> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Nassın Uygulanışı > Caiz olmayan terk
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Caiz olmayan terk  (Okunma Sayısı 1108 defa)
21 Aralık 2010, 17:01:31
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 21 Aralık 2010, 17:01:31 »



B- Caiz Olmayan Terk
 

Terki caiz olmayan hadîse muhalefet etmek, neredeyse mez­hep imamları için sözkonusu değildir. Fakat bazı müctehid âlimle­rin bir meselenin hükmünü idrak edip etmemesinden, her ne ka­dar bir mesele hakkında bir bakış sahibi olup ictihad etmiş olsa da, gereksiz yerde hükmünü anlatmasından, istidlal ederken yanılma­sından, bir delile dayandığı halde daha meseleyi sonuna kadar araştırmadan hükmünü açıklamasından, bir gelenek veya amaç et­kisinde kalmasından, ve konu hakkında araştırmasını tamamlama­masından korkulur. Ve âlim her ne kadar ictihad ederek bir mese­lenin hükmüne varmış olsa da, içtihadın net sonucu bazan kendi­sine açık gözükmez. Bu yüzden âlimler, muteber olmama korkusu nedeniyle böylesi ictihadlardan sakınmışlardır. İşte bu tür hatalar­dan kaynaklanan yanlış ictihadlar müctehîdi günaha sokar. Ancak, biraz önce belirttiğimiz gibi, günahın vebalini tevbe etmeyen çeker ve zikri geçen sebeplerle affedilir.

Fakat heva ve hevesine yenilip bâtılı savunanlar, hiçbir delile dayanmadan bir sözün doğruluk veya yanlışlığını kesin olarak id­dia edenler ise cehennem ateşinde yanacaklardır. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Kadılar üçtür; ikisi cehennemlik, birisi cennetliktir; hakkı bilip, hak ile hüküm veren cennetliktir, bilme­diği halde hüküm veren ve hakkı bildiği halde bâtıl ile hüküm ve­ren cehennemliktir." Fetva veren müftüler de bu hadîsin kapsamı­na dahildir. Ümmetçe kabul gören bazı temayüz etmiş âlimlerden böylesi hataların vukuu durumunda -ki bu çok uzak olmuş da değildir-, mutlaka bu günahı silecek, saydığımız sebeplerden biri­si vardır ve bu hatalar âlimin değerini asla zedelemez. Biz onların masum olduklarını savunmuyoruz bilakis günahlara maruz olduk­ları inancındayız. Fakat bununla birlikte Allah katında yüksek de­recelerde olmalarını umuyoruz. Çünkü Allah (c.c.) muvaffak kıldı­ğı salih ameller ve doğru ahvaller onlara bir miad tanımıştır ve on­ların sahabeden daha yüksek derecede olduklarını da söylemiyo­ruz.

Bu bakışımız, öncelikle sahabe arasında vuku bulan savaş, kan davaları, ictihad ve fetvalar için geçerlidir. Sahabe, tabiîn, tebe-i ta­biîn ve dört mezhep imamlarının insanları sahih hadîse muhalefet etmekten sakındırmaları, her kimin görüşü olursa olsun, onu bıra­kıp sahih hadîsle amel etmenin gerekliliğini savunmaları, bizim bu söylediklerimizi çok açık bir şekilde destekliyor, işte sözlerinden birkaç örnek:

a- Said b. Cübeyr'in şöyle dediği rivayet olunur: "İbn Abbas, Resulullah'ın (s.a.v.) haccı temettu' şeklinde (yani önce umreye ni­yet edip, sonra hacca niyet ederek) eda ettiğini söyleyince Urve (r.a.) kendisine Ebubekir ve Ömer'in bunu menettiklerini hatırlat­tı. İbn Abbas, buna karşı Urve'ye şu cevabı verdi: 'Neredeyse bun­lar helak olacaklardır. Ben Resulullah şöyle buyurdu diyorum, on­lar ise Ebubekir ve Ömer şöyle buyurdu diyorlar.'" Başka bir riva­yette İbni Abbas'ın "Neredeyse başlarına gökten taşlar yağacaktır" dediği belirlenmiştir.

b- Ebu Derda etrafındaki insanlara "Muaviye'nin hakkından kim gelir. Ben ona Resulullah'ın hadîsini anlatıyorum, o ise kendi görüşünü bana anlatmaya kalkışıyor" dedi. Sonra Muaviye'ye yö­nelerek "içinde bulunduğun bölgede duramayacağım" şeklinde ifadede bulundu. Mağrib (Fas) muhaddisî Hafız İbn Abdilber ki­taplarında bu rivayetleri sahih senetlerle nakletmiştir. Kısaltmak için burada o senetlere yer vermedik.

d- Hanefî kitaplarından "Ravdetu'l-ulûmu'z-zendüsiyyeti" şunu nakletmektedir: "Allah'ın kitabı ile çelişen bir sözüne rastla­dığımızda ne yapalım diye Ebu Hanife'ye soruldu, İmam Ebu Hanife 'Sözümü bırakın, Allah'ın kitabına sarılın' dedi. Ya Resulul­lah'ın sünneti ile çelişen bir sözüne rastladığımızda ne yapalım, so­rusuna cevaben İmam Ebu Hanife, 'Resulullah'ın sünnetine sanrılın’ diye cevap verdi. Sahabenin sözleri ile çelişen bir sözünle rast­ladığımızda ne yapalım, sorusuna da şu cevabı verdi. 'Sözümü bı­rakın sahabenin sözlerine sarılın."

İbrahim bin Yusuf, Züfer bin Huzeyl, Ebu Yusuf, Afiye bin Yezid ve başkaları Ebu Hanife'nin şöyle dediğini rivayet etmişler­dir: "Neye dayanarak söylediğimizi bilmeden sözlerimiz ile fetva vermek, hiç kimse için caiz değildir."

İmam Şafiî, Ebu Hanife Sammak bin el-Fazl'dan şu olayı bize nakletmiştir: "Sammak bin el-Fazl İbn Ebu Zi'b Makbarî'den, o da Ebu Şureyh el-Kabî'den fetih senesinde Resulullah'ın şöyle buyur­duğunu bana söyledi: 'Bir kimsesi öldürülen kişi için iki seçenek vardır. Dilerse kan bedelini alır, dilerse kısası ister.' Sammak bin Ebu'l-Fazl İbn Ebu'z-Zib'e 'Bu hadîsi delil olarak alıyor musun, Ey Ebu'l-Haris?' diye sorduğumda, İbn Ebu'z-Zi'b, her iki eliyle göğ­süme vurdu, son nefese kadar bağırıp biraz beni incitti ve şöyle de­di: 'Ben sana Resulullah'ın hadîsini anlatıyorum. Sen ise bana bu hadîsi delil olarak alıyor musun' diye soruyorsun. Evet ben bu ha­dîsi delil olarak alıyorum. Benim ve bunu işiten herkesin yapması gereken de budur. Allah (c.c.) Hz. Muhammed'i (s.a.v,) insanlardan seçti, onları onunla yola getirdi, insanlar için sözlerini daya­nak kıldı ve herkese ancak ona uymasını gerekli kıldı.' Sammak bin el-Fazl İbn Ebu'z-Zi'b'ten susmasını temenni edinceye kadar sus­madı."

İmam Malik'ten şöyle dediği rivayet olunmuştur: "Ben ancak bir beşerim, doğruyu söyler, hata da ederim. Sözlerime bakınız. Kitab ve sünnete muvafık olanı alınız, muhalif olanı bırakınız."

İsa bin Kasım, İmam Malik'in şöyle buyurduğunu söylüyor: "Her ne kadar fazilet sahibi olsa da, bir insanın söylediği her sözü­ne uyulmaz, Allah (c.c.) "Onlar ki işittikleri sözün en iyisine uyuyorlar' buyuruyor."

Sahnun İbn Vehb'in şöyle dediği naklolunmuştur: "Malik b. Enes, bana çok meselelere dalmaya karşı olduğunu anlatırken, 'Ey Abdullah, bildiğin şeyleri anlat ve insanlara öğret. Bilmediğinde de sus sakın insanlara yanlış hükümleri yükleme" dedi.

Malik bin Enes'e bir adam gelip bir meselenin hükmünü öğ­renmek istedi, İmam Malik, ona Resulullah'ın mesele hakkındaki hadîsini anlattı. Adam İmam Malik'e "ya senin görüşün nedir?" diye sorunca Malik, şu âyeti okudu: "Onun emirlerine aykırı hare­ket edenler, başlarına bir belanın gelmesinden ve can yakıcı bîr " azaba uğramaktan sakınsınlar" [25] Önceden insanlara fetva veren selef, ben böyle diyorum görüşleri ile fetva vermezlerdi. An­cak rivayetle yetinir ve ona razı olurlardı, dedi.

İsa b. Dinar, İbn Kasım'ın şöyle dediğini söylüyor. İmam Malik'e "fetvayı kim verebilir?" diye soruldu. Malik, "insanların hak­kında ihtilaf ettikleri meseleleri bilen kişi ancak fetva verebilir" ya­nıtını verdi.

Abdullah bin Mesleme el-Kanebi şöyle diyor: "Bir gün İmam Malik'in ziyaretine gittim. Evina girerken, ağladığını hissettim, içeri girip selam verdim, İmam Malik selamımı aldı. Kısa bir suskun­luktan sonra tekrar ağlamaya başladı. Kendisine 'Ey Ebu Abdullah, nedir seni ağlatan?' diye sorduğumda bana şu yanıtı verdi. ‘Ey İbn Kaneb, Allah bana ne yapacaktır? Acaba din hususunda söylediğim her kelimeye karşı keşke sopalarla dövülseydim de bu meseleler ve görüşlerde şu gafları yapmasaydımki, o meseleleri söylemek zo­runda değildim' buyurdu." Başka bir rivayette Abdullah bin Mes­leme "Bu görüşlerden vazgeç" dediğinde Malik şöyle yanıt vermiş­tir: "Görüşlerim her yere yayılmış, nasıl vazgeçerim ve siz halimi görüyorsunuz." Sonra biz onu vazgeçirene kadar yanından ayrıl­madık, der el-kanebî. İmam Malik elleri ile Resulullah'ın mezarına işaret ederek, "Bu mezarın sahibi hariç herkesin sözü alınır ve red­dedilir" dedi.

Heysem bin Cemil'den şöyle dediği rivayet olunur. Malik bin Enes'e "Ey Ebu Abdullah! Birtakım kitapları yazan insanlar vardır. Birileri, falan kişi, Ömer bin Hattab'dan bîrşeyler rivayet eder, baş­kası da İbrahim'den birşeyler rivayet eder. Sonra İbrahim'in görü­şünü alır, Ömer'inkini bırakır" diye anlattı. İmam Malik, "Ömer'in sözü kendilerine sahih bir senetle kavuştuğu halde nasıl bunu yapıyorlar?" diye sorunca, "Ömer'in görüşü ancak bir riva­yettir, İbrahim'in görüşü de onlarca sahihtir" dedi. Bazıları Malik'in Heysem'e şöyle dediğini eklemişlerdir: "Bu durumda Ömer'in sözünü terkedenin tevbe etmesi isteniliyorsa, Allah ve Re­sulünün sözlerini bırakıp İbrahim en-Nehâî'den daha az bilgili bi­risinin sözlerini kabul edene ne yapılmalı?" İkaz kitabının sahibi bunu naklederken, şu açıklamada bulunmuş. Yani Malik'e göre bunu yapan kişi, iki küfrün en büyüğüne girer. Ondan tevbe etme­si istenilmez, o zındıklardan sayılır.

Rebi bin Süleyman'ın şöyle dediği rivayet olunur. "Adam'ın biri İmam Şafiî'ye gelip bir meselenin hükmünü öğrenmek ister, İmam Şafiî, mesele hakkındaki Resulullah'ın hadîsini adama anlat­tı. Adam: 'Ey Ebi Abdullah! Sen de bu görüşte misin?' diye söyle­yince, İmam Şafiî'yi birden bir titreme aldı, rengi sarardı, sonra: "Yazıklar olsun sana! Resulullah'ın hadîsini anlatıp da evet başım ve gözüm üstüne evet baş ve gözüm üstüne demesem, hangi yer beni taşır ve hangi gök beni gölgelendirir' diye söyledi.

Yine Rebi İmam Şafiî'nin şöyle dediğini rivayet eder. "Her âli­min göremediği, bilemediği bir hadîs-î Resulullah mutlaka vardır. Söylediğim her söz, koyduğum her kaide ne olursa olsun, Resulullah'ın bir hadîsi ile çelişiyorsa söz Resuluhah'ın sözüdür ve ben de onu diyorum. Söz Resulullah'ın sözüdür ve ben de onu diyo­rum."

İmam Şafiî'nin talebelerine şöyle dediği de rivayet olunmuş­tur. "Kitabımda Resulullah'ın sünnetine aykırı birşey bulduğunuz­da Resulullah'ın sünnetini alınız, sözümü bırakınız.

İmam Şafiî'nin şöyle dediği de nakledilmiştir. "Resulullah'ın sünnetinde sözlerime muhalif birşey varsa ben sünneti söylüyo­rum ve ona dönüyorum. Söylediğim her mesele hakkında Resulullah'tan muhalif hadîs varsa hayatımda ve ö...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Caiz olmayan terk
« Posted on: 25 Nisan 2024, 10:24:15 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Caiz olmayan terk rüya tabiri,Caiz olmayan terk mekke canlı, Caiz olmayan terk kabe canlı yayın, Caiz olmayan terk Üç boyutlu kuran oku Caiz olmayan terk kuran ı kerim, Caiz olmayan terk peygamber kıssaları,Caiz olmayan terk ilitam ders soruları, Caiz olmayan terkönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes