> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Mütevatir Hadisler > Uyarı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Uyarı  (Okunma Sayısı 1053 defa)
04 Ekim 2011, 21:47:37
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 04 Ekim 2011, 21:47:37 »



UYARI

Alimler, kendisini doğrulayan ve (bir takım manevi) karinelerle kuşatıl­mış haberin vahidin bilgi ifade edip etmediği konusunda ihtilaf etmişlerdir. Buna göre haberi vahid, bilgi ifade etmektedir mi? Yoksa mutlak olarak mı bilgi ifade etmektedir?

Haberin vahidin karinelerle[1] bilgi ifade ettiği görüşü; Âmidî, İbn Hâcib ve bir çoklarının görüşüdür.

İmam Sübkî’de “Cem’u’l-Cevâmi”de bu görüşü tercih etmiştir. Alimlerin çoğunun görüşü de, karineler bulunuyorsa, haberin vahidin bilgi ifade ettiği­dir.

Tac es-Sübkî ise “Şerhu’l-Muhtasar”da bu görüşün doğru olduğunu be­lirtmektedir.

İkinci görüş ise; haberi vahidin, mutlak olarak bilgi ifade etmesidir.

Bu görüş, İmam Ahmed’e dayandırılmıştır. Fakat bunda içinden çıkılmaz bir durum var.

Üçüncü görüş ise; Üstad Ebu İshâk el-İsferâînî ve İbn Fûrek ise, haberin vahidin, nazarî bilgi olarak müstefiz ifade ettiğini söylemişlerdir.  

Sübkî  “Cem’u’l-Cevâmi”de bu mesele hakkında dört görüş bildirmiştir.

Hadis imamlarından bir çoğu, kişinin kendisiyle mutmain olduğu ve kendisiyle elbette ihtimalin kalmadığı karineli haberi vahidin nazarî ilim ifade ettiği görüşünü tercih etmiştir.

İbnu’s-Salâh (ö. 643/1245) “Ulûmu’l-Hadîs” adlı eserinde ileri sürdü­ğüne göre; içlerinde Şâfiî’lerden Ebu İshâk, Ebu Hâmid el- İsferâînî, kadı Ebu’t-Tîbi, şeyh Ebu İshâk eş-Şirâzî; Hanefîlerden İmam Serahsî; Mâlikîler­den kadı  Abdulvehhâb; Hanbelilerden Ebu Ya’lâ, Ebu’l-Hattâb, İbn Zâğûnî ile İbn Teymiyye’nin bulunduğu bir grup imamın, sıhhati kesin olan ve kendi­siyle bilginin hasıl olduğu, fakat mütevatir hadis gibi tevatür derecesine ulaş­mayan, Hz. Peygamber (s.a.v)’e ulaşan bir senedle Buhârî ve Müslim’in it­tifak ederek yada ikisinden birinin tahric ettiği haberi vahidin bilgi ifade ettiğine hükmetmişlerdir.

Buhârî ve Müslim’de yada ikisinden birinde Hz. Peygamber (s.a.v) hak­kında bir şey işiten kimse, Buhârî ve Müslim’in yüceliğini, büyüklüğünü ve araştırmalarının şeffaf olduğunu görür. İcmalarında hatadan masum olan ümmet, bu iki kitabı tasdik ve amel olarak kabul etmiştir.

Ümmet, mütevatir derecesinden düşen haberi vahidin nazarî bilgi ifade ettiğini kabul etmiştir.

Nevevî “Takrîb”de bu görüşün aksi olan “Buhârî ve Müslim’in rivayet ettiği hadislerin kuvvetli zan ifade ettiği” şeklindeki  görüşü tahkikçilere ve bir çok kimselere dayandırmıştır.

İmam  Nevevî “Şerhu’l-Müslim”de der ki: “İbn Burhân’ın, İbnu’’s-Sa­lâh’ın konu ile ilgili olarak kitabında söylediklerini söyleyen bir kimseyi ayıp­laması doğru bir davranış değil ve bu hatasında da aşırı gitmiştir.”

Suyûtî’de “Şerhu’t-Takrîb”de der ki: “İbn Abdusselam, İbnu’’s-Salâh’a karşı söylediği bu sözüyle ayıp etmiştir.

Bazı mutezililer, ümmet bir hadisle amel ettiği zaman bu, o hadisin sıh­hatinin kesin olduğunu gerektirdiği görüşündeler. Fakat bu, çirkin bir görüş­tür.”

Hafız İbn Hacer’de, Nevevî’nin “Şerhu’l-Müslim”de konu ile ilgili bir çok kimsenin söylediği görüşleri çeşitli yönlerden söylemiştir.

Tahkik ehline gelince, onlar, İbnu’’s-Salâh’ın; Buhâri ve Müslim’in riva­yet ettiği hadislerin bilgi ifade ettiği ile ilgili görüşünün doğru olduğunu be­lirtmişlerdir.

“Şerhu’n-Nuhbe”de karinelerle elde edilen haberi vahidin, tercih edilen görüşe göre nazarî bilgi ifade ettiğini belirttikten sonra konu ile ilgili olarak aynen şöyle der:

“Karinelerle elde edilmiş haberi ahadın, birkaç çeşidi vardır.

1. Bunlardan birisi; Buhâri ve Müslim’in “Sahîh”lerinde tevatür derece­sine ulaşmadan rivayet ettikleri hadislerdir. Bu durumu, bir çok karine ku­şatmıştır.

Buhâri ve Müslim’in bu önemli işteki büyüklüğü ve sahih hadisi belirle­mede diğerlerinden üstün oldukları ortadadır. Zaten alimler de, bu iki kitabı kabul etmişlerdir. Bu kabullenme, tevatüre nispetle bir çok kısa yoldan gele­rek bilgi ifade etmesi daha kuvvetlidir. Bu görüş, hafızlardan hiçbirinin bu iki kitapta kusur görmemesi ve bu iki kitapta vaki olan deliller ararsında çelişki meydana gelmemesi sebebiyle ileri sürülmüştür.

Şöyle ki; birbirine iki zıt şeyden, birini diğerine yada başka bir şeye ter­cih etmeksizin ikisinin de doğruluğuna hükmederek bilgi ifade etmesi imkan­sız olduğundan böyle bir şey kesinlikle tercih konusu olamaz. Çünkü icma, o şeyin sıhhatinin kesinliğini kabulü üzere hasıl olmuştur. Eğer o şeyin sıhhati­nin kesinliği üzere değil de amelinin vücubu üzerinde ittifak ettiler denilse, bunu kabul etmeyiz. Kabül etmemenin dayanağı ise, onların sahih olan her şeyle amel etmenin vücubu üzerinde ittifak etmeleridir. Çünkü Buhâri ve Müslim, sahih olmayan bir şey rivayet etmemişlerdir. Eğer sahih olmayanı rivayet etmiş olsalardı, sahih olma hususunda bu iki kitap için üstünlük sabit olmazdı. İcma, bu iki kitabın sahih olduğunu gösteren üstünlük üzerine hasıl olmuştur.

Buhâri ve Müslim’in rivayet ettiği hadislerin, nazarî bilgi ifade ettiğini be­lirtenlerden bazıları şunlardır: Üstad Ebu İshâk el-İsferâînî, hadis imamların­dan Ebu Abdullah el-Humeydî, Ebu’l-Fadl ibn Tâhir ve daha bir çokları. Sözkonusu üstünlüğün, Buhâri ve Müslim’in rivayet ettikleri hadislerin, ha­dislerin en sahih oldukları denilmesi muhtemeldir.

2. Bunlardan birisi de, ravilerinin zayıflığından ve iletlerden uzak olan ve ayrı ayrı geliş yollarına sahip olan meşhur hadistir. Meşhur hadisin nazarî bilgi ifade ettiğini ise; üstad Ebu Mansûr el-Bağdâdî, üstad Ebu Bekr ibn Fûrek ve daha bir çokları belirtmiştir.

3. Bunlardan birisi de, hafız imamların müselseli’dir.[2] Fakat bu hadis, İmam Ahmed’in rivayet ettiği hadis gibi garip olmayacak. Bu tür hadisi İmam Ahmed dışında müşerek olarak Şâfiîlerden bazıları ve İmam rivayet etmiştir. İşte böyle bir müselsel, onların dışında bir çok topluluğun yerini tutacak kadar bunun kabulünü gerektirecek uygun sıfatlara sahip ravilerin yüceliği yönün­den delil getirilmesiyle onu işitenin yanında bilgi ifade eder. Bu konuda daha geniş bilgi için “Şerhu’n-Nuhbe”ye bakabilirisiniz.

İbnu’s-Salâh’ın konu ile ilgili görüşüne itiaz edenlerden birisi de, Sirâcüddin el-Belkînî’dir.

İbn Kesîr (ö. 774/1373)’de bu konuda der ki: “Ben, görüşünü belirttiği ve doğru olduğuna işaret ettiği konuda İbnu’s-Salâh’la birlikteyim.”

Suyûtî (ö. 911/1505) ise, “Şerhu’t-Takrîb”de der ki: “Tercih edilen gö­rüş, İbnu’s-Salâh’ın görüşüdür. Konu ile ilgili onun dışındaki bir görüşün doğru olduğuna da inanmıyorum.”

Sehâvî (ö. 902/1496) “Fethu’l-Muğîs”de der ki: “Hocamız (İbn Hacer) “Tavdîhu’n-Nuhbe”de bu konuda yapılan araştırmadaki ihtilafın lafzi oldu­ğunu belirtmiş ve şöyle demiştir: Çünkü kim bunun bilgi ifade ettiğini caiz görürse, delil getirmeyle hasıl olan bunu, nazarî olmakla kayıtlamıştır. Haberi ahada bilgi lafzını kullanmayan kimse de, bilgi lafzını, mütevatire has kılmış­tır. Mütevatirin dışındaki ise ona göre zannidir. Fakat bu kimse, karinelerle elde edilen haberi ahadlerin diğerlerinden daha tercihe şayan olduğunu da kabul etmiştir.”

O kimsenin bu konudaki tercihi, bilgiyi gerektirmediği, sadece kuvvetli zannı gerektirdiğidir. Bu konuda başarılı olmak, tartışma götürür. Bu mese­lede son dönem alimlerinden bir grup, imam Nevevî’ye ve onunla aynı gö­rüşte olanlara karşı çıkmışlar ve İbnu’s-Salâh, İbn Hacer ve bunlarla aynı gö­rüşte olan kimseleri reddetmede aşırıya kaçmışlardır.

Bunlara göre; Buhârî ve Müslim’in şanının yüce olması, ümmetin onla­rın kitaplarını alıp kabul etmesi ve (diğerlerinin kitaplarına nazaran onların kitaplarının) üstün olması ile ilgili icma, kesin bilgiyi gerektirmez. Bununla ilgili bilgi, onların rivayet ettikleri hadislerin mükemmel derecede muteber şartları içermesinden dolayı hadislerin en sahih olanını gerektiren bir gayeyi içermektedir. Dolayısıyla da bu, ancak kuvvetli bir zan ifade eder. Yani yakîn bilgiye çok yaklaşmış bilgiyi ifade eder. Yakîn bilgiyi ifade etmez. İtimat edil­mesi gereken doğru görüş budur, dediler.

Derim ki: Buhârî ve Müslim’in “Sahih”lerinde İsrâ gecesi Hz. Peygam­ber (s.a.v)’in göğsünün yarılması ile ilgili hadis gibi, vuku bulmamasına rağ­men, Keşif ehlinden bir grubun, Buhârî ve Müslim’in rivayet ettikleri bazı ha­dislerin doğruluğu hususunda hüküm vermeleri, bu hususu desteklemektedir. Buhârî ve Müslim’de geçmesine rağmen, “İbrîz” adlı kitabın yazarı (Abduaziz ed-Debbâğ), keşif yoluyla, İsrâ gecesi Hz. Peygamber (s.a.v)’in göğsünün ya­rılması olayını reddetmiştir.

Bu konuda daha geniş bilgi için Hafız İbn Hacer (ö. 852/1447)’in “Tavdîhu’n-Nuhbe” adlı kitabına yazılan şerhlere müracaat edersen, bu ko­nuda çok fayda sağlarsın.

Bu, Allah’ın yardımıyla asıl maksada başlama zamanıdır.  
 
 
[1]     Bu karineler şunlardır: 1. Buhârî ve Müslim gibi büyük hadisçilerin "Sahih" adlı eserlerinde yer almak, 2. Hadisin değişik yollardan gelmiş rivayetlere sahip olması ve güçlenmesi, 3. Ravilerinin, diğer haberi vahid ravilerinde bulunmayan bazı özelliklere ve meziyetlere sahip ol­maları.

      Yalnız bu meselede dikkat edilmesi gerekli olan nokta, hakikaten onun karineli olup olmadığı hususunun iyi tespit edilmesidir. Bir haberin karineli olup olmadığını, her hadisçinin bilemediği görüşü, en çok taraftar toplamış bir kanaattır. Karineler hakkında bilgi sahibi olacak hadisçi, bir hadisçide bulunması gereken vasıflardan ayrı olarak hadislerin illetlerini ve ravilerin durumlarını iyice bilmek zorundadır.

     Yukarıda sıralanan karinelerin birkaç tanesinin bir haberde toplanması halinde, o haberin kesin­lik ve bilgi ifade etmesi uza...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Uyarı
« Posted on: 29 Mart 2024, 03:33:28 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Uyarı rüya tabiri,Uyarı mekke canlı, Uyarı kabe canlı yayın, Uyarı Üç boyutlu kuran oku Uyarı kuran ı kerim, Uyarı peygamber kıssaları,Uyarı ilitam ders soruları, Uyarıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes