> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > Müslümanın evliliği > Toplumsal hayatta müslüman kadın
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Toplumsal hayatta müslüman kadın  (Okunma Sayısı 1100 defa)
16 Ekim 2010, 22:46:33
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 16 Ekim 2010, 22:46:33 »



Toplumsal Hayatta Müslüman Kadın


Toplumsallaşma, insanın içinde yaşadığı topluma bir şeyler katabilmesi, sunabilmesi; ya da kendisini geliştirmek için topluma açılabilmesi yönünde sürekli gelişen bir harekettir. İnsan, içinde yaşadığı toplumun kendisinden beklediği ilkeleri ve değer yargılarını benimseyebilir ve kendi inandığı değer yargılarını topluma anlatmayı ve benimsetmeyi dileyebilir. Hatta, kimi zaman bu durum, müslümanların doğruyu bildirip yanlıştan sakındırma ve tebliğ ödevlerinde olduğu gibi “dileme”yi aşarak bir “görev” haline geline gelir. Bu durumda toplumsallaşma, bireyin inanç ve önerilerini içinde yaşadığı toplumun anlayabileceği uygun dille ifâde edebilme süreci de demektir. Sözgelimi bir müslümanın içinde yaşadığı topluma İslâm dinini anlatmayı dileyişi, o toplumun ayırt edici özelliklerini iyi bilmesine ihtiyaç duyar. Gayri İslâmî veya İslâmî, İslâm’ın bilindiği veya bilinmediği toplumlarda nasıl davranmak, nelere dikkat etmek gerekiyor; müslüman bireyin “toplumsallaşması” sorunu, bu soruların cevabına da ihtiyaç duyar.

Diyebiliriz ki toplumsal bir kişilik her durumda, zamanının çoğunu toplumun, toplumsal faâliyetlerin içinde geçiren bir kişilik demek değildir. Yine, zamanının çoğunu evinde veya kapalı bir mekânda geçirmesi, her zaman bireyin toplumsallaşamadığı ve toplum dışı kaldığı, “anti-sosyal” olduğu anlamına gelmez. Toplumsallaşma övgüsü etrafında yanlış tanımlar ve rol beklentileri, toplumları ve bireyleri mustarip eden problemlerin belli başlı nedenlerinden biri sayılabilir. Bu konuda da kimlik problemleriyle karşı karşıyayız: Örneğin, modernleşme hedefi yolundaki yaşadığımız ülkede “kadınların toplumsallaşması”, onların zamanlarının çoğunu ev dışında bir işte veya bir dernekte/vakıfta ya da popüler gazetelerin “cemiyet haberleri”ne, magazin sayfalarına konu olan salon faâliyetlerinde geçirmesi şeklinde anlaşılmıştır. Ev kadınlığının aksaklık, anneliğin değersiz bir yatırım sayıldığı bir düzenekte kadınlar “sosyal olmak”, “sosyal kişilik kazanmak” adına, nereye ve niçin gitmek üzere olursa olsun, anneliği çağrıştıran ev ortamından uzaklaşma çabasına düşmüşlerdir. Oysa, geçmiş çağlarda “toplumun hayrına” denilerek bütünüyle evlerine kapatılıp toplum hayatından soyutlanmaları gibi; “modern çağ” diye adlandırılan zamanımızda da “toplumun hayrına” denilip bütünüyle evlerinden kopmaları da, onları fıtratlarına yabancılaştırarak veya fıtratlarıyla savaşmaya sevkederek mutsuz kılmıştır.

İslâmî öğretide kadının toplumsal kişiliğini geliştirip koruma hakları teminat altına alınmıştır. Kur’ân-ı Kerim, hiçbir cinsel ayrım kaydı koymadan, toplumsallaşma sürecinin insan fıtratına yerleştirildiğini ve yaratılışında zâten var olduğunu bildirir. “Ey insanlar, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız, birbirinizle tanışmanız için sizi şûbelere ve kabîlelere ayırdık. Allah katında en üstün olanınız, takvâca en üstün olanınızdır.”[397] Bu âyet-i kerimede, insanların birbirleriyle canlı ilişkilerini teşvik eden bir işleyiş öğütlenmektedir. Renk, dil ve fiziksel özelliklerin farklılığı, bir aşağılama vesilesi değil; zenginlik vesilesidir. Farklılıklar, insanların birbirlerini tanımalarını teşvik eder; kendinde olanla diğerlerine katkıda bulunmaya sevkeder. Böylece fiziksel farklılıklar ve tanışma eylemi, toplumsal hayatı olumlu anlamda motive edebilir. Doğruyu emredip yanlıştan sakındırma ödevi, insanın kendisinden olduğu kadar toplumdan da sorumlulukları somutlaşırken; kadın olsun erkek olsun bütün insanlara (mü’minlere), bulundukları şartların elverdiğince İslâm’a hizmet etmelerinin gereği duyurulur. Dini sevdirmek, güzelleştirmek ve kolaylaştırmak, tebliğci mü’minlerin dikkat etmesi gereken ilkelerdir. Mü’minlerin birbirlerini sevmesi ise, iman’la bağlantılıdır: “İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de gerçek anlamıyla iman etmiş olamazsınız.”[398]

Kadının toplumsal konumu insanlık tarihi boyunca üç belirgin durum ortaya koymuştur: Bazı dönem ve değerlendirmeler açısından kadın, sadece ev içinde ve ev-çocuk-eş üçgeninde gerekli bir varlıktır. Kimi dönemlerde ise, toplum içinde insanî yetenekleriyle değil de cinsel özelliği itibarıyla ön plana çıkarılan, annelik özelliği göz ardı edilerek salt cinselliğiyle, (cinselliğini sunabilişiyle) kabul gören bir varlık sayılmıştır. Üçüncü durumda, toplumsallaşmayı talep eden kadın cinsel kimliğine (fıtratına) yabancılaşmadığı ve cinselliği istismar edilemeyen bir kişilik konumu kazanmaktadır. Bu üç toplumsal konumdan ikisi kadını değersizleştiren ve mutsuz eden sonuçlar vermişken; “orta yol”un tutulduğu son konum, ona saygın bir insanî hüviyet/kişilik kazandırmıştır.

Öte yandan, ilk yaklaşımda kadın neredeyse, ev ortamlarını tamamlayan bir eşya telâkki edilmiştir. Bu durumda kadının insanî yetenekleri körelmekte, irâdesi yok sayılmakta; bunlarla birlikte sorumlu bir kul olarak Allah yolunda ârifâne çalışmalar yapabilme yolları bile tıkanmaktadır. Bu konumda kadın kendi adına ve başkaları adına fikir yürütebilecek; âilenin problemleri için istişâre edilecek biri de değildir. Sürekli evin içinde bulunduğu ve çevresi sınırlı olduğundan, kendisine dışarıdan herhangi bir etkinin erişemediği hesap edildiğinden; evin erkeği için, âile için değerli ve saygın telâkki olunur.

Ancak, ona atfedilen bu saygınlık ve değer, bilincinin dışında gelişen bir şeydir. Bu anlamda kadın elmas ve pırlanta gibi mücevher cinsinden bir eşya mesâbesindedir. Kendi başına hareket edebilme ve katılım gücüne sahip değildir. Toplumla ve dünyayla ilişkilerinde (toplumsallaşma durumunda) önce babası, sonra kocası aracılığıyla gelen bir dolaylılıkla çevrilmiştir. Diyebiliriz ki, ataerkil (eril) nitelikli uzun tarihî dönemler boyunca ve çok yakın zamanlara kadar kadının varoluş durumu, aşağı yukarı böyle bir çerçevede şekillenmiştir.

Kimi tarihî dönemlerde ise kadının “topluma katılım” veya “özgür olmak” adına fıtrî özelliklerini gözardı ederek anne ve eş sorumluluklarından uzaklaştığı görülür. Nedenleri ve sonuçlarıyla günümüzde de izlendiği üzere bu durumda kadın genellikle, bireysel ve toplumsal kişiliğine kavuşma adına, tıpkı eski yüzyılların köle pazarlarında (agoralarda) veya sarayların haremlerinde izlendiği gibi; podyumlarda, vitrinlerde ve reklâm panolarında salt cinsel bir imajla öne çıkarılarak, cinselliğiyle “pazara sürülerek” kişiliksizleştirilmiştir. Bu, insan haklarından ve kadın haklarından oldukça çok söz edilen bir dönemde ve moda, sanat, cinsel özgürlük gibi süslü kılıflarla gerçekleştirilen bir kişiliksizleştirme, kimliksizleştirme sürecidir.

Avrupa’da kadın hakları hareketlerini de içine alan insan hakları alanındaki girişimlerin, İslâmî öğretinin hayata geçirilen ilkelerinden örnek ve ilham aldığı söylenebilir. Bununla birlikte, neredeyse yirminci yüzyılın ikinci yarısına kadar, müslümanların tarihinde yalnızca İslâm’ın ilk yayılış döneminde kadınlar siyasî, askerî ve kültürel açılardan toplumlarında etkin roller üstlenebilmişlerdir. Sonra bu roller giderek zayıflamaya başlamış; kadının sokağa çıkmasının fitneyi dâvet, toplumu ifsad edeceği; kadınların “şeytanın ağı” oldukları şeklindeki kanaatin yayılmasıyla da giderek anılmaz olmuştur. Bu kötü kanaat, öylesine dinden bilinmiştir ki, günümüzde de müslümanlar arasında kadının toplum içindeki rolü, İslâmî harekete katılımı etrafındaki tartışma ve yaklaşımlar, Asr-ı Saâdetten günümüze çeşitlenerek gelen “kadın ve fitne” arasında irtibat kuran iddiâ ve kabullerden bağımsız olamamaktadır.[399]               

Buhârî ve Müslim’in Sahih’lerinde erkeğin bulunduğu ortamlarda kadının sosyal hayata katılımını onaylayan üç yüzden fazla hadis vardır. Bu sahih hadis-i şeriflerden açıkça anlaşıldığına göre Peygamberimizin devrinde;

 
Müslüman kadın, Rasûlullah’ın mescidinde cemaate katılır, yatsı ve sabah namazı kılardı.

 
Müslüman kadın, Cuma namazına gider ve Rasûlullah’ın dilinden Kaf sûresini ezberlerdi.

 
Müslüman kadın, küsuf namazına katılır, uzun süre Rasûlullah ile beraber olurdu.

 
Müslüman kadın, Ramazanın son on gününde Rasûlullah’ın mescidinde itikâfa girerdi.

 
Müslüman kadın, mescidde itikâfta bulunan kocasını ziyâret ederdi.

 
Müslüman kadın, Rasûlullah’ın müezzini tarafından duyurulan çağrıya icâbet edip mescidde yapılan genel toplantıya katılırdı.


Müslüman kadın, erkekler mescidde kadınlardan daha fazla olduğundan, kadınlar için özel eğitim yapılmasını istemiştir.

 
Müslüman kadın, bizzat Rasûlullah’a giderek özel ve genel konularda O’na soru sorardı.

 
Müslüman kadın, erkeklere iyiliği emreder, onları kötülüklerden sakındırırdı.

 
Müslüman kadın, Rasûlullah’la beraber ziyâfetlere katılır ve onlara da yemek ikram edilirdi.

 
Müslüman kadın, kocasıyla beraber gelen misâfirin sofrasına oturup akşam yemeği yerdi.

 
Müslüman kadın, düğün yemeğinde erkek misâfirlere hizmet eder ve Rasûlullah’a güzel içecekler ikram ederdi.


Müslüman kadın, evini ilk muhâcir müslümanlara açmıştır.

 
Müslüman kadın, Rasûlullah’la beraber savaşlara katılır, su dağıtır, yaralıları tedâvi eder, ölü ve yaralıları Medine’ye taşırdı.


 
Müslüman kadın, meselâ Ümmü Haram, ilk deniz savaşlarında şehid olması için Rasûlullah’ın duâ etmesini ister, Rasûlullah da onun için duâ ederdi.

 
Müslüman kadın, Rasûlullah’la beraber bayram namazını kılar, Rasûlullah bayram hutbesinden sonra özellikle kadınlara öğüt verirdi.

 
Rasûlullah, müslüman kadına, -genç olsun, küçük olsun, örtülü olduktan sonra farketmez- bayram namazına gelmelerini emreder; iyiliğe, müslümanlara duâ etmeye çağırırd...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Toplumsal hayatta müslüman kadın
« Posted on: 26 Nisan 2024, 10:28:39 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Toplumsal hayatta müslüman kadın rüya tabiri,Toplumsal hayatta müslüman kadın mekke canlı, Toplumsal hayatta müslüman kadın kabe canlı yayın, Toplumsal hayatta müslüman kadın Üç boyutlu kuran oku Toplumsal hayatta müslüman kadın kuran ı kerim, Toplumsal hayatta müslüman kadın peygamber kıssaları,Toplumsal hayatta müslüman kadın ilitam ders soruları, Toplumsal hayatta müslüman kadınönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes