> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Mütevatir Hadisler > Mukaddime
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mukaddime  (Okunma Sayısı 1093 defa)
04 Ekim 2011, 21:50:03
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 04 Ekim 2011, 21:50:03 »



MUKADDİME

“Tevatür” iki şekilde incelenir:
1. Tevatürün sözlük anlamı.

“Mahsûl”da denir ki: “Tevatür kelimesi, sözlükte; ‘bir kimsenin, (diğer) bir kimsenin izi sıra gelmesi’ anlamına gelir.”

Karâfî (ö. 684/1284)’de “Tenkîh”te bunun bir benzerini söylemiştir.

Yüce Allah’ın, “Sonra peygamberlerimizi art arda gönderdik” (Mü’minûn: 23/44) yani ‘bir peygamberden sonra diğer bir peygamberi (in­sanlara) peş peşe gönderdik’ şeklindeki sözünde tevatürün (diğer) sözlük an­lamı ifade edilmektedir.

İbn Beriy’in şöyle söylediği nakledilmiştir: “(Tevatür,) bir şeyin bir şey­den sonra, bazısının bazısının izi sıra belli bir aralıkla peş peşe yada art arda (=belli bir aralık olmaksızın) gelmesi.”                             

Tevatürün sözlük anlamı ile ilgili bu iki görüş, (Asım’ın) “Kâmûs” adlı eserinde geçmektedir. (Asım) burada der ki: “Tevatür kelimesi, (sözlükte;) ‘peş peşe’ yada ‘belli aralıklarla’ anlamına gelmektedir.”

(Cevherî’de) “Sıhâh”ta, (tevatürün sözlük anlamını,) Asım’ın sözünde geçen ikinci tanımla sınırlandırıp der ki:

“Muvâtere, peşpeşe anlamına gelir. Muvâtere, şeyler arasında değil de, belli bir aralıkla olan şeyler arasında olur. Fakat bu belli aralık ise, sürdürme ve devamlılık şeklindedir.”

“Şerhu’l-Kâmûs”ta Lihyânî’den naklen denir ki: “Mütevatir, belli bir aralıkla olan bir şeyden sonra, diğerinin belli bir aralıkla gelmesidir. Kesintisiz şekildeki peş peşelik ise faklıdır. Bu, mütevatir gibi değildir. Mütevatir ancak kesintisiz sürdürme ve peş peşeliktir.

İbnü’l-A’râbî ise: ‘Bir işi yapma hususunda gevşek davranıldığı zaman, bir şeyden sonra bir şeyi yapma mahiyetinde ترى – يتري  “tera” – “yetri” deni­lir.’

Asmaî de dedi ki: ‘Haber, art arda ve peşpeşe gelir.’ (Müellifin sözü bu­rada bitmektedir.

Bilinmelidir ki, bizim belirttiğimiz birinci görüş, Mecd’in belirttiği ikinci görüşten daha doğrudur. Yine de doğruyu en iyi bilen Allah’tır.

Tevatürün terim anlamına gelince ise;

İbnu’s-Salâh (ö. 643/1245) “Ulûmu’l-Hadis” adlı eserinde tevatürün te­rim anlamı hususunda şöyle der:

“Mütevatir, doğrulukları kesin olarak bilinen kimselerin nakletmiş ol­dukları haberlerden bir ifadedir.

Bu şartın mütevatir haberin sened zincirinde, başından sonuna kadar ravilerde devamlı bir şekilde bulunması gerekir.

Rivayet edilen hadisler arasında mütevatire uygun bir örnek göstermesi istenen kimse, bu istek karşısında aciz kalır.”

Nevevî (ö. 676/1277) “Takrîb”de konu ile ilgili olarak şöyle der: “Mütevatir haber, doğruluklarıyla bilinen kimselerin sened zincirinin ilk taba­kasından son tabakasına varıncaya kadar kendileri gibi (doğruluklarıyla meş­hur olan) kimselerden naklettikleri haberlerdir.

Mütevatir hadis, rivayet etme hususunda yok denecek kadar azdır.”

Cürcânî (ö. 816/1413) “Muhtasar”da konu ile ilgili olarak şöyle der: “Mütevatir haber, yalan üzere birleşmeleri adeten mümkün olmayan ravilerin (sayı bakımından) çok olma hususunda belli bir dereceye ulaşmasıdır. Bu husus, ilk tabakanın son tabaka gibi ve orta tabakanın ise ilk ve son tabaka gibi (sayı bakımından ravilerin çok olması hali) olduğunda gerçekleşir. Kur’an ve beş vakit namaz gibi.”

Tâc es-Sübkî (ö. 771/1370)’nin “Cem’u’l-Cevâmi”de konu ile ilgili ifa­desi ise şu şekildedir: “Mütevatir, (yalan üzere birleşmeleri) mümkün olma­yan bir topluluğun vermiş olduğu özel bir haberdir.”

“Cem’u’l-Cevâmi”‘nin şarihi Mahallî ile daha bir çok kimse, (mütevatir haberin tanımına;) “hislerle algılanabilecek cinsten yalan üzere birleş-me­leri adeten” ifadesini eklemişlerdir.

Sübkî’nin sözünde geçen “haber” ifadesi, inşâ’ya uygun olan bir sözdür. Buna göre haber, kendi özünde vakıaya uygun olan doğruyu ve yine kendi özünde uygun olmayan yalanı barındırma olasılığını taşımasıdır.

İnşâ’ ise; hem doğru ve hem de yalanı barındırma olasılığının olmaması halidir.

Sübkî’nin sözünde geçen “topluluk” ifadesiyle, bir veya iki kişinin ver­diği haber ihtimal dışı bırakılmaktadır. Çünkü bir veya iki kişinin verdiği ha­ber, mütevatiri oluşturmadığı gibi mütevatir diye de isimlendirilemez.

Sübkî’nin sözünde geçen “mümkün olmayan” ifadesiyle, (herhangi bir haber üzerinde) birleşmeleri veya uyuşmaları mümkün olan fasık yada kafir gibi bir topluluğun verdiği haber ihtimal dışı bırakılmaktadır. Adeten bu tür kimselerin bir haber birleşmeleri yada görüş birliğine varmaları mümkün olsa, bu haber, mütevatir haber diye isimlendirilemez. Eğer bu fasık yada kafir topluluğun yalan üzere birleşmeleri imkanı ortadan kalkarsa, (o zaman bu kimselerin verdiği haberler) mütevatir haber diye isimlendirilebilinir.

Bu, Usulcülerin tanımına göredir. Çünkü mütevatir haber hususundaki Usulcülerin görüşü, bütün insanlar içindir.

Hadisçilere gelince; onlara göre, mütevatirin ravilerin de Müslüman olma şartının aranması gerekmektedir. Çünkü onların bu konudaki görüşü, mütevatir hadis hakkındadır.

Kafir yada fasık kimselerin rivayet ettikleri nebevi mütevatir bir hadis bulunmamaktadır. Yalnız hadisçiler, kafir yada fasık kimseler hakkında bir görüş belirtebilirler. Bunu, bazı kimseler söylemiştir.

“Adeten” sözüyle; adeti göz önünde bulundurmanın haricinde akli uy­gunluk ihtimal dışı bırakılmaktadır. Çünkü bu husus, mümkün değildir ve ileri sürülemez de. Topluluk, belli bir sayıya ulaşsa bile.

“Yalan üzere birleşmemeleri” sözüyle; kasıt, yanlışlık ve unutkanlık kastedilmektedir.

“Hislerle algılanabilecek cinsten” sözüyle de; kulak yada göz gibi gö­rünen beş duyu organlarından biriyle anlaşılan bir iş kastedilmektedir.

Bu sözle; akılla anlaşılan (=ma’kul) bir iş, ihtimal dışı bırakılmaktadır. Çünkü akılla anlaşılan bir iş hususunda yanlışlığa düşmek mümkündür. Yan­lışlık; filozofların, alemin başlangıcı yada ölümden sonraki cismani dirilişin olmaması ile ilgili verdikleri haber gibi olabilir de. İşte bu (tür haberler,) mütevatir diye isimlendirilemez. Çokluk bakımından belli sayılara ulaşmış olsalar bile, yine de mütevatir diye isimlendirilemezler. Hatta bu husus; ale­min yaratılışı yada yaratıcının varlığı ile ilgili bir şehir halkının diğer şehir halklarından vermiş oldukları haberler gibi doğruluğu kesinlikle bilinmiş olsa bile, yine de mütevatir diye isimlendirilemez.

Bundan mütevatirin bilgi ifade etmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

İbnu’s-Salâh ile bir çoğundan geldiğine göre; Buhârî ile Müslim’in üze­rinde ittifak ettiği yada bunlardan birisinin, muttasıl senedlerle hadis rivayet ettikleri bilinmektedir.  Manevi mütevatir gibi. Mütevatir ifadesi, tesmiye değil de bilgi ifade etmede kullanılır. Çünkü bu tür mütevatir, terim olarak mütevatir diye isimlendirilemez. Zira mütevatirin bilgi ifade etmesi, kendisiyle ilgili değildir. Aksine harici karinelerle ilgilidir. Cariyenin efendisiyle yaptığı sözleşmeyi canı gönülden kabul etmesi gibi.

Buna göre Tâc es-Sübkî’nin konu ile ilgili görüşü, daha önce mütevatirle ilgili geçen tanımın bir sonucudur.Böylece mütevatirin bilgi ifade etmesi, şartların oluşmasına işarettir.

Mütevatirin bilgi ifade etmesinin anlamı; ya kendisiyle  ilgili, ya sadece gerekli karinelerle yada ayırt edici karinelerle ilgilidir.

Bu belirtilenlerden birisi, tek başına yeterli değildir. Çünkü ahad haber, karinelerin katılımıyla oluşmuş bir vasıta sebebiyle de bilgi ifade etmektedir.

İşte bu, ancak ifade edilen bilginin nazari olduğuna dair görüşe uymak­tadır. Çünkü bu, mütevatirin bilgi ifade etmesinde şart koşulmuştur.

Bu, mütevatirin ifade ettiği bilginin zaruri olduğu görüşünü tercih eden kimsenin görüşüne uymamaktadır. Çünkü bu, şart koşulmamıştır. Aksine bu­nunla ilgili şart,     

İbn Emîr el-Hâcc (ö. 879/1475) “Şerhu’t-Tahrîr”de konu ile ilgili olarak aynen şöyle der: “Mütevatir haber için temel kural, bilgi ifade etmesidir. Ha­ber sadece bilgi ifade ederse, o haberin, mütevatir olduğunu ve bütün şart­lara sahip olduğunu anlarız. Eğer o haber, bilgi ifade etmezse, o zaman  mütevatir için gerekli şartlardan birinden yoksun olması sebebiyle o haberin mütevatir olmadığı ortaya çıkar”

Bu konuda daha geniş bilgi için İbn Kâsım el-İbâdî’nin, Mahallî’nin kita­bına yazdığı haşiyeye bakabilirsiniz.

Şihâb İbn Hacer el-Mekkî (ö. 973/1565) “Fetâvâ”da da der ki: “Bilindiği üzere, mütevatir haber için ihtimal ve zan yeterli değildir. Çünkü şüphe etme ve zannetme, kesinliğe götürmez.”

Mütevatir haberin zaruri bilgi ifade ettiğini söyleyenler doğruyu söyle­miştir. Bu, cumhurun görüşüdür. Cumhura göre, mütevatir haber, hem geç­miş zamanlarla ve hem de şimdiki zamanlarla ilgilidir.

Semeniye[1] ile Brahmanlar gibi, akılcılardan bir grup; mütevatirin (kesin) zaruri bilgi ifade ettiğini kabul etmemişlerdir. Onlara göre; mütevatir haber, ancak zan ifade etmektedir. Bunlardan bazısı da, mütevatirin geçmiş zaman­larda olmasını kabul etmemiştir. Mütevatir haberin, şimdiki zamanlarda ol­ması gerektiğini kabul etmektedirler. Onların bu inkarı, kibirlenmeleri dolayı­sıyladır. Çünkü biz; Mekke, Medine ve Bağdat gibi uzak şehirlerle ilgili ve Hz. Musa ile Hz. İsa’nın kavmi gibi yok olmuş ümmetlerle ilgili bilgiyi bilmekteyiz. Bu tür bilgi ancak haber vermekle bilinir.

Sa’d et-Taftazânî (ö. 792/1389) “Şerhu’n-Nesefî”de konu ile ilgili olarak aynen şöyle der: “Denilse ki: Tek tek kişilerin ayrı ayrı verdikleri haber, zan­dan başka bir mana ifade etmez. Bir zannın diğer zanna eklenmesinden de yakîn ve kesin bilgi elde edilmez....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mukaddime
« Posted on: 29 Mart 2024, 13:17:17 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mukaddime rüya tabiri,Mukaddime mekke canlı, Mukaddime kabe canlı yayın, Mukaddime Üç boyutlu kuran oku Mukaddime kuran ı kerim, Mukaddime peygamber kıssaları,Mukaddime ilitam ders soruları, Mukaddimeönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes