> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > İslam Esasları > Namaz Kılmak > Namaz Kurtuluştur
Sayfa: [1] 2 3 4 5   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Namaz Kurtuluştur  (Okunma Sayısı 10171 defa)
10 Aralık 2007, 03:53:41
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 10 Aralık 2007, 03:53:41 »



Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:"Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar; nefislerinin arzularına uydular. Bu yüzden ileride sapıklıklarının cezasını çekecekler."(Meryem; 59)

Allah-u Zülcelal, namazı bırakanlar ve nefsani istekler peşinde koşanlar için, bu ayet-i kerimede: "Namazı bıraktılar; nefislerinin arzularına uydular." buyuruyor. Namaz İslam'ın direğidir. Namaz konusunda hem kendimize, hem de aile efradımıza tavsiyede bulunalım. Onları da bu hususta uyaralım.Cabir bin Abdullah radıyallahu anh'dan rivayetle Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:"Müslüman bir kişi ile küfür ve şirk arasındaki fark, namazı terketmektir." (Müslim)

Anlatıldığına göre, iki kardeş vardı. Bunlar mecusi idiler. Ateşe tapıyorlardı. Bir gün dediler ki, biz ateşi deneyelim, eğer ateş kendisine senelerdir ibadet etmemize rağmen bizi yakarsa, biz ateşe daha niye ibadet edelim? Ve aralarında anlaştılar. Küçük olan kardeş, ateşe elini soktu ve eli yandı. Eli yanınca ateşe haykırdı: "Ya zalim, bunca zamandır sana ibadet ediyorum, sen ise beni yakıyorsun?" Sonra abisine şöyle seslendi: "Ben bir daha ateşe ibadet etmeyeceğim, müslüman olacağım."

     Fakat büyük kardeşi, ateşe tapmaya devam etti. Küçük olan, evini, hanımını ve çocuklarını alıp başka bir yere gidip, orada ibadete başladı. Hanımı ona, gidip çalışıp eve bir şeyler getirmesini söyledi. O da gidip, bir iş bulamayınca, bir camide ibadetle meşgul oldu ve akşam eve döndü.

     Ertesi gün, yine çalışmak için evden çıktı, yine iş bulamayınca, camiye gidip ibadetle meşgul oldu. Akşam eve döndüğünde, hanımı bir şeyler getirip getirmediğini sorunca, o da, utancından iş bulamadığını söyleyemedi ve: "Benim çalıştığım kişi, bana ücretimi yarın verecek, öyle anlaştık!" dedi. Üçüncü gün, yine iş bulmak için çıktı, o gün de cuma günü idi. Yine iş bulamadı, camiye gidip, cuma namazını kıldıktan sonra, ellerini açıp şöyle dua etti: "Ya Rabbi, ben açlıktan hiç korkmuyorum. Fakat ailemin, geri dönüp ateşe tapmalarından korkuyorum. Bu günün hürmetine, sen bize bir şeyler ver." Akşam evine dönerken baktı ki, evinden güzel yemek kokuları geliyor. Eve girince hanımına, bunları nereden bulduğunu sordu. Hanımı: "Sen gittikten sonra bir genç geldi ve elinde bir tabak vardı, üstü de örtülü idi. Bunu bana verdi ve: "Cuma günü çalışanın mükafatı budur." deyip çekti gitti. Ben de örtüyü açtım, içinde altın vardı. Bir tanesini alıp, mecusi olan bir sarrafa götürdüm. Altını tarttı ve: "Bu dünya altını değildir, bu daha ağırdır, bunu nereden buldun." dedi. Ben de anlattım. O mecusi de müslüman oldu. Bana bir şeyler daha verdi, ben de eve geldim." diye tüm olanları anlattı.

     İşte, Allah-u Zülcelal, dünyadayken kendine halis olarak yönelen kuluna böyle veriyor. Ahirette, nasıl vereceğini, ancak kendisi bilir. Bizler, elimizden geldiği kadar, Allah'a ibadete yönelmeliyiz. Aklımızı, fikrimizi, O'nun rızasını kazanmaya vermeliyiz.

     O öyle bir Allah'tır ki; yerin yedi tabakası, göklerin yedi katı, kainatta ne varsa, bir an bile onun nazarından uzak değildir. Her an, her şeyi hakkıyla bilmekte ve görmektedir. Ve öyle bir kudret ve azamet sahibidir ki; her şey O'nun irade ve tasarrufuyla hayat buluyor. Tabi olarak, insan bu azameti, tasavvur ve idrak etmekten aciz kalıyor. Çünkü O, hiç bir yönden insana benzemiyor. O'na, hayal dahi, yetişmekten çok çok aciz kalıyor.

     Hz. Hasan radıyallahu anh şöyle demiştir:  "Bizden öncekilerin, dünyadaki taşlar adedince altın infak etme fedakarlığında bulunsalar bile, Allah'dan korkuları tamdı."

     Yani: "Ben bu kadar ibadet yaptım, bu kadar sadaka verdim, Allah'a bu kadar yakın oldum." demiyorlardı. Niçin? Çünkü onların, Allah'dan korkuları tamdı.

     Ka'bü'l-Ahbar şöyle demiştir:  "Ağırlığım kadar altını sadaka olarak dağıtacağıma Allah korkusu ile ağlayarak yaş akıtmam daha iyidir. Her hangi bir kimse Allah korkusu ile ağlar da göz yaşının bir damlası yere düşerse yere düşen yağmur damlası su halinde tekrar göğe çıkmadıkça o kim seye cehennem ateşi değmez. Buna göre nasıl yere düşen yağmur damlası su halinde göğe dönemiyorsa, dünyada Allah korkusu ile yaş döken kimseye de asla cehennem ateşi değmez."

     Peki, niçin böyle söylüyorlar? Çünkü, biliyorlar ki, Allah-u Zülcelal'in korkusundan akan bir damla yaş, kıyamet gününde dağlar kadar alevi sondürür; o kadar kıymetlidir. Bir damla gözyaşı niçin bu kadar kıymetli oluyor? Bunun beraberinde getireceği şeylere bakalım. Birincisi ve en başta geleni, kişi Allah'dan korktuğu zaman, İslam'ın beş şartından birincisi olan namazına çok dikkat edecektir.

      Anlatıldığına göre, Benî İsrail zamanında bir kadın Musa aleyhisselam'a gelerek çok ağladı ve: "Ey Allah'ın Peygamberi! Ben bir büyük günah işledim ve pişman olup, tevbe ettim." dedi. Musa aleyhisselam: "Senin günahın nedir?" diye sorunca, kadın: "Ben zina yaptım ve bir oğlan çocuğu doğurdum daha sonra da bu çocuğu öldürdüm." dedi. Musa aleyhisselam kadına: "Derhal benim yanımdan çık! Eğer senin üzerine gökten bir ateş yağarsa biz de yanarız!" diyerek ona kızdı.

     Kadın kırılmış bir kalple Musa aleyhisselam'ın yanından çıktı. Cebrail aleyhisselam Musa aleyhisselam'a geldi ve dedi ki: "Allah-u Zülcelal buyuruyor ki: Ya Musa! O tevbeli kadına niçin kızdın? Sen ondan daha kötüsünü görmedin mi?" Musa aleyhisselam: "Ondan daha kötüsü kimdir Ya Cebrail?" diye sordu. Cebrail aleyhisselam şöyle cevap verdi: "Namazı kasten terkedenlerdir."

     Anlatıldığına göre, İbn-i Abbas radıyallahu anh bir gün sahabelerle otururken ezan okunmaya başladı. İbn-i Abbas radıyallahu anh öyle şiddetli ağlamaya başladı ki, cübbesi sanki su dökülmüş gibi ıslandı. Bunu gören diğer sahabeler de ağlamaya başladılar. İbn-i Ali radıyallahu anh ona dedi ki: "Ey Resulullah'ın amcasının oğlu, niçin böyle ağlıyorsun? Biz sen ağlıyorsun diye ağlıyoruz." İbn-i Abbas radıyallahu anh dedi ki: "Müezzinin ne dediğini biliyor musunuz?"

     Sahabe-i kiramlar: "Müezzinin ne dediğini bize söyle ey İbn-i Abbas!" dediler. İbn-i Abbas radıyallahu anh şöyle buyurdu:  "Müezzin Allah-u Ekber dediği zaman: Ey meşgul olan insanlar! Uğraştığınız işleri bırakın ve ezana dönün ve sizin için en hayırlı olan namaza gelin. Eşhedü en lâ ilâhe illallah, dediği zaman: Gökleri, yeri ve onların içerisinde bulunan melekleri, size haber verdiğime şahit tuttum. Eşhedü enne Muhammeden Resulullah dediği zaman: Bütün Peygamberleri ve Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellam'i size günde beş sefer haber verdiğime şahit tuttum. Hayya ale's-salah, dediği zaman; Allah-u Zülcelal bu dini ve namazı sizin üzerinize kaim etti. Öyle ise, bu dinin ve namazın gereklerini yerine getirin. Hayya ale'l-felâh, dediği zaman; Allah-u Zülcelal'in rahmetine girin ve hidayet hazinesinden payınıza düşeni alın. Son olarak Allah-u Ekber, dediği zaman; namaz olmadan yapılan işler haramdır. Lâ ilahe illallah, dediği zaman; bu emanet yedi kat yerin ve yedi kat göğün emanetidir. İster yerine getir, ister yerine getirme, demektedir."

     İşte, bak, onlar öyleydiler. Biz ise ezan mı okunuyor, yoksa birini mi çağırıyor, birine mi sesleniyorlar diye, hiç bir şeyden haberimiz yok. Yine ticaretimizden, işlerimizden başımızı kaldırmıyoruz. Öyle insanlar vardır ki, onlar Allah-u Zülcelal'in dostlarıdır. İşte onlardan bir demirci, elindeki çekici tam kaldırıyor, vuracak, o anda ezan okunmaya başlayınca, elini ezan bitinceye kadar indirmiyordu. Allah'ın davetinin kıymetini biliyordu. Bizler işte böyle bir manevi sorumsuzluk içerisindeyiz.

     Şöyle bir düşünürsek, bizi aynı anda on kişi davet ederse, biz bu on kişinin arasında en kuvvetli, en şerefli ve en büyük kim ise onun davetine iştirak ederiz. İşte Allah-u Zülcelal de bizi huzuruna çağırdığı zaman bütün dünya işlerini bırakarak O'nun çağrısına koşmamız lazımdır.

    İftitah tekbirini imamla beraber alırsak, cemaat sevabının dışında ayrı bir sevap alırız.

     Hatem-i Esam şöyle anlatmıştır: "Bir vakit namazında cemaatten geri kaldım, sadece Ebu İshak Buhari taziyetime (başsağlığıma) geldi. Oysa ki, eğer bir çocuğum ölseydi, on binden fazla kişi beni taziye etmeye gelirdi. Çünkü din konusunda karşılaşılan musibet, insanların gözünde dünya ile ilgili musibetten daha az önemlidir."

     Bakınız taziye için niçin daha çok kimse gelmedi, diye teessüfte bulunuyor, çünkü benim başıma taziyelik bir iş geldi, bir namazı cemaatle kılamadım, diyor. İşte onlar böyleydi, cennet onlara helal olsun.

     Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle demiştir: "Ademoğlunun kulağına kurşun dökülmesi, ezanı duyduğu zaman cemaate gitmemesinden daha hayırlıdır." Kıyamet günü olunca bazı kimseler parlak yıldız gibi bir yüzle mahşere gelirler, melekler onlara: "Dünyada ne amel işlerdiniz?" diye sorarlar, onlar da: "Ezanı duyunca başka bir şeyle oyalanmaksızın hemen abdest almaya kalkardık!" diye cevap verirler. Arkasından başka kimseler yüzleri ay gibi olarak mahşere gelirler, onlar da meleklerin aynı sorusuna:

    "Namaz vakti girmeden önce abdest alırdık!" diye cevap verirler. Daha sonra yüzleri güneş gibi parlayan bir grup mahşer yerine gelir, bunlar da meleklerin aynı sorusuna:  "Biz ezanı camide dinlerdik!" diye cevap verirler.

      Allah-u Zülcelal'in emrini hemen yerine getirmek lazımdır. İmamla beraber iftitah tekbiri getirmenin sevabı çoktur. Şundan dolayı ki namaz Allah'ın emridir. Bunun hemen yerine getirilmesi gerekir. İnsan da iftitah tekbirini imamla beraber getirse bu namaz emrini hemen yerine getirmiş olur. Hem de bir çok sevabı kaçırmamış olur.

    Allah-u Zülcelal, namazı hakkıyla yerine getirmeyi hepimize nasip etsin…




[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Namaz Kurtuluştur
« Posted on: 29 Mart 2024, 15:15:54 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Namaz Kurtuluştur rüya tabiri,Namaz Kurtuluştur mekke canlı, Namaz Kurtuluştur kabe canlı yayın, Namaz Kurtuluştur Üç boyutlu kuran oku Namaz Kurtuluştur kuran ı kerim, Namaz Kurtuluştur peygamber kıssaları,Namaz Kurtuluştur ilitam ders soruları, Namaz Kurtuluştur önlisans arapça,
Logged
29 Ağustos 2010, 22:51:21
Salihalp

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1.265


« Yanıtla #1 : 29 Ağustos 2010, 22:51:21 »

Amin amin Rabbim razı olduğu kullarından eylesin bizleri çok teşekkürler hocam fi emanillah!...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
24 Mart 2011, 22:39:20
ßü$rA-7E

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 82


« Yanıtla #2 : 24 Mart 2011, 22:39:20 »

NAMAZ YOLDA KOMAZ..!  ;)

NAMAZ DİNİN DİREĞİDİR..!  :)

NAMAZ CENNETİN ANAHTARIDIR..!
  ;)
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

"Yaşasın Zalimler İçin Cehennem"
24 Mart 2011, 23:04:53
ღ۩Bilgin۩ღ
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 1.936


Site
« Yanıtla #3 : 24 Mart 2011, 23:04:53 »

Namaz mu'minin ve mu'minenin miracıdır.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

16 Haziran 2014, 16:47:27
Pelinay
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.696


« Yanıtla #4 : 16 Haziran 2014, 16:47:27 »

Esselamü aleykum ve rahmetullah;evet namaz miracımız ama ne yazık ki birçoğumuz  namazda bu ruhaniyeti yakalyıp da yükselişe geçemiyoruz....beden namazda ama kafa nerelerde geziyor...kimin huzurundayız bilincinde bile değiliz...
Rabbimiz bizleri namazlarımızda gaflet içinde olmaktan muhafaza eylesin...bizlere namazın önemini,bilincini aşılasın,kalplerimize aşkını nakşetsin inşallah....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2 3 4 5   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes