๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Muvatta => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 15 Ekim 2011, 17:03:44



Konu Başlığı: Hul Kadının Bedelli Boşaması
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 15 Ekim 2011, 17:03:44
11. Hul’ (Kadının Bedelli Boşaması)[19]



31. Yahya b. Saîd rivayet etti: Bana, Abdurrahman'ın kızı Am-re, Ensar'dan Sehl'in kızı Habibe'den nakletti: Habibe, Kays b. Şemmas'ın oğlu Sabit'in nikâhlısı idi. Allah'ın Resûlu (s.a.v.) sabah namazını kılmaya çıkınca, Sehl'in kızı Habibe'yi sabahın alaca karanlığında kapısının önünde beklerken buldu. Resûlullah (s.a.v.) ona:

«—Kimsin?» deyince, o da cevaben:

«— Ben, Sehl'in kızı Habibe'yim Ya Resûlallah!» dedi. Resû­lullah (s.a.v.):

«—Neyin var?» dedi. Habibe kocası hakkında:

«— Kocam Sabit b. Kays ile evli kalmamız imkânsız» dedi.

Kocası Sabit b. Kays gelince Resûlullah (s.a.v.) ona;

«—Bak (zevcen) Habibe neler söylüyor» dedi. Habibe:

«— Mehir olarak verdiklerinin hepsi yanımda (dilerse geri ve­ririm)» dedi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) Sabit'e:

«—Ona verdiklerini al» buyurdu. Sabit onları geri aldı. Ha­bibe kocasından ayrılarak ailesinin yanında kaldı.[20]

 

32. Ebû Ubeyde'nîn kızı Safiye'nin azatlı cariyesinin, her şeyi­ni kocasına vererek boşandığı ve bunu Abdullah b. Ömer'in hoş karşıladığı rivayet edilmiştir.[21]

Bedel (mal) karşılığı kocasından boşanan kadın hakkında imam Malik der ki: Kocası ona zarar ve sıkıntı verdiği veya hak­sızlık ettiği bilinirse boşama geçerli olur ve karısından aldığı mal­ları da geri verir. Benim duyduğum budur, fakihlerimizin ittifak ettiği hüküm böyledir.

imam Malik der ki: Bir kadının, kocasından aldığından faz­lasını vererek boşanması da caizdir.




[19] HuT, hal'kelimesinden alınmış, soymak anlamında isim yapılmıştır. Mânâ ile isim arasındaki münasebet, karı ile kocanın birbirlerine manen elbise mesabesinde olmasındandır. Birisi diğerinden ayrılmakla, sanki elbise çıkarılmış olmaktadır. Fıkıh dilinde, kadının, aralarında anlaşacakları ma? *\=yn para Karşı fiğin da kocasından boşanmasını sağlamasıdır.

[20] Ebu Davud, Talak, 13/17; Nesai, Talâk, 27/34; îbn Mace, Talak, 22

[21] Şeybanî, 562.

[22] Lian, lugatta: Lanet kökünden lâane fiilinin semaî masdan olup kovmak ve uzaklaştırmak anlamındadır. Mesala Allah, şeytan hakkında «kıyame­te kadar lanetim senin üzerinedir» buyurdu.

Şer'an Han: Kan-kocanın şehadet ehlinden olup kocanın karısına zina is­nat etmesi veya çocuğunun neksebinin kendisine ait olmadığım söylemesi neticesinde şahid de bulunmadığından aralarında geçen özel nitelikteki lanetleşmedir. Taraflar dörder defa Allah'a yemin ederek kendilerinin doğru, karşı tarafın yalancı olduğunu söylerler. Beşincisinde ise kendisi­nin yalancı karşı tarafın doğru olması halinde Allah'ın lanetinin üzerleri­ne olmasını istemeleridir. Lânetleşen karı-koca ayrılırlar. Artık ebediyyen evlenemezler.