Konu Başlığı: Bediüzzaman’dan Kürtlere tavsiye Gönderen: Zehibe üzerinde 16 Ağustos 2009, 01:51:40 (http://www.risalehaber.com/images/news/60411.jpg) SÖZLÜK:Bismillahirrahmanirrahim Suâl: "Biz me'yus olduk; daha ne vakit bize gelecektir?" Cevap: Yeis, aczden gelir. Yeis, mâni-i herkemâldir. Hamiyet ise, şiddet-i mevânia karşı şiddetle metânet etmektir. Halbuki şu zaman, mümteniât-ı âdiyeyi mümkün derecesine indiriyor. Çabuk yeise inkılâp eden hamiyet, hamiyet değildir. Ben, sizi tenbellikten kurtarmak için, kabahatlerinizi gösteririm. Ona çabuk gelmek istiyorsanız, işte mârifet ve fazîletten demiryolunu yapınız; tâ ki, meşrûtiyet, medeniyet denilen şimendifer-i kemâlâta binip ve terakkiyât tohumlarını bindirerek, kısa bir zamanda mânilerden kurtulup geçerek size selâm etsin. Siz ne kadar yolu acele ile yapsanız, o da o derece acele ile gelecektir. Suâl: "İnşaallah, tâlihimiz varsa biz de göreceğiz. Bize tevekkül kâfi değil midir?" Cevap: Bîçare tâlihinize siz de yardım etmelisiniz. Bağdat tarrarları gibi olmayınız. Sizin atâlet bahanesi olan şu teşebbüssüz tevekkülünüz, nizâm-ı esbâbı reddettiğinden, kâinatı tanzîm eden meşîete karşı temerrüd demektir. Şu tevekkül döner, nefsini nakzeder. (Münazarat sh.30) Bediüzzaman Said Nursi ME'YUS : Ümitsiz, kederli. YEİS : Ümitsizlik. ÂCZ : Güçsüzlük, kudretsizlik. MÂNİ-İ HERKEMÂL : Her kemâl ve ilerlemenin engeli. HAMİYET : Mukaddesatı,milletin haklarını, nâmus ve haysiyeti korumak hususlarında gösterilen gayret ve titizlik. ŞİDDET-İ MEVÂNİ : Engellerin şiddeti. METÂNET : Kararlılık, dayanıklılık, sağlamlık. MÜMTENİÂT-I ÂDİYE : Adi ve imkânsız şeyler. İNKILÂP : Bir halden diğer bir hâle geçme; değişme, köklü değişim. MÂRİFET : Bilgi, bilme, tanıma, hüner, anlatma, övme. FÂZÎLET : Değer; meziyet, ilim, îmân ve irfan itibâriyle olan yüksek derece. MEŞRÛTİYET : Bir hükümdarın başkanlığı altındaki millet meclisi ile idâre edilen devlet sistemi. ŞİMENDİFER-İ KEMÂLÂT : Kemâlât treni. TÂLİH : Baht, kısmet, kader. TEVEKKÜL : Neticeye rıza gösterme. TARRAR : Yankesici. ATÂLET : Boş durma, tenbellik, işsizlik, yılgınlık. TEŞEBBÜS : Bir işe girişmek, sağlam bir niyetle bir şeye başlamak. NİZÂM : Düzen, ölçü, kaide; usûl ve esasdaki uyumluluk. ESBÂB : Sebepler. NİZÂM-I ESBAB : Sebeplerin nizamı, düzeni. MEŞÎET : Cenâb-ı Hakk'ın bilgisi, arzusu TEMERRÜD : İnat etme, karşı koyma, hakkı kabulde direnmek. NAKZ : Bozmak, kırmak, çözmek, bir hükmü yok sayma. |