๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Müttefekun Aleyh Hadisler => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 08 Ekim 2011, 22:24:30



Konu Başlığı: Vasiyetler Bölümü
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 08 Ekim 2011, 22:24:30
25-) Vasiyetler Bölümü
(Kitâbu'l-Vasıyye)


1098-) Abdullah b. Ömer (r.a.)'dan. Rasûlüilah (s.a.v.): "Müslüman bir kimsenin vasiyet edecek bir şeyi olup da, bu vasiyeti yanındayazılı olmadan iki gece geçirmesi doğru olmaz, "buyurmuştur.

(İki gece sınır belirtmek için değildir. Vasiyet yapacak bir şeyi olan kimsenin bunu beklemeden yazıya geçirmesi ifade edilmiştir. Nitekim hadisin Müslim ve Nesâî'de geçen diğer bir rivayetinde "üç gece " şeklindedir. Abdullah b. Ömer (r.a.), bu hadisi bildirdikten sonra: "Rasûlüilah (s.a.v.)'in böyle buyurduğunu duyduğum­dan bu tarafa yanımda vasiyetimin bulunmadığı hiç bir gece geçinmedim." demiştir.

(Müslim, Vasiyye: 1, Neseî, Vasâyâ: 1) [1129]

 

1099-) Sa'd b. Ebi Vakkas (r.a.) anlatır: "Veda Haca senesinde a-mansız tutulduğum hastalıktan dolayı Rasûlüilah (s.a.v.) beni ziyarete ge­lirdi. Kendisine: "Hastalığım çok ağırlaşt, ben mal mülk sahibiyim ve bir kı­zımdan başka da mirasçım yoktur. Malımın üçte ikisini sadaka olarak dağı­tabilir miyim?" dedim: "Hayır" diye buyurdu: "Yansını?" dedim: "Hayır" diye buyurdu ve devamla: "Üçte birini, aslında üçte biri de çoktur. Şüphesiz senin mirasçını zengin bırakıp göçmen, insanların yar­dımıyla geçinen muhtaç birisini bırakmandan daha iyidir. Şüphe­siz sen, Allah nzası için yaptığın her harcamadan hatla hanımının ağzına yiyecek koymandan bile mutlaka sevap alırsın." buyurdu. Kendisine: "Ey Allah'ın Rasûiü (burada ölüp) arkadaşlarımdan geride mi kalacağım?" dedim: "Sen asla gende kalmayacaksın hatta öyle salify amel işlersin ki, onunla dereceni yükseltip artınısın. Sonra belki öyle bir uzun ömür yaşarsın ki, sonunda seninle birtakım kimse­ler fayda görürken diğerleri senden zarar görür. Allah'ım, asha­bımın hicretini kemale erdir, hicretten onları geriye döndürme. Ancak zavallı olanSa'db. Havle'dir. "buyurdu.Sa'd b. Ebi Vakkas: "Rasûlüüah (s.a.v.) {bu sözüyle) Mekke'de vefat ettiği için Sa'd b. Havle hakkındaki üzüntüsünü belirtti" demiştir.

(Rasûlüüah (s.a.v.)'in Sa'd b. Ebi Vakkas (r.a.) hakkındaki bu sözü gerçekleş­miş, ölüm döşeğinden iyi olup kalkmış, Medine'ye dönmüştür. Kendisi Hicri 55. yılda vefat etmiştir. Bu hâdise Hicri 10. yılda olduğuna göre Efendimiz'in: "Belki öyle bir uzun ömür yaşarsın ki..."şeklindeki sözü tahakkuk etmiştir.) [1130]

 

1100-) İbni Abbas {r.a.): "İnsanlar, vasiyet edecekleri şeyin sınırı­nı üçte birden dörtte bire inmelidirler. Çünkü Rasülüliah (s.a.v.): "Üçte bir, üçte bir bile çok olur"'buyurmuştur, "demiştir. [1131]

 

1101-) Hz. Aişe (r.a.) anlatır: "Bir kimse Hz. Peygamber (s.a.v.)'e: "Annem birden öîüverdi, öyle zannediyorum ki, konuşsa idi sadaka ve­rirdi; eğer onun adına sadaka versem kendisine sevap olabilir mi?" de­di. O da: "buyurdu," [1132]

 

1102-) îbini Ömer (r.a.)'dan. Şöyle demiştir: "Ömer, Hayber'de bir arazi elde etti. Arkasından bu arazi hakkında görüşünü almak için Hz, Pey­gamber (s.a.v.)'e geldi ve: "Ey Allah'ın Rasûlü, Hayber'de Öyle bir mülk el­de ettim ki; şu ana kadar böyle güzel bir mülk benim elime asla geçmedi. Bu mülk hakkında bana ne buyurursun?" dedi. Rasülüliah (s.a.v.) de: "Di­lersen aslını vakıf yap, onu sadaka vermiş olursun "buyurdu. Ömer de oranın, aslı satılmaz, satın alınmaz miras olmaz, bağış yapılmaz diye vakıf yaptı. Ömer burayı fakirlere, akrabalara, kölelere, Allah yolunda bu­lunanlara, yolda kalmışlara, darda kalmışlara, sadaka olarak harcardı. Bu malın işini üstlenen kimsenin -mal sahibi olmaya kalkışmamak şartıyia-yemesi veya arkadaşına yedirmesinde bir sakınca yoktu," [1133]

 

1l03) Talha bl Musarrif: "Abdulian b- Ebû Evfâ (r.a.)'a: "Hz. Peygamber her (s a-v-) bir vas'Yette bulunmuş muydu?" dedim, o da: "Hayır" de-"Öyleyse nasıl olur? Vasiyet etmek insanlara emroiunmuştur." de-H-'m O da: "Allah'ın Kitabına sarılmayı vasiyet buyurdu." dedi." demiştir.masüiüllah (s.a.v.)'in vasiyet edecek kadar malı yoktu, bu nedenle kendisinin siyeti inal mülk vasiyet etme yerine Allah'ın Kitabına sarılma olmuştur.) [1134]

 

1104-) Esved b. Yezid'den. Âişe (r.a.)'ın yanında, Ali'nin, Hz. Pey-gamber'in vasisi olduğunu söylediler. O da: "Ne zaman ona vasiyet etmiş ki? Kendisi benim göğsüme veya kucağıma dayanmıştı. Bir tas istedi derken kucağıma düşüverdi. Onun vefat ediverdiğini bile anla­yamadım. Bu haldeyken ona nasıl vasiyette bulunmuştur?" dedi. [1135]

 

1105-) İbni Abbâs (r.a.): "Ah! O perşembe günü var ya perşembe günü" dedi ve ağladı, öyle ki gözyaşları yerdeki kumlan ıslatmıştt, şöyle devam etti: "Rasülüliah (s,a.v,)!in hastalığı perşembe günü şiddetlendi, bunun üzerine: "Bana yazı malzemesi getirin de bundan sonra asla sapmamanız için size bir şeyler yazdırayım." buyurdu. Ora­dakiler yazı malzemesi getirip-getirmeme konusunda tartıştılar. O da: "Bir Peygamberin yanında tartışma uygun düşmez" buyurdu. Tartışanlardan bir kısmı: "Rasülüllah (s.a.v,) rahatsızlığı nedeniyle ken­dinden geçmiş sayıklıyor olabilir" demişlerdi. O da: "Beni kendi ha­lime bırakın. Benim içinde olduğum hal, sizin benden istediği­nizden daha iyidir."buyurdu ve vefatı sırasında üç şey vasiyet etti: "Müşrikleri Arap Yanmadası'ndan çıkarınız, elçilere benim hediye verdi­ğim gibi hediyelerini veriniz" Üçüncüsünü ise unuttum." demiştir. [1136]


1106-) İbni Abbas (r.a.)'dan. Şöyle demiştir: "Rasülüliah (s.a.v.)'e ölüm hali geldiğinde içlerinde Ömer b. Hattab'ın da olduğu bir takım kimse­mde evde bulunuyordu. Hz. Peygamber (s.a.v.): "Gelin, size bir şeyler yazayım da benden sonra yoldan çıkmayasınız" buyurdu. Ömer:Rasûlüllah (s.a.v.)'in rahatsızlığı artmıştır, yanımızda Kur'ân var o bize dedi. Evde bulunanlar anlaşmazlığa düştü ve tartıştılar. Kimisi: Rasûlüüah (s.a.v.) size, kendisinden sonra asla yoldan çıkmayacağınızbir şeyler yazsın" diyordu. Kimisi de, Ömer'in dediğini diyordu. Neticede Rasûlüllah (s.a.v.)'in yanında gürültü ve anlaşmazlığı artırdı klan nda Rasûlüllah (s.a.v.) ontara: "Yanımdan buyurdu"[1137]


[1129] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 335.

[1130] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 335-336.

[1131] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 336.

[1132] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 336.

[1133] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 336.

[1134] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 337.

[1135] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 337.

[1136] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 337.

[1137] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 337-338.