๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Muvatta => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 13 Ekim 2011, 16:08:14



Konu Başlığı: Oğlak ve kuzuların zekâta tâbi oluşu
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 13 Ekim 2011, 16:08:14
14. Oğlak Ve Kuzuların Zekâta Tâbi Oluşu:



26. Süfyan b. Abdullah anlatıyor: Ömer b. Hattab beni zekât memuru tayin etmişti. Ben oğlak ve kuzuları da nisaba dahil edi­yordum. Bunun üzerine:

«— Oğlak ve kuzuları da sayıyorsun, fakat zekât olarak onlar­dan almıyorsun!» diye itirazda bulundular. Hz. Ömer'in huzuru­na gelince, olanları anlattım. Hz. Ömer:

„ — Evet, çobanların kucaklarında taşıdıkları oğlak ve kuzu­lar  nisap miktarına dahildir, fakat sen onları zekât olarak al­ma Onların mallarından etlik için besleneni, yavrusu olanı, yük­lü, olanı ve erkek hayvanlarını da alma,  Yavrularla en iyileri arasında adalete uygun olan da budur.» dedi.

îmam Malik der ki: Sahle, yeni doğan kuzu ve oğlaktır; rubbâ, yeni doğum yapıp yavrusunu büyüten hayvandır; mâhıd, hâmile hayvandır; eküle ise, yemek için beslenen etlik koyundur.

imam Malik der ki: Bir adamın elinde nisabı doldurmayacak miktarda koyun olsa, zekât memuru gelmeden bir gün önce bunlar kuzulasa ve kuzularla beraber nisaba ulaşsa bu koyunların zekâ­tını vermesi gerekir.

Koyunlar kuzularıyla beraber nisabı tamamlıyorsa zekât dü­şer, çünkü kuzular da -malın kân gibi- koyunlardan sayılır. An­cak şu durum müstesnadır: Adamın elinde nisap miktarına ulaş­mayacak kadar mal olsa ve satın alma, hibe veya miras yoluyla bunu nisaba ulaştırsa bu durumda bu mal için zekât vermek ge­rekmez. Ticaret malı da böyledir. Şayet para olarak değeri nisaba ulaşmıyor, bunu sattığı zaman elde ettiği kârla nisaba ulaşıyorsa, kârı anaparaya ekliyerek ikisine birlikte zekât vermesi gerekir. Bu kâr (nisabı tamamlayan fazlalık) satış dışında bir gelir veya mi­ras yoluyla elde edilmiş ise kazanıldığı veya varis olunduğu gün­den itibaren üzerinden bir sene geçmesi gerekir.

imam Malik der ki: Koyunun kuzusu ondan sayılır, tıpkı ka­zancın da asıl maldan sayıldığı gibi. Ancak bir açıdan farklılık gösterir. Şöyle ki: Adamın elinde nisap miktarına ulaşan altın ve­ya gümüşü var. Sonradan buna biraz daim ilave ediyor: Bir kimse önce elinde olan altın ve gümüşün zekâtını verir. Sonradan elde ettiğinin de zekâtını üzerinden bir sene geçtikten sonra verir. Yine bir adamın her biri ayrı ayrı sayıca nisaba ulaşmış koyun, sığır ve devesi olsa, daha sonra da bunlara biraz daha koyun, sığır ve deve katsa elindeki malların zekâtını verirken, bunların zekâtını da birlikte verir.

imam Malik bu mesele ile ilgili olarak: «îşte duyduğum en gü­zel hüküm budur.» der.