Konu Başlığı: Cuma Namazı Bölümü Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 09 Ekim 2011, 22:03:57 7-) Cuma Namazı Bölümü (Kitâbu'l-Cumua) 506-) Abdullah b. Ömer (r.a.)'dan. Rasûlüllah (s.a.v.): "Sizden biriniz Cuma namazına gelirse boy abdestialsın " buyurmuştur[537] 507-) Abdullah b. Ömer (r.a.)'dan. Ömer b. Hattab (r.a.), Cuma günü hutbe verirken Rasûlüllah (s.a.v.)'in ashabından bir kemse içeri girdi, Ömer, bu kimseye: "Bu vakit hangi vakit?" diye seslendi. O da: "Bu gün meşguliyetim vardı, evime gidermeden ezanı duydum, namaz abdestinden fazla da bir şey yapamadım" dedi. Ömer: "Rasûlüüah (s.a.v.)'in gusüi abdesti almayı emrettiğini bildiğin halde bir de sadece namaz abdestiyle geldin öyle mi!" dedi Diğer bir rivayet ise "Ömer b. Hattab, Cuma günü hutbe verirken Osman b. Affan içeri giriverdi " şeklindedir, [538] 508-) Ebû Saîd el-Hudri (r.a.), Hz. Peygamber (s.a.v.)'in: "Cuma günü boy abdesti almak, akil-baliğ olmuş herkese gereklidir." buyurduğunu rivayet etmiştir. [539] 509-) Hz. Aişe (r.a.): "Cuma günü insanlar şehir dışındaki yayla ve köylerinden nöbetleşe olarak, toz duman içerisinde gelirler, toza tere bulanırlar, kendilerinden ter kokusu çıkardı. Bir defas-nda benim yanımda iken Rasûlüllah (s.a.v.)'e onlardan bir adam geldi. Hz. Peygamber (s.a.v.) de ona: "Keşke siz şu güttünüz için temizlenmiş oi-saydmız,"buyurdu" demiştir. [540] 510-) Hz. Aişe (r.a.)'dan. İnsanlar kendi işlerini kendileri görür ve uma namazına geldiklerinde de iş gördükleri elbiseleri ile gelirlerdi. U yüzde" kendilerine "keşke yıkansaydınfz" denilirdi. [541] 511-) Ebû Said el-Hudri (r.a.): "Rasûlüllah (s.a.v.)in: "Cuma günü boy abdesti almak, buiabiiirse misvak/anmak ve koku sürünmek her büiuğ çağına eren kimseye gereklidir" diye buyurduğuna şahitlik ederim." demiştir. [542] 512-) İbni Abbâs (r.a.)'a: "Hz. Peygamber (s.a.v.)'in: "Cuma günü cünüp olmasanız bile boy abdesti alın, başınızı yıkayın, koku sürünün."buyurduğunu söylediler?..." denildi. O da: "Gusül için evet derim ama kokuyu bilmiyorum." demiştir. [543] 513-) Ebû Hureyre (r.a.); "Rasûlüllah (s.a.v.): "Bizsonda gelenler kıyamet günü ilk başta olanlarız. Bizden önce, onlara kitap verildi, bize de onlardan sonra verildi. Onların, üzerinde anlaşmazlığa düştükleri şu gün ki -Allah bize doğruyu gösterdi-ertesi gün Yahudilerin, öbür gün de Hıristiyanlarındır." buyurdu, biraz sustu ve/ "Her Müslümanın yedi günde, birgün başını ve vücudunu yıkaması gerekir, "buyurdu." demiştir. [544] 514-) Ebû Hureyre (r.a.)'dan. Rasûlüllah (s.a.v.); "Kim cuma günü, cünüpiük guslü gibi yıkanır sonra da ilk vakitlerde mescide giderse, bir deve sadaka vermiş gibi olur. Kim ikinci saatte giderse, bir inek sadaka vermiş gibi olur. Kim üçüncü saatte giderse, boynuzlu bir koç sadaka vemiş gibi olur. Kim dördüncü saatte giderse, bir yumurta sadaka vermiş gibi olur. İmam (minbere) çıktığında melekler öğüde kulak vermek için içeriye gelirler, "buyurmuştur. (Hadiste geçen "vy" fiili bir şeyi yaklaştırmak, bir şeyi sunmak anlamlarına gelir. Bu nedenle biz sadaka verme diye çeviri yaptık. Nitekim bazı rivayetlerdetakdim etti, şeklindedir. (Bakınız. Nesei, Cuma: 13, Ahmed b. Hanbel, Müsned, II. 272, 457, m. 81) şeklinde geçmektedir. Hadiste belirtilen saatlerden ne kastedildiği kesin olarak bil inememiştir. Eğer bunlardan gündüzün eşit parçalara bölünmüş vakit birimleri kastoiunmuş ise bu saatlerin başlangıcında da ihtilaf vardır. Şöyle ki zaman bilimcilerine göre gündüzün ilk '^şiangıcı. Güneşin doğması ile başlar. Buna göre ilk saat Güneşin doğmasından sonraki sürededir. Seri ıstılahta ise gündüzün ilk başlangıcı, sabah namazının girdiği fecirle başlar. Hadisteki "saat" İfadesinin başlama noktası bu yönden farklıdır. Diğer taraftan bazı âlimler hadisteki "saat" ifadesinin şu anda ku I la n a g eldiğ imiz zaman birimini ifade etmediğini, burada cuma günü mescide önce gelmeye teşvik için ilk aelenlerin sevabı anlatılmak istendiğini belirtmişlerdir. (Aynî, umdetu'l-Kârî, v. 252) Nitekim, Nesefnin diğer bir rivayeti İle İbni Mâce'nin rivayeti Cumaya erken giden..." şeklindedir. DârimPnin rivayeti ise Cumaya acele edip Önce gelen..." şeklindedir. (Neseî, Oımua: 13; İbni Mâce, İkâmetiı's-Salât: 82; Dârimî, Salât: 193) [545] 515-) Ebû Hureyre (r.a,) Rasûfüllah (s.a.v.)'in: "Cuma günü i-mam hutbe verirken arkadaşına: "Sus" desen boş davranışta bulunmuş olursun. "(Cumanın sevabım kaçırırsın) buyurduğunu söylemiştir. [546] 516-) Ebû Hureyre (r.a.)'dan. Rasûlüllah (s.a.v.), cuma gününü dile getirdi ve: "Bugünde bir süre vardır ki Müslüman bir kul namaz kılmak için doğrulduğunda bu zamana rastlar da Allah'tan bir şey isterse istediğini mutlaka verir" b'uyurdu, sürenin kısa olduğunu eliyle işaret ederek gösterdi. [547] 517-) Ebû Hureyre (r.a.), Rasûlüliah (s.a.v.)'i: "Bizden önce kendilerine kitap verilmesi nedeniyle, biz sonda gelenler kıyamet günü ilk başta olanlarız. Onlar Allah'ın kendilerine farz kıldığı şu günleri hakkında anlaşmazlığa düşmüşlerdir. Ama Allah bize yol gösterdi, bu nedenle insanlar bugün hakkında bizim arkamızdan gelirler, Yahudiler yarın, Hıristiyanlar da öbürgün"diye buyururken işittiğini söylemiştir. [548] 518-) Sehl (r,a.)ı "Rasûlüllah (s.a.v.), döneminde ancak cuma namazından sonra Öğle yemeğini yer, öğle uykusuna yatardık" demiştir. [549] 519-) Seleme b. Ekvâ (r.a.)'dan. Şöyle demiştir: "Güneş tepe noktasından meylettikten sonra Rasûlüllah (s.a.v.) ile birlikte cuma nama-2|nı kılar namazdan sonra gölge yerler araştırarak dönerdik." Diğer bir rivayet ise "Rasûlüllah (s.a.v.) ile birlikte Cuma namazınardık namazdan dönerken gölgelenebileceğimiz kadar duvarların 9ölgesini bulamazdık." şeklindedir. [550] 520-) Abdullah b. Ömer (r.a.): "Hz. Peygamber (s.a.v.) ayakta hutbe verir sonra oturur tekrar ayağa kalkardı aynen şimdi yaptığınız gibi" demiştir. [551] 521-) Câbir b. Abduliah (r.a.): "Biz Hz. Peygamber (s.a.v.) üe birlikte namaz kılacağımız sırada yiyecek yüklü bir kervan geliverdi. Cemaat hemen kervana koştu, sonunda Hz. Peygamber (s.a.v.)'in yanında sadece on iki kişi kaidı. Bunun üzerine: «Onlar bir ticaret yahut bir oyun, bir eğlence gördüklerinde seni ayakta bırakıp ona yönelip dağıldılar...» (Cuma: ıi)ayeti indi." demiştir. [552] 522-) Ya'lâ b. Ümeyye (r.a.) Hz. Peygamber (s.a.v.)'i minberde: "Ve Nü dev, Yâ Mali... (=Ey Mâlik, diye seslendiler...)" zuhruf: 77) ayetini okurken işittim." demiştir. [553] 523-) Câbir b. Abdullah (r.a.) anlatır: Hz. Peygamber (s.a.v.) cemaate cuma hutbesi verdiği sırada bir adam geldi, Rasûlüllah (s.a.v.): "Ey falan namaz kıldın mı?"'buyurdu, oda: "Hayır" dedi. Rasûlüllah (s.a.v.): "Kalk, iki rekat namaz kır'buyurdu. [554] 524-) Câbir b. Abdullah (r.a.), şöyle demiştir; "Hz. Peygamber (s.a.v.) hutbe verirken: "Sizden biriniz (mescide) geldiğinde, imam hutbe verirken veya (minbere) çıkmış iken (bite oisa) iki rekat (nafile) namaz kılsın "buyurdu" (Yukandaki hadis gereğince mescide giren kimse Tahiyyetu'l-Mescid (-Mescidi selâmlama) namazı kılar, Ancak Hz. Peygamber (s,a,v.)'in yukandaki emrinin özel, imam hutbe verirken susup dinlemeyi emreden hadislerin (bakınız, sis. hadis) genel olması nedeniyle, hutbe sırasında bu namazın kıiınmayacağı belirtilmiştir. Konu hakkında mezheplerin görüşleri değişiktir. İmam Safi, Ahmed b. Hanbel ve bir kısım muhaddis fikıhglar, yukandaki hadisi delil alarak imam hutbe okurken olsa bile bu namazın kılınabileceği görüşündedirler. Diğer taraftan İmam Mâlik, Leys b. Sa'd, İmam Azam Ebû Hanife, Süfyân es-Sevrî ve sahabe ve taiinden pek çok kimse hutbe sırasında bu namazın kılınamayacağı görüşündedirler. Bu konudaki aynnülar için bakınız, Ayni, umdetu-hKâri, v. 323-327) [555] 525-) Ebû Hureyre (r.a.): "Hz. Peygamber (s.a.v.) Cuma günü sabah namazında "Elif. Lârn. Mîm. Tenzîtu..." diye başlayan es-Secde Suresi ile "Hei etâ ale'l-İnsâni hînun mine'd-Dehri..." diye başlayan ed-Dehr (İnsan) Suresi'ni okurdu." demiştir. [556] [537] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 169. [538] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 169. [539] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 169. [540] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 169. [541] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 169. [542] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 170. [543] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 170. [544] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 170. [545] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 170-171. [546] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 171. [547] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 171. [548] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 171. [549] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 171. [550] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 171. [551] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 172. [552] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 172. [553] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 172. [554] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 172. [555] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 172. [556] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 172-173. |