Konu Başlığı: Asrı Saadette hakiki hürriyet vardı Gönderen: Zehibe üzerinde 25 Eylül 2010, 15:17:49 Asr-ı Saadet'te hakiki hürriyet vardı (http://www.risalehaber.com/images/news/58790.jpg) Hürriyete Hitap-6 Bismillahirrahmanirrahim Dördüncü hakikat: Şeriat-ı garrâ kelâm-ı ezelîden geldiğinden, ebede gidecektir. Zira şecere-i meylü’l-istikmâl-i âlemin dalı olan insandaki meylü’t-terakkinin mahsul ve semeresi olan istidadın telâhuk-u efkârla hasıl olan netâicinin teşerrub ve tegaddî ile büyümesi nispetinde, şeriat-ı garrâ aynen maddî zihayat gibi tevessü ve intibak edeceğinden, ezelden gelip ebede gideceğine burhan-ı bâhirdir. Asr-ı Saadet olan sadr-ı evvelin hürriyet ve adalet ve müsâvâtı, bâhusus o zamanda delil-i kat’îdir ki, şeriat-ı garrâ müsâvâtı ve adaleti ve hakikî hürriyeti cemî revabıt ve levâzımâtıyla câmidir. İmam-ı Ömer (r.a.), İmam-ı Ali (r.a.) ve Salâhaddin-i Eyyubî â’sârı bu müddeâya delil-i alenîdir. Buna binaen, kat’iyen hükmediyorum: Şimdiye kadar noksaniyetimiz ve tedenniyatımız, sû-i ahvâlimiz dört sebepten gelmiş: 1. Şeriat-ı garrânın adem-i mürâât-ı ahkâmından, 2. Bazı müdâhinlerin keyfemâyeşâ sû-i tefsirinden, 3. Zâhirperest âlim-i câhilin veyahut câhil-i âlimin taassubat-ı nâ-bemahallinden, 4. Sû-i tâlih cihetiyle ve sû-i intihap tarikiyle müşkilü’t-tahsil olan Avrupa mehasinini terk ederek, çocuk gibi hevâ ve hevese muvafık zünub ve mesâvî-i medeniyeti tuti gibi taklittendir ki, bu netice-i seyyie zuhur ediyor. Memurîn hakkıyla vazifesini ifa etse, memur olmayan ilcaat-ı zamana muvafık sa’y etse, sefahete vakit bulamayacaktır. Bu iki kısmın herhangisinde bir fert, sefahete inhimak gösterdiyse, bu, heyet-i içtimaiye içinde muzır bir mikrop sûretine giriyor. Beşinci hakikat: Zaman-ı sabıkta revâbıt-ı içtimâ ve levazım-ı taayyüş ve fevaid-i medeniyet o kadar tekessür ve teşaub etmediğinden, bazı kalil adamların fikri, devletin idaresine yarı kâfi gibi idi. Amma bu zamanda revabıt-ı içtima o kadar tekessür etmiş ve levazım-ı taayyüş o derece taaddüt etmiş ve semerat-ı medeniyet o kadar tefennün etmiş ki, ancak yalnız kalb-i millet hükmünde olan meclis-i meb’usan ve fikr-i ümmet makamında olan meşveret-i şer’î ve seyf ve kuvvet-i medeniyet menzilinde bulunan hürriyet-i efkâr o devleti taşıyabilir ve idare ve terbiye edebilir. Bu hakikate misâl, eski hükûmet-i müstebide, yeni hükûmet-i meşrutadır. (Divan-ı Harb-i Örfi) Bediüzzaman Said Nursi LÜGAT: A’sar : Asırlar, Dönemler Adalet : Hak Sahibine Hakkını Verme, Haksızı Terbiye Etme Ve Cezalandırma Adem-İ Mürâât-I Ahkâm : İslâmın Hükümlerine Uymamak Âlim-İ Câhil : Câhil Olan Âlim Asr-I Saadet : Mutluluk Asrı; Peygamber Efendimizin (A.S.M.) Yaşadığı Dönem Bâhusus : Özellikle Binaen : Dayanarak Burhan-I Bâhir : Apaçık Delil Câhil-İ Âlim : Âlim Olan Câhil Câmi : İçine Alan, Kapsayıcı Cemî : Bütün Delil-İ Alenî : Apaçık Delil Delil-İ Kat'î : Kesin Delil Devlet-İ Mütemeddine-İ Sâlife : Geçmişteki Medenî Devlet Ebed : Sonu Olmayan Sonsuzluk Efkâr : Fikirler Enbiya : Nebiler, Peygamberler Ezel : Başlangıcı Olmayan Sonsuzluk Fevaid-İ Medeniyet : Medeniyetin Faydaları, Yararları Fıtrat : Yaratılış Fikr-İ Münevver : Aydın Fikir, Düşünce Fikr-İ Ümmet : Ümmet Fikri, Ümmetin Ortak Fikri Garb : Batı Gurub : Batış Hakikat : Esas, Gerçek Hakikî : Gerçek Hasıl Olan : Meydana Gelen Hevâ : Nefsin Hoşuna Giden Faydasız Arzular; Yetenekleri Ve Duyguları Nefsin Eline Verme Heves : Nefsin Hoşuna Giden Gelip Geçici İstek Ve Arzular Heyet-İ İçtimaiye : Sosyal Hayat, Sosyal Yapı Hükûmet-İ Meşruta : Meşrutiyet Döneminde Kurulan Hükûmet Hükûmet-İ Müstebide : Ülkeyi İstibdatla, Dikta İle Yöneten Hükûmet Hürriyet-İ Efkâr : Fikirlerin Hürriyeti, Özgür Düşünce İfa Etmek : Yerine Getirmek İlcaat-I Zaman : Zamanın Zorlamaları, Çağın Mecburiyetleri İnhimak : Ahmakça Dalma İntibak Etmek : Çevreye Veya Bir Duruma Uymak İstidad : Yetenek, Ruhsal Özellikleri İstidâdât-I Kemâl : Mükemmellik Ve Olgunluk Yetenekleri, Çekirdekleri Kalb-İ Millet : Milletin Kalbi Kalil : Az, Azınlıkta Olan Kat’iyen : Kesin Olarak Kaviyen : Kuvvetli Bir Şekilde Kelâm-I Ezelî : Ezelî Kelâm; Allah’ın Kelâmı; Kur’ân-I Kerim Keyfemâyeşâ : Kendi Keyfince, Keyfi Nasıl İsterse, Başıboş Kuvvet-İ Medeniyet : Medeniyet Gücü Lâsiyyema : Bilhassa, Özellikle Levâzımât : Gerekli Olan Şeyler Levazım-I Taayyüş : Yaşamı Sürdürebilmek İçin Gerekli Olan Şeyler Maddî : Maddeden Olan Mahall-İ Zuhur : Ortaya Çıktığı Yer Mahsul : Ürün Maşrık-I Tulûu : Doğuş Ufku Meclis-İ Meb'usan : Millet Meclisi Mehasin : Güzellikler Mehd-İ Teşekkül : Teşekkül Beşiği, Oluşum Yeri, Yatağı Memalik-İ Osmaniye : Osmanlı Toprakları Memurîn : Memurlar, Görevliler Menzil : Durak, Yer Mesâvî-İ Medeniyet : Medeniyetin Kötülükleri Meşveret-İ Şer'î : Şeriata Uygun İstişare, Fikir Alış Verişi Meylü’t-Terakki : İlerleme, Kalkınma Meyli, Eğilimi Misâl : Örnek Muvafık : Lâyık, Uygun Muzır : Zararlı Müdâhin : Yüze Gülen, Dalkavuk Müddeâ : İddia Edilen Şey Müsâvât : Eşitlik Müşkilü’t-Tahsil Olan : Elde Edilmesi Zor Olan Neşvünemâ : Büyüyüp Gelişme Netâic : Neticeler, Sonuçlar Netice-İ Seyyie : Kötü Sonuç Nispet : Kıyas, Oran Nispetinde : Oranında Noksaniyet : Noksanlık, Eksiklik Revabıt : Rabıtalar, Bağlar Revâbıt-I İçtimâ : Bir Araya Getiren Bağlar Sa’y Etmek : Çalışmak Sadr-I Evvel : İslâmın Başlangıç Devri, Sahabeler Dönemi Sefahet : Ahmaklık, Beyinsizlik; Yasak Zevk Ve Eğlencelere Düşkünlük Semerat-I Medeniyet : Medeniyetin Semereleri, Sonuçları Semere : Meyve, Netice Seyf : Kılıç Sist-İ Atâletle : Tembelliğin Gevşekliğiyle Sû-İ Ahvâl : Kötü Haller, Durumlar Sû-İ İntihap : Kötü Seçim Sû-İ Tâlih : Kötü Talih, Kötü Kısmet Sû-İ Tefsir : Kötü Yorum Sümum-U Ağrâz : Kinlerin Zehirleri, Kötü Maksatların Zehirleri Şark : Doğu Şecere-İ Meylü’l-İstikmâl-İ Âlem : Ağaç Gibi Dal Budak Salan Kâinattaki Gelişme Eğilimi Şecere-İ Tûbâ : Cennetteki Tûba Ağacı Şems-İ İslâmiyet : İslâm Güneşi Şeriat-I Garrâ : Nurlu Ve Parlak Şeriat, İslâmiyet Şeriat-I Garrâ : Parlak Ve Nurlu Şeriat, İslâmiyet Şübban-I Vatan : Vatan Gençleri, Vatan Yiğitleri Taaddüt Etmek : Birden Fazla Olmak, Çoğalmak Taassubat-I Nâ-Bemahal : Yerinde Olmayan Taassuplar Tarik : Yol Tedenniyat : Alçalmalar, Gerilemeler Tefennün Etmiş : İhtisaslaşmış, Ayrı Ayrı Uzmanlık Dallarına Ayrılmış Tegaddî : Gıdalanma, Gıdasını Alma Tekessür : Çoğalma Telâhuk-U Efkâr : Düşüncelerin Birbirine Eklenmesi; Düşünce Ve Tecrübelerin Birikimi Teşaub Etme : Şubelere, Bölümlere Ayrılma Teşerrub : İçme Tevessü : Genişleme Tevessü Etmek : Genişlemek, Yayılmak Tuti : Papağan, Dudu Kuşu Umum : Bütün Ümitvar : Ümitli Zâhirperest : Dış Görünüşe Önem Veren Zaman-I Sabık : Geçmiş Zaman Zîhayat : Canlı, Hayat Sahibi Zuhur Etmek : Ortaya Çıkmak, Görünmek Zünub : Günahlar |