๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Müridin Edepleri => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 11 Aralık 2007, 22:13:59



Konu Başlığı: Müridin Mürşidine Karşı Adâbı
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 11 Aralık 2007, 22:13:59
Sadat-ı kiram, evliyalar ile oturmanın ve onlarla birlikte olmanın âdâblarının dört  tane olduğunu bildirmişlerdir:


1. Mürid, evliyalarla zıtlaşmaktan kendini muhafaza etmeli ve onlara muhabbet besleyip, daima tasdik etmelidir.
2. Mürid, evliyalara teslim olmalı ve bu teslimiyetini onların önüne koymalıdır. Kendi nefsinde meydana gelen hevaları terkederek, evliyaların tercihlerine uymalıdır.
3. Mürid, evliyaların ahvallerini ve konuşmalarını, kendi ahval ve konuşmalarının üstünde tutmalıdır. Onları, teftiş ve    kontrol niyetiyle izlemekten sakınmalıdır.
4. Mürid, kendi himmet ve kasdını, evliyaların himmet ve kastlarına tabi etmelidir. Ve bu evliyaların ahvallerine muvafakat etmelidir. Bu şekilde hareket edilmediği takdirde, evliyalarla beraber oturmaktan zarar görülür.
Herhangi bir kimsenin, kamil ve mükemmil bir mürşide bağlandığında, kalbini temizleyebilmesi ve menfaat elde edebilmesi için riayet etmesi gereken şart ve âdâblar vardır. Bunlara riayet edip uygulamak için gayret sarfetmek son derece önemlidir.
Nitekim rivayet olunduğu üzere; İmam-ı Ebu Züfer bir gün abdest alırken, yanından İmam-ı Azam Ebu Hanife geçince ayağa kalkmamıştı. İmam-ı Azam'ın en yakın arkadaşlarından olmasına ve ilim sahibi olmasına rağmen, bu yapmış olduğu âdâbsızlıktan dolayı, yapmış olduğu rivayetler, Hanefi mezhebi alimlerince zayıf olarak değerlendirilmiş ve fazlaca itibar edilmemiştir. Zahirde bir iş olan Fıkıh ilminde, bu derece etkili olan edeb konusu, elbette manevî terbiye sahasında çok daha önemlidir.
Bu bahsettiğimiz olay da bu âdâblara riayet etmenin mürid için, ne kadar menfaatli olduğunu açıklamaktadır.
Müridin Mürşide karşı âdâbı onbir tanedir:
1- Mürid, dil veya kalp ile mürşidinin hareketlerine itiraz etmemelidir. Eğer ilim sahibi ise tevil etmeye çalışmalı, yok eğer tevil yapamıyorsa, bu eksikliği kendi nefsine yüklemeli ve Musa aleyhisselam ile Hızır aleyhisselam'ın arasında geçen hikayeyi kendine örnek almalıdır. Mürid için mürşidine karşı itiraz, çok tehlikeli bir davranıştır. Eğer dil ve kalp ile itiraz ederse, kendisine gelecek feyz ve nisbetin önünün kapatmış olur. Fakat itiraz etmeden mürşidine tam manası ile teslim olursa, feyz ve nisbetten en üst seviyede menfaat elde eder.
2- Mürid, kendi hal ve hatıralarını, nasılsa mürşidim     biliyor diyerek gizlememeli ve zahiren mürşidine bildirmelidir ki, mürşidi, bir doktor gibi ona kendisini düzeltebileceği çareleri söyleyebilsin. Nasıl müçtehid imamların içtihatlarında yanılma meydana gelebiliyorsa, mürid de hatıralarını zahiren bildirmediği zaman, mürşidin keşfinde yanılma olabilir. Bunun için mürid, durumunu zahiren mürşidine bildirmeli ve aldığı cevaplarla şer’i hükümlere göre amel etmelidir.
3- Mürid, başına nasıl bir musibet gelirse gelsin, ne türlü meşakkatle karşı karşıya gelirse gelsin, talep etmiş olduğu maksudunda (Allah'ın rızasında) sadık ve ısrarlı olmalıdır. Mürşidini malından ve canından, anne ve babasından daha üstün tutup, sevmelidir. Kendisine Allah-u Zülcelal tarafından ne gelirse gelsin, mürşidi vasıtasıyla geldiğini bilmelidir.
4- Müridin, mürşidinin adet haline getirmiş olduğu hal ve hareketleri mürşidinden bir emir olmadığı sürece yapması  uygun değildir. Çünkü mürşidi adet haline getirmiş olduğu bu hal ve hareketleri kendi makamına göre yapmaktadır. Mürid, herhangi bir emir veya izin olmadan, bunların hepsini uygularsa, bundan büyük zarar görür.
5- Mürid, mürşidinden bir emir aldığı zaman, bu emri ertelemeden ve herhangi bir tevile girmeden yerine getirmelir. Bu hareketi, kendisi için çok önemli ve menfaatli bir âdâbtır.
6- Mürid, mürşidi kendisine bir zikir, murakabe veya hizmet için emir verdiği zaman; sadece Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in hadislerinde bildirmiş olduğu zikirler hariç diğer bütün meşguliyetlerini terkederek, kendini bunlara yöneltmelidir. Mürşidinin kendisine tahsil etmiş olduğu bu zikir, mura-kabe veya hizmetle, Allah-u Zülcelal'in nurunun üzerine geleceğini bilmelidir.
7- Mürid, kendi nefsini bütün mahlukatın nefsinden daha hakir ve aşağı görmelidir. Kendi nefsinin, başkalarının nefisleri üzerinde herhangi bir hakkı olmadığını düşünmeli, aksine başkalarının kendi nefsi üzerinde bulunan hak ve hukuklarını elinden geldiği kadar yerine getirmeye çalışmalıdır. Kendisini       Allah-u Zülcelal'in dışında kalan herşeyden bertaraf edip, yalnızca Allah'a yönelmelidir.
8-Mürid, mürşidi kendisine bir emir verdiği zaman, bu emre riayet etmeli, asla ihanet etmemelidir. Mürşidine karşı son derece hürmet göstermelidir. Mürşidinin verdiği zikirle, kalbindeki hatıraları temizlemeye ve tamir etmeye çalışmalıdır.
9- Müridin muradı, ne dünya, ne de ahiret olmalıdır. Onun muradı yalnız Allah-u Zülcelal'in Zatı olmalıdır. Allah'ın Zatını talep etmenin dışında kalan muradlar (istekler), kendi nefsinin kemalatını ve ahvalini istemedir. Bu da mürid için çok zararlıdır. Murad, sadece Allah-u Zülcelal'in rızası olmalıdır. Bir ölü, yıkayıcısının elinde nasıl itaatkar ise mürid de Allah'ın kudret elinin önünde öylece itaatkar olmalıdır.
10- Mürid, mürşidinin sözlerine itibar etmeli ve bu sözlerin dışında hareket etmemelidir. Herhangi bir olay karşısında: "Benim söylediğim gibidir." diyerek mürşidinin sözlerine itiraz etmemeli, rıza göstermelidir.
ll- Mürid, ihtiyacını kendi mürşidi dışında kimseden talep etmemelidir. Ancak çok zaruri bir haceti olduğu zaman, eğer mürşidi o an için bu haceti gideremiyorsa çok sadık bir arkadaşından bu hacetinin giderilmesini talep edebilir.
Mürid, ancak mürşidinin nazarı altına girer ve iltifatına mazhar olursa mahbub (sevilen) olur. Mürşidinin füyuzatından istifade edebilmesi için, onun çizmiş olduğu çizgiden ayrılmaması ve mürşidinin emir ve nehiylerini yerine getirmesi lazımdır.
Haccac-ı Zalime: "Sen niçin hak olan doğru yoldan ve İmam-ı Ömer'in adaletinden ayrıldın. Halbuki bütün insanlar onun adaletini, doğruluğunu medhediyorlar." dedikleri zaman, onlara hitaben: "Siz kendi üzerinize doğruluğun tohumunu atın, kendinizi iyileştirin, ben de sizin bu yaptıklarınızla kendimi tamir edeyim ve doğru yola döneyim." cevabını vermiştir.
Mürid için en önemli şeylerden biri de, kendi maksudu (amaç) üzerinde en başından itibaren, salim, doğru ve halis olmasıdır. Nasıl bir bina, sağlam bir temel üzerine kurulmadığı taktirde ayakta durumaz ve çökerse, mürid de maksudu üzerinde doğru ve ihlaslı olmadığı zaman zikrinden, râbıtasından yeteri kadar menfaat elde edemez.
Sadat-ı kiram bu konu hakkında şöyle buyurmuşlardır:
"Mürid, niyetinde doğru ve ihlaslı olmazsa, Allah'a yaklaşamaz. Bundan dolayı, niyetinde doğru ve ihlaslı olmalıdır ki Allah-u Zülcelal'e yaklaşabilsin."
Mürid, herhangi bir kimsenin zatına (şahsına) kızmamalıdır. Çünkü bu şekilde gazaplanması, ibadet ve zikir ile kalbine gelen Allah'ın nurunu söndürmektedir.
Mürid, başka insanlarla münazara yapmaktan, (tartışmaya girmekten) mücadele etmekten mümkün olduğu kadar kaçınmalıdır. Çünkü bu mücadele, kalbe kin ve nefret duygusunu yerleştirir ki, bu çok sakıncalı bir durumdur.
Mürid, herhangi bir kimse ile münazara ve mücadele ettiği zaman, haklı dahi olsa, Allah'tan istiğfar talep etmeli ve mücadele ettiği insandan özür dileyip, dua istemelidir. Karşısındaki insanı sanki Hızır aleyhisselam veya bir evliya gibi görmelidir. Çünkü Hz. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hadis-i                şerifte şöyle buyurmuştur:
“Müslüman kişinin, bir kardeşinin gıyabında yapmış olduğu dua müstecabtır (kabule layıktır). O anda müvekkel meleği dua edenin baş ucunda bekler, kardeşine ne zaman hayır dua ederse o müvekkel meleği "âmin, misli de senin üzerine olsun" der. (Yani, Allah duanı kabul etsin, aynısı sana olsun der.)” (Müslim, Zikir:86-87)
Ancak bu güzel edebe riayet etmekle mürşidlerin hukuku yerine gelir ve onların haklarına keffaret olur. Çünkü mürşid-i kâmillerde, manevi babalık nisbeti vardır. Bu, ilâhi muhabbet ehlinin yanında, zâhirî babalıktan daha şereflidir. Zira, Bilal-i Habeşi, Selman-ı Farisi, Süheyl Rumi bu şekilde ehl-i beytten oldular. Peygamberimizin amcası Ebu Talib ise zâhirî akrabalığı olmasına rağmen ehl-i beytten uzaklaştı.






Konu Başlığı: Ynt: Müridin Mürşidine Karşı Adâbı
Gönderen: Ekvan üzerinde 25 Şubat 2011, 07:10:18

  1- Mürid, dil veya kalp ile mürşidinin hareketlerine itiraz etmemelidir. Eğer ilim sahibi ise tevil etmeye çalışmalı, yok eğer tevil yapamıyorsa, bu eksikliği kendi nefsine yüklemeli ve Musa aleyhisselam ile Hızır aleyhisselam'ın arasında geçen hikayeyi kendine örnek almalıdır. Mürid için mürşidine karşı itiraz, çok tehlikeli bir davranıştır. Eğer dil ve kalp ile itiraz ederse, kendisine gelecek feyz ve nisbetin önünün kapatmış olur. Fakat itiraz etmeden mürşidine tam manası ile teslim olursa, feyz ve nisbetten en üst seviyede menfaat elde eder.
9- Müridin muradı, ne dünya, ne de ahiret olmalıdır. Onun muradı yalnız ALLAH-u Zülcelal'in Zatı olmalıdır. ALLAH'ın Zatını talep etmenin dışında kalan muradlar (istekler), kendi nefsinin kemalatını ve ahvalini istemedir. Bu da mürid için çok zararlıdır. Murad, sadece ALLAH-u Zülcelal'in rızası olmalıdır. Bir ölü, yıkayıcısının elinde nasıl itaatkar ise mürid de ALLAH'ın kudret elinin önünde öylece itaatkar olmalıdır.
Ancak bu güzel edebe riayet etmekle mürşidlerin hukuku yerine gelir ve onların haklarına keffaret olur. Çünkü mürşid-i kâmillerde, manevi babalık nisbeti vardır. Bu, ilâhi muhabbet ehlinin yanında, zâhirî babalıktan daha şereflidir. Zira, Bilal-i Habeşi, Selman-ı Farisi, Süheyl Rumi bu şekilde ehl-i beytten oldular. Peygamberimizin amcası Ebu Talib ise zâhirî akrabalığı olmasına rağmen ehl-i beytten uzaklaştı.

     Mürşid olmak zor diye düşünürdüm hep..Ama mürid olmak ta her kişinin karı değilmiş..Öğrenmiş olduk bu vesileyle..Allah razı olsun..Değerli Hocam..


Konu Başlığı: Ynt: Müridin Mürşidine Karşı Adâbı
Gönderen: Zehibe üzerinde 28 Şubat 2011, 12:50:58
Müridin adablarına mürid olmasak da bizler de riayet edebiliriz diye düşünüyorum.Farklı tarzda olsa da...Edebi iyi bilmek gerek vesselam.ALLAH (cc) razı olsun değerli hocam.Selam ve dua ile...


Konu Başlığı: Ynt: Müridin Mürşidine Karşı Adâbı
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 07 Mayıs 2011, 10:05:04
Mürid, herhangi bir kimsenin zatına (şahsına) kızmamalıdır. Çünkü bu şekilde gazaplanması, ibadet ve zikir ile kalbine gelen ALLAH'ın nurunu söndürmektedir.
Mürid, başka insanlarla münazara yapmaktan, (tartışmaya girmekten) mücadele etmekten mümkün olduğu kadar kaçınmalıdır. Çünkü bu mücadele, kalbe kin ve nefret duygusunu yerleştirir ki, bu çok sakıncalı bir durumdur.
Kin ve nefret..Şeytanın Rahmanın huzurundan ebediyen kovulmasına sebep olan iki kötü duygu.
Rabbim sevmediğin işlerden, hasletlerden koru bizleri.Biz aciz kullar kapına geldik,yardım dileriz.Bize de yer var mı kapında..


Konu Başlığı: Ynt: Müridin Mürşidine Karşı Adâbı
Gönderen: ahmet eren üzerinde 07 Şubat 2012, 00:03:13
Mürid, evliyalara teslim olmalı ve bu teslimiyetini onların önüne koymalıdır. Tasavvufda yol almanın en önemli şartlarındandır. Necip fazıl üstadımın dediği gibi "mürid mürşidine gassalın(ölü yıkayıcı) elindeki meyyit(ölü) gibi teslim olmalıdır" nasılki ölü hiç birşeye itiraz edemez mürid de mürşidine itiraz edemez.
Sen senin olmazsan tüm dertler biter
Varını yoğunu mürşidine ver
Ustanın elinde kütük ol yeter
Teslim olan zarar etmez kurbanım
                          Serdar TUNCER


Konu Başlığı: Ynt: Müridin Mürşidine Karşı Adâbı
Gönderen: Ceren üzerinde 16 Temmuz 2015, 21:01:45
Aleykümselam.Müridin adabı,eden den,hayadan dır.Rabbim bizlere de Müridin edebini,hayasını versin inşallah....


Konu Başlığı: Ynt: Müridin Mürşidine Karşı Adâbı
Gönderen: Pelinay üzerinde 01 Ağustos 2015, 21:40:27
9- Müridin muradı, ne dünya, ne de ahiret olmalıdır. Onun muradı yalnız Allah-u Zülcelal'in Zatı olmalıdır. Allah'ın Zatını talep etmenin dışında kalan muradlar (istekler), kendi nefsinin kemalatını ve ahvalini istemedir. Bu da mürid için çok zararlıdır. Murad, sadece Allah-u Zülcelal'in rızası olmalıdır. Bir ölü, yıkayıcısının elinde nasıl itaatkar ise mürid de Allah'ın kudret elinin önünde öylece itaatkar olmalıdır.

Mürid olmasada her Müslümanın düşüncesi,arzusu bu olmalı inşallah..Ne dünya ne ahiret.yalnızca Allahın rızası..
Mevlam razı gelsin hocam değerli paylaşımınız için.


Konu Başlığı: Ynt: Müridin Mürşidine Karşı Adâbı
Gönderen: Mehmed. üzerinde 01 Ağustos 2015, 21:50:07
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah, Mürid nefsini hakir görürse mürşidinden gelen feyz de o kadar fazla olur. Rabbim (celle  celalühü) bizleri feyzden uzak eylemesin.


Konu Başlığı: Ynt: Müridin Mürşidine Karşı Adâbı
Gönderen: Sevgi. üzerinde 13 Haziran 2022, 15:00:06
Esselâmü Aleyküm. Bilgiler için Allah sizlerden razı olsun kardeşim