> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Nurdan Damlalar > Bediüzzaman ve Abdülhamid
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bediüzzaman ve Abdülhamid  (Okunma Sayısı 394 defa)
23 Ekim 2010, 18:20:06
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 23 Ekim 2010, 18:20:06 »



Bediüzzaman ve Abdülhamid

Yakın tarihimizin en çok tartışılan ve en çok konuşulan devlet adamlarından birisi de şüphesiz Sultan II. Abdülhamid Han’dır.

Geçende bir yazar, Bediüzzaman Hazretleri hakkında kendisine sorulan soruları cevaplarken, Abdülhamid Han hakkındaki görüşlerini tam mânâsıyla anlayamadığını ifade etmiştir.

Nedense bizde farklı düşünceyi anlama ve tahammül kültürü hâlâ oluşmamıştır. Bir yöneticiye yaptığınız küçük bir ikaz bile ne kadar dostça olursa olsun, hemen karşı saflarda sayılmanız için yeterli gelebiliyor.

Şüphesiz devlet adamları da hatasız ve kusursuz değildir. Doğruları takdir ederken, yanlışın da yanlış olduğunu bir şekilde ifade etmek ve hakikatı incitmemek gerekiyor. Çünkü yöneticilerin ve sorumluluk sahibi kişilerin yanlışları, bazı gerekçelerle doğru kabul edildiğinde, benzer yanlışlar yapılmaya devam edecektir. Tarihten ibret alabilmek için mutlaka doğru şekilde ve objektif olarak bakmak gerekiyor. Bizden olup olmaması bakış açısını değiştirmemeli.

Sahabe de tenkitleri dikkate almış, en şiddetli olanlarından bile rahatsız olmamış, istifade etmeye çalışmıştır. Koca İslâm dünyasının sorumluluğunu sırtlarında hissederek, hesap gününün şiddetinden kurtaracak ikazlar olarak görmüşlerdir.

Bediüzzaman Hazretleri ile Sultan Abdülhamid Han’ın hayatlarının çakışan kısımları zannedildiği kadar fazla değildir. Abdülhamid dönemi Bediüzzaman Hazretleri için, neredeyse “bir önceki dönemdir.” Onun dünyaya geldiği yıllar, Abdülhamid’in iktidarını pekiştirip meclisi süresiz tatil ettiği yıllara denk gelir. Bilindiği gibi, Bediüzzaman Hazretleri 1907’de, Şark’ta bir üniversite açmak için padişahtan destek istemek maksadıyla İstanbul’a gelir. 1908’de Meşrûtiyet ilân edilerek, Sultan Abdülhamid’in yetkileri kısıtlanır. 1909’da ise meşhur 31 Mart hadisesiyle tahtından indirilir.

Bediüzzaman Hazretleri İstanbul’a gelinceye kadar zaten İstanbul siyaseti ile ilgilenmemiştir. Ondan sonraki bir yıllık dönem ise, Şekerci Hanı’ndaki, kapıya astığı “Her suale cevap verilir” yazısıyla meşhur ilmî faaliyetleri ve üniversite ideâli için padişahtan görüşme talebi ve en nihayetinde meşhur Toptaşı macerasıyla geçer. Bu kısa süre içerisinde bizzat kendisinin büyük mağduriyet yaşamasına rağmen, yine de doğrudan Abdülhamid’i suçlamamış, görüşememesinin sebebini özel kalem müdürüne ve Toptaşı’na gönderilmesini de padişahın etrafını kuşatan liyakatsız devlet erkânına vermiştir. Aslında Tahir Paşa’dan referansı olmasına ve ilmî şöhretine rağmen maruz kaldığı bu muâmele bile devletin ne halde olduğunun bir göstergesidir. Mehmet Âkif ve Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendinin Abdülhamid’e şiddetli muhalefetinin sebeplerini de anlamak mümkün hale geliyor.

Bediüzzaman Hazretlerinin, bu kısa dönem içerisinde Abdülhamid’e karşı menfî bir faaliyetine rastlanmamaktadır. O “Eski Said” dönemi dâhil, hayatının her devresinde müsbet hareketi şiâr edinmiştir. Ancak ikaz etmek ve hakkı teslim etmek maksadıyla “hafiye sistemi” ve hususî ilgi duyduğu eğitim sistemi gibi bu dönemin eksikliklerini de ifade etmekten kaçınmamıştır.

Bediüzzaman Hazretleri, meşrûtiyete geçildikten sonra, güya İslâm adına hâlâ Meclis-i Mebusan’ı ve hürriyet anlayışını kabullenemeyenlere ve eskinin hasretini çekenlere ise, eski dönemin “istibdat” olduğunu hatırlatarak “eski hâl, muhal” diyerek onları da ikaz edip yanlıştan kurtarmaya çalışmıştır.

Bugün kendisini “çağdaş” kabul edenlerin de demokrasiye mesafeli durmalarında, sorgusuz-suâlsiz kabullendikleri geçmişteki liderlerinin antidemokratik uygulamalarının önemli bir payı vardır. Yanlışa bir türlü yanlış diyemedikleri için bugünün doğrusunu bulamıyorlar ve milletle bir araya gelemiyorlar. Evet, onların istibdadıyla kıyas bile mümkün değildir; ancak biri diğerinin mazereti olmamalı ve aynı hataya düşmemek gerekiyor. Bir kısım dindar insanların demokrasiyi bu kadar geç fark etmelerinde bu hakikatın payı büyüktür.

Sultan Abdülhamid, otuz üç sene, büyük bir muvaffakiyetle memleketi ayakta tutmuş. Mısır, Tunus ve Balkan ve Kafkas topraklarının da kısmen kaybedilmesini iktidarının ilk yıllarına rast geldiği için hariç tutarsak sınırları büyük ölçüde muhafaza etmiştir. Deha derecesinde bir kabiliyetle ve dirayetle kan dökmeden devleti idare etmiştir. Memleketin her tarafına okullar açmış, modernleştirme faaliyetlerinde bulunmuştur. İçte ve dışta dengeleri muhafaza ederek “hasta adamı” kurtlar sofrasında ayakta tutmuştur.

Ancak bütün bunlara rağmen, şahsî deha ve kabiliyetler ne kadar büyük olursa olsun, altı asır dünyaya hükmeden koca Osmanlı’yı ayakta tutmaya yetmemiştir. Ciddî bir sistem kurulamadığı ve müesseseler ıslâh ya da yenilenemediği için çöküş kaçınılmaz olmuştur. Şahsî kabiliyetler ve gayretler çöküşü önleyememiş, sadece geciktirmiştir.

Aslında konu sadece Abdülhamid değildir. Asırların biriktirdiği ve çözemediği hâdiseler ve problemlerdir. Tarihçe-i Hayat’tan hatırlanacak olursa, Bediüzzaman Hazretlerinin gençlik yıllarında okuduğu gazetede İngiliz Müstemlekât Nâzırı, Kur’ân-ı Kerim hakkında planlarını anlatıyordu.

Müstemlekât Nâzırı bu konuşmasını mecliste yapmıştı. Kendi meclisinde hesap veriyordu. Başbakanlık da yapmış ve seçim kazanmış birisiydi… Osmanlıyı yıkan devletin yapısı bu… Bizde ise seçilen meclis süresiz tatilde… Evet, İngiltere’de seçimler bizden farklı olarak sadece adada yapılıyordu. Ancak sistemin emniyeti için onlardaki Lordlar Kamarasına karşılık bizde de bir nevî senato olan Âyan Meclisi vardı. Kim ne derse desin, açılan bir meclisin süresiz tatil edilmesi ve mebusların memleketlerine eli boş dönüşleri iyi olmamıştır. İstanbul’a bağlılık yara almıştır.

Rusya 1905’te, İran 1906’da meşrûtiyeti ilân etmişti. Avrupa’nın ortasında ve her köşesinde Batılılar tarafından açılmış, adedi resmî rakamlara göre altı yüzü geçen kolejlerin binlerce mezun verdiği koca bir devlet, meşrûtiyete daha ne kadar diretebilirdi. Rakipleri iyi tanımak ve dünyayı iyi okumak gerekiyor.

Sistem işletilebilseydi, yumuşak bir geçişle çöküş belki de önlenebilirdi. Yasaklar ve baskı her zaman olduğu gibi sadece meşrû hareket edenleri ve memleketin esas sahiplerini etkilemiştir. Diğerleri zaten bir şekilde yolunu bulup dışarıyla işbirliği yaparak teşkilâtlanmış, güçlenmiş ve en nihayet de sür’atle devletin tepesine çökmüşlerdir.

Bütün bunlara rağmen Bediüzzaman Hazretleri, Abdülhamid’in iyi niyetini, dehasını, devlete ve İslâm’a sadakat ve olağanüstü gayretini takdir etmiş, ölçüsüz tenkidlerden rahatsız olarak “veli ve şefkatli padişah” şeklinde yâd etmiştir. Elbette otuz üç sene gibi uzun ve tarihin en çalkantılı bir döneminde yönetimde bulunan bir padişahın hataları olacaktır. Doğrularından istifade edildiği gibi hataları da yaşanmış bir tecrübe olarak yerli yerine koymak gerekiyor.

HASAN GÜNEŞ

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bediüzzaman ve Abdülhamid
« Posted on: 26 Nisan 2024, 18:13:14 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bediüzzaman ve Abdülhamid rüya tabiri,Bediüzzaman ve Abdülhamid mekke canlı, Bediüzzaman ve Abdülhamid kabe canlı yayın, Bediüzzaman ve Abdülhamid Üç boyutlu kuran oku Bediüzzaman ve Abdülhamid kuran ı kerim, Bediüzzaman ve Abdülhamid peygamber kıssaları,Bediüzzaman ve Abdülhamid ilitam ders soruları, Bediüzzaman ve Abdülhamidönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes