> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Nassın Uygulanışı > Allah dostları ve izledikleri yol
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Allah dostları ve izledikleri yol  (Okunma Sayısı 797 defa)
20 Aralık 2010, 13:45:08
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 20 Aralık 2010, 13:45:08 »



Allah Dostları Ve İzledikleri Yol


Bilindiği gibi, Allah dostları yakîn mertebelerine göre üç kısımdır­lar:

a. İlâhî keşfe ulaşmayan, ancak çok ibadet eden ilmel'l-yakîn mertebesinde olanlar. Bunların şeyhin emirlerine ve yoİuna bağlı kalmaları yeterlidir. Ume'l-yakîn mertebesinde olan, mürşid şeyhi­ne daima bağlı kalır. Her husustaki adablarma riayet eder, şeyhini yüceltir, şeyhin ondan istediği herşeyi, her ne pahasına olursa ol­sun, yapar. Şeriata muhalif birşeyi şeyhinde bulsa bile Hz. Musa ile Hızır aleyhisselamm hikayesini hatırlayarak asla itirazda bulun­maz. Çünkü şeyhe itiraz sarılmaz bir yaradır, yüksek mertebelere ulaşmamanın ve ulu hallere girememenin ana sebebi şeyhe itiraz etmektir. Vaktini kalp ve dil ile zikretmekle imar ederek; zakır mezkurda fani, nazar menzurda gaib olacak bir şekilde doldurur. İşte o zaman zakir Allah'ın efal ve evsafını ali bir ruh haliyle müşahade eder; evham ve her şüpheden münezzeh olan Allah'ın zâtı kendisine tecelli eder, evsafında fani olur.

Ancak bu mertebeye ulaşamıyorsa, ulaşması için mücahede sırasında Allah'a yalvarır, usûl ilmine dayalı ahkâmla ilgili yazılmış kitapları okur. Şer'î ahkâmı öğrenir ve amel eder. Fakat reyle amel etmekten sakınmalıdır. Çünkü ehl-i sülük ehl-i hadîsin yolunda olmalıdır. Akaid ve furu meselelerinde selefin akidesi olan hadîse tâbi olurlar. Kitab ve sünnete dayanan vusul (Allah'a ulaşmak) ku­rallarını muhafaza eder, yapmak istediği fiili doğru yol olan şeriata arzeder, iyi ise yapar, değilse yapmaktan kaçınır. Gösteriş ve kibir­den uzaklaşarak, za'fıyetini bilerek bütün insanlara rahmet, sevgi, güzel ahlâkla yanaşır. Ancak ve ancak Allah'ın rızasını arar. İşte kul bu kuralları riayet etmekle ehl-i sülûkun ulaştığı yüksek mertebe­lerin zirvesine ulaşır.

b. Ayne'l-yakîn mertebesinde olanlar: Seyr-i sulukta mürşidi­nin mertebesine ulaşamayan, bağlı kalma şartıyla mürşidine tâbi olma zorundadır. Mürşidi onun yetiştiğini ve ulvî mertebeyi hakettiğini kendisine bildirdiği zaman ancak mürşidler mertebesine ulaşır. Fakat herhangi bir sebepten dolayı buna ehil görülmediğinde mücahede ederek şeyhine adım adım tâbi olmalıdır ve bütün buyruklarım yerine getirmelidir. Ancak bu da olmayınca selef me­toduna bağlı kalarak Kitab ve sünnet nasslarına müracaat eder, on­ların doğrultusunda hareket eder.

c. Derin ilme sahip, hakkaniyetin zirvesine ulaşan, hakka'l-yakîn mertebesinde olanlar:

Hakka'l-yakîn merebesine ulaşanlar, dinî ahkâmı Allah'ın Re­sulüne indirdiği şeriata tamamen muvafık, Rabbleri tarafından kendilerine ilham edilen ilimlerle öğreniyorlar. Ancak bu ilham onlara inen yeni bir şeriat olmasını veya onların peygaber olmala­rını gerektirmez. Bu yüzden bu mertebeye ulaşanlardan bir kısmı "Kalbim bana Rabbimden sözediyor," başka bir kısmı kendisine soru soranlara "Bekleyin, Cebrail'e sorayım" derdi.

Dediğimiz gibi; bu, ilhamın onlara inen yeni bir şeriat olması­nı ve onların peygamber olmalarını gerektirmez. Sözümüzle Zahi­rîlerin bu husustaki eleştirilerinin geçersiz bir eleştiri olduğu orta­ya çıkmaktadır. Ayrıca Cebrail'den maksat vahiy getiren melek de­ğil, kendisinden sorumlu melektir.

Hakka'l-yakîn mertebesinde olanlar, keşifle hükmederler. Onlar mevhibe deryasından ilim içmişlerdir ve bilgi kaynakları o deryadır. İnançları net ve gayet açıktır. Ancak ve ancak korunmak için gizlenirler veya dolaylı bir şekilde açıklarlar. Onlar asla taklid etmezler, gerçeklerden uzak zanları aşıp yakînin zirvesine ulaşan nasıl taklid eder? Kuşkusuz taklid, bilgisi olmayan avama mahsus­tur. Şu şiir bu anlamı ne güzel ifade etmiştir:

Haberi kaynağından öğrenebilene

Vasıtadan öğrenmesi haramdır

Abdulhak Dehlevî Şerh Sıratu'l-Müstakîm kitabında şöyle de­miştir: "Sofinin mezhebi olmaz, demişlerdir. Ancak doğrusu sofi bağlı olduğu mezhebin meşhur rivayeti olmasa da sahih hadîse muvafık veya ihtiyatı seçerek şer'î meselelerin azimet olanını seç­meli ve onlara göre amel etmelidir."

Ancak sofinin taklid etmesiyle ilgili olarak Allame Sabban'ın dediği en doğrusudur. Allame Sabban şöyle demiştir: "Hakka'l-yakîn mertebesinde olan sofinin ahkâm meselelerinde başkasına uy­ması haramdır. Çünkü onlar, dinî vecibelerle ilgili ve başka diğer meselelerle ilgili bilgiyi doğrudan Allah ve Resulünden öğreniyor­lar. Geçen şiirde denildiği gibi, bu vasıfta olan başkasına uymaz. Kuşkusuz bu vasıfta olmayan ne mürşid olabilir, ne de varsa mürîdleri felaha ererler. Nitekim mürşidlerin birtakım geleneksel söz ve tabirlerini ezberleyen ancak meşreplerini hiç tatmayan ve büyük bilgelerce muteber olan usûllerine hiç müracaat etmeyen, mürşid kılıfına giren insanlar vardır.

Hakka'l-yakın mertebesine ulaşanların kitapları Rabblerinin ilham ettiği kalbleridir. Mirac hadîsinde Resulullah Cenab-ı Al­lah'ın kendisine şöyle dediğini söylemiştir: "Ümmetinden indileri (kitapları) kalbleri olan insanlar kıldım, ancak hükümleri telakki ederken onların farklı halleri vardır. Bir kısmının kalbine ilham edilmektedir." Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Her ümmet içinde muhaddesler vardır. Ömer b. Hattab, onlardan biridir." Ay­rıca bir kısmı kalbinden öğrenir. Ebu Yezid ve Seyyid Muhammed b. Musa gibi bir kısmı Allah'ın kâinattaki muazzam esrarına ulaşır. Başka bir kısmı Allah'ın Resulünü bizzat müşahade eder her istek­lerini ve sorularının cevabını ondan alırlar. Şazelî, Zavlî, Ebu Suûd, Metbulî, Mürsî, Suyutî, Konevî, Ebu Medin, Şa'ranî ve Şeyh Muhyiddin bu kısımdandır. Bunu kanıtlayan nice hal ve sözleri bize ulaşmıştır. Hatta Şeyh Muhyiddin gibi bazı tasavvuf alimleri bu halde olanları sahabiden saymışlardır.

Tarikat şeyhi Cüneyd Bağdadî şöyle diyor: "Allah'ın Resulüne tâbi olmayan herkese bütün yollar kapalıdır. Bilgimiz Kitab ve sünnete dayalıdır ve onlarla sınırlıdır. Hadîsleri arayıp öğrenmeyen, fakih alimlerle sohbet edip onların edebiyle edeplenmeyen etbaını yanlış yönlendirir ve onları helaka sürükler."

Sehl b. Abdullah Tusterî'nin şöyle dediği naklolunmuştur. "Yolumuz altı esasa dayalıdır. Allah'ın Kitabı, Resulünün sünneti, helali yemek, zarar ve eziyet vermekten kaçınmak, günahlardan uzak kalmak ve haklan yerine getirip ifa etmek."

Ebu Osman el-Hayrî şöyle demiştir: "Sünneti kavlen ve ame­len kendine emir kılanın ağzından hikmet fışkırır. Revasını kendi­ne emir kılanların ağzından ise bid'at fışkırır." Heva için şeriatın hiçbir deliline dayanmadan bir işin yapılmasıdır, denilmiştir. Ce­nab-ı Allah şöyle diyor: "Allah'ın Resulüne itaat eden hidayet bu­lur."   

Ebu Abbas b. Ataullah ise şöyle diyor: "Allah, sünnet adabına bağlı kalanın kalbini marifet nuru ile aydınlatır. Kuşkusuz Resulullah'ın ahlakıyla ahlâklanmak, söz fiil ve buyruklarına uymaktan daha şerefli bir makam yoktur." Ebu Hamza el-Bağdadî aynı ger­çeği vurgulayarak şöyie diyor: "Allah yolunun göstergesi söz, fiil ve her çeşit davranışında Resulullah'a uymaktır."

Ebu Süleyman ed-Daranî'nin şöyle dediği naklolunmuştur: "İnsanlardan bir sözcük bile olsa işittiğimde diyorum ki, seni an­cak adil iki şahidle kabul ederim: Kitab ve sünnet."

Şiblî, "Tasavvuf nedir?" sorusuna cevaben şöyle demiştir: "Tasavvuf Resulullah'a uymaktır." Cenab-ı Allah şöyle buyurmuş­tur: "De k işte benim yolum budur: Allah'a basiretle davet ederim. Ben ve bana uyanlar..." [153] Bu âyetten basiretli davran­manın dinin esaslarından olduğu ve hiçbir esasa dayanmadan rastgele işler yapanın şeriata uymadığı anlaşılmaktadır.

Kuşkusuz insanlar üçe ayrılırlar:

a) Müctehid olmasa da dinî meseleleri çok iyi bilen alim,

b) Orta seviyede olan alim: Bu seviyede olan alime uymak doğru değildir. Ancak onun durumunu ve şeriata muhalefet etmedigini iyi bilip şeriatın kabul edemeyeceği şeyleri ondan almayacak olan ona uyabilir ve hiç kimsenin bilgisini aşması caiz değildir. Cenab-ı Allah şöyle demiştir: "Bilmediğin şeyin ardına düşme." [154]

c) Avamlar: Avam şüphe etmeyeceği bir şekilde hak olan İs­lâm dinini öğrenmelidir. Allah'tan korkup zikretmelidir. Hiç şüp­he etmediği bu din yolunda çalışmalıdır. Aksi takrirde o din ile alay etmiş ve Allah'ın şeriatına uymamış olur. Allah bizi doğru yol­dan saptırmasın, amin.

Ahmed bin Hazreveyhî şöyle diyor: "Deliller gayet açıktır. Yol son derece parlaktır. Bu yola çağıran peygamber doyurmuştur. Alimlerden başka dindeki bu şaşkınlığı kim husule getirmiş olabi­lir?" İbn Ataullah şöyle diyor: "Doğru ve yanlış yolları birbirinden ayırt etmeyeceğinden korkma, nefis ve hevanın seni yenmesinden kork. Hevanın kalpte yerleşmesi tedavisi mümkün olmayan aman­sız bir hastalıktır." Salih zâtlardan bir kısmı şöyle diyor: "Dağları tırnakla kazmak, kalpte yerleşen hevayı gidermekten daha kolay­dır.' Cenab-ı Allah şöyle diyor: 'Keyfini (nevasını) tanrı edinen ve Allah'ın bir bilgiye göre saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi ona Allah'tan başka kim doğru yolu gösterecek, düşünmüyor musu­nuz?' [155] 'Allah bir kimseye nur vermemişse, artık onun nuru olmaz.' [156]

Arif-i Billah Şa'ranî şöyle diyor: "Bir yerden bana şöyle diyen bir ses işittim: "Cenab-ı Allah'ın 'Uyulanlar (kendilerine) uyanlar­dan uzak durdular' [157] sözünün anlamını biliyor mu­sun? Ben ona Allah daha iyi bilir, dedim. O şöyle dedi: 'Her pey­gamber, kıyamet gününde şeriatında olmayan birşeyi ümmetine şeriat olarak gösterenlerden uzak durur ve her müctehid kendisi­nin söylemediği bir şeyi sadece aklı ile onun mezhebi olarak göste­renlerden uzak durur." Sonra Şa'ranî bu sözlere binaen şöyle diyor: "Aklı ile hüküm üreten herkes kıyamet gününde Resulullah'a olan utancın...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Allah dostları ve izledikleri yol
« Posted on: 28 Mart 2024, 16:05:23 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Allah dostları ve izledikleri yol rüya tabiri,Allah dostları ve izledikleri yol mekke canlı, Allah dostları ve izledikleri yol kabe canlı yayın, Allah dostları ve izledikleri yol Üç boyutlu kuran oku Allah dostları ve izledikleri yol kuran ı kerim, Allah dostları ve izledikleri yol peygamber kıssaları,Allah dostları ve izledikleri yol ilitam ders soruları, Allah dostları ve izledikleri yolönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes