๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Müttefekun Aleyh Hadisler => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 09 Ekim 2011, 21:22:59



Konu Başlığı: Güneş ve Ay Tutulma Namazı Bölümü
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 09 Ekim 2011, 21:22:59
10-) Güneş ve Ay Tutulma (Küsûf) Namazı Bölümü
(Kitâbu'l-Küsûf)


(Güneş ve Ay, Allah'ın bizlere verdiği büyük nimetlerden olup süresi geldiğinde kıyamet günü dürülüp atılacaktır. Güneş ve Ayın bize faydalarını bu sayfalarda an­latma imkanımız yoktur, ancak şu biline ki Güneşin, Ayın ve dünyanın belirli güçte çekim kuvvetleri olup bu kuvvetler fizikteki zıt kuvvetler ilkesine göre birbirlerine be­lirli uzaklıktan çekim gücü verdiğinden çok hassas bir denge ortaya çıkar. Sözgelimi,

Avın dünyamıza biraz yaklaşması sulann kabarmasına, biraz geri çekilmesi suların inmesine sebep olur.

Güneş aynı zamanda enerji kaynağıdır. Bugünkü verilere göre tüm insanların bir yıl­lık ürettiği enerji Güneşin bir dakikalık enerjisine eşittir. Dünya Güneşin yaydığı enerjinin iki milyonda birini alır. Dünyanın atmosferine Güneşten bir santimetre kareye dakikada iki kalori ererji gelir. Bu nedenle Güneşin normal süreden daha az ışık vermesi birtakım e-nerii kaybına neden olduğu gibi, bitkilerin üzerinde de olumsuz etki yapar, buzullann dengesiz biçimde artmasına neden olur. Bunun tersi de yine çeşitli zararlara sebep olur. Dolayısıyla birkaç dakika süren Güneş tutulması uzun süre devam eder veya sıkça tekrar ederse bir musibet ve bela olarak karşımıza çıkar.

Yukanda belirttiğimiz gibi gezegenler uzayda birbirlerini çeken zıt kuvvetler esasına göre kurulmuş bir düzen içerisinde hareket eder. Çekim kuvvetlerinin arasına giren bir engelin çekim dengesini bozacağı tabiîdir. Bu nedenle Güneş ve Ay tutulması esnasında çekim dengesinin bozulması neticesinde hareket seyrinde düzensizliklerin meydana gel­mesi muhtemeldir, med-cezir hadisesi bunun en güzel örneğidir. Kesin olmamakla birlikte yeryüzünde meydana gelen birtakım hareketler neticesi görülen afetlerin bir kısmının söz konusu tutulmalarla bağlantılı olma ihtimali düşünülür.

Diğer taraftan Güneş ve Ay tutulmaları, kıyamet koptuğu esnada atmosfer or­tamında meydana gelen çözülmeleri hatırlatır. Böyle önemli ve musibet gelme İhti­malinin bulunduğu bir ortamda Müslümanın ne yapması gerektiğini Efendimiz ya­şayarak göstermiştir: Allah'a sığınmak, günahları hatırlayıp dua ve istiğfar yapmak, namaz kılmak. "Allah bu tutulma ile kullarını korkutur." ifadesi de bize bu o-layların bir uyarı niteliğinde olduğunu, kıyamet koptuğunda artık tutulan Güneşin bir daha tekrar gelemeyeceğini bildirir. Bu gibi zamanlarda Efendimiz'in yaptığı uygu­lamaları örnek alıp davul çalma, silah atma, ateş yakma vb. diğer batıl uygulamaları terk etmeli, işi Güneş ve Ayın Rabb'ine havale etmeliyiz.

Yüce Rabb'imiz şöyle buyurur: «Gece, gündüz, Güneş ve Ay Allah'ın de-lillerindendir. Ne Aya ne de Güneşe secde etmeyiniz. Bunların yaratıcısı olan Allah'a secde ediniz.» (Fussüet: 37)

Güneş tutulmasında Efendimiz'in telaşa kapılmasının bir diğer nedeni de, ne zaman kopacağı belli olmayan kıyametin. Güneşin tutulup dürülmesi sonucu mey­dana geleceğinden "Acaba kıyamet mi kopuyor?" diye endişeieninesidir.

«İnsan kıyamet günü ne zamanmış diye sorar. Göz kamaştığı, Ay ka-rartıldığı, Güneşle Ayın bir yere toplandığı zaman. O gün "kaçış nereye" diyecek.» (Kıyâme: 5-10) [575]

 

544-) Hz. Aişe (r.a.)'dan, şöyle demiştir: "Rasûlüüah (s.a.v.) dö­neminde Güneş tutuldu, bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.v.) halka namaz Kıyama durdu ve kıyamı uzun tuttu sonra rukûya gitti ve rukûyu da uzun tuttu sonra tekrar kıyama durdu, kıyamı uzun tuttu ama bu kıyam birinci kıyamdan daha kısadır, sonra tekrar rukûya gitti kûyu uzun tuttu ama bu rükû birinci rukûdan daha kısadır, arka-S|ndan secdeye gitti ve secdeyi de uzun tuttu. İkinci rekatta da birinci rekatta yaptığını yaptı. Arkasından namazdan çıktı, Güneş açılmıştı. Ar­kasından halka hutbe verdi, Allah'a hamdü senada bulundu ve sonra: "Şüphesiz Güneş ve Ay Allah'ın delillerindendir. Bir kimsenin ne ölümü ne de hayata gelmesi nedeniyle tutulmaz. Siz bunu gördüğünüzde tekbir getiriniz, Allah'a dua ediniz, namaz kılı­nız, sadaka veriniz, "buyurdu sonra da/ "Ey Muhammed Ümmeti! Vallahi, kadın veya erkek bir kulunun zina etmesi konusunda Allah'tan daha kıskanç hiçbir varlık yoktur. Ey Muhammed Ümmeti! Vallahi, eğer benim bildiğimi siz bilseydiniz az güler, çok ağlardınız, "buyurdu. [576]

 

545-) Hz. Peygamber (s.a.v.)'in hanımı Âişe (r.a.), şöyle demiştir: "Rasûlüllah (s.a.v.)'in sağlığında güneş tutuldu. Rasûlüllah (s.a.v.), mescide çıkıp namaza durdu, tekbir getirdi. Halk da kendisinin arkasın­da saf tuttu. Rasûlüllah (s.a.v.)'e uzun bir kıraat yaptırıldı. Arkasından tekbir getirip uzun bir rükû yaptı, başını rukûdan kaldırdı ve: "Semiallâhü limen hamiden, Rabbena leke'l-Hamd" dedi (secdeye gitmedi) ayakta durdu yine uzun bir kıraat yaptırıldı ama bu kıraat birinciden az idi sonra tekbir getirip uzun bir rükû yaptı ama bu birinci rukûdan kısa idi. Arkasından: "Semiallâhü limen hamideh, Rabbena leke'l-Hamd" dedi ve secdeye gitti. Sonra diğer rekatta da aynısını yaparak dört sec­de ve dört rukûyu tamamladı, namazı bitirmeden önce de güneş tu­tulması sona erdi. Sonra ayağa kalkarak hajka konuşma yaptı (hutbe verdi) gerektiği şekli ile Allah'a hamdetti arkasından şöyle buyurdu: "Şüphesiz ki, Güneş ve Ay, Allah 'm gelen iki delildir. Bunlar ne bir kimsenin ölümü ne de dünyaya gelmesi nedeniyle tutulur­lar. Ancak siz bunu gördüğünüzde namaz kılmaya sığınınız." [577]

 

546-) Hz. Aişe (r.a.): "Güneş tutuldu, bu nedenle Hz. Peygamber (s.a.v.) namaz kıldı ve uzun bir sure okudu, sonra rukûya gitti ve rukûyu uzun tuttu, arkasından başını kaldırdı ve diğer bir sureye başladı, sureyi bi­tirdiğinde rukûya gitti, secde yaptı. İkinci rekatta da aynısını yaptıktan son­ra:   "Güneş ve Ay Allah'ın delillerinden iki delildir. Bu durumu gördüğünüzde sizden budurum/sıkıntı gidenedeğin namaz kılı­nız. Şu makamımda /namaz kıldığım yerde vadolunduğum her şeyi gördüm. Hatta benim ileriye doğru gittiğimi gördüğünüzde, cennetten bir salkım almak istememi bile gördüm. Beni geriye çekilir gördüğünüzde birbirini kırıp geçirir halde cehennemi gör­düm. Yine burada, adak develerini ilk başlatan Amrb. Luhay'ı da gördüm, "buyurdu." demiştir. [578]

 

547-) Aişe (r.a.) anlatır: "Yahudi bir kadın kendisinden dilenmek için gelmiş: "Allah seni kabir azabından korusun" demiş, bunun üzerine Aişe (r.a.), Rasûlüllah (s.a.v.)'e: "İnsanlara kabirlerinde azab olunur mu?" diye sormuştu. Rasûlüllah (s.a.v.) kabir azabından Allah'a sığınan sözler söyledi. Rasûlüllah (s.a.v.) sabahleyin bir bineğe bindi arkasın­dan Güneş tutuldu ve kuşluk vakti geri döndü. Sonra Rasûlüllah (s.a.v.) hanımfannın odalan arasında dolandı ve arkasından namaza durdu. Halk da arkasında namaza durdu. Namazda uzun bir kıyam yaptı, sonra uzun bir rükû yaptı sonra rukûdan başım kaldırdı, uzun bir süre ayakta durdu -bu ayakta durma birinci kıyamdan daha azdır- son­ra uzunca bir rükû yaptı -bu, birinci rukûdan daha azdır- arkasından başını kaldırdı ve secdeye gitti. Sonra yine uzun bir kıyam yaptı -bu da birinci kıyamdan daha azdır- sonra tekrar uzunca bir rükû yaptı -bu da birinci rukûdan daha azdır- arkasından başını kaldırıp secdeye gitti ve namazdan çıktı, Allah'ın konuşmasını istediği kadar konuştu, arkasın­dan da kabir azabından (Allah'a) sığınmalarını emretti." [579]

 

548-) Esma (r.a.) anlatır: "Aişeye geldim, kendisi namaz kılıyordu: 'Halkın bu durumu da ne?" dedim. Başıyla gökyüzünü işaret etti bir de bakbm ki insanlar da namazdalarmış. Aişe: "Subhanellah" dedi, ben de: Bu, bir işaret midir?" dedim. "Evet" anlamına başıyla işaret etti, ben de namaza durdum, sonunda bende baygınlık baş gösterdi, başıma su dök-mey   ba§ladım. Arkasından Rasûlüllah (s.a.v.) Allah'ı hamd ve sena ile t    sonra şöyle buyurdu: "Şu makamımda/namaz kıldığım ye- bana gösterilmeyen hiçbir şey kalmadı, cennet ve cehenneme varıncaya kadar her şeyi gördüm. Bana sizin kabirlerinizde Deccâl Mesih fitnesi gibi -veya Deccâi Mesih fitnesine yakın- imti­hana uğrayacağınız bildirildi: "Bu adam hakkındaki bilgin nedir?" denilecek, mümin -veya yakinen inanan- kimse: "O, Allah'ın elçisi Muhammed'dir, bize açık deliller ve hidayet getirdi biz de kabul edip uyduk, üç defa o, Muhammed'dir" diyecek, kendisine: "Se­nin ona yakinen inandığını öğrenmiş olduk haydi şimdi rahat u-yu" denilecek. Ancak Münafık veya şüpheye kapılmış kimse- ise: "Bilemiyorum, insanların birtakım şeyler söylediğini duydum ben de söyledim " diyecektir."

(Hadiste geçen -veya- ifadesi hadisi, Hz. Esma (r.a.)'dan rivayet eden ravinin, ke­limenin hangisi olduğunda şüpheye düştüğünden, Esma (r.a.) hangisini söyledi bi­lemiyorum" demiştir. Bu kılınan namaz, güneş tutulması namazıdır, Buhârînin diğer bö­lümlerde getirdiği rivayetlerde bu husus bildirilmektedir, (vudû: 37, Küsûf; 10) Bu konuda Güneş ve Ay tutulması bölümüne bakınız. Hz. Peygamber (s.a.v.) Güneş tutulmasında iki rekat namaz kılmış ancak namaz çok uzun sürmüştür, hatta Güneş tutulmasının sona ermesine kadar namaz devam etmiştir. Böyle bir uzun namazda dayanamayıp rahatsız olanlar çıkmıştır. Hadisi rivayet eden Hz. Esma (r.a.) da bunlardandır.. Kendisi rahatlamak için başına su dökmüştür. Bu su dökme namazın İçinde mi yoksa namazdan sonra mıdır İfade tam olarak açık değildir. Namaz içerisinde ise bu hareketin namazı bozmayacak ka­dar ameli kalil, yani az bir hareket olduğu belirtilir. Ancak bu baygınlığın namaz bitip de hutbe dinleme esnasında olma ihtimali de vardır.) [580]

 

549-) İbni Abbâs (r.a.) anlatır: "Rasûlüllah (s.a.v.) döneminde Güneş tutuldu ve bu nedenle Rasûlüllah (s.a.v.) namaz kıldı, kendisiyle birlikte halk da namaz kıldı. Bakara Suresi kadar uzunca bir kıyama durdu. Sonra uzunca bir rükû yaptı arkasından başını kaldırdı ve yine uzunca bir kıyama durdu -Bu, birinci kıyamdan daha azdı- Sonra da uzunca bir rükû daha yaptı -bu da birinci rukûdan daha azdı- arkasın­dan da secdeye gitti. Sonra uzunca bir kıyam yaptı -bu da birinci kı­yamdan daha azdı- arkasından uzunca bir rükû yaptı -bu da birinci rukûdan daha azdı- Arkasından başını kaldırdı ve uzunca bir kıyam yaptı -bu da birinci kıyamdan daha azdı- Sonra bir uzun rükû daha yaptı -bu da birinci rukûdan azdı- Sonrada secdeye gitti ve Güneş açı­lınca namazdan çıktı ve: "Şüphesiz Güneş ve Ay Allah'ın delille­rinden bir delil olup bir kimsenin ölümü veya dünyaya gelmesi nedeniyle tutulmazlar. Siz bu durumu gördüğünüzde Allah'ı zikredin "buyurdu: "Ey Allah'ın Rasûlü, namazında yerinde iken Senin bir şeye uzandığını, sonra geri geri çekildiğini gördük?" dediler, o da: "Ben cenneti gördüm ve bir salkıma uzandım eğer onu alabil-seydim dünya durdukça ondan yerdiniz. Bana cehennem de gösterildi, bugünkü kadar böyle feci bir manzara asla görme­dim, cehennemliklerin çoğunun kadınlar olduğunu da gör­düm."buyurdu: "Ey Allah'ın Rasûlü, neden böyledir?" denildi: "Nan­körlüklerinedeniyle"'buyurdu: "Allah'a karşı mı nankörlük ederler?" denildi: "Kocalarına karşı nankörlük ederler, iyiliği inkâr eder­ler. Eğer onlardan birisine bir ömür boyu iyilik yapsan sonra da senden (hoşlanmadıkları) bîr şey görse: "Senden asla bir iyilik görmedim." der. "buyurdu." [581]

 

550-) Abdullah b. Amr (r.a.): "Rasûlüllah (s.a.v.) döneminde Gü­neş tutulduğunda: "İnne's-Salâte Camiatun (=Şüphesiz namaz toplayı­cıdır)" diye seslenildi" demiştir.

(Bu ifade "Haydin namaz kılmak için toplanın" anlamına halkı namaza çağır­mak için ezan yerine kullanılmıştır.) [582]

 
551-) Abdullah b. Mes'ûd (r.a.)'dan. Rasûlüllah (s.a.v.): "Güneş ve Ay insanlardan hiç birinin ölümü üzerine tutulmaz. Ancak bu ikisi Allah'ın delillerinden iki delildir. Bu durumu gördüğü­nüzde hemen namaz kılmaya buyurmuştur. [583]

 
552-) Ebû Mûsâ (r.a.) anlatır: "Güneş tutulmuştu. Hz. Peygamber (s.a.v.) kıyamet kopacak korkusuyla endişe içinde ayağa kalkıp mesci­de gitti ve kendisini yapar gördüğüm en uzun kıyam, rükû ve secdeler-te namaz kıldırdı, arkasından: "Allah'ın gönderdiği bu deliller hiç­bir kimsenin ne ölümü ne de hayata gelmesi nedeniyle olmaz. Ancak Allah, bu tutulma ile kullarını korkutur. Bu nedenle böyle bir şey gördüğünüzde Allah'/ anmaya dua etmeye ve is­tiğfara sığınınız, "buyurdu. [584]

 

553-) Abdullah b. Ömer (r.a.)'dan. Kendisi, Rasûlüllah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunun bildirirdi: "Güneş ve Ay, ne birisinin ölümü nede dünyaya gelmesi üzerine tutulur. Ancak, bu ikisi, Allah'ın delillerinden bir delildir. Bu nedenle bunları böyle gördüğü­nüzde hemen namaz kılınız." [585]


554-) el-Muğîra b. Şu'be (r.a.) anlatır: "Rasûlüllah (s.a.v.) döne­minde oğlu İbrahim'in vefat ettiği gün Güneş tutuldu. Bunun üzerine halk: "Güneş İbrahim'in vefatı nedeniyle tutuldu" dedi. Rasûlüllah (s.a.v.): "Şüphesiz Güneş ve Ay bir kimsenin ne ölümü ne de hayata gelmesi nedeniyle tutulur. Eğer bunu görürseniz na­maz kılıp Allah'a dua ediniz, "buyurdu. [586]


[575] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 178-179.

[576] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 179-180.

[577] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 180.

[578] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 180-181.

[579] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 181.

[580] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 181-182.

[581] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 182-183.

[582] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 183.

[583] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 183.

[584] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 183.

[585] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 184.

[586] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 184.