> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Nassın Uygulanışı > Bazı alimlerin talidi dört imama indirgemeleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bazı alimlerin talidi dört imama indirgemeleri  (Okunma Sayısı 919 defa)
20 Aralık 2010, 14:01:25
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 20 Aralık 2010, 14:01:25 »



Bir Kısım Alimlerin "Taklîd"i Dört İmama İndirgemeleri


İctihad konusunda, dört mezhep imamından sonra ictihad kapısı­nın kapandığı ve yeni müctehidlerin çıkmadığı iddiasının doğru olmadığını yeterince ispat etmiştik. Bu konuda ise meseleyi doğru­dan ilgilendiren bazı açıklamalara geniş bir şekilde yer vereceğiz.

Allame Muhyiddin Rumî Risale kitabında şöyle demiştir. "Hiç kimse için dört mezhepten birisine bağlı kalmak gerekli de­ğildir. Bilakis faziletli sahabe ve tabiîn asırlarında olduğu gibi, her­kes her konuda istediği, beğendiği her müftüye 'Allah'ın hükmü nedir?' diye sorabilir, İmam İbnü'l-Hümam ve cumhurun kabul ettiği bu görüşü İmam Nevevî de destekleyerek şöyle demiştir: "Kur'an ve sünnete baktığımızda hiç kimsenin dört mezhebten bi­risine bağlı kalmasının gerekmediğini görürüz. Bilakis kasıtlı ola­rak ruhsatları aramaksızın, kişi istediği müctehide veya tevafuk eden bir müftüye fetva sorup ona uyabilir. Sanırım buna cevaz vermeyenlerin tavrı, insanların kasıtlı bir şekilde ruhsatları arama­ları endişesinden kaynaklanıyor."

Bazı alimler "Avam insan belli bir mezhebe bağlı kalmalı mı­dır? Yoksa istediği kişiden fetva alır ve ona uyar mı?" şeklinde so­rarak meseleyi ele almışlardır. Örneğin Allame İbn Hacer Tuhfe ki­tabında Herevî'nin şöyle dediğini nakletmiştir: "Bize göre avamın herhangi bir mezhebe bağlı kalması gerekmez. Kalaid bakşir kita­bında da şöyle denmiştir: "Belli bir mezhebe bağlı kalmak gerek­mez ve mezhebimize göre avam insanların mezhepleri yoktur."

İkaz kitabında ise şöyle denmiştir: "Doğrusu herhangi bir mezhebe bağlı kalmak vacib değildir. Çünkü vacib ancak Allah ve Resulünün vacib kıldığıdır. Oysa Allah ve Resulü hiç kimseye her­hangi bir insanın mezhebini alıp ancak ona uymasını vacib kılmış değildir. Şüphesiz selefin yaşadığı faziletli asırlar gelip geçti. Böyle birşeye asla rastlanmadı. Doğrusu, her ne kadar bir mezhebi ken­dine mezhep edinse de avamın mezhebi olmaz. Çünkü ancak hü­kümleri delillerinden alabilen usûl sahibi olan veya belli bir mez­hebin fıkıh kitaplarını okuyup mezhep imamının fetvalarını bilen birinin mezhebi olur. Böyle olmayan, meselâ İmam Malik'e uydu­ğunu sanan kimse sadece sözle ben Malikiyim demesiyle Maliki ol­maz. Bu, nahiv ilminin ne olduğunu bilmediği halde, ben nahivçiyim diyen kimsenin söz ve iddiası gibi, faydasız bîr söz ve yalan bir iddiadır ancak. Avamın belli bir mezhebe nisbet edilmesinin doğruluğu asla düşünülmez; nisbet edilmesini kabul etsek bile, ne ona, ne de başka herhangi bir insana herhangi bir alimin görüşlerini alıp sadece ona uyması ve başka alimlerin sözlerini reddetmesi ge­rekli olur.

Şüphesiz bu, İslâm ümmetinde yeni oluşan çirkin bir bid'atır. İslâm ümmetinin alimlerinden asla bunu kabul eden olmamıştır. Zira onlar insanlara böyle birşeyi gerekli kılmaktan beridirler. Bu bid'atın daha çirkini alimlerden sadece birisine uymak gerektiği bid'atıdır. Bundan daha çirkini sadece dört mezhebten birisine uy­manın gerektiği bid'atıdır. Ne saçma birşeydir bu. Sahabe tabiîn ve tebe-i tabiîn ve İslâm ümmetinin diğer alimlerinin mezhepleri yok olup bitti; imamlar ve fakihler arasında sadece dört kişinin mez­hepleri mi kaldı? Hiçbir imam bunu söylememiştir ve kimse sa­vunmamıştır. Bunu ifade eden tek bir kelime bile dile getirilmiş değildir.

Allah sahabe ve tabiîne neyi vacib kılmışsa, onlardan sonraki­lere aynısını vacib kılmıştır ve kıyamet gününe kadar Allah'ın hü­kümleri keyfiyet açısından farklı olsa da mahiyet itibarıyla asla değişmeyecektir.

Ancak avam insanın herhangi bir mezhebe bağlı kalmasını doğrulayanlar şöyle diyorlar: "Avam insan mensub oldugu mezhe­bin ancak hak olduğu inancındadır. Bu yüzden inancı gereğince o mezhebe bağlanmalıdır." Şüphesiz bu açık bir hatadır. Çünkü şa­yet böyle olması doğru ise, o zaman mensub olduğu mezhebe , mensub olmayan herhangi bir alimden fetva istemesi ve daha racih olsa bile başka bir mezhebe uyması haram olur ve hatta Resulullah'ın, imamının mezhebine muhalif olan bir hadîsini veya sahabe ve dört halifenin sözünü gördüğünde hadîs ve sahabe sözünü bıra­kıp mensub olduğu İmamın mezhebine uyması lazım gelir. Oysa bu asla kabul edilir birşey değildir. Bunun da doğru olmadığının ortaya çıkması ile "Avam istediği kişiden fetva alır. Dört mezhebin etbalarına ve başka diğer alimlere de uyabilir" görüşünün doğru olduğu belirlenmektedir ve ümmetin icmasıyla ne avama, ne de müftüye dört mezhepten birisine bağlanmaları vacib olur.

İmam Sened b. Anan şöyle demiştir: "Fıkhın kaynağı Kitab, sünnet, icma ve kıyastır. Fıkhın furu' meselelerine ulaşmak için ge­rekli iki şart vardır:

a. Çağındaki fakihlerin mezheplerini detaylı bir şekilde bil­mek, ki yeni bir hadiseye hüküm ararken varsa icmaya muhalefet etme vebaline girilmesin.

b. Furu meseleleri şer'î delillerine dayandırabilmek, ki fakih ilmî bir neticeye varabilsin. Çünkü ilim ancak ilmî metodlarla elde edilir, ilim kendiliğinden elde edilmez. Yoksa herkes ilmî mesele­lerde eşit olurdu. O zaman, şüphesiz kendiliğinden elde edilmeyen ilim, ancak hüccet ve şer'î delillerle elde edilir. Şer'î deliller Resululah'a dayandığı için ondan bize ulaşan sözlere bakmak gerekli olur. Resulullah'tan bize Kur'an ve sünnet ulaşmıştır. Bu yüzden karşı­laştığımız yeni hadiselerin hükmünü Kur'an ve sünnet'i kaynak alarak öğrenebiliriz. Cenab-ı Allah şöyle buyurmuştur: 'Halbuki o haberi peygambere veya kendilerinden buyruk sahibi olanlara götürselerdi, onlardan sonuç çıkarmaya kadir olanlar onu bilirdi." [131]

Ayrıca fer'î bir meselenin hükmüne bazen asrın bütün müctehidlerinin ittifakıyla ulaşılır. Dolayısıyla müctehidlerin ittifakı da fer'î meselelerin hükmüne varmak için meşru bir yol olur. Çünkü anlama kabiliyetinde ve istinbat metodunda birbirinden farklı olan müctehidlerden bu büyük kitlenin tek bir mesele hakkında aynı neticeye varmaları var olan şer'î bir nassa dayandıklarını gösteri­yor. Şüphesiz bu da icmanın hüccet olduğunu göstermektedir. Do­layısıyla icma ile amel etmek haddizatında şer'î bir nassla amel et­mektir. Çünkü icma şer'î bir delili içermektedir. Ya da icma haddizâtıyla hüccettir. Çünkü Cenab-ı Allah şöyle buyurmuştur: 'Doğru yol kendisine apaçık belli olduktan sonra peygamberden ayrılıp, inananların yolundan başkasına uyan kimseyi döndüğü yöne dön­dürür ve onu cehenneme sokarız" [132] Ve Sahih-i Buharî'nin rivayetiyle Resulullah (s.a.v.) da şöyle buyurmuştur: 'Bu üm­met kıyamet gününe kadar kendisine muhalefet edenlere hiç aldır­madan hakkı kaim edecektir...'"

Sonra İmam Sened b. Anan sözlerini şöyle sürdürüyor. "Şer'î bir delile dayanmadan dinî meselelerde sadece taklid ile yetinmek akıl kârı değildir. İstisnasız herkes için taklid etmek haramdır, de­miyoruz. Ancak biz hükümlerin delillerini ve fakihlerin sözlerini bilmeyi gerekli buluyoruz ve avamın da alim birisine uymasını vacib görüyoruz.

Ancak ölü bir müctehîde uyma hususunda ihtilaf vardır. Ter­cih edilen görüşe göre, yaşayan bir müctehid bulunmadığı zaman ihtiyaç esnasında o taklid edilir. Ölmüş olan müctehidin fetvaları bir kitapta güvenilir ravilerden nakledilerek muhafaza edilmişse ve avamın başına kırsal bir bölgede bir hadîse geldiği zaman ve fakihlere ulaşması zor olmakla birlikte başına gelen hadisenin zamanı­nın geçmesinden korkarsa, örneğin bîr hayvanı keserken besmele getirmeyi unutmuş veya yanında yabancı bir kadın ölmüş, acaba onu yıkar mı, yoksa teyemmüm mü alır diye ne yapacağını bilme­diği zaman, o kitapta bulunan fetvayı alır ve ona uyar. Şüphesiz öl­müş bir müctehidin fetvasını almak asılsız arzu ve hevaya uymak­tan daha evladır. Çünkü kitapta bulunan fetvanın aslı vardır. Bu ,  yüzden asılsız hevaya uymaktan daha evladır.

Alimlerin ittifakıyla taklid hiç kimse tarafından ilmî bir yol olarak kabul edilmiş değildir. Bu yüzden taklid eden kimse ilimle vasıflanamaz. Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Allah şöyle buyurmuş­tur: "İnsanlar arasında hak ile hükmet." "Ey Muhammed! Doğru­su insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği gibi hükmedesin diye Kitabı sana hak olarak indirdik; hakkı gözet, hainlerden taraf ol­ma" [133] "Bilmediğin şeyin ardına düşme; doğrusu kulak, göz ve kalb, bunların hepsi o şeyden sorumlu olur" [134] "De ki: Rabbim sadece açık ve gizli fenalıkları, günahı, haksız yere teca­vüzü, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyi Allah'a ortak koşma­nızı, Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmış­tır." [135] Şüphesiz ilim birşeyi hakikati üzere bilmektir. Bundan yola çıkarak, taklid eden kişiye soruyoruz: Bir meselenin hükmü ile ilgi­li farklı görüşler varsa, taklid ettiğin kişinin görüşünün doğru ve diğerlerinin yanlış veya bir görüşün diğer görüşten daha doğru ol­duğunu nasıl bilirsin? Kuşkusuz vereceği her yanıt karşı görüş için de geçerli olacağından, kendi aleyhine döner.

Şayet denilse ki, kıyasla varılan zannî hüküm için de aynı şey denilemez mi? Zann gerçek olmadığına göre, kıyasla vardığınız hükm nasıl gerçek ve hak olduğunu söylüyorsunuz?

Bu itiraza cevaben şöyle deriz: "Şeriata dayalı olarak varılan zannî bir hüküm ile amel etmenin gerekli olduğundan kuşku etmi­yoruz. Çünkü biz böylesi durumlarda sadece zan ile yetinmiyoruz. Ancak zannın dayandığı kat'î delile dayanarak onunla amel etme­nin vacib olduğunu söylüyoruz."

Bunu bir örnek ile açıklayacak olursak deriz ki: "Hüküm ve­recek olan hakim bîr delile dayanarak kendisinde mesele hakkında bir zan hasıl olduğu zaman, hüküm vermenin gerekliliğinden kuş­ku etmez. Çünkü hüküm verme gerekliliği sabit olan kat'î delile dayanmıştır. Kat'î delile dayanmakla sabit olan zan sonucunda ka­rar verir. Fetva vermenin de bu hususta hüküm vermekten hiçbir farkı yoktur."

Taklide gelince, o hiçbir delile dayanmadan başkasının sözü­nü k...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bazı alimlerin talidi dört imama indirgemeleri
« Posted on: 19 Nisan 2024, 06:59:55 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bazı alimlerin talidi dört imama indirgemeleri rüya tabiri,Bazı alimlerin talidi dört imama indirgemeleri mekke canlı, Bazı alimlerin talidi dört imama indirgemeleri kabe canlı yayın, Bazı alimlerin talidi dört imama indirgemeleri Üç boyutlu kuran oku Bazı alimlerin talidi dört imama indirgemeleri kuran ı kerim, Bazı alimlerin talidi dört imama indirgemeleri peygamber kıssaları,Bazı alimlerin talidi dört imama indirgemeleri ilitam ders soruları, Bazı alimlerin talidi dört imama indirgemeleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes