> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Nurdan Damlalar > Bediüzzaman ile Kur'an diyalogu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bediüzzaman ile Kur'an diyalogu  (Okunma Sayısı 740 defa)
01 Ekim 2009, 20:13:32
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 01 Ekim 2009, 20:13:32 »




Bediüzzaman İle Kur'an Üzerine Bir Diyalog

Hayatımı Kur’an hakikatleriyle şekillendirmeyi ve Allah rızasına uygun bir hayat yaşamayı şiddetle arzu ediyorum. Peki, bunu nasıl yapacağım? Kur’an’ı nasıl anlamalı ve hayatıma tatbik etmeliyim? En iyisi bunu bir mürşid-i kâmile sormak? Risale-i Nur gibi Kur’an’ın imanî bir tefsirini yapan Bediüzzaman Said Nursî’ye sormalıyım sorularımı... Ben de Kur’an hakikatlerini daha iyi anlayabilmek için ilk sorumu sordum Üstad’a…

Bediüzzaman Said Nursî hayatta olsaydı, bir an bile durmaz, koşarak onu ziyarete giderdim. Hatta izin verse yanında kalır, hizmetinde bulunmuş ağabeyler gibi, bütün gücümle hem kendisinin hem davasının hizmetçisi olurdum. Bu arada ahiret, iman ve Kur’an hakkında kendisine öyle sorular sorardım ki, cevaplarından, nasihat ve telkinlerinden istifade de ederdim. Sahibini trene yetiştirmek için doludizgin koşan bir at gibi; onun yanında aklım, kalbim, ruhum daha da coşar; onun mazhar olduğu Kur’anî hakikatleri bütün insanların gönlüne ulaştırmak için çatlatırcasına koşardım.

Bu hayalim gerçekle karşılaşsa ne kadarını başarabilirdim bilemiyorum, ama şuna kesin olarak inanıyorum ki, onun terbiyesi sayesinde bir yandan marifetullah, muhabbetullah ve lezzet-i ruhaniye ufuklarında kanat çırpar; öte yandan huzur ve saadet cennetine bütün insanları sokabilmek için daha fazla gayret ederdim. Yani hayatımı iman ve Kur’an hakikatleriyle daha fazla şekillendirme imkânı bulurdum.
Hiçbir duygu insana boşuna verilmemiş. Belki bu duygu da boşuna değildir. Cenab-ı Hak, “Hannan” isminin tecellisiyle insanı ayrılık acısıyla inletir, hasret ateşiyle pişirir. “Mennan” isminin tecellisine daha latif bir zemin hazırlar. O da zamanı gelip tecelliye başlayınca kavuşma bir bayram olur, olgunluk da geçmişin derelerinden geleceğin yüksek zirvelerine hoş bir seyran... Onun için bütün ruhumla “Ya Mennan! Ya Mennan! Nefsin attığı şu aldatıcı dünya gurbetinden beni kurtar! Kurtar da artık sılaya kavuştur!” diye dua ediyorum.

Uç fikirler ve gerçekler

Ama iradenin de bir hakkı var. Ona hakkını verebilme adına duadan başka ben ne yapabilirdim? Bu sorunun cevabını düşünürken çok çeşitli fikirler geçiyordu aklımdan. Hatta bunların arasında uç fikirler bile var. Bir ara bu duyguyu yoğun bir şekilde taşıyan birisiyle karşılaşmıştım. Bir gün bana şöyle dedi: “Bu derdin devası, bir tasavvuf yoluna girmektir. Bir ayağın Risale-i Nur’da diğer ayağın bir tarikatta olmalı… Tasavvuf ehli bir mürşid-i kâmile intisap etmeli…” Ama Üstad onun dediği gibi demiyor: “Kur’an’ın yüksek semasına ulaştırdığı için Risale-i Nur size yeter. Tasavvuftan elde edilecek sonuçları onun sayesinde elde edebilirsiniz” diyordu. Demek o zat Risale-i Nur’da bu noktayı atlamış, görememişti…

Yine bir gün Üstad’a saygısı olan âlim bir zat da şöyle demişti: “Üstad’ı örnek alıp onun bunun peşinden gitmek yerine, doğrudan Kur’an’a müracaat etmeli. Üstad gibi çeşitli tefsirleri okumalı, onun kaynaklarına inmeli ve Kur’an’ın semasına yükselmeli. Zaten aynı risaleyi tekrar tekrar okumaya da anlam veremiyorum.” Evet, o zat böyle demişti. Fakat bu Risale-i Nur’u yeniden yazmak gibi bir şey olur. Buna kimin gücü ve nefesi yeter ki? Hem etkili, hem de yetkili Mısırlı bir âlimle tanıştım. “Dünyaca meşhur âlimleri toplayıp Kur’an’ı esas alarak dinî ilimlerle müspet ilimleri birleştirme projemiz vardı. Maalesef başaramadık. Elhamdülillah Risale-i Nur bunu başarmış” demişti. Hangi meseleyi insan Üstad gibi kendi başına çözebilir ki...

Bir başkasını da, “Her şeyden el etek çekerek evrad ü ezkârla meşgul olunmalı...” derken duymuştum. İnsanda sadece kalp olsaydı belki bu söze kulak verilebilirdi. Pozitif ilimleri İslamîleştirme düşünceleri ve İslamî hayatı yaşamak için dünyadan soyutlanmış sit alanları kurma çabaları gibi (Pakistan’da denendi) kimini gördüğüm, kimini de işittiğim çeşitli düşünce ve uygulamalar da var.

Bana göre “uç” olan bu düşünce ve deneyimleri bir kenara bırakıp gelelim sadede... Usulde şöyle bir kaide var: “Usul, esasa takaddüm eder.” Yani, Konya’ya gideceksem, mutlaka Konya’ya giden bir araca binmeliyim. Ve beni selametle ulaştıracak mı, ona dikkat etmeliyim. Eğer aracın konfor ve cazibesine kapılıp nereye ve nasıl gittiğine dikkat etmezsem kim bilir bu yolculuğun sonu nereye varır?

Bu kaideye göre Bediüzzaman Said Nursî’nin Kur’an’dan istifade ettiği Risale-i Nur yolu, yolların içinde “daha kısa, daha selametli, daha umumiyetli”sidir. Maksada en kısa yoldan ulaştırıyor. Hem Üstad “Risale-i Nur'u okumak, on defa benimle görüşmekten daha kârlıdır. Zaten benimle görüşmek ahiret, iman, Kur'an hesabınadır. Dünya ile alakamı kestiğim için, dünya hesabına görüşmek manasızdır. Ahiret, iman, Kur'an için ise, Risale-i Nur daha bana ihtiyaç bırakmamış” (1) diyerek bir mürşid-i kâmil olarak Risale-i Nur’u gösteriyor.
O halde bana düşen de ona daha fazla sarılıp daha fazla hizmetine girmek. Üstad’ım için hayal ettiklerimi o müşfik mürşitte tatbik etmektir. Hem o mürşidime öyle sorular sormalıyım ki, cevaplarından, nasihat ve telkinlerinden istifade etmeliyim ve bu sayede hayatımı Kur’an ve Sünnet’in hakikatleriyle şekillendirmeliyim. İşte ilk sorumla istifade ve istifazaya başlıyorum.

Bediüzzaman’a ilk soru

Soru: Ey mürşidim! Hayatımı Kur’an ve Sünnet’in hakikatleriyle şekillendirmeyi ve Allah rızasına uygun bir hayat yaşamayı şiddetle arzu ediyorum. Bunun için bu kapıdayım. Ancak, elli senelik hayatım boyunca edindiğim tahsil, tecrübe, deney ve gözlemlere dayalı bir bilgi ve birikimim var. Bunları kapının dışında bırakıp da mı içeri gireyim? Yoksa bunlar ileride bir şekilde işe yararlar mı?
Cevap: Arapça Mesnevî-i Nuriye’de, akıl ve birikimini Kur’an gibi bir vahye tercih eden felsefeci bozuntusuna verdiğim cevabı burada sana da tekrar edeyim. Ona şöyle demiştim:
“Sen nakli (yani vahyi) tevil ediyor (ona asıl anlamından başka bir anlam veriyor), belki tahrif ediyorsun (orijinal hâlini bozuyorsun). Zira gururunla bozulmuş ve felsefî konularla meşgul ola ola kokuşmuş olan aklına onları sığdıramıyorsun.
Bir zamanlar ben de senin gibiydim. Sonra damı göğe değen yüksek ve parlak bir saray gördüm. Başladığı ve bittiği yerler birbirinden farklı olan iplerle yüksek pencerelerinden çeşitli zembiller sarkıtılmıştı. (2) Bazıları yere yakındı ve onlardan birine binmeyi başaran insanlar en yüksek yerlere yükseliyordu. Bazıları daha aşağıdan başlayıp daha yüksekte bitiyordu ve hakeza...
Sonra perişan vaziyette bazı mağrur insanlar gördüm. O zembillere ehemmiyet vermiyor ve onlara bedel taş-maş gibi bazı şeyleri toplayıp ayaklarının altına koyarak yükselmeye çalışıyor, fakat biraz yükseldikten sonra her biri yere düşüyordu. Yükselme imkânları yoktu!

Daha sonra kendi nefislerine itimat eden firavunlaşmış insanlar gördüm. Sarayın duvarlarına çiviler çakıyor ve onlara basarak tırmanmaya çalışıyor. Fakat bir müddet sonra onlar da tepetakla düşüyorlardı ve hakeza…
Sonra anladım ki, onlardaki o âlât ve müktesebat (aletler ve edinilen bilgiler, birikimler), sadece zembillere ulaşmak için –istidat ve muvaffakiyet seviyesine göre kullanılsın diye– onlara verilmiş. O yüksek yerlere ulaşmak için değil...
Hülâsa, akıl ukâlindir, nakil de nâkilin. Yani, aklın, dizgine gelir de seni Kur’an burakına bindirmeye muvaffak olabilirse, onunla asıl maksadına kolaylıkla varırsın. مَنْ تَوَكّلْ عَلَى اللّٰهِ فَهُوَ حَسْبُهُ “Kim Allah’a tevekkül ederse, Allah onun her ihtiyacına kafidir.”
Bu cevapla elhamdülillah ben ders ve feyzimi aldım. Müsaade buyurursanız ikinci sorumu sormadan bu konuyu iyice hazmetmeliyim.
Demek ayetlerin kapılarını açmak için aletler lazım. Onlara ulaşmak için bilgi ve birikime ihtiyaç var. Yalnız aklın dizgine gelmesi, serkeşliği bırakıp belirli bir disiplin ve kural çerçevesinde hareket etmesi gerekiyor. Bakalım bu nasıl olacak? Daha sonraki derslerde bu soruyu mutlaka sormalıyım. Belki her ayrı konu için akıl nasıl disipline edilecek diye, konular işlendikçe sormak gerekecek. Şimdi mürşidimin bana gösterdiği o ene bahsinin sonunu güzelce anlayıp bu dersi tekrar tekrar okumalıyım. Şu anda göremediğim incelikler varsa onları kaçırmayayım. Bu ders gösteriyor ki, bu problem sadece benim değil, galiba bütün insanlığın problemi…

Eğer Bediüzzaman Said Nursî ile görüşme imkânı bulsaydınız ona neyi sorardınız? Bediüzzaman’a sormak istediğiniz sorunuzu kenandemirtas@gmail.com e-mail adresine gönderebilirsiniz.

Dipnotlar:
1- Emirdağ Lahikası-I, Mektup: 112, s. 573, Söz Basım Yayın.
2- Bu mesele Otuzuncu Söz’de, “Ene” bahsinin sonunda izah edilmiştir. Temsilde geçen zembiller, Kur’an ayetlerine ve hakikatlerine işarettir.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bediüzzaman ile Kur'an diyalogu
« Posted on: 18 Nisan 2024, 19:30:38 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bediüzzaman ile Kur'an diyalogu rüya tabiri,Bediüzzaman ile Kur'an diyalogu mekke canlı, Bediüzzaman ile Kur'an diyalogu kabe canlı yayın, Bediüzzaman ile Kur'an diyalogu Üç boyutlu kuran oku Bediüzzaman ile Kur'an diyalogu kuran ı kerim, Bediüzzaman ile Kur'an diyalogu peygamber kıssaları,Bediüzzaman ile Kur'an diyalogu ilitam ders soruları, Bediüzzaman ile Kur'an diyaloguönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes