Konu Başlığı: Bayramı tatlılaştıran o hediyeniz! Gönderen: Zehibe üzerinde 09 Eylül 2010, 16:34:20 Bayramı tatlılaştıran o hediyeniz! SÖZLÜK:(http://www.risalehaber.com/images/news/71702.jpg) Bismillahirrahmanirrahim Aziz, sıddık, mübarek, mâsum kardeşlerim, Sizin çok mübarek ve nazarımızda çok kıymettar ve benim nazarımda Cennetin “Ebediyen yaşlanmayacak çocuklar.” (Vâkıa Sûresi, 56:17) tarafından ebedî ve Firdevsî bir hediye-i kudsiye gibi geçen ve gelen iki bayramı Cennetin şekerlemeleri ve tatlıları gibi tatlılaştıran ve ziynetlerin ve nakışların yetmiştarzlarını giyen hurilerin hulleleri ve libasları gibi, mânevî meclisimizi ziynetlendiren kalem hediyenizi aldık. Bu hediye, Risale-i Nur hizmeti noktasından ne derece ehemmiyetli olduğunu bugünlerde başıma gelen ve rüyama giren bir hâdiseyle anlayınız. Şöyle ki: Bu çok kıymettar mânevî hediyeyi almazdan üç gün evvel, aynen hediyeniz Kastamonu’ya geleceği anında rüyada görüyorum ki, terfi-i makam ve rütbe için bizlere bir ferman-ı şâhâne mânevî bir cânipten geliyor, kemâl-i hürmetle ellerinden tutup bize getiriyordular. Biz baktık ki, o ferman-ı âli Kur’ân-ı Azîmüşşân olarak çıktı. O halde bu mânâ kalbe geldi: Demek Kur’ân yüzünden Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsi ve biz şakirtleri, bir terfi ve terakki fermanını âlem-i gayptan alacağız. Şimdi tâbiri ise, o fermanı temsil eden mâsumların kalemiyle mânevî tefsir-i Kur’ân’ı aldığımızdır. Bu rüyanın şimdiki tâbiri çıkmadan bir iki saat evvel Feyzi ile Emin’in gösterdikleri tâbir dahi haktır ve ehemmiyetlidir. Hem bu medâr-ı sürur ve ferah olan hediye-i nuraniyeyi bir hiss-i kablelvukuyla benim ruhum tam hissetmiş, akla haber vermemişti ki, o gelmeden iki gün evvel, Feyzi ve Emin’in fıkrasında beyan edilen, rüyayı gördüğüm gecenin gününde, sabahtan akşama kadar ve ikinci günü de kısmen hiç görmediğim bir tarzda bir sevinç, bir sürur hissedip mütemadiyen bir bahaneyle ferahımı izhar edip, otuz kırk defa tebessümle güldüm. Hem ben ve hem Feyzi, çok taaccüp ve hayret ettik. Otuz günde (HAŞİYE. Evet, hiçbir vakit Üstadımızı bu kadar neş’eli görmemiştik. Sebebini bilmediğimizden hayret ediyorduk. Emin, Feyzi) bir defa gülmeyen, bir günde otuz defa gülmek bizleri hayrette bıraktı. Şimdi anlaşıldı ki, o sürur, o sevinç mezkûr mânevî fermanı temsil eden mâsumların ve ümmîlerin kalemlerinin yazıları, nesl-i âtînin sahaif-i hayatlarına, âlem-i İslâmın sahife-i mukadderatına ve ehl-i iman istikbalinin defterlerine neşr-i envar edeceklerinin ve o mâsumların hâlis ve sâfi amelleri ve hizmetleriyle sahife-i a’mâlimizde hasenatlarını yazıp kaydetmesinin ve Risale-i Nur şakirtlerinin mukadderatını mes’udâne idamesinin haberini veren, o daha gelmeyen hediyeden geliyordu. Benim, o azîm yekûndan hisseme düşen binden bir cüz’ü ruhen hissedilmiş, beni mesrurâne heyecana getirmiş idi. Evet, böyle yüzer mâsumların makbul amelleri ve reddedilmez duaları sair kardeşlerimin defterlerine geçmesi misilli, benim gibi bir günahkârın sahife-i a’mâline dahi girmesi, binler sürur ve sevinç verir. Böyle karanlık bir zamanda, bu ağır şerait altında böyle mâsumâne ve kahramanâne çalışmak için, biz, hem o mâsumları ve o ümmîleri ve muallimlerini tebrik, hem peder ve validelerini tebrik, hem köylerini tebrik, hem memleketlerini, hem milletlerini, hem Anadolu’yu tebrik ederiz. Mübarek mâsumların ve ümmîlerin herbirisine birer hususî teşekkürnâme ve tebriknâme yazmak elimden gelseydi yazacaktım. Öyleyse bu arzumu bilfiil yazılmış gibi kabul etsinler. Ben onların isimlerini bir daire suretinde yazacağım, dua vaktinde bakacağım. Hem onları Risale-i Nur’un has şakirtleri dairesine dahil edip, bütün mânevî kazançlarıma hissedar edeceğim. Benim tarafımdan onların peder ve validelerine veya akrabalarına ve üstadlarına selâmlarımızı tebliğ ediniz. Cenâb-ı Hak, onları ve evlâtlarını dünyada ve âhirette mesut eylesin. Âmin. Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ederiz ve dualarını Kur’ân’ın medh ü senâsına mazhar olan bu leyâli-i aşr olan on gecelerde rica ediyoruz. Emin’in ve Feyzi’nin rüyaya dair fıkralarını da leffen gönderiyorum. (Emirdağ Lahikası 78. Mektup) Bediüzzaman Said Nursi Âlem-İ Gayb : Görünmeyen, Fakat ALLAH Tarafından Bilinen Başka Dünyalar Aziz : Çok Değerli, İzzetli, Saygın Cânip : Taraf Cezâlet : Güzel Ve Akıcı İfade Ebedî : Sonsuz, Sonu Olmayan Ehemmiyet : Önem Ferman : Buyruk, Emir Ferman-I Âli : Yüce Ferman, Buyruk Ferman-I Şâhâne : Şâhâne Ferman, Buyruk Firdevsî : Cennetin En Üst Mertebesi Olan Firdevs Cennetine Dair, Ait Hakkaniyet : Doğruluk, Gerçekçilik Hediye-İ Kudsiye : Kutsal Hediye Hulle : Cennet Elbisesi Huri : Cennet Kızı Huruf-U Kur’âniye : Kur’ân’ın Harfleri İ’câz : Mu’cizelik; Bir Benzerini Yapma Konusunda Başkalarını Acze Düşürecek Derecede Olağanüstü Olma İntizam : Düzen İstihdam : Çalıştırma, Kullanma Kemâl-İ Hürmet : Tam Bir Hürmet Ve Saygı Kıymettar : Kıymetli, Değerli Kur’ân-I Azîmüşşan : Şan Ve Şerefi Büyük Olan Kur’ân Libas : Elbise Mâsum : Günahsız, Suçsuz Meslek-İ Tevafukiye : Tevafuk, Uygunluk Mesleği Mübarek : Hayırlı Nakış : İşleme, Dokuma Nazar : Bakış, Görüş Nevi : Tür, Çeşit Sıddık : Çok Doğru Ve Sadık Şahs-I Mânevî : Mânevî Şahıs, Tüzel Kişilik; Belli Bir İdeal Ve Gaye Etrafında Bir Araya Gelen Topluluğun Oluşturduğu Mânevî Şahsiyet Ve Ortak Kimlik Şakirt : Talebe, Öğrenci Tâbir : Yorum Temsil Etme : Birinin Veya Bir Topluluğun Adına Davranma Terakki : İlerleme, Yükselme Tereşşuhât : Sızıntılar, Damlalar Terfi : Rütbe V.S. İtibariyle Yükseltme, Yükseltilme Terfi-İ Makam : Makamın Yükselmesi Tezahür : Meydana Çıkma, Görünme Umum : Bütün Ziynet : Süs Ziynetlendirmek : Süslendirmek Âlem-İ İslâm : İslâm Âlemi Amel : Davranış, İş Azîm : Çok Büyük Beyan : Açıklama, İzah Cüz : Kısım, Parça Ehemmiyet : Önem Ehl-İ İman : ALLAH’a İnananlar, Mü’minler Ferman : Emir, Buyruk Fıkra : Bölüm, Kısım Hâlis : İçten, Samimi Hasenat : Güzellikler, İyilikler Haşiye : Dipnot, Açıklayıcı Not Hediye-İ Nuraniye : Nurlu, Parlak Hediye Hiss-İ Kablelvuku : Birşeyi Olmadan Önce Hissetme Duygusu İdame : Devam Etme İstikbal : Gelecek İzhar : Açığa Çıkarma, Gösterme Kahramanâne : Kahramanca Makbul : Kabul Gören, Geçerli Mâsumâne : Suçsuz, Günahsız, Temiz Bir Şekilde Medâr-I Sürur Ve Ferah : Huzur Ve Sevinç Kaynağı, Sebebi Mes’udâne : Mutlu Bir Şekilde Mesrurâne : Sevinçli Bir Şekilde Mezkûr : Anılan, Sözü Geçen Misilli : Gibi Muallim : Öğretmen, Öğretici Mukadderât : Gelecek, İstikbal; ALLAH Tarafından Takdir Olunmuş İşler, Başa Gelecek Olaylar, Kader Mütemadiyen : Sürekli Olarak Nesl-İ Âti : Gelecek Nesil Neşr-İ Envar : Nurları Yayma Sâfi : Saf, Arınmış, Temiz Sahaif-İ Hayat : Hayat Sayfaları Sahife-İ A’mâl : Amel Defteri Sahife-İ Mukadderât : Kader Sayfası; ALLAH Tarafından Takdir Edilen Şeylerin Yazılı Bulunduğu Sayfa Sair : Diğer, Başka Sürur : Mutluluk, Sevinç Şakirt : Talebe, Öğrenci Şerâit : Şartlar Taaccüp : Hayrette Kalma, Şaşırma Tâbir : Yorum Tefsir-İ Kur’ân : Kur’ân’ın Tefsiri, Açıklaması Temsil : Birinin Veya Bir Topluluğun Adına Hareket Etme Ümmî : Okuma Yazma Bilmeyen, Tahsil Görmemiş Valide : Anne Yekûn : Bütün, Toplam |