Konu Başlığı: Bediüzzaman’ın Tiflis müjdeleri Gönderen: Zehibe üzerinde 16 Temmuz 2009, 07:29:35 (http://www.risalehaber.com/images/news/59500.jpg) BismillahirrahmanirrahimBundan on sene evvel Tiflis'e gittim. Şeyh Sanan tepesine çıktım, dikkatle temaşa ediyordum. Bir Rus yanıma geldi. Dedi: "Niye böyle dikkat ediyorsun?* Dedim: "Medresemin plânını yapıyorum." Dedi: "Nerelisin?" "Bitlisliyim" dedim. Dedi: "Bu Tiflis'tir." Dedim: "Bitlis, Tiflis, birbirinin kardeşidir." Dedi: "Ne demek?" Dedim: "Asya'da, âlem-i İslâmda üç nur, birbiri arkası sıra inkişafa başlıyor. Sizde birbiri üstünde üç zulmet inkişafa başlayacaktır. Şu perde-i müstebidane yırtılacak, takallüs edecek. Ben de gelip burada medresemi yapacağım." Dedi: "Heyhat! Şaşarım senin ümidine." Dedim: "Ben de şaşarım senin aklına. Bu kışın devamına ihtimal verebilir misin? Her kışın bir baharı, her gecenin bir neharı vardır." Dedi: "İslâm parça parça olmuş." Dedim: "Tahsile gitmişler. İşte Hindistan, İslâmın müstaid bir veledidir; İngiliz mekteb-i idadîsinde çalışıyor. Mısır, İslâmın zeki bir mahdumudur; İngiliz mekteb-i mülkiyesinden ders alıyor. Kafkas ve Türkistan, İslâmın iki bahadır oğullarıdır; Rus mekteb-i harbiyesinde talim alıyor. İlâ âhir... "Yahu, şu asılzade evlât, şehadetnamelerini aldıktan sonra, herbiri bir kıt'a başına geçecek, muhteşem âdil pederleri olan İslâmiyetin bayrağını âfâk-ı kemâlâtta temevvüc ettirmekle, kader-i Ezelînin nazarında, feleğin inadına, nev-i beşerdeki hikmet-i ezeliyenin sırrını ilân edecektir." (Sünuhat sh.) Bediüzzaman Said Nursi SÖZLÜK: MEDRESE : İslâm tarihi boyunca üniversite seviyesinde eğitim yapılan müessese. İNKİŞÂF : Gelişme, açılma, keşfetme, meydana çıkma; terakkî etme. PERDE-İ MÜSTEBİDÂNE : Zorbaca perde (ENGEL). Diktatörce perde. TAKALLÜS : Birşeyin büzülüp gerilmesi. Bir uzvun çekilip toplanması. HEYHÂT : Eyvah, yazık, ne yazık. NEHAR : Gündüz. Gün aydınlığı. TAHSİL : Eğitim Öğretim. MÜSTAİD : Kabiliyetli kimse. Zeki ve akıllı. MEKTEB-İ İDÂDÎ : Osmanlılarda lise mektebi. MAHDÛM : Evlât, oğul. Kendisine hizmet edilen. Efendi. MEKTEB-İ MÜLKİYE : Siyasal bilgiler fakültesi. MEKTEB-İ HARBİYE : Harb okulu. BAHADIR : Kahraman, cesur, yiğit. TÂLİM : Öğretme, yetiştirme, eğitme. ASİLZÂDE : Sülâlesi ve âilesi şerefli, temiz ve asil olan. EVLÂD :Çocuklar. ŞEHÂDETNÂME : Diploma. PEDER : Baba. ÂFÂK-I KEMÂLÂT : Olgunluk, mükemmellik ufukları, dereceleri. TEMEVVÜC : Dalgalanma. KADER-İ EZELÎ : Olmuş ve olacak herşeyin kaydedildiği ezelî program; kader. FELEK : Gök, gök katı, dünya, âlem. NEV'-İ BEŞER : İnsanlar, insan çeşidi. HİKMET-İ EZELİYE : Kur'ân-ı Kerim'in verdiği ilim, bilgi. SIRR : Gizli hakikat. Gizli iş. Herkese söylenmeyen şey. |