> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Nurdan Damlalar > Bediüzzamanın İktisat Anlayışı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bediüzzamanın İktisat Anlayışı  (Okunma Sayısı 804 defa)
07 Temmuz 2010, 15:10:14
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 07 Temmuz 2010, 15:10:14 »



Hadislerde Üretim, Tüketim ve Dolaşım Ekonomisine Dair “Orta Yol/Denge” Prensibi ve Bediüzzaman’ın “İktisad” Anlayışı

İslâm Dîni’nin temel iki kaynağından biri olan sünnet-hadis, her alanda İslâmî hayatın oluşmasında önemli bir etkiye sahiptir. İslâm’ın ilk yıllarında olduğu gibi, tarih boyunca da bu böyle olmuştur. İslâm’ın yayılma tarihi gözden geçirildiğinde de bu gerçekle karşılaşılır. İslam’ın tebliğ edildiği her kültür ve coğrafyaya sünnet verileri de ulaşmış ve bunlar, hayatın şekillenmesine katkıda bulunmuştur. Günlük hayatımızın önemli bir alanını oluşturan iktisat/ekonomi ilminin alanına giren konularda da durum böyledir.

Dîni gereği gibi anlamak ve yaşamak, Kur’ân-ı Kerîm’i ve özellikle onun beşerî planda evrensel yorumu demek olan Sünnet’i bütün ölçü ve hususiyetleri ile kavramakla yakından alakalıdır. Kur’an ve Sünnet’e istinad etmeyen her tür anlayış ve yaşantı şu veya bu şekilde ölçüsüzlükten (ifrat-tefrit) kurtulamaz. Bunun ise Kur’an ve Sünnet’teki “orta yoldan (vasatiyye)” uzaklaşmak anlamına geldiği aşikardır. Nitekim tarihte olduğu gibi, günümüzde de Kur’an ve Sünnet’in orta yol ölçülerinden uzaklaşmakta, olumsuz sonuçlara sebep olmakta ve birtakım aşırılıklara (ifrat-tefrit, ğuluv) sebep olabilmektedir.

Bu tesbit, hayat için Kur’an ve Sünnet’in getirmiş olduğu ölçü ve prensiplerin her birinin “orta yol/i‘tidal” ölçüsü olduğu gerçeğini bir çözüm yolu olarak ortaya koymayı gerekli kılar. Çünkü her türlü ifrat-tefrit ve radikallikten kurtuluş ancak Kur’an ve Sünnet’in ilkelerini vazettiği “orta yol” ölçülerinin tesbit edilip onları hayatın her alanına tatbik etmekle mümkündür. Zira sağlıklı fert ve toplum inşası Kur’an ve Sünnet’in ana hedeflerindendir. Aşırılıklardan uzak kalıp orta yol üzere olmak, her hususta i‘tidali elden bırakmamak ise fert ve toplum sağlığının şartıdır. Ekonomik krizin alabildiğine hissedildiği günümüz dünyasında bu orta yol ölçüsü/prensibi, çok daha gerekli hale gelmiştir.

Ne var ki Kur’an ve Sünnet’in ortaya koyduğu “orta yol” anlayışının tesbitinde güçlüklerle karşılaşılmaktadır. Bu güçlüklerin, öncelikle Kur’an’daki ilgili nasların anlaşılmasında düğümlendiği açıktır. Ayrıca Kur’an’ın hedeflediği orta yol prensibinin ferdî ve sosyal hayata uygulanmasında tarihte farklı pratiklerin yaşanması bu güçlükleri daha da artırmaktadır. Ancak Hz. Peygamber’in sünnetindeki orta yol/i‘tidal örnekleri ve bilhassa Hulefâ-yi Râşidîn olmak üzere önde gelen Sahâbîlerin bu yöndeki uygulamaları, gerek Kur’an’ın orta yol ölçüsünün tayin ve tesbitinde gerekse tarihteki Kur’an’ın orta yol ölçüsünden sapmaları algılamada hayatî önemi hâizdir. Bu itibarla konunun, koordinatları çizilmiş olarak günümüz insanına takdimi bizce zarurîdir. Her ne kadar değişik eserlerde bu konu muhtelif yönleriyle ayrı ayrı gündeme getirilmekte ise de, müstakil olarak ve modern dönemdeki tartışmaları da kapsayacak tarzda ele alınmamıştır. Bedîüzzaman’ın gerek İktisad Risâlesi gerekse Risâle-i Nûr Külliyâtı’nın diğer bölümlerindeki ilgili söz ve görüşleri, esasen Kur’an ve Sünnet’in ortaya koyduğu orta yol prensibi ile alabildiğine paralellikler taşımaktadır.

Temel Hadis Kaynaklarındaki İktisatla İlgili Rivâyetlere Genel Bir Bakış

Sünnet verilerini ele alan ekonomistler, sünnetin hüküm ve teşrî’ boyutuna dair hadislerdeki iktisadî prensiplerin1 dışında; doğrudan üretim, tüketim ve dağıtım ile piyasalarda mal ve paranın serbestçe dolaşımına dair pek çok ilke, uygulama ve yönlendirme bulacaklardır. Bu ilkelerin yer aldığı hadisleri bazen inanç ve akîde ile alakalı hadisler arasında; bazen özellikle zekât ve sadaka gibi ibâdetlerle ilgili hadisler arasında bulmak mümkündür. Bunlar bazen de sünnetin zühd, tarih, ahlâk ve edeb bölümlerinde bulunabilir. İktisatla ilgili hadisler bazen de, tahâretle alakalı hadisler arasında karşımıza çıkar.2 Bu hadislere dualar ve zikirlerle ilgili bölümlerde de rastlamak mümkündür. Şu hadisler buna dairdir:

“Allahım! Zenginlik fitnesinin şerrinden sana sığınırım. Allahım! Muhtaçlık/Fakirlik fitnesinin şerrinden sana sığınırım.”3

Bir başka rivâyette de Resûl-i Ekrem, borçlanmaktan Allah’a sığınmış ve Sahâbîlerin, “Yâ Resûlullah! Borca girmekten ne kadar Allah’a sığınıyorsunuz?” diye sorduklarında da şöyle cevap vermiştir:

“Kişi borçlandığı vakit konuşur ve yalan söyler; söz verir, sözünde durmaz.”4

“Allah’ım! Senden hidâyet ve takvâ, kanâatkârlık ve zenginlik diliyorum”5

İktisatla alakalı hadisleri çoğu zaman da ahlâka ve davranışlara dair hadisler arasında buluruz. Ayrıca hadislerde fâiz yiyen, yediren, fâiz işinde çalışan ve şâhitlik eden kimseler için lânette bulunulmuştur. “Aldatan bizden değildir”6 hadisinin de gösterdiği gibi, iktisadî hayattaki önemli bir ahlâkî problem teşhis edilmiştir. Aynı şekilde, “Malı daha fahiş bir fiyata satmak için günahkâr olandan başkası stok yapmaz”7 hadisinin de gösterdiği üzere, piyasada malın dolaşmasına engel olan “stokçuluk” yapmak, bir ahlâkî müeyyide olarak hadislerde yasaklanmıştır. Ayrıca sadece kendisi için yaşayıp komşu ve akrabalarına önem vermeme kuruntusundan kurtulmayı öğütleyen hadiste ise Resûl-i Ekrem şöyle buyurmuştur:

“Komşusu aç iken tok olarak geceleyen (olgun-kâmil) mü’min değildir.”8

Yine kamu mallarının çalınması, kötüye kullanılması ve bu yolla ülkenin iktisadî hayatının zarara uğratılması da hadislerde özellikle yasaklanan hususlardır.

Öte yandan hadis/sünnet kaynaklarını tetkik eden bir ekonomist, çeşitli yatırım alanlarında üretim yapmayı teşvik eden pek çok hadis ile karşılaşacaktır. Bu hadisler, bazen ilk bakışta hiç de o yönüyle düşünmediğimiz hadisler olabilir. Mesela “Bir Müslüman ağaç diker veya ekin eker de ondan kuş, insan veya hayvanlar yerse, bu yenen şey o Müslüman için sadakadır”9 hadisi böyledir. Zira burada topluma faydalı olacak bir iş/üretime yönelik bir teşvik söz konusudur. Hz. Peygamber’in sanat ve meslek edinme, el emeği ile elde edilen (helâl) kazanç ile geçinme konusudaki şu hadisleri de bu meyandadır:

“Hiç kimse asla kendi el emeğinin karşılığından daha hayırlı bir rızık temin etmemiştir. Çünkü Davûd Peygamber (a.s.) el emeği ile geçinirdi.”10

“Sizden birinizin (yük taşıdığı) ipini alıp onunla bir demet odun getirip satması (bu şekilde geçimini temin etmesi) ve böylece insanlardan istememesi, isteyip de bazılarının verip bazılarının da vermemesinden çok daha hayırlıdır.”11

Esasen bu hadislerde zikredilen durum, Bedîüzzaman’ın “hayatımın bir düstûru” dediği ve hayatında bunun pek çok şâhidini gördüğümüz az bir helâl kazanç ile yetinip “kanâatkârlık” ve “nâsdan istiğnâ”12 prensibi ve hâlidir.

Diğer taraftan hadislerde ortaya konan ticarî ve iktisadî ürünlerin en güzel şekilde üretilmesi yönünde de teşvik vardır. Mesela “Allah ihsanı (işi en güzel şekilde yapmayı) her işte takdir etmiştir”13 ve “Allah, bir iş yaptığınızda onu en güzel surette yapmanızı sever”14 hadisleri buna örnektir. Bu hadislerde özellikle vurgulanan husus, bir ürünü rastgele ve gelişigüzel üretmek değil, üretilen mamullerin en güzel ve en kaliteli şekilde yapılmasına çalışarak bu ürünün rekabete dayalı piyasada yer bulmasını temin etmektir. Yine yukarıdaki hadiste tavsiye olunduğu üzere, insanlara faydalı, insanlığın faydasına olanın üretimini gerçekleştirmektir. Bu itibarla sarhoşluk veren maddeler, her türlü uyuşturucular, çevreyi kirleten ve insan sağlığına zarar veren maddelerin üretilmesi ve satılması İslâm’da câiz görülmemiştir.

Bu konuda dile getirilmesi gereken bir diğer prensip de, sünnetin, kendisinden istifade edilebilecek en küçük bir maddeyi bile israf ve zayi etmemesi ve bundan istifade etme konusundaki teşvikidir. Nitekim Resûl-i Ekrem postu alınmadan terkedilmiş bir koç sebebiyle “Derisini alıp ondan faydalanamaz mıydınız?” buyurarak Sahâbîleri uyarmıştır. Koçun murdar olduğunu söylediklerinde ise Sahâbîlere, “Onun sadece etinin yenmesi haramdır” buyurmuştur.15

Resûl-i Ekrem’in, “Sağmal koyunu kesmekten sakının”16 hadisiyle süt veren/sağmal koyunların kesilmesini yasaklamıştır. Zira şayet bir gereklilik yoksa, bu hayvanların kesilmesi, sütünden mahrum olmaya yol açar. Bu ise süt piyasasında dengesizliğe sebep olacaktır. Koyun dışındaki sütünden istifade edilen diğer hayvanlar için de durum aynıdır. Aslında bu, üretim yollarının ve hayvansal servetin yerli yerinde ve dengeli bir şekilde korunmasına yönelik bir tedbirdir. Aynı şekilde “Sakın hasta deveyi sağlam devenin yanına uğratmayın”17 hadisi de, hayvanlara yönelik bir karantina uygulaması olarak, hayvansal servetin korunmasına yönelik hem tıbbî hem de iktisadî yönleri olan nebevî bir tedbirdir.

Verimli arazilerin boş tutulması konusunda da Resûl-i Ekrem’in uyarıları mevcuttur. Bu araziyi ekip-dikmek şayet sahibinin takatini aşıyorsa, ekmesi için başka birine kira vb. şekillerde vermesi ve böylece o arazinin üretime/ekonomiye katkıda bulunmasını temin etmektir. Zira bir hadiste, “Kimin bir arazisi varsa, onu ya ekip diksin veya bir kardeşine ekmesi için versin”18 buyurulmuştur.

Bütün bunların yanı sıra hadis musannefâtında tüketim ahlâkına dair pek çok nebevî tevcih, tavsiye, emir ve yasaklama söz konusudur. Bu hadisler genel anlamda ele alındığında aslında, aşağıda görüleceği üzere, Bedîüzzaman’ın ısrarla “orta yol” anlamındaki “iktisad”ın zıddı olarak gündeme getirdiği “israf” ve “savurganlık” ile alakalı olduğu görülür. Bu hadislerden bazıları şunlardır:

“İsraf etmeyip kibre de kaçmadan yiyiniz içiniz, giyininiz ve tasaddukta da bulununuz”19

“Allah, sana mal-mülk verdiğinde bu nimetin izlerini ve cömertliğini göster.”20

“…Sizden biriniz kabın içerisinde yemek bırakmasın. Çünkü kabın içerisindeki yemeğin bereketinin nerede olacağını bilemezsiniz.”21

Özellikle bu son hadiste yemek, ekmek ve yiyeceklerden arta kalanların israf edilmemesi emir ve ta...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bediüzzamanın İktisat Anlayışı
« Posted on: 20 Nisan 2024, 08:20:42 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bediüzzamanın İktisat Anlayışı rüya tabiri,Bediüzzamanın İktisat Anlayışı mekke canlı, Bediüzzamanın İktisat Anlayışı kabe canlı yayın, Bediüzzamanın İktisat Anlayışı Üç boyutlu kuran oku Bediüzzamanın İktisat Anlayışı kuran ı kerim, Bediüzzamanın İktisat Anlayışı peygamber kıssaları,Bediüzzamanın İktisat Anlayışı ilitam ders soruları, Bediüzzamanın İktisat Anlayışıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes