๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Nurdan Damlalar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 25 Temmuz 2009, 03:07:06



Konu Başlığı: Bediüzzaman'ı endişelendiren...
Gönderen: Zehibe üzerinde 25 Temmuz 2009, 03:07:06
(http://www.risalehaber.com/images/news/59785.jpg)

Bismillahirrahmanirrahim

 

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bu şiddetli maddî ve manevi kıştaki ğalâ ve varlık içinde kaht ve derd-i maişet fukaralara ağır basması cihetinde, ekseri fakirü'l-hal olan Risale-i Nur şakirtlerinin bu dehşetli hale karşı sarsılmaları ve tesanütleri bozulması ihtimaliyle ziyade endişe ediyordum.

 

Sizler her zamandan ziyade bu fırtınada

 

tesanüdünüzü

 

ve ittihatınızı

 

ve birbirinin kusuruna bakmaması,

 

birbirini tenkit etmemesi,

 

Risale-i Nur'un vazife-i kudsiye-i imaniyesi hesabına mükellef ve muhtaçsınız.

Sakın birbirinizden gücenmeyiniz ve tenkit etmeyiniz. Yoksa az bir zaaf gösterseniz, ehl-i nifak istifade edip sizlere büyük zarar verebilirler. Derd-i maişet zaruretine karşı, iktisat ve kanaatle mukabele etmeye zaruret var. Menfaat-i dünyeviye, çok ehl-i hakikati, ehl-i tarikatı dahi bir nevi rekabete sevk ettiği için endişe ederim.

 

Risale-i Nur şakirtleri içinde şimdiye kadar bu cihet onları zedelememiş. İnşaallah yine zedelemez. Fakat herkes bir ahlâkta olamaz. Bazıları meşru dairede rahatını istese de, itiraz edilmemeli. Zarurete düşen bir şakirt zekâtı kabul edebilir. Risale-i Nur'un hizmetine hasr-ı vakit eden rükünlere ve çalışanlara zekâtla yardım etmek de Risale-i Nur'a bir nevi hizmettir.

Hem yardım edilmeli. Fakat hırs ve tamah ve lisan-ı hal ile istemek olmamalı. Yoksa, ehl-i dalâlet ki, hırs ve tamah yolunda dinini feda etmiş; onlar nazarında kıyas-ı binnefs cihetiyle, "Risale-i Nur'un bir kısım şakirtleri dahi, dinini dünyaya âlet ediyorlar" diye çirkin bir ithamla taarruzlarına meydan açar.

Sizler, ara sıra, İhlâs ve İktisat Lem'alarını ve bazan Hücumat-ı Sitte risalesini mâbeyninizde beraber okumalısınız. Sizin şimdiye kadar fevkalade sebat ve metanet ve tesanüt ve ittifakınız, bu memlekete medâr-ı iftihar olacak ve istikbalini kurtaracak derecededir. Dikkat ediniz, bu yeni fırtına sizin tesanüdünüzü bozmasın. (Kastamonu L. Sh. 172)

 

Bediüzzaman Said Nursi

SÖZLÜK:

AZÎZ : İzzetli, çok izzetli, mânevî kuvvet ve kudret sahibi mağlûp edilmesi mümkün olmayan ve dâima galip olan mânâsında Allah'ın bir ismi.

SIDDIK : Doğru, hakikatli, sadakatlı, dürüst.

GALÂ : Pahalılık; bir şeyin haddini aşması.

KAHT : Kıtlık, kuraklık.

DERD-İ MAÎŞET : Geçim sıkıntısı.

FAKİRÜ'L-HÂL : Muhtaç ve fakirlik içinde olmak.

EKSERÎ : Genellikle, çoğunlukla.

TESÂNÜD : Dayanışma, birbirini destekleme.

TESÂNÜD : Dayanışma, birbirini destekleme.

İTTİHAD : Birleşmek, birlik, aynı fikirde olmak.

VAZİFE-İ KUDSİYE-İ ÎMÂNİYE : İmânın kıymetli ve temiz pak ve yüce vazifesi.

MÜKELLEF : Yükümlü, vazifeli. Bir şeyi yapmaya mecbur olan.

ZAAF : Zayıflık, iktidarsızlık, kudretsizlik.

EHL-İ NİFAK : Münafık (içi dışı bir olmayan) kimseler.

ZARÛRET : İster istemez, çaresiz olarak, ihtiyaç

İKTİSAT : Tutum, biriktirme. Lüzumundan fazla veya noksan sarfiyattan kaçınma.

KANAAT : Aç gözlü olmayıp hırs göstermemek, kısmetine râzı olmak; inanç.

MENFAAT : Fayda.

ENDİŞE : f. Korku. Düşünce. Merak, keder, kuruntu.

MEŞRÛ : Helâl, İslâma uygun, haram ve yanlış olmayan.

ŞÂKİRT : Talebe, yardımcı.

ZEKÂT : Malın belli bir miktarını her sene fakirlere dağıtmak.

HASR-I VAKİT : Vaktini tamamen vermek.

RÜKÜN : Temel, esas.

TAMAH : (Tımah - Tumuh) Bir şeye göz dikip bakma.

LİSÂN-I HÂL : Birşeyin duruşu ve görünüşü ile bir mânâ ifâde etmesi. Vücut dili

KIYÂS-I BİNNEFS : Kendini, nefsini kıyaslayarak.

İTHAM : Suçlama.

TAARRUZ : Sataşmak, ilişmek, saldırmak.

HÜCUMÂT-I SİTTE : Altı hücum; şeytanın altı hücûm ve desisesini alt üst eden bir Nur Risâlesi.

MÂBEYN : Ara; iki şey arası. Sekreterlik. Özel kalem.

FEVKALÂDE : Olağanüstü.

SEBAT : Dayanmak, kararlı olmak.

METÂNET : Kararlılık, dayanıklılık, sağlamlık.

TESÂNÜD : Dayanışma, birbirini destekleme.

MEDÂR-I İTTİFAK : Birlik ve beraberliğin sebebi.

İSTİKBÂLÎ : Geleceğe âit.