๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Nurdan Damlalar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 19 Nisan 2009, 21:20:57



Konu Başlığı: Bazen Felaketten Saadet çıkar
Gönderen: Zehibe üzerinde 19 Nisan 2009, 21:20:57
ÂYET-İ KERİME MEÂLİ

Kayan yıldıza yemin olsun ki, Peygamberiniz ne şaştı, ne de bâtıla inandı.
Necm Sûresi, 1-2


HADİS-İ ŞERİF MEÂLİ

Tedbir gibi akıllılık yoktur, günahlardan sakınmak gibi takvâ yoktur, güzel ahlâk gibi de asâlet yoktur.
Câmiü's-Sağîr, c: 3, 3878


Bazen felâketten saadet çıkar

Hem yüzer tecrübenle, ey sabırsız nefsim! Kat’î kanaatin gelmiş ki, zahirî musibetler altında ve neticesinde, inayet-i İlâhiyenin çok tatlı neticeleri var. “Belki sevmediğiniz şey, hakkınızda hayırlıdır” (Bakara Sûresi, 2:216.) çok kat’î bir hakikatı ders veriyor. O dersi daima hatıra getir. Hem, feleğin çarkını çeviren kanun-u İlâhî, senin hatırın için—o pek geniş kanun-u kaderî—değiştirilmez.

Emirdağ Lâhikası, s. 173

***

Musibet şerr-i mahz olmadığı için, bazan saadette felâket olduğu gibi, felâketten dahi saadet çıkar.

Sünûhat, s. 55


***

Herşeyde, hattâ en çirkin görünen şeylerde, hakikî bir hüsün ciheti vardır. Evet, kâinattaki herşey, her hadise, ya bizzat güzeldir, ona hüsn-ü bizzat denilir; veya neticeleri cihetiyle güzeldir ki, ona hüsn-ü bilgayr denilir. Bir kısım hâdiseler var ki, zahiri çirkin, müşevveştir. Fakat o zahirî perde altında gayet parlak güzellikler ve intizamlar var. (...)

..insan, hem zâhirperest, hem hodgâm olduğundan, zahire bakıp çirkinlikle hükmeder. Hodgâmlık cihetiyle, yalnız kendine bakan netice ile muhakeme ederek şer olduğuna hükmeder. Halbuki, eşyanın insana ait gayesi bir ise, Sâniinin esmâsına ait binlerdir. Meselâ, Kudret-i Fâtıra’nın büyük mu’cizelerinden olan dikenli otları ve ağaçları muzır, mânâsız telâkki eder. Halbuki onlar, otların ve ağaçların mücehhez kahramanlarıdırlar. Meselâ, atmaca kuşu serçelere tasliti, zahiren rahmete uygun gelmez. Halbuki, serçe kuşunun istidadı, o taslitle inkişaf eder. Meselâ, “kar”ı pek bâridâne ve tatsız telâkki ederler. Halbuki, o bârid, tatsız perdesi altında o kadar hararetli gayeler ve öyle şeker gibi tatlı neticeler vardır ki, tarif edilmez.

Sözler, s. 210


Lügatçe:


şerr-i mahz: Tam bir şer, kötülük.

hüsün: Güzellik.

müşevveş: Karışık.

ezcümle: Bu cümleden, meselâ.

firak: Ayrılık.

tecelliyât-ı Celâliye-i Sübhâniye: Kusur ve noksandan münezzeh olan Allah’ın Celâl’inin tecellileri.

tâzib: Azab verme.

ihzar: Hazırlama.

tahavvül: Hâlden hâle geçme; dönüşme


Konu Başlığı: Ynt: Bazen Felaketten Saadet çıkar
Gönderen: Ekvan üzerinde 28 Ocak 2011, 20:43:09
Herşeyde, hattâ en çirkin görünen şeylerde, hakikî bir hüsün ciheti vardır. Evet, kâinattaki herşey, her hadise, ya bizzat güzeldir, ona hüsn-ü bizzat denilir; veya neticeleri cihetiyle güzeldir ki, ona hüsn-ü bilgayr denilir. Bir kısım hâdiseler var ki, zahiri çirkin, müşevveştir. Fakat o zahirî perde altında gayet parlak güzellikler ve intizamlar var. (...)

     Güzelliklerin yegane sahibisin Rabbim,bize de görecek gönül ihsan eyle..İnşaallahu Teala..