๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Müntehab Ehadis => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 29 Ekim 2010, 12:47:46



Konu Başlığı: Tesbih namazı
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 29 Ekim 2010, 12:47:46
Tesbih Namazı


183) Hz. İbni Abbas radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem (bir gün amcası) Hz. Abbas radıyallahu anh’a şöyle buyurdu;

“Ey Abbas amcacığım. Ben sana bir bağış yapayım mı? Bir hediye vereyim mi? Bir ihsanda bulunayım mı? Yaptığın taktirde on tane fayda elde edeceğin ameli sana söyle­yeyim mi? Onu yaptığın takdirde Allahu Teâlâ senin önceki-sonraki, yeni-eski, bilerek veya bilmeyerek, küçük veya büyük, gizli veya aşikâr olarak işlediğin gü­nahları bağışlar. O amel şudur; sen dört rek’at (tesbih namazı) kıl. Her rek’atta Fatiha sûresi ve bir zammı sûre oku. Birinci rek’atta bunları okuduktan sonra ayakta iken (rükûdan önce) onbeş defa Subhanallahi veihamdulillahi velâ ilahe illallahu vallahu Ekber de, sonra rükû yap. Rükûda da on defa aynı kelimeleri söyle. Sonra rükûdan doğrulunca bu kelime­leri on defa söyle. Daha sonra secdeye gidince bu kelimeleri on defa söyle. Sec­deden kalkıp oturunca bu kelimeleri on defa söyle sonra ikinci secdede aynı keli­meleri on defa söyle. Secdeden başını kaldırıp (ikinci rek’ata kalkmadan oturdu­ğun yerde) on defa aynı kelimeleri söyle. Bu kelimelerin toplamı her rek’atta yet-mişbeş eder. Dört rek’atta da aynı şeyleri yap. (Amcacığım!) Eğer gücün yetiyorsa bu namazı her gün bir defa kıl. Bunu yapamazsan her Cuma günü bir defa, bunu da yapamazsan her ay bir defa, bunu da yapamazsan senede bir defa kıl. Eğer buna da gücün yetmezse ömründe bir defa mutlaka kılıver.” [500]

184) Hz. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasûiullah sallallahu aleyhi vesellem, Hz. Cafer bin Ebî Tâlib’i Habeşistan’a göndermişti. (Oradan Medine’ye) döndüğünde onu kucaklayıp alnından öptü ve

“Sana bir hediye vereyim mi? Sana bir müjde vereyim mi? Sana bir ihsanda bulunayım mı? Sana bir mükâfat vereyim mi?” buyurdu. Hz. Cafer radıyallahu anh,

“Evet yâ Rasûlallah!” dedi. (Son­ra Rasulullah sallaüahu aleyhi vesellem yukarıdaki gibi tesbih namazını anlattı.) [501]

185) Fadâle bin Ubeyd radıyallahu anh diyor ki: Bir gün Rasulullah sallallahu aley­hi vesellem otururken bir adam mescide girdi ve namaz kıldı. Sonra şöyle dua etti:

 “Allah’ım! Beni bağışla ve bana merhamet et.”

Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem ona,

“Ey namaz kılan kişi, sen dua etmekte acele ettin. Sen namaz kılıp oturunca Allah’ın şanına yakışır şekilde O’na hamd et. Bana salât’û selâm getir. Sonra dua et” buyurdu. Hz. Fadâle radıyallahu anh diyor ki: Sonra başka bir adam namaz kıldı. Allah’a hamd etti, Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e salât’û selâm getirdi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem ona,

“Ey namaz kılan kişi, artık dua yap. Zira senin duan kabul olunur” buyurdu. [502]                                   

186) Hz. Enes radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bir köylünün yanından geçti. Köylü namazında şu duayı yapıyordu:

“Ey gözlerin göremediği, hayal ve zanların kendisine ulaşamadığı, tarif edenlerin tarif edemediği, zamanın musibetlerinin kendisini etkileyemediği ve za­manın aitlerinden korkmayan yüce Zât!

Ey dağların ağırlığını, denizlerin ölçeğini, yağmur damlalarının sayısını, ağaçların yapraklarının adedini bilen yüce Zât!.

Ey gece karanlığının örttüğü şeylerin sayısını ve gündüzün ışığının ulaştığı şeylerin adedini bilen Zât!

Ne bir gök, diğer bir göğü, ne bir yer tabakası, diğer bir yer tabakasını, ne bir deniz, (kendi) derinliklerindekini, ne bir dağ, kayalarının içindekilerini, kendisin­den gizleyemediği yüce Zât!

Sen, ömrümün sonunu, (ömrümün) en hayırlı kısmı kıl. Benim en son ame­limi, en hayırlı amelim kıl. Sana kavuştuğum günü (yani ölüm günümü), en hayırlı günüm kıl.”

Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Namazını bitirince o şahsı bana getir” diyerek bir adamı görevlendirdi. Nitekim köylü, namaz kıldıktan sonra Rasulullah sallallahu aleyhi vesellemin huzuruna geldi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’e bir madenden hediye olarak bir miktar altın getirilmişti. O altını köylüye hediye etti. Sonra,

“Ey köylü! Sen kimlerdensin?” buyurdu. Adam,

“Yâ Rasûlallah! Benî Âmir kabilesindenim” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Ben, bu altını niçin sana hediye ettim, biliyor musun?” buyurdu. Adam,

“Yâ Rasûlallah! Aramızda akrabalık bağı olduğu için” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Şüphesiz akrabalığın bir hakkı vardır. Ancak ben, sana bu altını, Allahu Teâlâ’yı çok güzel bir şekilde öv­düğün için hediye ettim” buyurdu. [503]                                       

İzah: Nafile namazların her rüknunda bu gibi dualar okunabilir.

187) Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh diyor ki: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Bir kuldan herhangi bir günah sâdır olur da, o, güzel bir şekilde abdest alır, sonra kalkıp iki rek’at namaz kılar ve Allah’tan bağış­lanmasını talep ederse, Allahu Teâlâ onu bağışlar”. Ondan sonra Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şu ayeti okudu:

“Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında ya da kendilerine zulmettiklerinde, Allah’ı ha­tırlayıp, günahlarından dolayı hemen tevbe-istiğfar ederler. Günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki? Hem yaptıkları günahta bile bile ısrar etmezler.” [504]

188 ) Hz. Hasan rahmetullahi aleyh’den rivayete göre Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Bir kuldan bir günah meydana gelir de, o, güzelce abdest alır, sonra açık bir araziye çıkar, orada iki rek’at namaz kılar ve işlediği o günanından dolayı Allahu Teâlâ’dan affını talep ederse, Allah onu affeder.” [505]

189) Hz. Câbir bin Abdullah radıyallahu anh buyuruyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Kur’an-ı Kerim’den sûre öğretir gibi istihare yapma şeklini de öğret­meye özen gösterir, şöyle buyururdu;

“Sizden biri, bir işe niyet ederse (ve o işin neticesi hakkında tereddüte düşerse, şu şeklide istihare yapması gerekir;) İki rek’at nafile namaz kılsın, sonra şu duayı okusun:

“Allah’ım! İlminle bana hayır vermeni isterim. Kudretinle bana kuvvet ver­meni talep ederim. Senin büyük lütfundan isterim. Çünkü Senin her işe gücün yeter. Benim ise hiçbir işe gücüm yetmez. Sen her şeyi bilirsin. Ben hiçbir şeyi bilmem. Ve Sen bütün gizli işleri en iyi şekilde bilensin.

Allah’ım! Senin ilminde bu iş, benim dinim, yaşantım ve netice itibariyle benim için hayırlı ise, onu bana mukadder kıl. Onu bana kolaylaştır ve bereketli kıl. Eğer Senin ilminde bu iş benim dinim, yaşantım ve netice itibariyle benim için şer ise, onu benden, beni de ondan uzaklaştır. Hayır nerede ise benim için onu takdir eyle.” Râvi diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Duâ esnasında hacetinin adını söylesin.”

İzah: Mesela yolculuk için istihare yapan kişi, duadaki kelimesi yeri­ne der. Nikah için istihare yapıyorsa der. Eğer Arapça söyleyemi­yorsa, o zaman kelimesini söylerken istihareyi hangi haceti için yapıyorsa, o hacetini düşünür. [506]

190) Hz. Ebû Bekre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir; Peygamber sallallahu aleyhi vesellem zamanında güneş tutulmuştu, Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem ridâsı yerde süründüğü halde (süratli bir şekilde) mescide vardı. Sahâbe-i Kiram radıyallahu anhum ecmaîn o’nun etrafına toplandılar. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem onlara iki rek’at namaz kıldırdı. Güneş tutulması sona erince buyurdu ki;

“Şüphesiz güneş ve ay Allah’ın ayetlerinden birer ayettir (alâmettir.) Onlar, bir kimsenin ölümünden dolayı tutulmazlar. (Aksine diğer yaratıklar gibidir. Allah’ın hükmü onlar için de ge­çerlidir. Onların ziyası ve kararması Allahu Teâlâ’nın elindedir.) O halde güneş ve ay tutulduğunda, bu hâl sona erene kadar namaz ve dua ile meşgul olunuz”. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in böyle buyurmasının sebebi şuydu; Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in oğlu İbrahim radıyallahu anh (o gün) vefat etmişti. Bunun üze­rine bazı insanlar,

“Onun vefatından dolayı güneş tutulmuştur” demişlerdi.

191) Hz. Abdullah bin Zeyd el-Mâzinî radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem yağmur duası yapmak için bayram namazı kılınan meydana gitti, Kıbleye döndüğünde mübarek ridâsını tersine çevirdi. (Bu, bir bakıma, “Allahu Teâlâ bizim hâlimizi bu şekilde değiştirsin” diye uğurlanmak ve iyi bir beklenti hâlini göstermektir.) [507]

192) Hz. Huzeyfe radıyallahu anh diyor ki: Nebîyyi Ekrem sallallahu aleyhi vesellem’in (mübarek âdetlerinden biri de) başına önemli bir hâl gelince derhai namaz kılardı. [508]

193) Hz. Ma’mer rahmetullahi aleyh Kureyşii birinden rivayet etmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ev halkına harcama yaparken biraz darlık çektiğinde, onlara namaz kılmalarını emreder ve şu ayeti okurdu:                                       

“(Ey Rasûlüm!) Ailene namazı emret, kendin de ona devam eyle. Biz, senden rızık (maîşet) istemiyoruz. Rızkı sana ancak Biz veririz. Güzel âkibet takva iledir.” [509]

194) Abdullah bin Ebî Evfâ el-Eslemî radıyallahu anhuma diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem yanımıza geldi ve şöyle buyurdu;

“Kimin Allah’tan veya herhangi bir yaratıktan, bir hacet ve isteği olursa, güzelce abdest alsın, sonra iki rek’at namaz kılsın, ondan sonra da şöyle dua etsin:

Çok Halîm ve çok Kerîm olan Allah’tan başka ibadete layık hiçbir İlah yoktur. Arşın sahibi olan Allah, her türlü noksanlıktan temizdir. Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun. Allah’ım! Ben Senden rahmetinin gerektirdiği her şeyi isterim. Senin affını kesinleştiren şeyleri isterim. Her iyilikten bir pay almayı ve her günahtan korunmayı Sen’den dilerim. Ben de affetmediğin bir günah, gidermediğin bir gam ve rızana muvafık olup da karşılamadığın bir hacet bırakmamanı Sen’den isterim”. Bu duadan sonra dünya ve ahiretle ilgili Allahu Teâlâ’dan ne dilerse ona verilir.” [510]

195) Hz. Abdullah bin Mes’ûd radıyallahu anh diyor ki: Bir adam Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in huzuruna geldi ve

“Yâ Rasûlallah! Ben ticaret için Bah­reyn’e gitmek istiyorum” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem, “(Seferden önce) iki rek’at namaz kıl” buyurdu. [511]

196)
Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Evine girdiğin zaman iki rek’at namaz kıl. Bu iki rek’at, seni eve girdikten sonraki kötülüklerden korur. Aynı şekilde evden çıkmadan önce iki rek’at namaz kıl. Bu iki rek’at, seni evden çıktıktan sonraki kötülüklerden korur.” [512]

197) Hz. Übeyy bin Ka’b radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bana, “Sen namazın başında ne okuyorsun?” buyurdu. Hz. Ka’b radıyallahu anh diyor ki:

“Ben Fatiha sûresini okuyorum” dedim. (Bunun üzerine) Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Canım kudret elinde olan Zât’a ye­min olsun ki, Allahu Teâlâ onun gibi bir sûreyi ne Tevrat’ta, ne İncil’de, ne Zebur’da ne de Kur’an’ın diğer bölümlerinde indirmiştir. Şüphesiz bu, (Fatiha sûresinin) yedi ayetidir ki, namazın her rek’atında tekrarlanır.” [513]

198 ) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh diyor ki: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Allahu Teâlâ (bir hadisi kudside) şöyle bu­yuruyor:

“Ben Fatiha sûresini Kendim ve kulum arasında yarı yarıya taksim ettim. (Sûresinin ilk yarısı benimle alâkalı, ikinci yarısı kulumla alâkalıdır.) Kulum ne is­terse, o verilecektir.

“Kul, Bütün hamdler alemlerin Rabbi olan Allah içindir” deyince, Allahu Teâlâ,

“Kulum Bana hamd etti” buyurur. Kul,

“Allah ki, Rahmeti bol, Merhameti sonsuzdur” deyince, Allahu Teâlâ,

“Kulum Beni övdü” buyurur.  Kul,

“Ceza ve mükâfat gününün sahibidir” deyince, Allahu Teâlâ,

“Kulum Benim büyüklüğümü beyan etti” buyurur. Kul,

“Ancak Sana ibadet eder ve ancak Sen’den yardım dileriz” deyince, Allahu Teâlâ,

“Bu Benim ve kulumun arasındadır. (Yani ibadet Benim içindir. Yar­dım istemek ise kulumun ihtiyacıdır.) “Kulum ne isterse verilecektir” buyurur. Kul,

“Bizi doğru yola ilet. Kendileri­ne nimet verdiğin kimselerin yoluna, gazaba uğrayanların ve sapıklarınkine değil...” deyince, Allahu Teâlâ,

“Sûrenin bu bölümü sadece kulum içindir. Kulum ne isterse kendisine verilecektir” buyurur.” [514]

199) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “İmam (Fatiha sûresinin sonunda) dediği zaman Amin deyiniz. Çünkü kimin âmin demesi meleklerin âmini ile denk gelirse, (yani iki âmin bir anda söylenirse,) o kişinin geçmiş günahları affolunur.” [515]

200) Hz. Ebû Musa el-Eş’arî radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“İmam dediği zaman Âmîn deyiniz. Böyle derseniz, Allahu Teâlâ duanızı kabul buyurur.” [516]                     

201) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu antidan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Sizden biri, evine döndüğünde, evinde üç tane iri yapılı, besili ve hamile deve bulmaktan hoşlanır mı?” Biz, “Evet” deyince,

“Sizden birini­zin namazda okuduğu üç ayet, üç tane iri yapılı, besili, hamile deveden daha ha­yırlıdır” buyurdu. [517]           

İzah: Arapların yanında deve çok beğenilen bir şeydir. Özellikle hörgücü etine iyice dolgun olanlar daha da değerlidir. Bu sebepten dolayı Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bu tip deveyi misal vermiş ve

“Namazda Kur’an-ı Kerim okumak, sevilen ve beğenilen bu maldan daha üstündür” buyurmuştur.

202) Hz. Ebû Zerr radıyallahu anh diyor ki: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Kim bir rükû veya bir secde yaparsa, onun bir derecesi yükseltilir. Bir günahı affedilir.” [518]         

203) Hz. Rıfâe bin Râfi Zürakî radıyallahu anh diyor ki: Biz bir gün Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in peşinde namaz kılıyorduk. Başını rükûdan kaldırınca,

“Semi Allahu ilmen hamideh” dedi. Bunun üzerine bir adam,

“Rabbena velekel hamdü hamden kesîran tayyiben mübâreken fihi” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem namazı bitirince,

“Bu kelimeleri kim söyledi?” buyurdu. O şahıs,

“Ben” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Ben otuzdan fazla melek gördüm. Her biri o kelimelerin sevabını ilk önce yazabilmek için birbiriyle yarışıyorlardı.” [519]

204) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasûluüah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “İmam (rükûdan doğrulup), Semi Allahu limen hamideh deyince siz Allahümme rabbenâ lekel hamdü deyiniz. Çünkü kimin bu sözü, meleklerin sö­züyle birleşirse onun geçmiş günahları affolunur.” [520]                                           

205) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu antidan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Kulun namaz esnasında Rabbine en yakın olduğu hâl, secde hâlidir. O halde (secde halindeyken) duayı çoğaltın.” [521]

İzah: Nafile namazların secdelerinde duâ etmeye özellikle ihtimam göste­rilmelidir. [522]

206) Hz. Ubâde bin Sâmit radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: O Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’ın şöyle buyurduğunu işitmiştir;

“Bir kul Allah için secde ederse, Allahu Teâlâ bundan dolayı ona bir iyilik yazar, bir günahını affeder, bir derecesini yükseltir. Öyleyse çokça secde ediniz. (Yani namaz kılınız.)” [523]

207) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Ademoğlu secde ayetini okuyup secde edince, şeytan ağlayarak bir kenara çekilir ve

“Yazıklar olsun bana, Ademoğlu secde ile emir olundu ve o secde etti, Cenneti hak etti. Bana secde etmem emrolundu da ben secde etmekten yüz çevirdim ve Cehennemi hak ettim.” [524]

208 ) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Allahu Teâlâ (kıyamet günü) kullan hesaba çekip kararını verince Kendi rahmetiyle dilediği kimseleri Cehennem’den çıkarmak için meleklere,

“Allah’a şirk koşmayan ve Lâ ilahe illallah diyenleri Cehennem ateşinden çıkartın” buyurur. Melekler o kimseleri secde izlerinden tanırlar. Ateş, insanın secde izlerinin dışındaki yerlerini yakar. Çünkü Allahu Teâlâ Cehennem’e secde izlerinin olduğu yerleri yakmayı haram kılmıştır. (Cehennem’den çıkarılma­ları için meleklere emir verilen) bu insanlar Cehennemin ateşinden çıkarılacaklardır.” [525]

İzah: Secde izlerinden kasıt; insanın üzerine secde yaptığı yedi âzadır. Onlar alın, iki el, iki diz ve iki ayaktır. [526]

209) Hz. İbni Abbas radtyallahu anhuma diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bize Kur’an-ı Kerim’den bir sûre öğretir gibi teşehhüdü öğretirdi. [527]     

210) Hz. Hıfâf bin İmâ radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem namazın sonunda (yani tahiyyata oturduğu zaman) şehâdet parmağı ile işaret eder­di. Müşrikler,

“O, bu işaretle (maazallah) büyü yapıyor” diyorlardı. Halbuki onlar yalan söylüyorlardı. Oysa Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem, onunla tevhide (yani Allah’ın bir olduğuna işaret) ediyordu. [528]   

211) Hz. Nâfi rahmetullahi aleyh diyor ki: Hz. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhuma (namazda tahiyyata) oturduğu zaman iki elini dizleri üzerine koyar, (şehâdet) par­mağıyla işaret eder ve gözünü parmağına çevirirdi. Namazdan sonra şöyle derdi; Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Bu (şehâdet parmağı,) şeytana karşı demirden daha şiddetlidir. (Yani teşehhüd halinde şehâdet parmağı ile Allahu Teâlâ’nın vahdaniyetine işaret etmek şeytana mızrak vs. atmaktan daha şiddetli gelir.)” [529] 


[500] Ebû Dâvûd

[501] Müstedrek'i Hâkim

[502] Tirmizi

[503] Taberâni, Mecma'uz Zevâid

[504] Ali İmran: 3/135, Ebû Dâvûd

[505] Beyhakî

[506] Buhâri

[507] Müslim

[508] Ebû Dâvûd

[509] Taha: 20/132, İthaf'üs Saâde, Musannef Abdurrezzak

[510] İbni Mâce, Mısbah'uz Zücâce

[511] Taberâni, Mecma'uz Zevâid

[512] Bezzar, Mecma'uz Zevâid

[513] Müsned'iAhmed, Fethur Rabbani

[514] Müslim

[515] Buhâri

[516] Müslim

[517] Müslim

[518] Müsned'i Ahmed, Bezzar, Taberâni, Mecma'uz Zevâid.

[519] Buhâri

[520] Müslim

[521] Müslim

[522] Secdede yapılacak dualar, Kur'an ve hadislerde geçen dualar olmalıdır.

[523] İbni Mâce

[524] Müslim

[525] Müslim

[526] Nevevî

[527] Müslim

[528] Müsned'i Ahmed, Taberâni, Mecma'uz Zevâid

[529] Müsned'i Ahmed





Konu Başlığı: Ynt: Tesbih namazı
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 25 Temmuz 2014, 22:01:25
Esselamu aleykum ;
Allah c.c. razı olsun...İnşAllah peygamber efendimiz(sav) dediği gibi her ayda,o da olmuyorsa senede bir kere o da olmuyorsa hayatımızda bir kere kılmayı nasip etsin...Ben sadece hayatımızda bir kere kılındığını zannediyordum ama istersek her gün kılabilirmişiz..


Konu Başlığı: Ynt: Tesbih namazı
Gönderen: Ceren üzerinde 21 Eylül 2016, 18:39:04
Aleykumselam.Ömründe bir kere bile olsa tesbih namazi kilipa faziletine eren kullardan olalim inşallah.Rabbim razi olsun paylasimdan kardesim...


Konu Başlığı: Ynt: Tesbih namazı
Gönderen: Ceren üzerinde 28 Temmuz 2019, 19:00:57
Esselamu aleyküm. Rabbım bizleri tesbih namazını hakkıyla ve peygamber efendimizin sünnetine tabi kılan ve feyze rahmete erişen kullardan olalım insallah...


Konu Başlığı: Ynt: Tesbih namazı
Gönderen: Züleyha üzerinde 29 Temmuz 2019, 11:38:12
Aleykumselam.Ömründe bir kere bile olsa tesbih namazi kilipa faziletine eren kullardan olalim inşAllah.


Konu Başlığı: Ynt: Tesbih namazı
Gönderen: Melek Nur Çelik koü üzerinde 29 Temmuz 2019, 16:00:33
Paylaşım için Allah razı olsun..


Konu Başlığı: Ynt: Tesbih namazı
Gönderen: Sevgi. üzerinde 29 Temmuz 2019, 19:44:27
Aleyküm selâm Tesbih namazının fazileti çok fazladır birçok gizli ve açık günahı affettirir inşaAllah


Konu Başlığı: Ynt: Tesbih namazı
Gönderen: Mehmed. üzerinde 30 Temmuz 2019, 14:51:17
Ve Aleykümüsselam Rabbim bizleri ibadet yapan kullarından eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun