele Said-i Meşhur, diyorlardı. Melle Saidi Meşhur idi ismi. Ben Suriye’de iken ismi böyle söyleniyordu. Fakat hayatta mıydı değil miydi bilmiyordum. Ancak Kıleybinde Kızıltepede köyde iken, o zaman Hz. Üstad’ın talebeleri yanıma gelip gittiler. Kitaplarını bana verdiler. Okudum o zaman tanıdım.

 

Kaç yıllarıydı?

 

1952 yılı.

 

Yani ismini duymanız daha erken ama eserlerini daha sonra görüp okudunuz?

 

Evet. Ben ne zaman daha fazla Risale-i Nur okudum? 1956’dan sonra... O zaman askerden dönmüştüm. Türkçe olan kitaplarını okudum. Hatta Seyyit Kutup tefsiri ile Risale-i Nur arasında mukayese de yapıyordum. O zaman talebe iken de, İçtihad Risalesini, Uhuvvet Risalesini, 33 pencereyi, Menderes’e yazdığı mektubu Arapçaya tercüme etmiştim. Şu kitap Zülfikar’dır, benim tercümemdir. (Arapça Zülfikar kitabını gösteriyor.)

 

Zülfikarı tercüme mi ettiniz?

 

Evet, ben Urfa’da iken tercüme ettim, nur talebeleri gittiler Beyrut’ta bastırdılar. Sonra gençlik rehberi aynı şekilde, başka kitapları da tercüme etmiştim, kaybettim onları. Yani baskıya verdim.

 

Kim basıyor bunları?

 

Abdulkadir Badıllı önce Zülfikarı bastırdı Beyrut’ta, bir de Gençlik Rehberi, ama uhuvvet Risalesi 33 pencereyi bir çok şeyleri de tercüme etmiştim. Said  Özdemir’e vermiştim, basmak için görmedim kaç yıl oldu.

 

İhsan Kasım ağabey bir gün sizi konuşunca ‘dünyanın en önemli İslam alimlerinden biridir şu anda, biraz mahfidir’ dedi.

 

Estağfirullah.

 

Yurt dışında yayınlanmış bir eseriniz var mı?

 

Yurt dışında bazı konferanslarda konuşmalarım oldu, onların bir kısmı, mesela şu kitap öyle bir kitaptır. Çoğu o ihtifallerdeki konuşmalarımdır. Başka şimdi de masa üzerindeki şu iki kitaplar da o konuşmalarımdan meydana gelmiştir. (Kalınca iki büyük kitap.)

 

Nerelere gittiniz?

 

Ekseriyetle Mekke’de, Avrupa’da bazen, Kahire’de toplantılar yapılıyordu. Ezher’de büyük alimler var. Mesela Kardavi 200 küsur eseri var. Büyük bir alim. Yine de hataları olabilir. Hatasız insan yoktur. Biz onlardan istifade ediyoruz, onlarda aynı şekilde. Ama büyük hatipler vardır, İslam aleminde.

 

Risale-i Nurun hepsini okudunuz mu?

 

Hepsini birkaç defa baştan sona kadar okuyamadım; ama mesela İşarat-ül İ’cazın dersini birkaç defa verdim. Mesnevinin bir kısmını okudum, hepsini okumadım. 33 pencereyi tercüme etmiştim. Sözleri okudum. Mektubatı, Lemaları okudum. Belki bazı yerlerini okumadım.

 

Bediüzzaman’ı nasıl tanımlarsınız?

 

Bediüzzaman büyük bir insan, büyük bir alim, mevhibeye sahip bir insan.

 

Kitabınızda bu konuda ne diyorsunuz?

 

İslam âleminin başına bir çok musibetler geldi, şöyle oldu, böyle oldu. Bazı gençler uyandılar ve İslama büyük hizmetleri oldu. Bunların başında Bediüzzaman Said Nursi geliyor. O İlhamlı mülhem Said Nursi o mücahitlerin başında geliyor. Talebeleriyle hizmetleri çoktur. Binlerce, on binlerce, yüz binlerce talebesi var. Fisebilillah mücahede ediyorlar. Yani Büyük bir insan, büyük bir mütefekkir büyük bir alim, ama hatasız insan da yoktur. Onu da söylüyorum. Mesela mademki İmamı Şafii hata edebiliyor, geri dönüyor, İmamı Azam hata edip geri dönüyor. Hatta Hz. Ömer R.A halife iken bir kadın zina ediyor ve yaptığını itiraf ediyor, sonra idamı için karar veriliyor. Hz. Ali gelerek ya Emirel mu’minin  “maza faale ma fi batniha” yavrusu ne yaptı ki? Bu kadın hamiledir. Yavrusunu da mı öldüreceksin? Bunu nasıl yapıyorsun? diyor. O zaman Hz. Ömer dedi ki; Ali olmasaydı Ömer helak olacaktı. Ayrıca Hz. Ebubekir önce Kur’an-ı Kerimin bir araya toplatılmasına taraftar değildi, Hz. Ömer’in ısrarıyla bu oldu. Yani büyük insanlar, hata edebilirler, Peygamberlerin dahi zaman zaman zelleleri olmuş. Mesela âmâ bir zat peygambere geliyor, bir şey soruyor, Resulullah rahatsız oluyor. Bunun üzerine ayet nazil oluyor. Mesela Bedir savaşından sonra tutulan esirlerden fidye alındı. Tabi istişare edildikten sonra yapılan iş iyi olmadığı için şu ayet nazil oldu: ”Siz dünyayı mı istiyorsunuz?” Hz.Peygamber Hz. Ebbekir’le birlikte ağladılar.

 

Geriye dönüp baktığınızda ah çektiğiniz, pişman olduğunuz, eksik bıraktığınızı düşündüğünüz, ya da keşke dediğiniz bir şey var mı?

 

Dediğim gibi hatasız insan yok, hata etmişimdir, hala da hataya devam edebilirim. Eskiden de hocalarımdan istifade ettiğim için, hatalarım oldu, mesela, köyde usulen genellikle bunu yapıyorlardı, iskat meselesi. O zaman iskat yapılıyordu, köyde imam efendi köyün zekatının üçte birini alıyordu, adet böyleydi. Biz de böyle yaptık ama takip etmedim, yani devam ettirmedim. Sadece üçte birini veriyorlardı, iskatta da aynı şekilde yapıyorlardı, iskat nedir? Vefat eden zatın zimmetindeki namaz, oruç ve yemin fidyesini vermekten ibarettir. Birisi vefat etti, şafi’iye göre namazın iskatı yok, ama orucun ve yeminin kefareti var. Hanefiye göre ise namazın da kefareti var. Bunlar hesap edilirse bir yekün tutuyor. Bilhassa Hanefiler için belki iki yüz bin, üç yüz bin lira tutuyor, namaz kılmamış ise, her vakit hesap edilirse senede takriben iki bin namaz vardır yaklaşık olarak.... Bir senede üç yüz altmış beş gün vardır. Her günde beş vakit var, çarparsan yekün tutuyor. Hanefilere göre bir namazın fidyesi 8 liradır, bir yeminin kefareti de 80 liradır. Hesabını yaparsan yüz bin liradan fazla tutuyor. Halbuki yapılan usüle göre olursa, bir zengin oruç tutmamış, yalan yemin etmiş hesap edilirse büyük bir yekün tutuyor. Ama o kefaretini vermek için hoca efendiye beş yüz lira getiriyor, ondan sonra fakire hitaben filan adamın namaz ıskatını sana verdim, o da kabul ettim der, tekrar sana hibe ettim, tekrar aldım hibe ettim şeklinde bir muameleye tâbi tutuluyor. İslam’da böyle bir şey yok. Şafiide zaten hiç yoktur. Ancak Hanefi mezhebinde İmam Muhammed diyor ki eğer ölen kimsenin hiçbir şeyi yoksa o zaman varisi “yestedinu nisfe saan”, yani yarım saa yiyecek borç fakire verir. O da kabul ettim der ve devr yapılır, o da sadece İmam Muhammed’in sözüdür. Biz de köyde vefat eden adamın iskatını yapıyorduk, hocalar da yapıyorlardı o mevcut fakirler hoca gibi tutmuyordu, yani biz hocayız üçte birini zekat gibi alıyorduk. Ondan sonra kalanı fakire veriliyor. Hakkımız yok zaten fakirlere dağıtmamız gerekirdi ve bir de on ölçek buğday iskat veriliyor, halbuki esasen onun iskati üç yüz belki dört yüz ölçektir. Bütün bu hileler yapıldı, yapılıyor. Bilmeden yapıldı ve itiraf ediyorum. Hala devam ediyor. Hanefiler de, Şafiiler de devam ediyorlar. Şafii kitaplarının hiç birisi bu iskat meselesinden söz etmiyor. Hanefi kitapları bunu söylüyor, o da hiçbir şeye malik değildir diyor.

 

Hocam en çok yapmak istediğiniz ve ulaşamadığınız bir hedefiniz oldu mu?

 

Tabi çok vardı, hatta imkanım olmadığı için yapamadım. Hayatım Medreselerde geçti, buralarda ömrüm okumakla geçtiği için büyük düşünemedim. Mesela şimdi Fethullah Hocaefendi büyük bir hizmet yaptı, yapıyor. Halk da yardım ediyor, Allah da muvaffak etti, halk onun ihlasına güveniyor. Şahsi hiç bir istifadesi olmamıştır. Evladı yok, hanımı yok, çocukları yok, halk onun teşvikiyle yapıyor, bizzat rehberlik yapıyor, büyük düşünüyor, büyük hizmetler yaptı. Mesela Mahmut Efendi şeyhdir, bazı hataları da olabilir ama çok kalabalık cemaati ve hizmetleri vardır, benim öyle bir imkanım olmadı. Yüz binlerce tabileri var. Ben yaptıkları hizmetleri tasavvur bile edemedim.

 

İslami klasik Medrese eğitimi aldınız fakat bu gün bu Medreselerle ilgili kimse bir şey bilmiyor, İslam tarihinde Medrese geleneği nasıldı?

 

Medrese meselesi şudur: Medrese güzel bir şey. Yani her ne kadar eksikleri var ise de, sıkıntıları var ise de icabında aç kalınıyor, elbise yok, maddi imkanlar yok...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bediüzzamanın vasiyeti
« Posted on: 25 Nisan 2024, 18:51:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bediüzzamanın vasiyeti rüya tabiri, Bediüzzamanın vasiyeti mekke canlı, Bediüzzamanın vasiyeti kabe canlı yayın, Bediüzzamanın vasiyeti Üç boyutlu kuran oku Bediüzzamanın vasiyeti kuran ı kerim, Bediüzzamanın vasiyeti peygamber kıssaları, Bediüzzamanın vasiyeti ilitam ders soruları, Bediüzzamanın vasiyetiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes