> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Nassın Uygulanışı > Rey din değildir
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Rey din değildir  (Okunma Sayısı 811 defa)
20 Aralık 2010, 14:07:11
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 20 Aralık 2010, 14:07:11 »



Rey Din Değildir


Cenab-ı Allah, ancak Kur'an'a uymamızı emretmiş ve başkasına uymayı sakındırarak şöyle buyurmuştur: "Rabbinizden size indiri­len kitaba uyun, ondan başka dostlar edinerek onlara uymayın. Pek az öğüt dinliyorsunuz." [103] Şüphesiz sünnete uymak kitaba uymaktır. Çünkü o kitabın aynısıdır. Cenab-ı Allah şöyle buyurmuştur: "O, kendiliğinden ko­nuşmamaktadır. Onun konuşması ancak bildirilen bir vahiy iledir" [104] "Ben ancak bana vahyolunana uyuyorum" [105] Şüphesiz Allah dinimizi Kur'anla tamamlamış ve içinde herşeyi açıklamıştır ve şöyle buyurmuştur: "Biz Kitapta hiçbir şeyi ek­sik bırakmadık" [106] İki kişinin tartışabileceği her mesele­nin hükmü Kur'an'da mutlaka açıklanmıştır. Bunu bilenler ancak bilirler. Çünkü Cenab-ı Allah insanlara her ihtilaf ve çekişmelerin­de Kur'an'a dönmelerini emretmiştir. Kur'an'da herşeyin hükmü açıklanmış olmasaydı, Allah insanlara her meselede ancak ona dönmelerini emretmezdi. Çünkü bu durumda emretmesi muhal­dir. Ama Kur'an'da açıklanması gereken nass, zahir ve mücmel gibi âyetler vardır. Bu yüzden peygamberi olan Muhamrned'e bu gö­revi de vermiştir ve şöyle buyurmuştur: "İnsanlara indirileni açıklayasın diye sana Kur'an'ı indirdik" [107] Resulullah'tan sonra Kur'an'ı açıklama görevi sahabe ve tabiîn alimlerine yüklendi. Cenab-ı Allah şöyle buyurmuştur: "Halbu­ki o haberi peygambere veya kendilerinden buyruk sahibi olanlara götürselerdi, onlardan sonuç çıkarmaya kadir olanlar onu bilirdi" [108] İlim ve takva derecesine göre bu görevin alanı değişi­yor. Cenab-ı Allah, şöyle buyurmuştur: "Allah'tan sakının, takva  sahibi olun Allah bilginizi arttırır" [109] Bu yüzden sahabe arasında bir konu hakkında bazen birbirine zıt hükümler meydana gelmiştir. Örneğin Hz. Ömer altı aylık evli olup çocuk doğuran kadının taşlanmasına hüküm verdi. Yalnız bunu gören Hz. Ali, Ömer'in bu hükmünü reddederek doğum ve emzirme âyetlerini bir araya getirip kadının altı ayda doğurabilece­ğinin her iki âyetten anlaşıldığını açıkladı. Bu yüzden Hz. Ömer, "Ali olmasaydı, Ömer helak olurdu" derdi. Kur'an'da hükmü be­lirlenmeyen dinî bir mesele olsaydı, Cenab-ı Allah "Bugün size di­ninizi ve üzerinize olan nimetimi tamamladım. Din olarak sizin için İslâmiyeti seçtim" [110] demezdi.

Bu gerçeği farkeder de usûlcülerce "kıyasın ancak hakkında hiçbir nassın bulunmadığı meselede caiz ve şer'î nassların bir kıs­mının açık bir kısmının da kapalı olduğunu bilirsen, kıyas yapan­ların Resulullah'ın bütün hadîslerine vakıf olmalarını ve kıyas yap­maya kalkışan kişinin ancak mesele hakkında hiçbir hadîsin bu­lunmadığı takdirde kıyas yapabileceklerini açık bir şekilde kavra­mış olursun. Hakkında hiçbir hadîsin bulunmadığı meselenin hükmüne gelince, Resulullah (s.a.v.) bize şu tavsiyede bulunarak şöyle demiştir: "Muhakkak Allah bazı şeyleri sizlere farz kılmıştır ve bazı şeyler hakkında unutarak değil, ancak size şefkat için hük­münü belirtmemiştir. Onların ardına düşüp araştırmayın." işte hükmü açıklanmayan bir meseleyi araştırıp Resulullah'ın verdiği hükme aykırı bir hüküm veren kişi Resulullah'a isyan etmiş olur. Resululah'ın hükmü, belirlendiği gibi, aftır. Çünkü o şöyle buyur­muştur:

"Helal Allah'ın Kur'an'da helal kıldığıdır. Haram da Allah'ın Kur'an'da haram kıldığıdır, hükmünü belirtmediği şeyler ise affet­miştir. Allah'ın affını kabul ediniz."

Hükmü belirlenmeyen şeyin hükmü aftır. Yani onu yapan günahkâr olmaz, yapmayandan yapması istenmez. Bunun için, meseleler ikidir: Ya hükmü Kur'an veya sünnette açıklanmıştır ya da hükmü hiç açıklanmamıştır. Hükmü açıklanan mesele, açıklan­dığı gibidir. Hükmü açıklanmayan ise affedilmiştir. Ne onu yap­masından, ne de terk etmesinden sorumlu olur insan. Bütün bun­lardan din hususunda reye hiçbir açıdan itibar edilemez olduğu anlaşılıyor. Çünkü şayet rey hükmü açıklanan bir mesele hakkında ise, bu Allah'ın hükmünü reddetmek olur; şayet hükmü belirlen­meyen bir mesele hakkında ise, bu Allah'ın affını reddetmek olur.

Bir mesele hakkında reye göre hüküm veren kişi ya mesele hakkındaki şer'î nassı gördüğü halde rey'e meyletmiştir -ki, şüp­hesiz bu, Allah'ın hükmüne muhalefettir; bu yüzden o rey kesin­likle reddedilmeli ve şer'î nass kabul edilmelidir- ya da hiçbir şer'î nassa dayanmadan mesele hakkında reye göre hüküm vermiş­tir -kî, şüphesiz bu Allah'ın yasaklarını çiğnemektir. Çünkü Allah reyi men ederek şöyle buyurmuştur: "Bilmediğin şeyin ardına düş­me. Doğrusu kulak, göz ve kalb, bunların hepsi o şeyden sorumlu olur" [111] işte Allah reye tâbi olmayı yasakladığı halde bu ya­sağa uymayan, Kur'an'ı açıklamakla mükellef olan Resulullah'a uy­saydı, onun için daha hayırlı olmaz mıydı?

Doğrusu bu Resulullah'ı hükümleri açıklamamakla itham et­mektir. Çünkü Resulullah şöyle buyurmuştur: "Din hususunda re­yine yer veren beni itham etmiş olur.” Yani Kur'an'ı tebliğ etme­mek ve açıklamamakla Resulullah'ı itham etmiş olur. Oysa hiçbir Müslüman böylesi bir ithamda bulunmaz.

Ayrıca "rey" gelişigüzel doğruya tevafuk etse bile hoşgörülmez. Çünkü o helal olmayan bir girişimdir ve kendi eliyle nefsini helake atmaktır, intihar teşebbüsünde bulunarak zehir içen kişi kendinde var olan cüzzam gibi bir hastalığa tevafuk ederek iyileş­miş ise tekrar o zehiri içmesi doğru değildir. Çünkü bu tevafuk her zehir içmede rastgelmez. İlk baştaki bir tehlike girişimi idi. ilginç bir tevafukla kurtuldu.

Şüphesiz hiçbir müctehid imam, kendi için ismet iddia etmiş değildir ve hiçbir müctehidin taraftan da onun için masum olduğu iddiasında bulunmamıştır. Durum bu olduğu zaman herhangi bir imamın söylediği söz ve yaptığı hareketin doğruluğunu gösteren şer'î bir nass bulunmuyorsa, onun söz ve hareketleri doğru olabil­diği gibi, yanlış olma ihtimali de vardır. Cenab-ı Allah da onun doğru veya yanlış olduğunu bize göstermiş değildir. Bu yüzden biz meseleye şek ve şüphe gözüyle bakarız. Zira Resulullah şöyle bu­yurmuştur: "Dinde karışıklık yoktur ve her karışıklık da haram­dır." Reyin şek ve şüpheden ibaret olduğunu gösteren şu gerçeğe iyi dikkat edelim: Reycilerin çok aşırı derecede ihtilaf ettikleri açık bîr vaziyettir. Tek bir kişinin aynı mesele hakkında nice görüş ve açıklamalara sahip olması ve çoğu görüşlerinden vazgeçmesi ayrı bir vaziyettir. Bu görüşlerinden vazgeçmeleri onların yanlış ve hata olduğu inancından kaynaklanmıştır. Ancak şüphesiz reycînin sa­vunduğu yeni görüş de. aynı hataya maruzdur. Çünkü o da yine zandan ibare olan bir "rey" görüştür. Bir mesele hakkında hata ala­nı geniş olduğu zaman tümden sakınmak gerekir ki, ona düşülme­sin. Kıyas gerçekten hak ve doğru olsaydı, bir mesele hakkında farklı görüşler ortaya çıkmazdı ve tek birşeyi bir alim helal, diğeri haram kılmazdı. Zira hak doğru birdir. Bir mesele hakkında iki ve­ya daha fazla görüş olduğu takdirde birisinin veya ikisinin doğru olmadığı bilinmelidir. Çünkü bazılarından "ilim üçtür; ya muh­kem bir âyet veya kesin bir sünnet veya "lâedrî" yani bilmemektir" şeklinde hadîs rivayet edilmiştir. Bu üç şey dışında ilim olmaz. Bunlardan sonra cehalet vardır. O ne Allah'ın, ne de Resulünün sözüdür. O Allah'ın indirdiğinden başkasıdır. Oysa Allah bize an­cak kendisinden inen Kur'an'a uymamızı emrederek şöyle buyur­muştur: "Rabbinizden size indirilen Kitaba uyun, ondan başkasını dostlar edinerek onlara uymayın" [112]

Ama ne yazık ki çoğu insan bunun farkında değil. Hz. Alî şöyle buyurmuştur: "Üç şeyle birlikte hiçbir amel kabul olunmaz.: şirk, kibir ve rey." Hz. Alî'ye rey nedir diye sorulunca şu yanıtı ver­diği naklolunmuşum "Allah'ın kitabını bırakıp kendi görüşünü kabul etmektir." Bütün bunlardan şu gerçek ortaya çıkmaktadır. Dinde reyin asla yeri yoktur ve şeriatı sınırlayacak bir kaide ve usûl olamaz. Bilakis her meselenin aslı, kuralı ve kaidesi Kur'an veya sünnetin nasslarıdır. Bunlar ise ancak Resulullah aracılığı ile bili­nir.

Şüphesiz reycilerin kendileri de bundan kuşku duyarlar. Zira onlar kendi görüşlerinin Allah ve Resulünün sözleri olmadığını bi­lirler. Bu yüzden onlar görüşleri için "Allah veya peygamber şöyle buyurmuştur" demeye güç yetiremezler ve "Bu mesele hakkında Allah'ın hükmünün bu olduğu üzere talakla yemin eder misiniz? denilse; hâşâ, asla, diye cevapta bulunurlar. İşte böylelerine, zânî olmaktan korkarsın da Allah'a yalan söylemekten korkmuyor mu­sun, denilir. Cenab-ı Allah şöyle buyurmuştur: "Diliniz yalana alış­mış olduğu için şu haram, bu helaldir demeyin. Zira Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Allah'a karşı yalan uyduranlar ise kur­tuluşa ermezler" [113] Allah (c.c.) haklarında "Allah'a karşı yalan uyduran veya âyetlerini yalanlayandan daha zalim kim var? Şüphesiz zalimler kurtuluşa ermezler" [114] buyurmuşken, nasıl kurtulurlar?.. Cenab-ı Allah çok yerde küfrü zulm ile ifade et­miştir. "Kâfirler ancak zalimlerdir" [115] Zulme, küfre ve şekavete götüren reyden daha büyük bir musibet ve felaket yoktur. Cenab-ı Allah şöyle buyurmuştur: "Onlar Allah'ı bırakıp hahamla­rını ve papazlarını rRabbleri olarak kabul ettiler" [116] Müslüman olmadan önce Hıristiyan olan Adiyy b. Hâtem bu âyeti duyunca Resulullah (s.a.v.)'e 'Biz onlara ibadet edip onları rabb edinmemiştik, ey Allah'ın elçisi" dediğinde Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Allah'ın helal kıldığını haram kıldıklarında siz de haram kılmıyor muydunuz? Ve Allah'ın haram kıldığını helal kıldıklarını da siz de helal kılmıyor muydunuz?" Adiyy b. Hâtem evet dîye ce­vap verince, Resululah (s.a.v.) "İşte onlara ibadet etmek ve onları rabb edinmek budur" buyurdu.

Cenab-ı Allah şöyle buyurmuştur: "Bilmediğin şeyin ardına düşme" [117] "Ey Muhammed! Senden önce herhangi bir kasabaya gönderdiğimiz uyarıcıya o kasabanın şımarık zenginleri sadece 'Doğrusu babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onla­rın izlerini izlemekteyiz' derlerdi. Gönderilen uyarıcı; 'Eğer size babalarınız...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Rey din değildir
« Posted on: 29 Mart 2024, 08:12:55 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Rey din değildir rüya tabiri,Rey din değildir mekke canlı, Rey din değildir kabe canlı yayın, Rey din değildir Üç boyutlu kuran oku Rey din değildir kuran ı kerim, Rey din değildir peygamber kıssaları,Rey din değildir ilitam ders soruları, Rey din değildirönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes