๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Namaz Kılmak => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 10 Aralık 2007, 01:28:49



Konu Başlığı: Namazın Önemi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 10 Aralık 2007, 01:28:49
İslam dininin en önemli şartlarından birisi, Allah-u Zülcelal’in miraçta Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vasıtası ile bütün mü’min kullarının üzerine beş vakit olarak farz kılmış olduğu, insanları kurtuluşa götüren namaz ibadetidir.

     Namaz dinin direğidir ve Allah-u Zülcelal’i hatırlamanın en güzel şeklidir. O’nun için Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur;“Muhakkak ki ben, yalnızca ben Allah’ım. Benden başka ilah yoktur. Bana kulluk et; beni anmak için namaz kıl.” (Taha; 14)
Ebu Hureyre (Radıyallahu Anh) anlatıyor: “Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şöyle söylediğini işittim:“Sizden birinizin kapısının önünden bir nehir aksa ve bu nehirde her gün beş kere yıkansa, acaba üzerinde hiçbir kir kalır mı, ne dersiniz?” Sahabeler; “Bu hal, onun kirlerinden hiçbir şey bırakmaz!” deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tekrar şöyle buyurdu; “İşte bu, beş vakit namazın misalidir. Allah onlar sayesinde bütün hataları siler.” (Buhâri, Müslim)
Namaz, mü’minlerle kafirler arasındaki en önemli farklardan biridir. Bir kimse, namaz kılmakla hem Allah-u Zülcelal’in emrini yerine getirmektedir, hem de inanmayanlardan ve Allah-u Zülcelal’e asi olan kimselerden ayrılmaktadır.

     Namaz hususunda insanlar birkaç gruba ayrılırlar:

     1- Namazı kabul etmeyenler; Bunlar kafirlerdir. Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:

 “İnkarcı insan, ne iman etti, ne de namaz kıldı.” (Kıyamet; 31)

 
2- Namazı kabul eden, fakat gereğini yerine getirmeyenler; Allah-u Zülcelâl böyle kimseler hakkında da bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur.“Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar; nefislerinin arzularına uydular. Bu yüzden ileride sapıklıklarının cezasını çekecekler.”(Meryem; 59)

3-) Allah-u Zülcelâl’in bir kısım emir ve nehiylerini yerine getirirken, bir kısmını tembellikleri yüzünden terk edenler; Allah-u Zülcelâl böyle kimseler hakkında da şöyle buyurmuştur: “Onlar namaza kalktıkları zaman, tembellikle kalkarlar.” (Nisa; 142) Bu hal, münafıklık alametidir.

4-) Hem namazı kabul eden, hem de gereğini yerine getirenlerdir. Bunlar mü’minlerdir. Allah-u Zülcelal böyle kimseler hakkında da şöyle buyurmuştur; "Gerçekten Mü’minler kurtuluşa ermiştir. Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler.” (Mü’minun; 1-2)“İşte, asıl bunlar varis olacaklardır; (Evet) Firdevs’e varis olan bu kimseler, orada ebedi kalıcıdırlar.” (Mü’minun; 10-11)

İşte insan bütün bunlara bakarak, hangi guruptan olduğunu meydana çıkarabilir. Namaz, kıyamet gününde insanın sorguya çekileceği ilk ameldir. Eğer insan namazının hesabını verirse, diğer sorgusu da kolay olur. Nitekim Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur; “Allah-u Teala adn cennetini yarattığı zaman, hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir beşer kalbinin düşünmediği ni’met ve güzellikler yaratıp, ona; “Konuş” buyurdu. O da üç defa; ‘Muhakkak namazlarını huşu içinde kılanlar kurtuldu.’ dedi” (Hakim)

 Allah-u Zülcelal, Namaz kılan kimseye şu üç şeyle ikramda bulunur;

     1-) Gökten üzerine rahmet yağar.

     2-) Ayaklarının ucundan semaya kadar melekler etrafını sarar.

     3-) Bir melek durmadan şöyle seslenir; “ Eğer namaz kılan kişi, münacaat ettiği zatı yakınen bilse namazdan hiç ayrılmaz.”

     Namaz bütün mü’minlerin üzerine farz kılınmış bir ibadettir. Nitekim Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur;
“Hiç şüphesiz namaz, mü’minler üzerine vakitleri belirli bir farzdır.” (Nisa; 103)

Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur;“Bir kul namaza kalktığı zaman günahları başının ve omuzlarının üzerine konulur. Rükuya ve secdeye gittiği zaman bu günahları dökülür.” (Beyhâki, Tâberani)
Onun için insanın namazın üzerine adeta titremesi lazımdır. Çünkü dediğimiz gibi insanın kıyamet gününde ilk olarak sorguya çekileceği ameli namazdır. Eğer bu sorgudan kolay kurtulursa, diğer amellerinin sorgusu da kolay olur. Ama namazın hesabını veremezse, diğer sorguları da çok çetin olur.

     Dünyada namaz kılmayan kimse, ya aklını kullanmıyor yada çok cesaretli demektir. Çünkü Allah’ü Zülcelâl namaz kılmayan kimseleri çok şiddetli şekilde cezalandıracaktır. Nitekim bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Cennettekiler: Günahkarlara ‘Sizi Sekar (yakıcı) cehennemine sokan nedir?’ diye sorarlar. Onlarda: ‘Biz namaz kılanlardan değildik’ derler.” (Müddesir; 40-41-42-43)

Dünyada iken namaz kılmayanlar için, kıyamet günü gelip çattığı zaman, cehennem ateşinin üzerinde kor haline getirilmiş bir sac ortaya konulur ve Allah-u Zülcelâl buyurur ki: “Ey Kulum! Dünyada kılmayıp kazaya bırakmış olduğun namazlarını bu kızgın sac üzerinde kıl .”

Bir kimse nefsini biraz olsun seviyorsa, namazlarını o kızgın sacın üzerinde kılmak yerine, bu yumuşak halıların üzerinde kılmalıdır. Beş dakikamızı ayırıp kılabileceğimiz bir namazı kılmayıp, kızgın bir sac üzerinde kılmaya bırakmak nefsimize çok büyük bir hakaret ve zulümdür.

     Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur;Kim namaza devam ederse, namaz onun için bir nur, bir delil ve kıyamet gününde bir kurtuluş olur. Kim de namazı terk ederse, nursuz ve delilsiz kalır, kurtuluşa eremez. Kıyamet gününde Karun, Firavun, Haman ve Ubeyy bin Halefle beraber olur.” (Ahmed b. Hanbel)






Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: Ekvan üzerinde 09 Ekim 2010, 13:14:03
soru ve cvplarla namazın önemi
Namazın önemi

Namazın dindeki yeri nedir?

CEVAP

Namazın önemi çok büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Namazın dindeki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.) [Taberani]

(Kıyamette kulun ilk sorguya çekileceği ibadet, namazdır. Namazı düzgün ise, diğer amelleri kabul edilir. Namazı düzgün değilse, hiçbir ameli kabul edilmez.) [Taberani]

(Namazı doğru kılanın, ağaçtan yaprakların döküldüğü gibi günahları dökülür.) [İ.Ahmed]

(Allah buyuruyor ki, "söz veriyorum ki, namazlarını vaktinde, doğru olarak kılana azap etmem, onu sorgu-suale çekmeden Cennete koyarım") [Hakim]

(Her peygamberin ümmetine son nefeste vasiyeti namazdır.) [Gunye]

 

Namaz kılmak böyle büyük bir ibadet olduğu için terk edilmesi de çok büyük günahtır. Hanbelide namazı terk eden küfre düştüğü için, Şafii ve Malikide büyük günah işlediği için ceza olarak katli gerektiği fıkıh kitaplarında yazılıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Namaz dinin direğidir, terk eden dinini yıkmış olur.) [Beyheki]

(Namaz kılan, Kıyamette kurtulacak, kılmayan perişan olur.) [Taberani]

(Namaz kılmayan, Kıyamette, Allahü teâlâyı kızgın olarak bulur.) [Bezzar]

(Namazı kasten bırakanın ibadetleri kabul olmaz ve namaza başlayana kadar Allahü teâlânın himayesinden uzak kalır.) [Ebu Nuaym]

 

Namaz, çok önemli bir ibadet olduğu için, namaz kılmayanın imanla ölmesi çok zayıf bir ihtimaldir. Namaz kılmayanın kalbi kararır, diğer günahları işlemekten çekinmez.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

(Namaz kılmak ve diğer ibadetleri yapmak ancak müminlere kolay gelir. Kur'an-ı kerimde, (İman ve ibadet etmek, müşriklere güç gelir) ve (Namaz kılmak müminlere kolay gelir) buyurulmaktadır. Namaz kılmamak, iman zayıflığından ileri gelir. İmanın kuvvetli olmasının alameti, dinimizin emirlerine severek kolaylıkla uymaktır.) [C.1.m.191, 289]

 

Namaz kılmamanın ne kadar büyük günah olduğunu bilen, ayakta duramayacak kadar hasta olsa bile, mutlaka namaz kılar. Ateşin yaktığını bilen kimse, kendini nasıl ateşe atar? Cehennemden kaçan, Cenneti isteyen namaz kılmaz mı? Hadis-i şerifte, (Cenneti isteyip de, Allahın yasakladıklarından kaçınmayan, isteğinde yalancıdır) ve (Cenneti isteyen, hayırlı işlere koşar, Cehennemden korkan, haramlardan kaçar) buyuruluyor. (Beyheki)

Tadil-i erkana riayet etmek vaciptir. Namazın vaciplerinden biri bilerek terk edilirse, o namazı tekrar kılmak vacip olur. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

(Hırsızların en büyüğü, namazından çalandır. Yani namazın erkanına riayet etmez, rüku ve secdelerini hakkiyle yerine getirmez.) [Vesilet-ün Necat]

(Herkesin namazında, kalbin hazır olduğu kısımlar yazılır. Kalbin hazır olmadığı namaza, Allahü teâlâ nazar etmez.) [Vesilet-ün Necat]

 

Cemaatle namaz kılmak erkeklere Sünnet-i hüdadır. Yani dinimizin şiarı, alameti olan sünnettir. Özürsüz terk etmek asla caiz değildir. Bilhassa yatsı ve sabah namazını cemaatle kılmak çok önemlidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Yatsı namazını cemaatle kılan, gecenin yarısını, sabahı da cemaatle kılan, gecenin tamamını ibadetle geçirmiş sayılır.) [Müslim]

(Münafıklara en ağır gelen namaz, yatsı ile sabah namazını cemaatle kılmaktır. Bunlardaki ecri bilen, sürünerek de olsa, cemaate gelir.) [Buhari]

 

Bir vaazda, müslümanlığın sadece yatıp kalkmak olmadığı, namazdan başka yapılacak çok işler de olduğu bildirildi. Namaz için böyle demek uygun mu?

CEVAP

Kelam, mantık ve matematiğe dair eserleri de olan Sarı Lütfi veya Deli Lütfi denilen Tokatlı Molla Lütfi, şer’i ilimleri Hızır Çelebininoğlu Sinan Paşadan tahsil etmiştir. Bir dersinde (Bizim kıldığımız namaz, faydasız eğilip doğrulmaktır) demiş. Namazı önemsiz gördüğü için Hatibzade Muhyiddin efendinin verdiği fetvaya istinaden muhakeme olunup Sultanahmed meydanında idam olunmuştur. (1495)

Kur'an-ı kerimde mealen (Namaz, münker ve fahşadan [edepsizlikten, akla ve dine uymayan her türlü kötülükten] alıkor) buyuruldu. (Ankebut 45)

Bir genç, namaz kılar ve her türlü kötülüğü de yapardı. Bu gencin durumunu Resulullaha bildirdiler. Peygamber efendimiz, (Bir gün gelir namaz, onu diğer günahları işlemekten alıkor) buyurdu. Aradan çok zaman geçmedi. O genç günahlarına tevbe etti, iyi hâl sahibi oldu. Bu bakımdan namazı doğru kılmalıdır!

Demek ki, namaz kılan bütün kötülüklerden uzak kalıyor. Yani insan namazı doğru kılarsa, dine tam uymuş olur. Dine tam uyan da, hiç bir kötülüğü işlemez, ayrıca dinimizin emrettiği iyi işleri yapmaya çalışır. Namaz gibi çok önemli bir ibadet için yatıp kalkmak tabiri kullanılmamalıdır!

 

En faziletli ibadet

İbadetler içinde en faziletlisi hangisidir? 
CEVAP

İbadetler içinde en faziletlisi namazdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Namaz, Allahü teâlânın hoşnut olduğu bütün amellerin en faziletlisidir. Rızkın bereketi, duanın kabulüdür. Kabirde ışıktır. Sıratı yıldırım gibi geçiricidir. Cennette başa taçtır. İmanın başı, gözün nuru ve Cehennemden kurtarıcıdır.) [Miftâh-ul-Cennet]
(Cennetin anahtarı namazdır.) [Darimi]




(En faziletli amel, vaktinde kılınan namazdır.) [Ebu Davud]
(İman, namaz demektir. Namaz için kalbini hazırlar ve namazı itina ile, vaktine, sünnetine ve diğer şartlarına riayet ederek kılan, mümindir.) [İbni Neccar]

(Namazın farz olduğuna inanıp, eksiksiz kılan, Cennete gider) [Hakim]




(Kıyamette kulun ilk sorguya çekileceği ibadet, namazdır. Namaz düzgünse, diğer amelleri kabul edilir. Namaz düzgün değilse, hiçbiri kabul edilmez.) [Taberani]




(Kıyamette, namaz kılan kurtulur, kılmayan perişan olur.) [Taberani]

(Allah, 5 vakit namazı farz kıldı, eksiksiz edâ edeni Cennete koyacağına söz verdi. Namaz kılmayana verilmiş bir sözü yoktur, buna dilerse azap eder, dilerse Cennete koyar.) [E.Davud]
(Ümmetimin fesâdı zamanında sünnetime yapışan, [yani Ehl-i sünnet olan] ve beş vakit namazı cemaatle kılanın amel defterine her gün yüz şehid sevabı yazılır.) [İ.Nâsiruddin]




(Müslüman, namaz kılarken günahları başı üzerine konur. Her secde ettiğinde başından dökülür. Namazı bitirince hiç bir günahı kalmaz.) [Taberani]
(Mümin, Allah rızâsı için namaz kılınca, ağaçtan yaprakların döküldüğü gibi, günahları dökülür.) [İ.Ahmed]
(Her namaz vakti gelince, melekler, "Ey insanlar, günahlarınız sebebiyle hâsıl olan ateşi namaz kılarak söndürün" derler.) [Taberani]       

 

Namaz kılmak böyle büyük bir ibadet olduğu için terk edilmesi de çok büyük günahtır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Kasden [mazeretsiz] namaz kılmayanın diğer amellerini Allahü teâlâ kabul etmez. Tevbe edinceye kadar da Allahın himâyesinden uzak olur.) [İsfehani]
(Namaz kılmayan, kıyamette Allahü teâlâyı kızgın olarak bulur.) [Bezzar]
(Kim namazı bile bile bırakırsa Allahü teâlâ onun ibadetlerini faydasız kılar ve namaza başlayıncaya kadar, himâyesinden uzak tutar.) [Ebu Nuaym]
(Beş vakit namazı terk eden, Allahın hıfz ve emânından mahrum olur.) [İbni Mâce]




(Namaz dinin direğidir, terk eden dinini yıkmış olur.) [Beyheki]
(Namaz kılmayanın Müslümanlığı, abdest almayanın namazı yoktur.) [Bezzar]
(İmân ile küfür arasındaki fark, namazı kılıp kılmamaktır.) [Tirmizi]




Bu hadis-i şerifleri, Ehl-i sünnet âlimleri şöyle açıklamışlardır:
Dinimizde en büyük günahı işleyen kâfir olmaz. Bunun için, tembellikle namaz kılmayana kâfir denmez. Fakat namaz, çok önemli bir ibadet olduğu için, namaz kılmayanın imanla ölmesi çok zayıf bir ihtimaldir. Namaz kılmayanın kalbi kararır, diğer günahları işlemekten çekinmez. Bazı âlimler, namaz kılmayanın kâfir olacağını bildirmiştir. Bu bakımdan her ne şart altında olursa olsun, muhakkak namazı kılmalıdır!




 

Vazife elbette mukaddestir

Bir arkadaş, (Ben namaz kılmam ama, fakirlere yardım ederim, hayvanlara acırım. Bunlar da ibadettir. Sadece namaz kılmakla olmaz. Vazife mukaddestir. Önce iş, sonra namaz) diyor. Namaz kılmayanın yaptığı iyi işler kabul olur mu?
CEVAP

(Sadece namazla olmaz) demek, namazı hafife almak olur. Namaz sanki iman gibidir. Nasıl ki, imanı olmayanın hiçbir ibadetine, iyiliğine sevap verilmiyorsa, namaz kılmayanın da hiçbir ibadetine sevap verilmez.
Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Kıyamet günü kulun ilk sorguya çekileceği ibadet namazdır. Namaz düzgün ise, diğer amelleri kabul edilir. Namaz düzgün değilse, hiçbir ameli kabul edilmez.) [Taberani]
(Namaz kılmayanın ibadetleri kabul olmaz.) [Ebu Nuaym]
(Namazın dindeki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.) [Taberani]
(Namaz dinin direğidir, namazı terk eden dinini yıkmış olur.) [Beyheki]




(Vazife mukaddestir. Önce iş, sonra namaz) diyerek namaz kıldırmamak doğru değildir. Namaz kılmakla işverenin hakkı geçmiş olmaz. Yani işverenin namaza mani olma hakkı olmaz. Vazife ne demektir? Vazife, âmir tarafından emredileni yapmak, yasak edileni yapmamak demektir. Birkaç âmirin verdiği emir, birbirine benzemiyorsa, daha üstün olan âmirin emri yapılır. Memuriyette ve askerlikte de, birinci vazife büyük âmirin emrini yapmaktır. En büyük âmir kimdir? Vazife elbette mukaddestir. Çünkü hadis-i şerifte, (İnsanların en iyisi, insanlara faydalı olandır) buyuruldu. (Kudai)

 

İnsanlara ne yapılırsa faydalı olacağını da, en büyük âmir olan Allahü teâlâ bildirmiştir. Birinci vazife, en büyük âmirin emrini yapmak olduğuna göre, en büyük âmir ne diyor? (İmandan sonra en büyük vazife namaz kılmaktır) buyuruyor. Namaz kılmayanın ibadetleri, iyi işleri kabul olmadığı gibi, kazancı da bereketsiz olur.

 

Namaz kılmak, işi aksatmaz. Hatta namaz kılan, işini daha canla başla yapmaya gayret eder. Namaz kılan, kul hakkından, haramdan korkar, vazifesini ihmal etmez. (Namaz kılmaya vaktim yok) demek veya başka bahâne uydurmak, beynamaz mazeretidir, namazın önemini bilmemektir. Hadis-i şerifte, (Bir kimse, namazını kasten, mazeretsiz kılmazsa, Allahü teâlâ onun diğer ibadetlerini faydasız kılar) buyuruldu. (İ.Gazâli)

Allahü teâlâ, namaz kılmayanın iyiliklerine sevap vermez. (Sefer-i âhiret)
 

 

Kasıtlı ve kasıtsız yapmak aynı şey mi?   
Bazı cahiller; bir namazı, uyuyarak, unutarak veya meşru bir mazeretle kazaya bırakmakla, tembellikle veya kasten terk etmeyi aynı kefeye koyuyorlar. Kasıtlı ve kasıtsız yapmak hakkında bilgi verir misiniz?

CEVAP

Namazı kasten terk etmekle, meşru bir özürle terk etmenin cezası ve kazası aynı değildir. Sadece namaz değil, her işi, kasıtlı veya kasıtsız yapmak arasında çok fark vardır. Kasıtlı ve kasıtsız yapmak konusunda Kur’an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden örnekler verelim:

 

Bir işi kasten yapmak, taammüden, planlayarak, isteyerek yapmak demektir. Dinimizde adam öldürmek en büyük günahlardandır. Bunu taammüden, yani planlayarak öldürmek daha şiddetlidir. Bekara suresinin 178. âyet-i kerimesinde, kasten adam öldürenin, mahkemece, aynı cezaya çarptırılması bildirilmektedir. Bir mümini öldürmek büyük günah olduğu gibi, mümini mümin olduğu için öldürmek daha büyük günahtır. Bu konuda Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Bir mümini [mümin olduğu için] kasten öldürenin cezası, cehennemde sonsuz kalmaktır.) [Nisa 93]

 

Fakat bir mümini kasten değil de, yanlışlıkla, kasıtsız öldürürse, cezası hafiftir. Varsa bir köle azat eder ve diyet verir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Bir mümini yanlışlıkla öldürenin, bir mümin köleyi azat etmesi ve öldürülenin ailesi bağışlamadıkça, diyet ödemesi gerekir.) [Nisa 92]

 

Bir insan doğru zannederek yalan yere yemin edebilir. Bunu kasıtlı yapmadığı için günah olmaz. Fakat bir şeyi yapmayacağım diye yemin edip de, yaparsa yemin kefareti ödemesi gerekir. Bu konuda Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Allah, kasıtsız yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz. Ama kasıtlı yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutar.) [Bekara 225]

 

Hadis-i şeriflerden de birkaç örnek verelim. Besmelesiz kesilen hayvan yenmez. Ama besmele unutulmuşsa yenir. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Besmele unutularak kesilen hayvan helaldir, Besmeleyi kasten terk etmedikçe tutulan av da yenir.) [Abd bin Hamid]

Ramazan orucunu kasten bozmanın cezası, kefareti ağırdır. Ama unutarak yiyip içmenin cezası yoktur. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:

(Oruçlu, unutarak bir şey yiyip içerse, kaza gerekmez.) [Dâre Kutni]

 

Kasten hadis uydurmanın cezası da büyüktür. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Kasten bana izafeten yalan söyleyen [hadis uyduran] cehennemdeki yerine hazırlansın.) [Buhari]

 

Kasıtlı ve kasıtsız yapmakla ilgili fıkıhta çok konu vardır. Mesela İbni Âbidin hazretleri diyor ki, (Özürsüz, çocuk almak haramdır. Ananın veya süt emen diğer çocuğun ölümüne sebep olan bir özür varsa, uzuvları teşekkül etmeden almak caiz olur.)

Namazı kasten kılmamak çok büyük günahtır. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

(Namazı kasten terk eden, Allahın zimmetinden [korumasından] çıkar.) [İ. Ahmed]

(Namazı kasten kılmayanın diğer amellerini Allahü teâlâ kabul etmez.) [İsfehani]

(Namazı kasten terk eden kâfir olur.) [Taberani]

 

Bu kadar önemli bir ibadeti kasten terk etmekle, uyuyarak, unutarak kılmamak arasında çok fark vardır, mukayese bile kabul etmez, ikisi aynı kefeye konamaz. Uyumak, unutmak veya başka meşru bir mazeretle kazaya kalan namaz varken, sünnet veya nafile namaz kılmakta mahzur yoktur. Ama kasten terk edilmiş namazları varken, bunları kaza etmeden nafile kılamaz.

 

Namaz kılmamanın zararı

Namaz kılmamanın zararı nedir?
CEVAP

Seyyid Abdülhakim Arvâsi hazretleri, Sefer-i Âhiret risâlesinde buyuruyor ki:

Namaz kılmayan, namaz kılmamakla bütün müminlere zulmetmiş bulunuyor. Zira her namazda (Esselamü aleynâ ve alâ ibâdillâhissâlihin) demekle bütün müminlere dua ediliyor. Her gün beş vakit namazda yirmi defa tekrar olunan bu duadan müslümanları mahrum bırakıyor. Yani hakları olan bu duayı terk ediyor. Kıyamet gününde bütün müminler bu haklarını namaz kılmayanlardan alacaktır. Namaza gevşeklik gösterenler, namazı önemsemeyip hafif tutanlar birçok cezaya uğrarlar:




Ömründen hayır ve menfaat görmez. Çeşitli hastalıklar, çeşit çeşit aşağılıklar, hakaretler ve zilletler içerisinde hayat sürer. Kimseden saygı görmediği gibi, çeşitli mahrumiyet ve zaruretlere mübtelâ olur. Sıhhatinden hayır ve menfaat görmez. Genel olarak kötü yerlerde bulunan kimseler, namazına devam etmeyenler veya namazında gevşeklik gösterenlerdir. Bu gibi yerlerde, ekseriya namazı terk edenler, namaza gevşeklik gösterenler görülür. Bunun gibi, zahmetli, yorucu ve ağır işlerde çalışanlar da çoğunlukla yine namaz kılmayanlardır. Namazı doğru kılanlar, salihlerin yanında hürmet ve haysiyet ve itibar sahibidir. Bu gibiler, arkadaşları ve akrabaları arasında seçilmiş ve saygılıdır. Aşağı, çirkin, süfli ve ezici işlerde çalışanlar genellikle namaz kılmayan veya namaza gevşeklik gösterenlerdir.




Cenâb-ı Hakkın hizmetinde bulunmaya yarar kimselerin simâlarında, kendi yaradılışlarındaki, güzellik ve cemâlden ayrı olarak bir başka güzellik ve cemâl vardır ki, namaza gevşek davrananlar her ne kadar güzellenme ve süslenme sebeplerine başvursalar da, her gün defalarca hamama girip çıksalar da, türlü türlü, çeşit çeşit ve yeni elbiseler giyseler de, yine bu güzellik ve cemâle kavuşamaz ve bu simaya bürünemezler. Her çeşit güzel kokular sürünseler de, kendilerinde hasıl olan yahudi kokusuna benzer kokuyu hissedebilenlerden gizleyemezler. Bu kokuyu duyanlar vardır. Nitekim yahudiler, yahudiliğe mahsus olan kokudan, İslama gelip İslam dininde karar kılmadıkça kurtulamayacakları gibi, namazı terk edenler de, namaza devam ve şartlarına riayet etmedikçe kurtulamazlar.




Simâ-i sâlihin ancak namaza devam edenlerde bulunur. Bunu anlayanlar vardır. Hattâ bu işin ehli olanlar, geçirilen namazın hangi vaktin namazı olduğunu da bilebilirler.

Namaza devam edenler, uzun zaman hamama gitmeseler de, yıkanmasalar da, bunun gibi hayli zaman çamaşır değiştirmeseler de, vücutları, elbise ve çamaşırları pis kokmaz. Namazı terk edenler, aksine sık sık hamama gitseler de ve çamaşır değiştirseler de, o nezafet, o tarâvet ve o zarafete sahip olamazlar.




Günde defalarca sadaka verse, birçok yetim sevindirse, yedirse, giydirse, günlerce Kur’ân-ı kerim hatmetse, birçok kere hacca gitse, buna benzer ibadet, tâat ve iyilikler yapsa, Cenâb-ı Hak ona zerre kadar bir sevap vermez. Bütün amelleri boştur.




Allahü teâlâ, o vakitleri namaza mahsus kıldığından bu vakitleri namazda geçirmeleri elbette lazımdır. Bu vakitleri Allahü teâlânın tayin ettiği şekilden düzenden çıkarmak zulmünde bulundukları için namazı terk edenlerin her işinden, dünyevi ve uhrevi yaptıklarından iyilik, hayır ve bereket kalkar.




Yâ Rabbi diyen kuluna, Allahü teâlâ, (Lebbeyk = söyle yapılsın) buyuruyor. Namaz kılmayan kimseye, böyle söylemez. Onun duası kabul olunacak makama getirilmez. Yani bir engel çıkar da geri bırakılır. Kabul olunacak yere ulaşamaz. Tıpkı dünya işinde, dilekçe yazanın, dilekçesinin bir yerde takılıp yerine ulaşamaması gibi.




Sâlihler, Allahü teâlâya yâr olanlar namaz kılanlardır. Ancak bunlar hayır ve berekete ve rahmete vesile olurlar. Namazda, Âdem aleyhisselamın yaratılmasından yeryüzünde bir tek mümin kalıncaya kadar, bütün müminlerin ve dolayısiyle bütün mahlukatın da hakları vardır. Namaz terk edilince, Hakkın rahmeti, örtülü kalır. Rahmetin gelmesine değil kesilmesine sebep olduğundan bütün mahlukat namazı terk edene buğz ve düşmanlık eder.




Müslümanların dualarının bereketinden mahrum kalır. Yani hisse, pay alamaz. Ölse, mezarı yanından geçen bir müslümanın okuduğu Fatihadan gerektiği kadar faydalanamaz. Allahü teâlâ böylelerini, uluhiyet makamında özel hizmet sayılan namaza almadığından, Hakka hizmetten kovulmuş ve bu hizmet için verilecek olan faydalardan mahrum kalmıştır.




Namaz kılmayan, görünüşü bozuk bir surette ve rahatsız olarak yatağa düşer. Üstünü başını, yorganını, karyolasını ve diğer şeylerini pisleterek berbat eder. Öyle olur ki, en yakınları olan çocukları ve hanımı, anası ve babası da ölümünden nefret eder. Beklenilen hürmet ve riâyeti gösteremezler. Dünyalık olarak çok büyük mesela padişah da olsa, yine ölüm zamanında şu veya bu şekilde ikrah olunur bir suret ve şekilde vefat eder ki, bütün etrafı ve yakınları ondan nefret ederler.




Namaz kılmayanın ölümünde; gözlerinde korku alâmetleri, telaş ve hüzün eserleri, gözünü göğe dikme işaretleri görünür. Gözlerinin rengi değişir. Yukarıya veya aşağıya doğru dikilir ki, bakmak mümkün değildir. Burun delikleri kurur. Kuş tüyü yataklarda, muhteşem karyolalarda, süslü odalarda ve saraylarda binbir ihtişam ve çeşitli debdebe içerisinde bulunsa da, yine zelil ve aşağı olur. Gittikçe zillete, alçalmaya doğru yol alır. Çünkü izzet, ancak Allahü teâlâya, Muhammed aleyhisselama ve müminlere mahsustur. Hz.Ömer bunun için: “Biz zelil bir kavim idik. Allahü teâlâ bizi İslam dini ile aziz eyledi. Eğer izzet ve şerefi, Allahü teâlânın bizi aziz ettiğinden başka yerde ararsak, eskisinden daha zelil ve aşağı oluruz” buyurdu.




Namaz kılmamakla iman zayıflar. Namazı kılmayanların imanları zayıf olduğundan, ne melekler, ne ruhlar, ne ölüler, ne diriler, ne de diğer mahlukat onu aziz tutmaz, ona hürmet ve riâyet göstermezler. Namaz kılmayan ölürken saçları ve sakalları sarkar. Sarkık, düşük, karışık bir manzara alır. Kısaca, hayatındaki şeklinde bulunmaz. Müminler ise ölümünde de hayattaki durumu bozulmaz, aynen canlı gibi kalır. Onun ölümünü gören, ölümünden haberdar değilse, uyuduğunu zanneder.




Ne kadar çok yemek yese de, yine açlık ızdırabı dinmez. Gittikçe şiddetlenir. Dayanılmaz, tahammül edilmez bir hâl alır. Ne kadar fazla, ne kadar kuvvetli ve iyi yemekler yedirilse, bu acı, bu ağrı, bu sızı dindirilemez. Bu ızdırap teskin olunamaz. Bu hasta yedirilmekle doyurulamaz. Boğazı, barsakları açlıkla acı çeker. Açlık bir orantı halinde yükselir, artar. Nihayet kıvrana kıvrana can verir. Çünkü namazı terk etmek büyük günahtır. Cezası da o nispette büyük olur. Açlık da mühim bir hastalıktır. Neticesi mutlaka ölümdür. Diğer hastalıklar gibi değildir. İşte namaz kılmayanlar açlık hastalığı ile kıvranıp öyle giderler. Her namaz kılmayan mutlaka aç olarak ölür.




Namaz kılan, güler yüzlü mütebessim, parlak ve nurani yüzlü olur. Sevinç ve neşe alâmetleri yüzünde ve gözlerinde âşikâr olur. Hak teâlâdan ve meleklerinden hayâ eder. Kendi kusurlarını ve Hak teâlânın lütuf ve ihsanını görür de, alnından terler dökülür, burnunun delikleri sulanır. Kulak altları ve burun delikleri hafif bir şekilde terler. Güzel bir şekilde kokar. Renginde lâtif bir güzellik olur. Etrafa güzel kokular yayılır. En lezzetli ve en nefis yemekler yemiş gibi tok ve kanmış olarak vefat ederler.

Namazın tamam olması ve kemâl üzere bulunması, fıkıh kitaplarında genişçe anlatıldığı şekilde namazın farzlarını, vaciplerini, sünnet ve müstehaplarını yapmaya, yerine getirmeye bağlıdır. Namazda huşu bu dört şeyde toplanmış ve kalbin hudu’u da bunlara bağlanmıştır. Müminle kâfir arasındaki fark namazdır. Mümin namaz kılar, kâfir kılmaz. Münâfık ise bazen kılar, bazen kılmaz.




Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(İman, namaz demektir. Namaz için kalbini hazırlar ve namazı itinâ ile, vaktine, sünnetine ve diğer şartlarına riâyet ederek kılan, mümindir.) [İbni Neccâr]
(Kıyamette kulun ilk sorguya çekileceği ibadet namazdır. Namaz düzgün ise, diğer amelleri kabul edilir, düzgün değilse, hiçbir ameli kabul edilmez.) [Taberani]
(Namaz kılmayan, Kıyamette, Allahı kızgın olarak bulacaktır.) [Bezzar]
(Namazı kılmayanın ibadetleri kabul olmaz ve namaza başlayana kadar Allahın himâyesinden uzak kalır.) [Ebu Nuaym]
(Namaz dinin direğidir, terk eden dinini yıkmış olur.) [Beyheki]
(Namaz kılan kıyamette kurtulacaktır, kılmayan perişan olacaktır.) [Taberani]




Hanbeli’de bir namazı özürsüz terk eden kâfir olduğundan öldürülür. Yıkanmaz kefene sarılmaz, namazı kılınmaz ve müslümanların kabristanına konulmaz. Ayağına ip bağlanır, murdar bir it gibi, bir çukur kazıp içine konur. Üzerine toprak atılır. Üzerine kabir alâmeti de yapılmaz. Şâfii ve Mâliki’de büyük günah işlediği için ceza olarak öldürülür. Hanefi’de namaza başlayıncaya kadar dövülüp hapse atılır. Namaz kılmamak imânsız ölmeye, namaz kılmak ise iki cihan saadetine sebep olur.

 

Sen kalbe bak
Bazı kimseler hiç ibadet etmediği ve her çeşit günahı işlediği halde, "benim kalbim temizdir, sen kalbe bak" diyorlar. Kalp nasıl kirlenir, nasıl temizlenir?

CEVAP

Önce kalp ile yüreğin tarifini yapalım! Kalp, göğsümüzün sol tarafındaki et parçası değildir. Buna, yürek denir. Yürek, hayvanlarda da bulunur. Kalp, yürekte bulunan bir kuvvettir. Görülmez. Ampulde bulunan elektrik cereyanı gibidir. Buna, kalp veya gönül diyoruz. Gönül, insanlarda bulunur. Hayvanlarda bulunmaz.

 

Bedendeki bütün a'za, kalbin emrindedir. His uzuvlarımızın duydukları bütün bilgiler kalpte toplanır. İnsanın, inanmak, sevmek, korkmak, kalbindedir. İtikad eden, yani iman eden ve kâfir olan, kalptir. Güzel, iyi ahlâkın ve kötü huyların yeri kalptir. Kalbi temizlemek için riyâzet ve mücâhede lazımdır. Riyâzet, nefsin arzularını yapmamaktır. Nefsimiz, harâmları, mekruhları arzu eder. Bunlardan kaçmak lazımdır. Mücâhede, nefsin istemediği şeyleri yapmak demektir. Nefsimiz, iyilik ve ibadet yapmak istemez. İyilik ve ibadet ederek kalbi temizlemelidir! Allahü teâlâ, dinleri, Peygamberleri, kalbi temizlemek için gönderdi. Kalbi temiz olan, dinimizin emirlerine uyar, yasak ettiklerinden kaçar. Kalbi kötü olan kimse, İslamiyetten kaçar. Dinimizin emirlerini gericilik, tutuculuk olarak kabul eder. Dine uymamayı da ilericilik, uygarlık, özgürlük olarak bilir.

 

"Sen kalbe bak" demek

Namaz kılmayan ve kendisine farz olan diğer ibadetleri yapmayan kimsenin kalbi temiz olmaz. Günah işleyenlerin kalbi temiz olmaz. Günah kalbi karartır. Zaten namaz kılmamak en büyük günahlardan biridir. Hatta namaz kılmayana kâfir diyen âlimler bile olmuştur. Namaz kılmayanın, içki içenin kalbi çok kararmış demektir. Her türlü rezaleti işleyip de, "sen kalbe bak" demek, dinsizlerin veya din cahillerinin sözüdür. Bir yazar, kitabında, bir fâsıkı överken, "Çok içki içerdi. Şarabı hamamın kurnasına koyar, oradan içerdi; fakat tertemiz, pırıl pırıl bir kalbi vardı" diyor. Allahü teâlâ ve Peygamber efendimiz, namaz kılmayanın ve içki içenin kalbi temiz olmaz buyururken, cahil yazar, böyle söylemekle Allahı ve Resulullahı yalancı çıkarmaya çalışıyor.

 

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Bir kimse, günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta hâsıl olur. Eğer tevbe ederse, o leke silinir. Tevbe etmeyip tekrar günah işlerse, o leke büyür ve kalbin tamamını kaplar, kalp, kapkara olur.) [Harâiti]

 

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

Allahü teâlânın emirlerini yapmamak kalbin bozuk olmasındandır. Kalbin bozuk olması, dine tam inanmamaktır. İmanın alâmeti, dinin emirlerini seve seve yapmaktır. [Namaz kılmayıp günah işleyenin, (benim kalbim temiz, sen kalbe bak) demesinin ne kadar cahilce bir söz olduğu buradan da anlaşılır.] Kalp, sevgi yeridir. Sevgi bulunmayan kalp ölmüş demektir. Kalpte, ya dünya sevgisi veya Allah sevgisi bulunur. Allahı anarak, ibadet yaparak, kalpten dünya sevgisi çıkarılınca, kalp temiz olur. Bu temiz kalbe, Allah sevgisi, kendiliğinden dolar. Günah işleyince, kalp kararır, hastalanır, dünya sevgisi yerleşir ve Allah sevgisi gider. Kalbin bu hâli, bir şişeye benzer. Su doldurunca, havası çıkar. Suyu boşaltınca, hava kendiliğinden dolar. Bir bardaktaki hava çıkmadıkça içine su girmez. İçine su koyunca da, bu suyu çıkarmadan başka şey koyulmaz. Kalp de bardak gibidir. Kalbi Allah sevgisiyle doldurmak için, başka her şeyi temizlemek lazımdır. Bir kalpte iki veya daha fazla sevgi bulunamaz. Kur'an-ı kerimde, (Allah, insanın içinde iki kalp yaratmamıştır) buyuruluyor. (Ahzâb 4)

Nefs-i emmâre, dine inanmaz. Bunun için, nefsi, tezkiye etmek, kötülüklerden temizlemek ve faziletlerle doldurmak lâzımdır. Şems suresinde meâlen, (Nefsini tezkiye eden kurtuldu. Nefsini, günahta, cehalette, dalâlette bırakan zarar etti) buyuruldu.

 

Hadika'da buyuruluyor ki:

Haram işleyenlerin, sen kalbime bak, kalbim temiz demeleri yanlıştır. Kendini ve müslümanları aldatmaktır. Ancak dinin emir ve yasaklarına uyanın kalbi temiz olur. Peygamber efendimiz, (Günaha devam edenlerin zamanla kalbi mühürlenir. O, artık sevap işleyemez olur) buyuruyor. (Bezzar)

(Lâ ilâhe illallah) kelimesini çok söylemek, kalbi temizlemekte çok tesirlidir. Her gün, belli miktar okumak iyi olur. Abdestli ve abdestsiz söylenebilir. (c.1, m.14.)

 

Rabbimizin gazabını söndürmek için (Lâ ilâhe illallah) güzel kelimesinden daha faydalı bir şey yoktur. Bu güzel kelime, Cehenneme götüren gazabı söndürünce, daha küçük olan başka gazaplarını elbette söndürür. Bu güzel kelime, Kıyamet için ayrılmış olan 99 rahmet hazinesinin anahtarıdır. Küfür karanlıklarını, şirk pisliklerini temizlemek için, bu güzel kelimeden daha kuvvetli, hiçbir yardımcı yoktur. Bir kimse, bu kelimeye inanınca, imanın zerresi hasıl olur. (c.2, m.37)

 

Allahı anmanın, Lâ ilâhe illallah demenin faydalı olabilmesi için dinimize uymak şarttır. Farzları ve sünnetleri yapmak ve haramlardan ve şüphelilerden sakınmak lazımdır. (m.190) Kalbin Allahü teâlâdan başka şeyleri sevmesi onu karartır, paslandırır. Bu pası temizlemek lazımdır. Temizleyicilerin en iyisi sünnet-i seniyyeye uymaktır. Sünnet-i seniyyeye uymak, nefsin kalbi karartan isteklerini yok eder.

 

Bir adam, “Önyargılı davranmamalı” diyerek şöyle konuşuyordu: “İçki içmeyenleri hatasız, içki içenleri hatalı sanmak çok ama çok yanlış bir düşüncedir. Kumar oynamayanları hatasız, kumar oynayanları hatalı sanmak çok ama çok yanlış bir düşüncedir. Namaz kılanları hatasız, namaz kılmayanları hatalı sanmak çok ama çok yanlış bir düşüncedir. Dine uygun tesettürlü bir bayan hatasız, tesettürsüzler hata içerisinde gibi bir duyguya kapılmak çok ama çok yanlış bir düşünce. Dürüstlük giyim kuşamla değil yetişme tarzı ve karakterle ilgilidir. İnsanları giyim kuşamıyla yargılamak çok ama çok yanlıştır. Büyük hatadır. Böyle yanlış duygu ve düşünceye kapılanlar bu yanlışlarından vazgeçmelidir.” Bu adam din cahili değil mi?

CEVAP

O adamı çok yakından tanıyorum. Din cahili değil, düzenin adamıdır, düzenbazlara yaranmak için öyle söylüyor.

Bir insanın iyi veya kötü olduğu, konuşmalarından, hareketlerinden, yaptığı işlerden anlaşılır. Bir hadis-i şerifte, (Her kaptan içindeki sızar) buyuruluyor. İmam-ı Rabbani hazretleri de, “Görünüşümüz, bâtınımızın [içimizin] alâmetidir” buyuruyor. Yunus Emre de diyor ki:

Kim ki edepsiz gezer, ergeç yolundan azar

Dış yüzüne o sızar, içinde ne var ise.

İstisnalar hariç, bir adamın işine bak, giyinişine bak, ne mal olduğu belli olur. İstisna olanları hüküm gibi ortaya atmak yanlıştır, hem de çok yanlıştır. Birkaç örnek verelim:

 

Minare olan yerde cami var demektir. Sünnet olmak Müslümanlık alameti sayılır. Sünnetsiz birini görsek buna gayri müslim demek yanlış olur. Türk bayrakları dalgalan yerin Türkiye, polis elbisesi giyenlerin de polis olduğu anlaşılır. Ancak başka ülkede de Türk bayrağı dalgalanabilir, polis olmayan biri de, polis elbisesi giyebilir. Ama bunlar istisnadır. İstisnalara bakıp da genel bir hüküm verilemez.

Allah korkusunun alameti, haramlardan kaçmaktır. Her günahı çok tehlikeli görmelidir! Müminin alametlerinden biri de günahını çok tehlikeli görür. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Mümin günahını başucunda, hemen üstüne yıkılacak bir  dağ gibi görür. Münafık ise burnuna konmuş hemen uçacak sinek gibi görür.) [Buhari]

 

Bedenin bozuk olması, yani günah işlemek, kalbin bozuk olmasının alametidir. Açık saçık gezenlerin veya başka günah işleyenlerin, (sen, kalbe bak, kalbim temizdir) demelerinin bir kıymeti, bir doğruluğu yoktur, yanlıştır. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:

(Kalp bozuk olunca, bedenin işleri de hep bozuk olur.) [Beyheki]

İçki içen, kumar oynayan, namaz kılmayan, açık saçık gezen, ne kadar iyi birisi olursa olsun, bir kere açıktan işlediği bir günahı vardır. O peşinen salih birisi olmayı kaybetmiş, fâsık sınıfına girmiştir. Allahın emrine isyan ediyor. Tesettürlü olan, çok kötü olsa bile, açıkça bir günahı görülmemektedir. Fahişelerin hemen hepsi açık saçık giyinir. Tesettürlü kadından da fahişe olabilir, ama bu oran çok azdır. Onun için kıyafetlerin önemi inkâr edilemez. “Dürüstlük giyim kuşamla değil” diyen cahillere itibar etmemelidir. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki: 

(Din cahillerinin çoğalması, kıyamet alâmetlerindendir.) [Buhari]

 

 
“Namaza dikkat edin”
Vaizler, hatipler, hep islamın sosyal strüktüründen, sosyo-ekonomik, sosyo-politik yönlerinden bahsediyorlar da neden, namazın öneminden, sünnet ve mekruhlarından, secde-i sehvden bahsetmiyorlar? Kabirde, ahirette neler sorulacak, iyi müslüman olmak için neler yapmak gerekir? Dini gazete denilen bazı yayın organları da böyle. Acaba namazdan bahsetmeyi aşağılık mı kabul ediyorlar?

CEVAP

Böyle sualleri sahiplerine sormak gerekir. Zan üzerine yazmak doğru olmaz. Fakat namazın önemi söz konusu olduğu için, (Namaz kılmaz ama dayımın oğlunun imanı çok kuvvetlidir. Teyzem de açık saçık gezer ama imanı çok sağlam) diyen bir okuyucumuza bu vesile ile cevap vermek istiyorum. Namaz kılmayanın, pervasızca günah işleyenin imanı kuvvetli olmaz. Bir kimse, namazı ne kadar doğru kılıyorsa, imanı o ölçüde kuvvetlidir, parlaktır. Namaz kılmayanın ve kılmadığı için üzülmeyenin imanı çok sönüktür, belki de çoğunun imanı yoktur. Peygamber efendimiz, (İman namaz demektir. Namaz dinin direğidir) buyuruyor. Direksiz din olur mu?

Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

(Namaz dinin direğidir, terk eden dinini yıkmış olur.) [Beyheki]

(Namazın dindeki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.) [Taberani]

(Kıyamette kulun ilk sorguya çekileceği ibadet, namazdır. Namaz düzgünse, diğer amelleri kabul edilir. Namaz düzgün değilse, hiçbir ameli kabul edilmez.) [Taberani]

(Namaz kılmayanın diğer amellerini Allahü teâlâ kabul etmez.) [İsfehani]

(Namaz kılan kıyamette kurtulacaktır, kılmayan perişan olacaktır.) [Taberani]

(İman, namaz demektir. Namaz için kalbini hazırlar ve namazı itina ile, vaktine ve diğer şartlarına riayet ederek kılan, mümindir.) [İbni Neccar]

Peygamberimizin son sözlerinden biri, Namaza dikkat edin idi. (İ.Mace)

Namazın önemi böyle iken, kendilerine mücahid diyen bazı yazarların namaz kılmadığını, karısının, kızının tesettüre riayet etmediklerini gördüm. Bir insanın sözü, yazısı kendine tesir etmiyorsa, başkalarına nasıl eder? Herkes, önce kendini ıslah etmelidir!

 

Namaz her iyiliğin anahtarıdır

Ben namaz kılmıyorum. Fakat hiç günah işlemiyorum. İçki içmem, kumar oynamam, hırsızlık etmem ve başka günahları da işlemem. Bunlar yetmez mi?
CEVAP

Namaz kılmamak çok büyük günahtır. Hırsızlık etmekten, kumar oynamaktan, içki içmekten daha büyük günahtır. Birçok hadis-i şerifte, kasten namaz kılmamanın küfür olduğu bildirilmiştir. Amel imandan parça olmadığı halde, namaz konusunda ittifak hasıl olmamıştır. Namazın imandan olduğunu bildiren âlimler de olmuştur. Bu bakımdan namaz kılmamak, çok büyük tehlikedir.

Bir insan her türlü kötülüğü işlese, namaz kılmaya devam etse, namazı doğru olarak kılsa, kötülüklerin çoğunu, hatta tamamını terk eder. Çünkü Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Namaz, münker ve fahşâdan [edepsizlikten, akla ve dine uymayan her türlü kötülükten, her türlü günahtan] alıkor.) [Ankebut 45]

Namaz kılmanın fazileti çok büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Namazın dindeki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.) [Taberani]

(Namaz dinin direğidir, terk eden dinini yıkmış olur.) [Beyheki]

(Namaz, her hayrın, her iyiliğin anahtarıdır.) [Taberani]

(Namaz kılan kıyamette kurtulacak, kılmayan perişan olacaktır.) [Taberani]

(Kıyamette kulun ilk sorguya çekileceği ibadet namazdır. Namaz düzgün ise, diğer amelleri kabul edilir. Namaz düzgün değilse, hiçbir ameli kabul edilmez.) [Taberani]

Bu hadis-i şerifleri okuduktan sonra, namaz kılmayan müslümana hayret etmemek imkansızdır.

 

Her kötülüğün tek ilacı
Avrupa’da günah işlemek için ortam hazırdır. Büyük günahlardan kurtulmanın çaresi nedir?

CEVAP

Her türlü günahın tek ilacı vardır. Bu ilaç Kur'an-ı kerimde açıkça bildiriliyor. Bu ilacı kullanan her müslüman, alışkanlık haline gelen büyük günahlardan mutlaka kurtulur. Ankebut suresi 45. ayet-i kerimesinde (Namaz, münker ve fahşadan [edepsizlikten, akla ve dine uymayan, esrar, içki, zina, livata gibi her türlü kötülükten] alıkor) buyuruldu.

Bir genç, namaz kılar ve her türlü kötülüğü de yapardı. Bu gencin durumunu Resulullaha bildirdiler. Peygamber efendimiz, (Bir gün gelir namaz, onu diğer günahları işlemekten alıkor) buyurdu. (Haram işliyorsa, namaz kılmasın) demedi, (Namaza devam etsin) buyurdu. Aradan çok zaman geçmedi. O genç günahlarına tevbe etti, iyi hâl sahibi oldu. Bu bakımdan mutlaka namaz kılmalıdır!

 

Namaz kılmanın fazileti çok büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Cennetin anahtarı namazdır.) [Darimi]

(Namazın dindeki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.) [Taberani]

(Namaz kılan, Kıyamette kurtulur, kılmayan perişan olur.) [Taberani]

 

(Namaz, Allahın hoşnut olduğu amellerin en faziletlisidir. Sıratı yıldırım gibi geçiricidir. İmanın başı ve Cehennemden kurtarıcıdır.) [Miftah-ul-Cenne]

(En faziletli amel, vaktinde kılınan namazdır.) [Ebu Dâvud]

 

(Allah beş vakit namazı farz kıldı. Eksiksiz eda edeni Cennete koyacağına söz verdi. Namaz kılmayana verilmiş bir sözü yoktur, böyle kimseye dilerse azap eder, dilerse Cennete koyar.) [Ebu Dâvud]

(Müslüman, namaz kılarken günahları başı üzerine konur. Her secde ettiğinde başından dökülür. Namazı bitirince hiçbir günahı kalmaz.) [Taberani]

 

(Mümin, Allah rızası için namaz kılınca, ağaçtan yaprakların döküldüğü gibi, günahları dökülür.) [İ.Ahmed]

(Her namaz vakti gelince, melekler, "Ey insanlar, günahlarınız sebebiyle hasıl olan ateşi namaz kılarak söndürün!" derler.) [Taberani]

Bir kimse, (İman eder, namaz kılar, zekât verir, oruç tutar ve diğer ibadetleri yaparsam, kimlerden olurum?) diye sual edince, Peygamber efendimiz, (Sıddık ve şehidlerden olursun) buyurdu. (Bezzar)

 
Namazı terkin cezası
Namaz kılmak böyle büyük bir ibadet olduğu için terk edilmesi de çok büyük günahtır. Hanbelide namazı terk eden küfre düştüğü için, Şafii ve Malikide büyük günah işlediği için ceza olarak öldürülür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Kıyamette kulun ilk sorguya çekileceği ibadet namazdır. Namaz düzgün ise, diğer amelleri kabul edilir. Namaz düzgün değilse, hiçbir ameli kabul edilmez) [Taberani]

(Namaz kılmayan, Kıyamette, Allahı kızgın olarak bulacaktır.) [Bezzar]

(Namazı kasten bırakanın ibadetleri kabul olmaz ve namaza başlayana kadar Allahü teâlânın himayesinden uzak kalır.) [Ebu Nuaym]

(Beş vakit namazı kasden, mazeretsiz terk eden, Allahın hıfz ve emanından mahrum olur.) [İbni Mace]

(Namaz dinin direğidir, terk eden dinini yıkmış olur.) [Beyheki]

(Namaz kılmayanın dini yoktur.) [İbni Nasr]

(Bizimle kâfir arasındaki fark namazdır. Namazı terk eden kâfir olur.) [Nesâi]

 

Yukarıdaki hadis-i şerifleri, Ehl-i sünnet âlimleri şöyle açıklamışlardır:

Dinimizde en büyük günahı işleyen kâfir olmaz. Bunun için namaz kılmayana kâfir denmez. Fakat namaz, çok önemli bir ibadet olduğu için, namaz kılmayanın imanla ölmesi çok zayıf bir ihtimaldir. Namaz kılmayanın kalbi kararır, diğer günahları işlemekten çekinmez. Bazı âlimler, namaz kılmayanın kâfir olacağını bildirmişlerdir. Bu bakımdan her ne şart altında olursa olsun muhakkak namazı kılmalı!

 

Bir arkadaş namaz kıldığı halde içki ve diğer kötülükleri bırakmıyor. Bu nasıl oluyor?

CEVAP

Doğru kılınan namaz her türlü kötülükten alıkoyar. (Ankebut 45) Namaz, kötülükten alıkoymuyorsa, namaz doğru kılınmıyor demektir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Bir kişinin namazı, kendini fahşa ve münkerden [Her türlü kötülükten] alıkoyamıyorsa, Allahtan uzaklığı artar.) [Taberani]

O halde yapılacak iş, namazı doğru kılmaya çalışmaktır. Namazı doğru kılabilmek için önce itikadın düzgün olması şarttır. Daha sonra diğer şartlar gelir. Guslün ve abdestin doğru olması lazımdır. Bu şartlara riayet eden, mutlaka her türlü kötülüğü bırakır.

Kötülerle gezmek bile çok zararlıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Kötü arkadaş, demirci körüğü gibidir. Üflenince, ateş kıvılcımları seni yakmazsa da, kokusu seni rahatsız eder.) [Buhari]

(İyi arkadaş, güzel koku satan gibidir. Sana koku sürmese de, yanında bulunduğun müddetçe güzel kokusundan faydalanırsın.) [Müslim]

 
Müslüman olana ibadetler güç gelmez

Müslüman olmak isteyen gayrı müslimler, (Müslüman oluruz ama, günde beş kere namaz kılmak, yılda bir ay oruç tutarak aç kalmak ve daha başka emirler bize güç geldiği için müslüman olmuyoruz) diyorlar. İbadet etmek niçin güç gelir?
CEVAP

Müslüman olana ibadetler güç gelmez. Müslüman olsalar böyle şeyler söylemezler. İmam-ı Rabbani hazretleri, (Mektubat)ında buyuruyor ki:
(Allahü teâlâ, kullarına yapabilecekleri şeyleri emretmiştir. Güç yetiremeyeceği işleri emretmemiştir. İnsanları zayıf yarattığı için, kolaylık göstermiştir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruyor ki: (Allah, size hafif, kolay emretmek istedi, çünkü insan, zayıf yaratılmıştır.) [Nisa 28] Namaz, oruç kolaydır. Zekat için de malın tamamının değil, kırkta birinin verilmesini emretmiştir. Dinin diğer emirlerine dikkatle ve insafla bakılırsa, bu kolaylıklar görülür. Bununla beraber ibadet etmenin güç geldiği kimseler yok değildir. İbadetlerin zor gelmesi, Allahü teâlânın düşmanı olan nefstendir. Namaz kılmak ve diğer ibadetleri yapmak, ancak müminlere kolay gelir. Kalbi kararmışlara zor gelir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Bu din [inanıp ibadet etmek] müşriklere güç gelir.) [Şura 13]




([Her çeşit günahtan çekinmek, oruç tutmak ve diğer ibadetleri yapmak için] Sabrederek ve namaz kılarak Allahtan yardım isteyiniz. Sabır ve namaz, yalnız Allahtan korkan müminlerden başkalarına zor gelir.) [Bekara 45]




Namaz kılmamak, imansızlıktan veya iman zayıflığından ileri gelir. İmanın kuvvetli olmasının alameti, dinimizin emirlerine severek, kolaylıkla uymaktır. Bedeni hasta olana bazı işleri yapmak güç geldiği gibi, kalbi ve ruhu hasta olana da ibadet etmek güç gelir.) [m.191, 289]




(Kalbi temizlemek için, iman edip, Allahü teâlânın nimetlerine şükretmek gerekir. Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki: (Allaha iman edip, nimetlerine şükrederseniz, size niçin azap etsin?) [Nisa 147] Allaha şükretmek, Ona inanıp, emir ve yasaklarına riayet etmekle olur.) [c.3, m.41]



Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: murat-7I üzerinde 24 Mart 2011, 18:32:32
Namazın bu kadar önemli olduğunu bilipte kılmayanlara yüce ALLAH daha çok akıl versin.


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: ღ۩Bilgin۩ღ üzerinde 24 Mart 2011, 23:06:45
Namazın bu kadar önemli olduğunu bilipte kılmayanlara yüce ALLAH daha çok akıl versin.

Amin amin amin evlad rahman cümle insaniyete bu mucizevi güzelliği hidayeti nasib eylesin


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: Ali 7/j üzerinde 24 Mart 2011, 23:35:38
Amin Amin Süper Olmuş Saol


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: ahmet-7j üzerinde 24 Mart 2011, 23:45:05
Dogru Söylüyorlar Namazın Bu kadar önemli olupta kılmayanlara akıl versin. Teşekkürler bilgiler için


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: Pelinay üzerinde 16 Ocak 2014, 21:57:20
Esselamü aleyyküm ve rahmetullahi ve berakatuh
Namaz kul için oldukça önemli bir ibadettir.
Kalbin gıdası,ruhun da miracıdır.Bütün sıkıntılara karşı o ruhu dinlendirir ve kalbi kanatlandırır.
Namazda insan, abdest ile başlayan ,Rabbin huzuruna çıkma yolunda çeşitli safhalardan geçer
ve Allah Resulü(s.a.v)'nün ifadesiyle "Kulun Rabbine en yakın olduğu "mekana yani secde haline ulaşır.
Kişi namazda Rabbiyle arasında herhangi bir aracı olmadan konuşur.Namaz kulun miracıdır.
Namazdaki tutumu ,samimiyeti onu miraca yükseltir. Yani ne kadar samimi ve yaptığı rükunları duya duya
hissede hissede yaparsa Rabbine de o kadar yakın olur.

Rabbim kıdığımız namazları hakkıyla eda edebilmeyi ,yaptığımız rükunları hissederek ve önemini kavrayarak
yapabilmeyi ve namazın o manevi huzuruna erebilmeyi nasip etsin...


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 16 Ocak 2014, 21:59:58
Esselamü aleyyküm ve rahmetullahi ve berakatuh
Namaz kul için oldukça önemli bir ibadettir.
Kalbin gıdası,ruhun da miracıdır.Bütün sıkıntılara karşı o ruhu dinlendirir ve kalbi kanatlandırır.
Namazda insan, abdest ile başlayan ,Rabbin huzuruna çıkma yolunda çeşitli safhalardan geçer
ve ALLAH Resulü(s.a.v)'nün ifadesiyle "Kulun Rabbine en yakın olduğu "mekana yani secde haline ulaşır.
Kişi namazda Rabbiyle arasında herhangi bir aracı olmadan konuşur.Namaz kulun miracıdır.
Namazdaki tutumu ,samimiyeti onu miraca yükseltir. Yani ne kadar samimi ve yaptığı rükunları duya duya
hissede hissede yaparsa Rabbine de o kadar yakın olur.

Rabbim kıdığımız namazları hakkıyla eda edebilmeyi ,yaptığımız rükunları hissederek ve önemini kavrayarak
yapabilmeyi ve namazın o manevi huzuruna erebilmeyi nasip etsin...
[/color]
Çok doğru ablacım;
Namaz en büyük ibadettir ve bunu yapmayan gerçekten akılsızlık yapmış olur


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: MELİKE 7D üzerinde 05 Nisan 2015, 13:45:05
Namazı kabul etmeyenler; Bunlar kafirlerdir.Namazı kabul eden, fakat gereğini yerine getirmeyenler; Allah-u Zülcelâl böyle kimseler hakkında da bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur.“Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar; nefislerinin arzularına uydular. Bu yüzden ileride sapıklıklarının cezasını çekecekler.”(Meryem; 59)


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: Rabia K üzerinde 06 Nisan 2015, 20:15:53
Namaz kılmakbütün kötülüklerden uzaklaştırır.


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: Haktann üzerinde 06 Nisan 2015, 21:17:12
Namaz Çok Önemlidir . Namaz Dinin Direğidir . Paylaşım İçin Allah Razı Olsun ...


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: ❣ Muhammed ❣ üzerinde 01 Haziran 2015, 16:25:19
Ve Alleykümselam Ve Rahmetullahi Ve Berakatuh...Namaz dinimiz,Ahiretimiz,Kabirimiz,Kabirden cıktıktan sonrası için çok önemli bir nimettir.Rabbim bizlere böyle güzel bir nimet vermiştir.Namaz en fazla 30 dk'mızı alsa hiç bir şey deil.Bir günü yani 24 saati boş boş geçirdiğimiz oluyor bu anları namaz,ibadeetle doldurmak varken boş boş oturmak mumine yakışmaz...


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: Ramazan. üzerinde 14 Temmuz 2015, 07:18:04
Ve Aleykümüs Selam . ALLAH razı olsun hocam , namazın önemini anlatarak bizleri namaza teşvik ettiniz . İnşALLAH namazlarımızı Rabb'imizin razı olacağı şekilde devamlı olarak kılarız .


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: Mehmed. üzerinde 01 Ağustos 2015, 18:34:54
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah, Namaz göründüğü tarafının olduğu gibi bir de görünmeyen tarafı vardır.  Rabbim ( celle celaluhu ) iki tarafı da yaşamayı bizlere nasib eylesin.


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: Sevgi. üzerinde 17 Ağustos 2015, 00:51:21
 Ve Aleyküm selam ecmain.

İslâm’ın beş şartından birisi olan namaz İslâm dininde çok önemli bir yere sahiptir.
Bir Müslümanın dinî ve manevîhayatında kıymeti tartışılmaz bir yere sahip olan namaz ibadeti Müslümanın günde beş defa Allah’ın çağrısına icabette bulunup onun huzuruna koşmasının adıdır. Günde beş defa huzur-u ilahiye çıkan mümin gönüller her namazda ayrı bir heyecan ve neşeyle Rabbi’lerinin huzuruna varır ve o huzurdan hem bir sonraki namazı eda edecek olmanın heyecanı hem de ayrılığın hüznüyle çıkarlar.

Müslümana günde beş defa Allah’ı hatırlatan namaz bu dünyada en güzel hayırhâh mizanda ise en ağır amellerden olacaktır. Mahşerde kulun hesaba çekileceği ilk amelin namaz olduğu göz önüne alındığında namazın zamanında ve şartlarına uygun bir şekilde eda edilmesinin önemi daha iyi anlaşılacaktır.


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: Hatice Öncü üzerinde 19 Ekim 2015, 17:05:37
selamun aleyküm arkadaşlar
Namaz dinin direğidir namaz olmaz ise sorgun sualin de ağır olur bu dünyada namaz kılmayanlar öbür dünyada sıcak sac üzerinde kılacak  eğer bunu istemiyorsak Allahın farzlarından en önemlisi olan namazı kılalım arkadaşlar Allah hepimizi namazını kılan sorgusu suali hafif olan kullarından eylesin AMİN.


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: Fatma Karadere üzerinde 19 Ekim 2015, 19:04:39
Namaz dinin direğidir. Namaz kılan dinini yapmış olur, namaz kılmayan dinini yıkmış olur.Namaz kılmak Allahın emrettiği bir farzdır.Bu yüzden her zaman namaz kılmamız gerekir.Namaz kılmayan insanlara, Allah ahirette cezasını verecektir.


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: SeLiNaY 8 üzerinde 29 Kasım 2015, 22:39:06
Selamun aleykum
Namaz Allah' in bizlere yapmayi emrettigi ibadetlerden birisidir . bir hadiso serifte "Allah'a en yakin oldugu an secde anidir"buyruluyor. Bizlerede Allah'a yakin olmak istiyorsak namazlarimizi vaktinde ve bes vaktinide kilmaya dikkat edelim
Allah razi olsun


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: SeLiNaY 8 üzerinde 30 Kasım 2015, 20:43:25
selamun aleykum
Namz erkek ve kadın bütün müslümanların günde beş vakit yapması gereken bir ibadettir.kelime-i şehadetten sonra en önemli olan ve Allah Teala'ya kul olduğumuzu en güzel şekılde ifaede etme şeklidir.
Dinimizde Cenab-ı Hakk'a yaklaşmanın ve Onun sevgisini kazanmanın en güzel yolu namaz kılmaktır.Peygamber efendimiz(s.a.v) " Kulun Allah'a en yakın oldugu an namazdaki secde anıdır." buyurarak namaz kıldıgımızda Allah'ın (c.c) huzuruna cıktıgımızı bize hatırlatıyor.Namaz kılarken neden kapalı yani vucudumuz da ellerimiz ve yüzümüz haricindeki her yerimizin kapalı olmasının nedenini hiç düşündünüz mü? Namaz kılarken kapalı olmamızın sebebi ; namaz kıldığımız zaman Allah'ın huzuruna cıkarız . Allah'ın huzuruna eger kotü bir biçimde çikarsak hem namazımız kabul olmaz hemde Allah'ın sevdiği kullarından olamayız .

Allah razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: Melda üzerinde 05 Ocak 2016, 18:48:26
Selamün aleyküm.  "Ben hangi gruptayım? " Herkes kendi nefsine bu soruyu sormalı. Kafir mi münafık mı Müslüman mı hangisi...  Rabbim kurtuluşa eren Müslümanların içinde olmayı Firdev 'e aday olmayı nasip etsin inşallah. Ey nefsim yumuşşacık halılarda mı kızgın bir sacda mı namaz kılmak istersin ? Namazda Rabbimizin huzuruna çıkıyoruz. Dikkat etmemiz gerek.


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: Alican B8 üzerinde 05 Ocak 2016, 18:55:36
Selamun Aleyküm.
Allah sizden razı olsun hocam. Bizlere namazın önemini tekrar anlatarak bizleri tekrar bilinçlendirdiniz. Evet bir nehir günde 5 kez yıkandığında nasıl remiz oluyorsa namaz da insanları 5 vakit kılındığında o kadar temiz yapar manevi olarak. Bizler namaza kalktığımız zaman tüm sevap ve günhlarımız omuzumuzun ve başımızın üstüne koyulur. Ruküya ve secdeye gittiğimizde günahlarımız dökülür inşAllah.


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: SeLiNaY 8 üzerinde 17 Ocak 2016, 20:11:37
Selamun Aleykum. Namaz erkek ve kadın bütün müslümanların günde beş vakit yapması gereken bir ibadettir. Namz dinin direğidir. Namaz, müminlere hergun beş kez yapması emredilen farz bir ibadettir.bu yönüyle namaz muslumanin bütün hayatını kuşatır ve onun hayatina düzen ve disiplin getirit. Peygamber efendimiz (s.a.v) "Kulun Allah'a en yakın olduğu an , namazdaki secde halidir." diyerek namaz kaldığınızda Allah'in huzuruna ciktigimizi bizlere anlatıyor.
Allah razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: Edanur üzerinde 17 Ocak 2016, 21:20:31
Aleykumusselam.
Namaz dinin diregidir.Ve namaz Allah in huzuruna cikmaktir.Allah c.c razi olsun


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: Rabia 7/D üzerinde 17 Ocak 2016, 22:12:29
Selamun aleyküm.Hocam Allah razı olsun.Allah hepimize beş vakit  namazı  kılmamızı nasip eylesin.


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: Hatice 08 üzerinde 25 Mart 2016, 19:10:12
Bismillah
İslami en önemli şartlarından biri de Allahın beş vakit farz kıldığı namazdır
Allah c.c. razı olsun inşallah


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: sultan aktay üzerinde 26 Mart 2016, 17:42:53
ve aleyküm selam
bismillah
allah c.c razı olsun
hatice kardeşiminde dediği gibi islamın en önemli şartlarından biride beş vakit namazdır inşallah herkes namazını kılmaya başlar


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: Selma 8 üzerinde 26 Mart 2016, 18:20:20
Bismillah
*hiç süphesiz namaz mü'minler üzerine vakitleri belirli bir farzdır*


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: Mustafa/Samed üzerinde 24 Nisan 2016, 13:16:34
Ve Aleykümüsselam. Namaz kılmak kurtuluş demektir. Paylaşım için Rabbim razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: Ceren üzerinde 24 Nisan 2016, 13:26:22
Aleykumselam.Namaz insanin hesaba cekilecegi ilk noktasidir.Ve namaz da dinin diregidir.Insanin allahin huzuruna geldigi ve onunla konustugu yerdir.Rabbim namazimizi hakkiyla ve vaktinde kilan kullardan eylesin bizleri inşallah....


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: Selma 8 üzerinde 24 Nisan 2016, 16:53:27
Namaz kılarak insanlar hayatini kurtatir namz kılmak farzdır


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: Ruhane üzerinde 26 Şubat 2017, 16:10:41
Namazi dogru kilan dogru yoldan ayrilmayan kullardan eyle bizleri Allahim


Konu Başlığı: Ynt: Namazın Önemi
Gönderen: Ceren üzerinde 19 Eylül 2019, 15:28:18
Esselamu aleykum.Rabbim razi olsun paylasimdan kardeşim. ...