๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Nurdan Damlalar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 11 Ekim 2010, 15:59:11



Konu Başlığı: Bediüzzamanın harp yadigarı eseri
Gönderen: Zehibe üzerinde 11 Ekim 2010, 15:59:11
Bediüzzaman'ın harp yadigarı eseri

(http://www.risalehaber.com/images/news/59867.jpg)

Son Şahitler'den Tinisli Fedai, Bediüzzaman'la olan hatıralarını anlatıyor...

Son Şahitler'den Tinisli Fedai:

Milis Albayı Bediüzzaman Said Nursî, Birinci Cihan Savaşında, silâh elde karlı dağlarda, fedaileriyle birlikte, Ruslarla çarpışıyordu. Fiilî ve silâhlı mücadeleyi yaparken, istikbâlde yetiştireceği Nur talebelerinin eline de mânevî, fikrî ve ilmî mücadeleyi yapmaları için İşaratü'l-İ'caz isimli tefsirini harp meydanlarında kaleme alarak veriyordu. Bu harplerde esir düşmüştü. Esaret dönüşü İstanbul'da bastırdığı ilk eseri, bu harp yadigârıdır.

Kâğıt parasını Harbiye Nazırı Enver Paşa vermiş, eseri kardeşinin oğlu Abdurrahman Nursî bastırmıştı.

Kitabın kapağında şunları

"İşaratü'l İ'caz fi mezann-il-îcaz

Libediizzaman

Fiatı: Kırk kuruş.

Evkaf-ı İslâmiye Matbaası: l334 (l9l8)

Necmettin Şahiner, Son Şahitler


Konu Başlığı: Ynt: Bediüzzamanın harp yadigarı eseri
Gönderen: Ekvan üzerinde 11 Ekim 2010, 17:52:22
ENVER PAŞA

"Damat ve yaver-i hass, hazret-i şehriyari Enver" şeklinde kartviziti olan Enver Paşayla, Risale-i Nurun tercümanı Bediüzzaman Said Nursî'nin tanışmaları ve dostlukları tâ İkinci Meşrutiyet senelerinde başlamıştı.

Bütün hayatında tezatsız ve tenakuzsuz rehber bir şahsiyet olan Bediüzzaman, ömrünün ilk senelerinden beri hürriyetçi ve "meşrutiyet-i meşrua" taraftarı olan "Çağımızda Bir Asrı Saadet Müslümanı'ydı.

Muhterem doktor Cahit Öney "Meşrûtiyet" başlıklı bir dörtlüğünde bu meseleyi şöyle ifade ediyordu.

"Baştacı iken tutmadı meşrûtiyyet

Alkışlanıyor şimdi de cumhuriyet.

İnsan soruyor, hangisi efdal acaba?

Üstadımızın hasreti. Meşrûiyyet!"

İslâmî hürriyetin, adaletin ve meşruiyetin bir temsilcisi olarak Selanik Hürriyet meydanında ilk konuşmayı ve nutku kendisi söylemişti.


İşarâtü'l-Îcaz'ın kâğıt masrafı

Bediüzzaman'ın daha sonraki senelerde ve Birinci Cihan Harbinde gönüllü milis albayı olduğu zamanlarda da Enver Paşanın amcası Halil Paşayla, talebesi ve fedâisi Molla Habib vasıtasiyle haberleşmeleri olmuştu. Molla Habib bu haberleşme vazifesini büyük bir kahramanlıkla yaptıktan sonra eski ismi Vastan olan Gevaş'ta Rus kuvvetleri tarafından şehid edilmişti.

Milis albayı Gazi Said Nur, l9l8 Hazirar'ında Sibirya'daki Rus esaretinden dönüşünde, harbin en ateşli günlerinde cephede yazdığı İşârâtü'l-Îcâz ismindeki hârika tefsirini İstanbul matbaalarında bastırırken, şiddetli ısrarla Harbiye Nazırı Enver Paşa kitabın kâğıt masrafını kendisi karşılamıştı. Bu sıralarda yine Bediüzzaman, Enver Paşa ve diğer Osmanlı paşalarının ısrarıyla, orduy-u hümayunun adayı olarak, Dârü'l-Hikmet'l-İslâmiye'ye âza olarak tayin edilmişti. Kendisine harp madalyası ve gazilik beratı verilmişti. Bir gazi olduğu için günlük yemekleri de Ayasofya aşhanesi tarafından karşılanıyordu.

Osmanlı Cihan Devletinin son padişahı Sultan Vahîdüddin Han, Şeyhülislâm Musa Kâzım Efendinin ve Harbiye Nâzırı Enver Paşanın imzalarıyla Darü'l-Hikmet'e tayin edildiği zaman, aslen Doğubeyazıtlı, Molla Habib'in arkadaşı Molla Süleyman Ayaz (l894-25 Haziran l974) Üstad Bediüzzaman'la İstanbul'da çok zaman beraber bulunuyordu.