> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Nurdan Damlalar > Bediüzzaman düşüncesinde önemli noktalar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bediüzzaman düşüncesinde önemli noktalar  (Okunma Sayısı 397 defa)
01 Ekim 2010, 16:05:25
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 01 Ekim 2010, 16:05:25 »



Bediüzzaman Düşüncesinde Bazı Önemli Noktalar


1. Kevnî Kanunları Anlama ve Onlardan İstifadeye Dâvet

Bediüzzaman, daha başka bazı İslâm ulemâsının yaptığı gibi, İlâhî kanunları iki kısma ayırır: Kitap ve Sünnet-i Nebeviye’den müteşekkil olan şer’î kanunlar ve kevnî kanunlar. Bunlardan ikincisi, Allah’ın kâinatın işleyişi için koyduğu ve “tabiî” bilimlerin konusu olan kanunlarla, “Sa’yin sonu servet, tembelliğin sonu sefalettir.” gibi, insan hayatı için geçerli fıtrî kanunlardır.
Allah’a itaatın kâmilen olabilmesi, bu iki kanuna birden sarılmakla gerçekleşir; aynı şekilde O’na isyan da, bunlardan her ikisinin ya da bir tanesinin ihmâli demektir. Bu konuda Bediüzzaman şöyle der: “Evâmir-i şer’iyeye karşı itaat ve isyan olduğu gibi, evâmir-i kevniyeye karşı da itaat ve isyan vardır.”1 Buradan da anlaşılacağı gibi Kelâm sıfatından kaynaklanan Şeriat-ı İslâmiye’nin yanısıra, İrâde-i İlâhiye’yle takdir olunan ve melâike ile temsil olunan fıtrî Şeriat-ı Kübrâ vardır.

Kevnî kanunlara uygun davranmanın karşılığı olan mükâfat ve sevap ekseriya dünyada elde edilir. Şer’î kanunlara itaat etmenin karşılığı ise genellikle uhrevîdir. Kevnî kanunlar mü’min-kâfir herkes için söz konusudur. Bunlara uyan kim olursa olsun mutlaka sonuca ulaşır. “Meselâ; sabrın mükâfatı zaferdir; atâletin mücâzatı sefalettir; sa’yin sevâbı servettir; sebatın mükâfatı galebedir.”2 Bu düsturlara kim dört elle sarılır ve tevfik-i İlâhî de yâr olursa, mutlaka neticesini elde eder ve başarıya ulaşır. İçtimâî hayata yön verenlerin de bu kuralları dikkate alarak hareket etmeleri gerekir. “Hayat-ı içtimâiye-i beşeriyede bir çığır açan, eğer kâinattaki kanun-u fıtrata muvafık hareket etmezse, hayırlı işlerde ve terakkîde muvaffak olamaz. Bütün hareketi şer ve tahrip hesabına geçer.”3

Kevnî kanunlara karşı çıkmak, en azından müdahale etmek, her ne kadar bilhassa modern insanın hayallerini süslese de, kanun-u fıtrata aykırıdır. Meselâ, Allah’ın dünyevî ve uhrevî kanunlarını aşıp, müsâvat-ı mutlakayı esas almak, ancak fıtrat-ı beşeriyeyi değiştirmek ve nev-i beşerin hilkatindeki hikmet-i esâsiyeyi kaldırmakla mümkün olur. 4 Ehl-i hakkın, ehl-i bâtıla karşı mağlup olması sünnetullaha aykırı değildir. Ehl-i hakka düşen görev, üstünlüğü kaybedecek şekilde sünnetullahtan sapmamaları, ne yapmaları gerekiyorsa, onu en iyi şekilde yerine getirmeleridir. Aynı şekilde, kendilerine yönelip, hareketlerini sağlam esaslara dayandırmaları, bunun için hem şer’i kanunlara, hem kevnî kanunlara riâyet etmeleri gerekir. Eğer omuzlarına yükledikleri hak, “diğer bir şeyle karıştırılmış, tanınmaz hâle gelmiş” ise, kullandıkları maddî ve ilmî vâsıtalar, karşı (düşman) tarafın elindekilere göre “sayı ve özellik” bakımından daha düşük seviyedeyse, mânevî vasıtalar ise “bâtıl”, yani kesin naslara muhalif ise, bütün bunlara ilâveten ehl-i hakkın imanına, ilim ve takvâsına halel gelmişse, tekâmül, iyilik ve ihlâstan uzaklaşmışlarsa, ehl-i bâtılın onlar üzerinde tasallut kurması kaçınılmazdır ve bu durum, yine Allah’ın kevnî kanunları zımnında gerçekleşir.

Bediüzzaman, Müslümanları, kevnî kanunları keşfedip, onlara riâyete şiddetle teşvik eder.

Bediüzzaman, bâtılın hak karşısındaki zahirî galibiyetini, hakkın elinde bâtıl sebep olmasına mukabil, onun dayandığı bir hak sebebe bağlar. Dolayısıyla bu galibiyet, hiçbir zaman bâtılın hakka galibiyeti değil, hak sebebin bâtıl sebebe galibiyetidir.5

2. Tecrübî (Müsbet) İlimlerde Araştırma Yapmaya Teşvik

Bediüzzaman, sebepleri yerine getirmenin, onları Kudret Eli’nin bir perdesi bilip, onlara riâyet etmenin6 önemi üzerinde dururken, böyle bir tutumun tevekkül anlayışına ters düşmemesi bir yana, niyet-i halisa ile bu yöne nazar etmenin fünun-u ekvânı (fen ilimlerini), birer maârif-i İlâhiye’ye dönüştüreceğini söylemektedir. Bu gerçeğin üzerinde önceki âlimler de durmuşlardır. Ancak Kur’ân ve Sünnet üzerinde yapılan araştırma ve incelemelerin belirli alanlarda yaygınlaşıp, daha başka alanların bu sahaya kapalı tutulması, fenlere lâyık oldukları yerin verilmesine ve onların tahsiline mani olmuştur.

Ulemâ-i ümmetten bir kısmının yanlış olarak düşündükleri “hakâik-i diniye ile hakâik-i ilmiye arasında tenâkuzun bulunduğu” iddiasına Bediüzzaman, mukaddes nasların ihtiva ettiği ve dayandığı hakikatlerinden hiçbirisinin hakâik-i ilmiyeyle teâruz hâlinde olmadığı şeklinde cevap verir.7

Bediüzzaman, “Her bir kemâlin, her bir ilmin, her bir terakkiyâtın, her bir fennin bir hakikat-ı âliyesi vardır ki; o hakikat bir İsm-i İlâhiye dayanıyor.” görüşündedir. Diğer yandan, “(Allah) Âdem’e bütün isimleri öğretti.” (Bakara, 2/31) âyetini tefsir ederken, bu âyetle ve Âdem’e icmâlen öğretilen isimlerin peygamberlerde tafsiliyle ortaya çıkan mucizelerin “umum kemâlat ve terakkiyât-ı beşeriyenin nihayetlerine ve en ileri hedeflerine sarâhate yakın işaret”8 ve teşvikte bulunduğunu söylemekte, özellikle bu âyette insanlara şöyle seslenildiğini ifade etmektedir: Ey benî Âdem! Sizin pederinize melâikelere karşı hilâfet davasında rüçhâniyetine hüccet olarak, bütün esmâyı öğrettiğimden, siz dahi, mâdem onun evlâtları ve istidadının varislerisiniz; o hâlde, bütün isimleri öğrenip, emanet-i kübrâ (yani yeryüzünün halifesi olma) mertebesinde, bütün yaratılmışlara karşı, rüchaniyet liyakatınızı göstermek gerektir. Zira kâinat içinde, bütün mahlûkat üstünde en yüksek makamlara gitmek ve zemin gibi büyük yaratıkların size hizmetçi olması gibi en yüksek bir mertebeye ulaşmak için size yol açıktır.9

Peygamberlere verilen mûcizelerden bahseden âyetlerin zımnî mânâlarını te’vil eden Said Nursî, bu âyetlerin Müslümanları esbâb-ı ilme (ilme ulaştıran sebepler, vasıtalar) sarılmaları için teşvikte bulunduğunu söyler. Bu âyetler, ona göre âdeta şöyle seslenmektedir: Ey Müslüman! Hangi asırda olursan ol, hangi imkânlara sahip bulunursan bulun, ilerle ve ilme yapış. Bunu yaptığın takdirde, hem senin, hem bütün beşeriyetin önünde müthiş ufuklar açılacaktır. Böylece, tıpkı Hz. Musa’nın mûcizesi olan asâ benzeri basit bir âletle, rahmetin lâtif feyzi olan âb-ı hayatı keşfedip, çıkarabilirsiniz. Hz. İsa’nın, Allah’ın inâyetiyle ölüleri diriltmesi gibi, “en müzmin dertlere dâhi derman bulabilirsiniz; haydi, arayınız, bulunuz. Hattâ ölüme geçici bir hayat rengi vermek dahi mümkündür. Hz. Davud’un demiri yumuşatıp şekiller vermesi gibi, siz de tekvinî kanunlara itaat etseniz, o hikmet ve o san’at, size de verilebilir. Hz. Süleyman’ın, taht-ı Belkıs’ı celbetmesi gibi yeryüzünü etrafıyla görüp anlamanıza ve tam adalet yapmanıza yardım edecek imkânlar sizin için açıktır; onları keşfediniz. Yine Hz. Süleyman’a kuşlarla konuşma kabiliyeti verilmesi gibi, ekser kuşlar sizin için birer mûnis arkadaş ve mutî birer hizmetkâr olabilir.10

Sünnetullah (İlâhî kanunlar) doğrultusunda keşfedilen tabiî ilimler, hiç kimseyi ne yanıltır, ne de yoldan çıkarır. Bu noktada önemli olan nazar, yani bakış açısı ve bir de niyettir. İlmî araştırmalar, Allah adına ve Allah için yapılmalı, dolayısıyla O’na iman, imanın gereği olarak âhireti kazanma, dolayısıyla dünyada adaleti ve umumî sulhü temin etme, insanlara yararlı olma temellerine oturmalı ve bütün kâinat gerçeklerine imanın, Allah’ın varlığı, birliği, sıfat ve isim tecellileri ışığında yaklaşılmalıdır. Aksi takdirde, eğer kalbde iman olmaz, arı gibi kâinattan alınan nektarları gerçek ve aydınlatıcı ilme çevirecek birer tasdik edici bulunmazsa, bu takdirde, ilmî araştırmalar gaflet perdesinin ve insanın kalbini körelten karanlıkların daha da kalınlaşmasına yol açar.11

Sonuç olarak; “Kur’ân, 1300 (şimdi 1400’ü geçti.) sene evvel, gelecek zamanın karanlıklarında gizli ve gaybî olan insanî çalışma, terakki ve bunun meyvelerini görüyor ve gördüğümüzden ve göreceğimizden daha güzel bir sûrette gösteriyor.”12 Bunları keşfetme yolu insana açıktır ve insan, çalışıp çabalayarak bunları keşfetmeli ve neticelerini insanlığın hayrına kullanmalıdır.

3. Çalışmaya Teşvik

Said Nursî, Risale-i Nur’da, insanları çalışmaya ve gayret sarfetmeye teşvik ederken, tembellik ve meşguliyetsizlikten şiddetle sakındırır. Ona göre, çalışmayan insan, adem (yokluk) hesabına çalışır: atâlet, vücud zımnında adem, (yani hayat içinde ölüm) olmasına mukabil, çalışmak, vücudun hayatı ve hayatın daha bir uyanması ve inkişafıdır.13 çalışmayan kişi, zahiren rahat ve mutludur; gerçekte ise, çalışanlardan daha ziyade zahmet ve sıkıntı çeker.14 Çünkü âtıl kişi, hayatından devamlı şikayetçidir, ömrünün rahat ve eğlence içinde çabucak geçmesini ister. Hayat şartları bu isteğin gerçekleşmesine izin vermediğinde gücü, kudreti, emelleri ve ihtiyaçları baskı altında, kalbi de elemler içinde kalır ve bir şey düşünemez hâle gelir. Hayatta ciddî bir şekilde çalışmak ve buna ilâveten Allah’a şükür ve hamd görevini yerine getirmek, istenilen ve faydası beklenen hedeflerin gerçekleşmesiyle ömrün meyvedâr hâle gelmesini sağlar.

“Kanaat, bitmez-tükenmez bir hazînedir.” vecizesini değerlendiren Bediüzzaman, bu düsturu, mevcutla yetinme, arzu edilen ve övülen kanaat değil, belki dûn himmetlik, (yani küçük hedefler peşinde koşma ve gayretsizlik) olarak izah eder.15

Aynı konuda unsurlar, bitkiler ve hayvanları nazara veren üstad Bediüzzaman, onların tekvinî emirlere bağlılıklarını gösteren muntazam hareketlerine dikkat çekmekte ve Müslümanlar’ın bunlardan ibret alarak çalışmaya dört elle sarılmalarını, böylece kâinattaki çalışma ve hareket temp...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bediüzzaman düşüncesinde önemli noktalar
« Posted on: 18 Nisan 2024, 18:34:58 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bediüzzaman düşüncesinde önemli noktalar rüya tabiri,Bediüzzaman düşüncesinde önemli noktalar mekke canlı, Bediüzzaman düşüncesinde önemli noktalar kabe canlı yayın, Bediüzzaman düşüncesinde önemli noktalar Üç boyutlu kuran oku Bediüzzaman düşüncesinde önemli noktalar kuran ı kerim, Bediüzzaman düşüncesinde önemli noktalar peygamber kıssaları,Bediüzzaman düşüncesinde önemli noktalar ilitam ders soruları, Bediüzzaman düşüncesinde önemli noktalar önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes