๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Müntehab Ehadis => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 29 Ekim 2010, 12:59:12



Konu Başlığı: Sünnet ve nafile namazlar
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 29 Ekim 2010, 12:59:12
SÜNNET VE NAFİLE NAMAZLAR

Kur’an Ayetleri
 

“Gecenin bir kısmında kalk, sana mahsus fazla bir namaz olarak, (Kur’an ile) teheccüd namazı kıl. Umulur ki, Rabbin seni Makâm-ı Mahmud’a ulaştırır.” [444]

İzah: Kıyamet günü bütün insanlar perişan bir durumdayken Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şefaatiyle sonra bu perişantan kurtulacaklardır. Ondan sonra hesab ve kitab başlayacaktır. İşte bu şefaat hakkına “Makam-ı Mahmud” denilmektedir. [445]

“(Allahu Teâlâ iyi kullarının sıfatlarından birini şöyle beyan ediyor:) Onlar ki, ge­celerini Rablerine secde ederek ve kıyamda durarak geçirirler.” [446]

“Onların yanları (gecelen) yataklarından kalkar, korku ve ümitle Rabblerine dua ederler (namaz, dua ve zikirle meşgul olurlar) ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan hayra sarfederler. / Artık yaptıklarına mükâfat olarak, kendilerine, gözlerin aydın olacağı nice nimetlerin saklandığını kimse bilemez.” [447]

“Şüphesiz ki, takva sahipleri, Cennetlerde ve pınarlarda olacaklardır. / Hem de Rabblerinin kendilerine verdiği sevabları almış oldukları halde... / Çünkü onlar bundan önce iyi işler yapanlardı. Onlar gecenin pek azında uyurlardı (yani gece­nin büyük bir kısmını ibadetle geçirirlerdi.) / Sabahın erken saatlerinde de onlar istiğfar ederlerdi.”  [448]

“Ey (örtüsüne) bürünen (Rasûlüm)! / Geceleyin kalk (namaz kıl). Ancak az bir za­man (istirahat et.) Gecenin yarısını (istirahatle geçir.) Yahut ondan biraz eksilt. / Yahut o yarının üzerine biraz ilave et. (Teheccüd namazında) Kur’an’i yavaş ya­vaş, tane tane oku. (Teheccüde kalkma emrinin bir hikmeti de şudur: Gece kalk­ma mücahedesinden dolayı insanın tabiatında ağır olan kelâma karşı tahammül gücü ve istidadı mükemmel bir şekilde gelişir.) / Çünkü Biz sana ağır bir söz (Kur’an) vahy edeceğiz. / (Gece kalkmanın ikinci hikmeti de şudur) Muhakkak ki geceleyin uykudan kalkmak, tesir yönünden daha kuvvetli (nefsi daha çok terbiye edici,) okumak yönünden daha elverişlidir. (Yani, kıraat, zikir ve dua tam bir huşu içinde edâ edilir ve bu ameller gönül huzûrû içinde yapılır.) / (Üçüncü hikmet de şudur:) Çünkü gündüzün sana (tebliğ meşguliyeti gibi) uzun bir meşguliyet var. (O halde gece vaktini sükûnet içinde Allah’a ibadet için ayırmalısın.)” [449]

 

Hadisi Şerifler
 

132) Hz. Ebû Ûmâme radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Allahu Teâlâ’nın bir kula iki rek’at namaz kılması için tevfik vermesinden daha üstün bir şey yoktur. Kul namazla meşgul olduğu sürece başı üzerine iyilikler ve hayırlar saçılır. Kullar Allah celle celaluhu’nun Zâtından çıkan şeyle (yani Kur’an’la) Allah’a yaklaştıkları kadar başka hiçbir şeyle yaklaşamazlar.”

İzah: Yukarıdaki hadisi şerifin maksadı şudur; Allahu Teâlâ’ya en fazla yakınlık Kur’an-ı Kerim okumakla kazanılır.

133) Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bir kabrin yanından geçerken,

“Bu kimin kabridir?” buyurdu. Sahâbe-i Kiram radıyallahu anhum,

“Falancanın kabridir” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Bu kabirdeki kimseye göre iki rek’at namaz kılmak, sizin diğer bütün dünyalıklarınızdan daha sevimlidir.” [450]

İzah: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in yukarıdaki buyruğundan maksat şudur; İki rek’at namaz kılmak, dünyanın bütün mal ve mülkünden daha kıymetlidir. Bu, kabre girince daha iyi anlaşılacaktır.

134) Hz. Ebû Zerr radıyallahu anh diyor ki: Bir defasında Peygamber sallallahu aleyhi vesellem kış mevsiminde dışarı çıktı. Ağaçlardan yapraklar dökülüyordu. Bir ağacın dalından tutunca ağacın yaprakları daha çok dökülmeye başladı. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Ey Ebû Zerr” dedi. Ben,

“Buyur yâ Rasûlallah!” dedim. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Müslüman bir kul, Allah’ı razı etmek için namaz kılarsa, onun günahları şu yaprakların, bu ağaçtan döküldüğü gibi dökülür.” [451]

135) Hz. Aişe radıyallahu anha’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Kim 12 rek’at namazı kılmaya devam ederse, Allahu Tealâ onun için Cennet’te bir köşk yaratır. (Bunlar;) öğlen namazından önce 4 rek’at, öğlen namazından sonra 2 rek’at, akşam namazından sonra 2 rek’at, yatsı na­mazından sonra 2 rek’at ve sabah namazından önce 2 rekattır.” [452]

136) Hz. Aişe radıyallahu anha’dan rivayet edilmiştir:

“Peygamber sallallahu aleyhi vesellem nafile (ve sünnet) namazların hiçbirine sabah namazının sünnetine gösterdiği kadar fazla ihtimam göstermezdi.” [453]                                                       

137) Hz. Aişe radıyallahu anhadan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem sabah namazının iki rek’at sünneti hakkında şöyle buyurdu;

“Şüphesiz iki rek’at bana bütün dünyadan daha sevgilidir.” [454]                                                   

138 ) Hz. Ümmü Habibe radıyallahu anha’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kim öğlen namazının ilk dört rek’at sünnetini ve son dört rek’at sünnetini kılmaya devam ederse, Allahu Teâlâ ona Cehennem ateşini haram kılar.” [455]                                                                                           

İzah: Öğlenin ilk dört rek’at sünneti, sünnet-i müekkededir. Son dört rek’atin iki rek’atı sünnet-i müekkede, iki rek’atı ise nafiledir.

139) Hz. Ümmü Habibe radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sa/-lAllahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Mü’min bir kul, öğlenin farzından sonra dört rek’at namaz kılarsa, inşaallah ebedî olarak Cehennem ateşi ona dokunmaz.”[456]

140) Hz. Abdullah bin Sâib radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem zevalden sonra öğlenin farzından önce dört rek’at namaz kılardı ve

“Şüphesiz bu saat, gök kapılarının açıldığı saattir. Ben bu saatte iyi bir amelimin göğe yükselmesini isterim” buyurdu. [457]                                                 

İzah: Öğlenden önce kılınan dört rek’attan maksat sünnet-i müekkede olan namazdır. Bazı alimlere göre zevalden sonra kılınan bu dört rek’atlı namaz öğlen namazının müekked olan sünnetinin dışındadır.

141) Hz. Ömer bin Hattab radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Zevalden sonra, öğlenden önce kılınan dört rek’at namaz teheccüd namazının dört rek’atına denktir”. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“O va­kitte her şey Allah’ı tesbih eder” buyurduktan sonra şu ayeti okudu:

“Onların gölgeleri bile (zeval vakti) acizane, Allahu Teâlâ’ya secde edici olarak sağa ve sola eğilirler.” [458]

142) Hz. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “Allahu Teâlâ ikindiden önce dört rek’at sün­net namazı kılana rahmet etsin.”  [459]                                                                 

143) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kim Ramazan gecelerinde Allahu Teâlâ’nın vaadlerine iman ederek, O’nun vereceği ecir ve mükâfatın şevkiyle namaz kılarsa, onun geçmiş bütün günahları bağışlanır.” [460]                                                               

144) Hz. Abdurrahman radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem (bir defasında) Ramazan ayından bahsederek şöyle buyurdu;

“Bu öyle bir aydır ki, Allahu Teâlâ onun orucunu size farz kıldı. Ben de sizin için onun Teravih’ini sünnet kıldım. Kim Allahu Teâlâ’nın vaadlerine kesin olarak ina­narak ve O’nun ecir ve mükâfatını arzulayarak bu ayda oruç tutar ve teravih kı­larsa, o annesinden doğduğu günkü gibi günahlarından temizlenir.” [461]

145) Hz. Ebû Fâtıma radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Diyor ki; Peygam­ber sallallahu aleyhi vesellem bana,

“Ey Ebû Fâtıma! Sen eğer (ahirette) benimle bu­luşmak istiyorsan secdeleri çoğalt (yani bol bol namaz kıl.)” [462]

146) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh diyor ki: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Kıyamet günü kişinin amellerinden ilk önce namazın hesabı sorulacaktır. Eğer namazı güzel çıkarsa, o kimse kurtulacak ve muradına erecektir. Eğer namazı bozuk çıkarsa, kurtulamayacak ve muradına eremeyecektir. Farz namazları eksik çıktığında Allahu Teâlâ,

“Bakınız kulumun yanında nafile namazlardan bir şey var mı? Tâ ki nafilelerle farzlardaki eksikler tamamlansın” buyurur. Eğer nafilesi varsa onlarla farzlar tamamlanır. Sonra diğer (oruç, zekat vs. gibi) amellerin hesabı sorulur. (Yani farz oruçların eksikliği nafile oruçlarla tamamlanır. Zekatın eksikliği ise nafile sadakalarla tamamlanır.)” [463]

147) Hz. Ebû Umâme radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Dostlarımın içinde en çok gıbta edileni o mü’mindir ki, dünyalık eşyası ve çoluk çocuk yükü bakımından hafiftir. Namazdan büyük payı vardır. (Yani bol bol nafile namaz kılar.) Rabbine en güzel şekilde ibadet eder. Allahu Teâlâ’ya (zahiren itaat ettiği gibi) gizli hallerinde de O’na itaat eder. Kendisine parmaklarla işaret edilemeyecek şekilde halkın arasında kendini gizler. (Yani o halk arasında şöhret sahibi değildir.) Rızkı geçinecek kadardır. Ona sab­rederek ömrünü geçirir”. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem sonra parmağını şaklattı (Bir şeyin çabucak olduğunu ifade etmek için parmak şaklatılır) ve şöyle buyurdu;

“O kişinin ölümü çabuk olur. Arkasından ağlayanı az, mirası da az olur.” [464]

148 ) Hz. Abdullah bin Selman rahmetullahi aleyh’den rivayete göre, bir sahabi kendisine şöyle söylemiştir; Biz Hayberi fethettiğimizde insanlar kendi ganimet mallarını çıkardılar. O ganimetler içinde çeşitli mallar ve esirler vardı, Alış veriş başladı. (Herkes kendi ihtiyacı olanı almaya ve ihtiyacı olmayanı satmaya başladı.) Bu esnada bir sahabî Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem’in huzuruna geldi ve

“Yâ Rasûlallah! Bugünkü ticarette öyle kâr ettim ki, bu vadideki topluluktan hiçbiri benim kadar kâr edemedi” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem hayretle,

“Ne ka­dar kazandın?” diye sordu. O,

“Hiç durmadan mal alıyor ve satıyordum, nihayet 300 Ûkiyye değerinde gümüş kâr kaldı” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Sana kişinin bundan daha hayırlı olan kazancını söyleyeyim mi?” buyurdu. Sahabî,

“O kâr nedir yâ Rasûlallah?” deyince Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Farz namazdan sonra kılınan iki rek’at nafile namazdır” buyurdu. [465]                 

İzah: Bir Ûkiyye kırk dirhem eder. Bir dirhem 3.2 gram gümüş ettiğine göre o sahabînin toplam kazancı 38,400 kg gümüş eder.

149) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Sizden biri uyuduğu zaman şeytan onun ensesine üç kere düğüm atar. Her düğüme üfleyerek şöyle der:

“Henüz gece çok uzun, uyu­maya devam et.” Eğer insan uyanır ve Allah’ın adını anarsa bir düğüm çözülür. Abdest alırsa ikinci düğüm çözülür. Eğer teheccüd namazı kılarsa üçüncü dü­ğüm de çözülmüş olur. Nitekim hoş ve neşeli olarak sabahlar. Çok büyük hayra nail olur. Eğer teheccüd namazı kılmazsa tembel olarak sabahlar. Üzerine bir ağırlık çöker. Büyük bir hayırdan mahrum kalır.” [466]

150) Hz. Ukbe bin Âmir radıyallahu anh diyor ki: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Ümmetimden iki kişiden biri geceleyin kalkar. Nefsine ağır gelmesine rağmen, kendini abdest almaya yöneltir. Halbuki üzerinde şeytanın attığı düğümler bulunmaktadır. Ellerini yıkadığında bir düğüm çözülür. Yüzünü yıkadığında ikinci düğüm çözülür. Başını meshettiğinde bir düğüm daha çözülür. Ayaklarını yıkadığında bir düğüm daha çözülür. Sonra Allahu Teâlâ göz­le görülmeyen meleklerine,

“Benim şu kuluma bakın! Nasıl da kendini sıkıntılara atıyor. Bu kulum Ben’den ne isterse kendisine verilecektir” buyurur.” [467]

151) Hz. Ubâde bin Sâmit radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kimin gece gözü açıldığında şu duayı okur, La ilahe illallahu vahdehu lâ şerike leh, lehül mülkü ve lehül hamdü vehüve alâ külli şey’in kadir, elhamdülillah, subhanallah, lâ ilahe illallah, Allahuekber, lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah Ondan sonra da Allahummağfirli Allah’ım beni bağışla” derse veya baş­ka bir dua yaparsa, duası kabul olunur. Sonra abdest alır ve namaz kılarsa na­mazı da kabul olunur.”                                                                                     

152) Hz. İbni Abbas radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem geceleyin teheccüd namazı için kalktığında şu duayı okurdu;

“Allah’ım! Bütün hamdler Senin içindir. Gökleri ve yeri ve onların içindeki mahlûkatı ayakta tutan Sensin. Bütün hamdler Senin içindir. Göklerin ve yerin mülkü Sana aittir. Bütün hamdler Senin içindir. Göklerin ve yerin hükümdarı Sensin. Bü­tün hamdler Senin içindir. Sen Hakk’sın (asıl varlık, Senin varlığındır.) Senin vaadin haktır (asla sarsılmaz.) Seninle buluşmak haktır ve muhakkaktır. Senin fermanın haktır. Cennet’in varlığı haktır. Cehennemin varlığı haktır. Bütün Pey­gamberler hak üzeredir. Muhammed sallallahu aleyhi vesellem hak Rasûl’dür. Kıya­met haktır, muhakkak gelecektir. Allah’ım! Ben Sana teslim oldum, ancak Sana inandım. Yalnız Sana dayandım, ancak Sana yöneldim. (İnanmayanlarla) çekişti­ğim zaman ancak Senin yardımınla bunu yaptım. Ancak Sana şikayetimi getirdim ve yardım diledim. O halde benim önceden işlediğim ve sonradan işleyeceğim, gizlice ve aşikâre işlediğim günahlarımı affeyle. Dini amellerde ileri gitmeye mu­vaffak kılan Sensin. Geri bırakan da Sensin. Senden başka ibadete layık ilah yok­tur. İyilik yapma gücü ve kötülüklerden sakınma kuvveti ancak Senin tarafındandır.” [468]

153) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Ramazan orucundan sonra en üstün oruç Muharrem ayının orucudur. Farz namazdan sonra en üstün namaz gece namazıdır.”

154) Hz. İyas bin Muâviye rahmetullahi aleyh’den rivayet edilmiştir:

“Bir koyun sağılacak zaman miktarı da olsa mutlaka teheccüd namazı kılınız. Yatsı nama­zından sonra kılınan her namaz teheccüde dahildir.” [469]                                   

İzah: Uyuyup uyandıktan sonra kılınan nafile namaza teheccüd denilir. Bazı alimlere göre yatsıdan sonra uyumadan önce kılınan nafile namaza teheccüd denilir. [470]

155) Hz. Abdullah radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Gece kılınan nafile namazın, gündüzün kılınan nafile nama­za üstünlüğü gizli verilen sadakanın açıkça verilen sadakaya üstünlüğü gibidir.” [471]

156) Hz. Ebû Ümâme el-Bâhilî radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Mutlaka teheccüd namazı kılınız. Zira o sizden önceki salihlerin yoludur. Onunla siz Rabbinize yakın olursunuz. Günah­larınız affedilir. Kötülüklerden korunursunuz.” [472]                                   

157) Hz. Ebû Derdâ radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Üç kişi vardır ki, Allahu Teâlâ onları sever, onlardan son derece hoşnûd olur. Birincisi o şahıstır ki; arkadaşları savaş meydanını terk edip gitmelerine rağmen, o tek başına Allah celle celaluhunun rızasını kazanmak için düşmanla savaşır. Ya şehid olur ya da Allahu Teâlâ ona yardım eder ve ga­libiyet nasib eder. Allahu Teâlâ meleklerine,

“Benim şu kuluma bakın. Benim rı­zam için meydanda nasılda sabredip direniyor?” buyurur. İkincisi o kimselerdir ki; yanında güzel bir hanımı ve bir de güzel ve yumuşak yatağı olduğu halde (onların hepsini bırakıp) teheccüd namazı ile meşgul olur. Allahu Teâlâ,

“Bakın kendi arzu ve isteklerini terkediyor ve Beni hatırlıyor. Eğer isteseydi uyurdu” buyurur. Üçün­cüsü o kimsedir ki; bir kafile ile beraber yolculuğa çıkar. Kafiledekiler gece geç saate kadar uyanık kaldıktan sonra uykuya dalarlar. O şahıs gecenin son bölümün­de canı istese de istemese de her halükârda teheccüd için kalkar.”  [473]

158 ) Hz. Ebû Mâlik el-Eş’arî radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur;

“Şüphesiz Cennet’te bir takım evler var­dır. Onların dışları içeriden, içleri dışarıdan görünür. Allahu Teâlâ bu evleri, in­sanlara yemek yedirenler, selamı yayanlar ve gece insanlar uyurken namâz kı­lanlar için hazırlamıştır.”

159) Hz. Sehl bin Sa’d radıyallahu anhuma diyor ki: Hz. Cebrail aleyhisselam Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem’in yanına geldi ve

“Ey Muhammed! Sen ne kadar yaşarsan yaşa, mutlaka bir gün öleceksin. Dilediğin ameli işle, onun karşı­lığını mutlaka bulacaksın. Kimi seversen sev, mutlaka ondan ayrılacaksın. Bil ki, mü’minin şeref ve yüceliği teheccüd namazı kılmasındadır. Mü’minin izzeti ise insanlardan müstağni olup onlara el açmamasındadır.”  [474]

160) Hz. Abdullah bin Amr bin Âs radıyallahu anhuma diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bana,

“Ey Abdullah! Sen bir zamanlar gece teheccüd namazı kıldığı halde, sonra onu terk eden falan adam gibi olma” buyurdu.  [475]

İzah: Hadisin maksadı şudur: Hiçbir mazeret olmadan kişinin yapageldiği dînî bir ameli terketmesi hoş bir şey değildir.1

161) Hz. Mutallib bin Rebîa radıyallahu anhuma diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Gece namazı ikişer rek’attır. O halde sizden biri na­maz kılınca her iki rek’atın sonunda teşehhüd okusun. Sonra duasında ısrarlı ol­sun. Acizliğini göstererek dua etsin. Çaresizliğini ve zayıflığını izhar etsin. Kim böyle yapmazsa onun namazı eksik doğan çocuk gibidir.” [476]               

İzah: Teşehhüdden sonra namazda iken de dua okunabilir, selam verdik­ten sonra da dua yapılabilir.

162)
Hz. Huzeyfe bin el-Yemân radıyallahu anh diyor ki: Ben bir gece Nebiyyi Ekrem sallallahu aleyhi vesellem’in yanına uğradım. Medine-i Münevvere’de mescidde namaz kılıyordu. Ben de namaz kılmak için onun arkasında durdum. Ben Rasullullah sallallahu aleyhi vesellem’ın arkasında namaza durduğumdan haberi olmadığını tahmin ediyordum. Bakara süresini okumaya başladı. Ben (içimden),

“Yüz ayet okuyunca rükû eder” dedim. Ancak yüz ayet okuyup rükû etmeyince ben,

“İki yüz ayetten sonra rükû edecek” diye düşündüm. Ancak iki yüz ayette de rükû etmeyince ben,

“Sûreyi bitirince rükû eder” dedim. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem sûreyi bitirince, (Allahümme lekel hamdü) kelimesini üç defa söyledikten sonra Âli İmran sûresine başladı. Ben,

“Artık bu sûreyi bitirince rükû eder” dedim. O sûreyi de bi­tirdi fakat rükû etmedi. Üç defa (Allahümme lekel hamdü) dedi. Sonra Mâide sûresine başladı. Ben, “Mâide sûresini bitirince rükû eder” dedim. Nitekim Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Mâide sûresini bitirince rükû etti. Ben de onunla birlikte rükû ettim. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem rükûda (Sübhâne rabbiyel Azîm) dediğini işittim. Mübarek dudaklarının hareketinden bu tesbihe ilave olarak başka şeyler de okuduğunu anladım. Sonra secde etti. Ben de onunla bir­likte secde ettim. Secdede (Sübhâne rabbiyel Â’la) dediğini işittim. Mübarek dudaklarının hareket etmesinden dolayı buna ilave olarak başka şeyler okuduğunu anladım. Ancak ben ne okuduğunu bilmiyordum. Sonra (ikinci rek’atta) En’am sûresini okumaya başladı. Bunun üzerine ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’i namaz kılmakta iken bıraktım ve gittim. (Çünkü Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem ile birlikte daha fazla namaz kılmaya cesaret edemedim.) [477]

163) Hz. İbni Abbas radıyallahu anhuma diyor ki: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in teheccüd namazını bitirince şu duayı yaptığını işittim;

“Allah’ım! Sen’den hususi rahmetini isterim. Onunla kalbime hidayet ver. O rahmetinle işlerimi kolaylaştır. Perişan halimi o rahmetinle düzelt Benim gıyabımdaki muameleleri onunla gözetip düzelt. Benim yanımda olan şeylere o rah­metin sayesinde yükseklik ve izzet ver. O rahmetinle amelimi (şirk ve riyadan) temizle. O rahmetin sayesinde benim için doğru ve uygun olan işleri kalbime ilham eyle. Sevdiğim şeyleri o rahmetin sebebiyle ihsan eyle. O rahmetinle beni her türlü kötülükten muhafaza eyle.

Allah’ım! Bana sonunda küfür olmayan iman ve yakîn ver. Kendisiyle dünya ve ahirette Senin kereminin, izzet ve şeref makamına ulaşacağım rahmetini ihsan eyle.

Allah’ım! Sen’den, verdiğim kararlarda isabet ve muvaffakiyet, Senin indin­de şehidlere has ağırlama gibi bir ağırlama, bahtiyar insanlar gibi bir hayat, düş­manlara karşı yardım isterim.

Allah’ım! Aklım eksik olsa da, amelim zayıf olsa da, hacetimi Sana arz ediyo­rum. Ben Senin rahmetine muhtacım. Ey işleri gören, kalplere şifâ veren (Allah’ım!) Kudretinle (bir arada akmakta olan) deryaları birbirinden ayırdığın (böylece tuzlu su ile tatlı su birbirinden ayrıldığı) gibi beni de Cehennem ateşinden ve insanın kendisini gördüğünde çığlık atarak ölümü istediği azabtan ve kabir azabından uzak tutmanı isterim.

Allah’ım! Hangi hayra benim aklım ermiyorsa, amelim o hayrı elde etmekten aciz kalıyorsa, niyetim ona kadar ulaşamıyorsa, Sen’den o hayrı talep dahi etmemişsem ve Sen, yarattığın kullardan birine hayrı vermeyi vaad etmişsen veya kullarından herhangi birine o hayrı vermek üzereysen... Ey alemlerin Rabbi! Ben Senin rahmetin vesilesiyle o hayrı talep ediyor ve Sen’den istiyorum.

Ey ahdi sağlam olan ve güzel işlerin sahibi olan Allah’ım! Azab gününde korkudan emin olmayı, kıyamet günü Sana yakın olan, Senin huzurunda dâima hazır olan, rükû ve secde eden ve sözlerinde duran kimselerle Cennet’te beraber olmayı Sen’den isterim. Şüphesiz Sen son derece merhametli ve kullarını çok sevensin. Şüphesiz Sen ne dilersen onu yaparsın.

Allah’ım! Bizi başkalarına yol gösteren ve hidayet sahibi olanlardan eyle Bizi sapanlardan ve başkalarını saptıranlardan etme. Senin dostlarınla sulh için­de olalım. Senin düşmanlarına düşman olalım. Seni seveni, bu sevgiden dolayı sevelim. Sana muhalefet edene, sana olan düşmanlığından dolayı düşman olalım.

Allah’ım! Bu benim duamdır, kabul etmek ise Senin sânındır. Bu, benim gayret ve çalışmamdır. Tevekkülüm ancak Senin Zât’inadır.

Allah’ım! Kalbime nûrkoy. Kabrimi nurlarıdır. Önümü nûr, arkamı nûr sağımı nûr, solumu nûr, üzerimi nûr, alt tarafımı nûr kıl. (Yani her tarafımda Senin nurun buiunsun.) Kulaklarıma nûr, gözlerime nûr, kıllarıma nûr, derime nür, etime nûr, kanıma nûr, kemiğime nûr koy.

Allah’ım! Benim nurumu arttır. Bana nûr ver. Benim için nûr takdir eyle. Örtüsü izzet ve fermanı izzet olan Zât, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şeref ve büyüklük libasına bürünen ve onunla cömertliğini gösteren Zât, her türlü eksikliklerden uzaktır. Her türlü kusurdan temiz olmak, ancak Kendi şanından olan o Zât çok yücedir. Büyük şeref ve kerem sahibi ne yücedir. Celal sahibi ve ikram sahibi olan o Zât her türlü ayıptan beridir.”  [478]

164) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Kim bir gecede yüz ayet okuyarak namaz kılarsa, o gece Allahu Teâlâ’ya ibadetten gafil olanlardan yazılmaz. Kim de bir gecede iki yüz ayet okuyarak namaz kılarsa o gece ihlasla ibadet edenlerden yazılır.” [479]

165) Hz. Abdullah bin Amr bin el-Âs radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kim teheccüd namazında on ayet okursa gece gafillerden yazılmaz. Kim de yüz ayet okursa, ibadet edenlerden ya­zılır. Kim bin ayet okursa kendilerine Kıntar miktarı sevab verilenlerden yazılır.” [480]

166) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Kıntar, 12 bin Ûkiyye’dir. Her Ûkiyye yer ve gök arasındakilerden daha hayırlıdır.” [481]                                                                                     

167) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Allahu Teâlâ, gece kalkıp teheccüd kılan, sonra hanımını uyandıran, böylece hanımı da namaz kılan. Eğer (uykunun ağır basmasıyla) ha­nımı uyanamazsa, yüzüne hafifçe su serpen kimseye rahmet etsin. Aynı şekilde Allahu Teâlâ, gece kalkıp teheccüd namazı kılan, sonra kocasını uyandıran ve böylece kocası da namaz kılan, kocası kalkmayınca yüzüne hafifçe su serpen kadına rahmet etsin.” [482]                                                                                     

İzah: Bu hadis teheccüd kılmaya arzuları olan ve bu şekilde uyandırmak aralarında bir kırgınlığa sebep olmayacak olan karı koca ile ilgilidir. [483]

168 ) Hz. Ebû Said ve Ebû Hûreyre radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Bir adam geceleyin hanımını uyan­dırır, sonra her ikisi (en az) iki rek’at teheccüd namazı kılarlarsa, Allah’ı çok zik­redenlerden yazılırlar.” [484]

169) Hz. Atâ rahmetullahi aleyh diyor ki: Ben Hz. Aişe radıyallahu anha’ya,

“Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’de gördüğünüz en hayret verici şeyi bana anlatınız” dedim. Hz. Aişe radıyallahu anha,

“Onun hangi şeyi hayret verici değildi ki? Bir gece vakti geldi ve benimle birlikte yorganı örtündü. Sonra,

“Beni bırak, Rabbime ibadet edeyim” buyurdu. Yataktan kalktı, abdest aldı, sonra namaza durdu. Ağlıyordu... Hatta gözyaşları mübarek göğsüne kadar akmaya başladı. Sonra rükûya gitti. Orada da aynı şekilde ağladı. Daha sonra secdeye gitti. Burada da aynı şekilde ağladı. Secdeden kalkınca yine ağlamaya devam etti. Nihayet Hz. Bilal radıyallahu anh gelip sabah namazı için seslendi. Ben,

“Yâ Rasûlallah! Sizi bu kadar ağlatan şey nedir? Halbuki (eğer olsa bile) Allahu Teâlâ sizin gelmiş ve gelecek günahla­rınızı affetmiştir” dedim. Buyurdu ki;

“O halde ben şükreden bir kul olmayayım mı? Neden ben böyle yapmayayım halbuki bu gece bana başlayan ve Âli İmran sûresinin sonuna kadar devam eden ayetler nazil olmuştur.” [485]

170) Hz. Aişe radıyallahu anha’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Gece teheccüd namazı kılmayı alışkanlık haline getirmiş olan bir kimse uykunun galip gelmesinden dolayı (herhangi bir gece) uyanamazsa Allahu Teâlâ ona teheccüd sevabı yazar. Uykusu da Allahu Teâlâ tarafından ona bir ihsan olur. (Yani teheccüd kılmadan, (o gece) teheccüd sevabı kazanır.)” [486]

171) Hz. Ebû Derdâ radıyallahu anh’dan rivayete göre Nebiyyi Ekrem sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Kim gece uyumak için yatağına gelir ve gece tehec­cüd namazı klimaya niyet eder sonra derin bir uykuya dalar da sabahleyin uyanırsa ona niyet ettiği teheccüd sevabı verilir. Uykusu da Allah cette ceialuhu tarafından ona bir ikram olur.” [487]

172) Hz. Muaz bin Enes el-Cühen radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Bir kimse sabah namazını kıldıktan sonra ol­duğu yerde oturur, hayırdan başka bir şey konuşmaz, sonra iki rek’at işrak nama­zı kılarsa, günahları denizlerin köpüğünden fazla olsa da bağışlanır.” [488]

173) Hz. Hasan bin Ali radıyallahu anhuma diyor ki: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellemin şöyle buyurduğunu işittim;

“Bir kimse sabah namazını kılar ve güneş do­ğuncaya kadar Allah celle ceialuhu nu zikretmekle meşgul olur, sonra iki ya da dört rek’at (işrak namazı) kılarsa, Cehennem ateşi onun cildine (dahi) dokunmaz.” [489]

174) Hz. Enes radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Bir kimse sabah namazını cemaatle kılar, sonra güneş do­ğuncaya kadar Allahu Teâlâ’yı zikreder, daha sonra iki rek’at nafile namaz kılarsa, ona hacc ve umre sevabı verilir.” Hz. Enes radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem üç defa,

“Tam bir hacc ve umre sevabı, tam bir hacc ve umre seva­bı, tam bir hacc ve umre sevabı verilir” buyurdu. [490]                                             

175) Hz. Ebû Derdâ radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Allahu Teâlâ buyurdu ki:

“Ey Ademoğlu! Gündüzün evvelinde dört rek’at namaz kılmaktan aciz olma. Ben senin gün boyunca işlerine yeterim.” [491]

İzah: Hadiste zikredilen fazilet, İşrak namazı hakkındadır. Ancak bundan Kuşluk namazı da kasdedilmiş olabilir.

176) Hz. Ebû Hûreyrerad radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bir askeri birlik gönderdi. Bu birliktekiler çok kısa zamanda pek çok ganimet malıyla geri döndüler. Bir sahabi,

“Yâ Rasûlallah! Biz az zaman içinde bu kadar büyük bir ganimetle dönen başka bir askeri birlik görmedik” dedi.

Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Ben size bundan daha az bir zaman içinde daha fazla ganimet elde eden kimseyi haber vereyim mi? Bir adam evinde güzelce abdest alıp mescide gider ve sabah namazını kılar (güneş doğduktan) sonra da İşrak namazı kılarsa, işte bu kimse çok kısa bir süre içinde çok fazla ganimet kazanmıştır.” [492]

177) Hz. Ebû Zerr radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Nebiyyi Ekrem sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Sizden her biriniz sabahladığında vücudunun her bir ekleminin selamet içinde olmasından dolayı her bir eklemi için şükür olarak sadaka vermesi gerekir. Her Subhanallah demek sadakadır. Her Elhamdülillah demek sadakadır. Her Lâ ilahe illallah demek sadakadır. Her Allahu Ekber demek sadakadır. İyiliği emretmek sadakadır. Kötülükten nehyetmek sadakadır. Kuşluk vaktinde kılınan iki rek’at namaz ise her eklemin şükrü için yeterlidir.” [493]

178 ) Hz. Büreyde radıyallahu anh diyor ki: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“İnsanda 360 mafsal (eklem) vardır. Her mafsalın sıh­hat ve selametine şükür olarak birer sadaka vermesi gerekir”. Sahâbe-i Kiram radıyallahu anhum,

“Ey Allah’ın Nebisi kim bu kadar sadakayı verebilir?” dediler. Buyurdu ki;

“Mescidde bir tükürük görünce onu temizlemen, yoldan eziyet verecek şeyi gidermen sadakadır. Eğer bu amellerden hiç birini yapamazsan iki rek’at Kuşluk namazı senin için (bütün sadakaların bedeli olarak) yeterli, olur.” [494]

179) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Kim iki rek’at Kuşluk namazı kılmaya özen gösterirse, onun günahları denizin köpüğü kadar da olsa affedilir.” [495]               

180) Hz. Ebû Derdâ radıyallahu antidan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Kim iki rek’at Kuşluk namazı kılarsa o, Allah’a iba­detten gafil kalanlardan sayılmaz. Kim dört rek’at Kuşluk namazı kılarsa o, ibadet edenlerden yazılır. Kim altı rek’at kılarsa, o gün onun işlerine yardım edilir. Kim sekiz rek’at kılarsa, Allahu Teâlâ onu itaatkâr kullardan yazar. Kim on iki rek’at kılarsa, Allahu Teâlâ onun için Cennetinde bir köşk yaratır. Allahu Teâlâ kulları üzerinde gece gündüz sadaka ve ihsanda bulunur. Allahu Teâlâ kullarından hiç­birine Kendisini zikretmesinden daha büyük bir nimet ve ihsanda bulunmamıştır.” [496]

181) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Kim akşam namazından sonra arada boş söz konuş­madan altı rek’at (Evvâbîn) namazı kiiarsa, ona 12 senelik ibadet sevabı verilir.” [497]

İzah: Akşam namazının farzından sonra kılınan iki rek’at sünnet-i müekkedeye ilave olarak dört rek’at kılınırsa altı rek’at eder.

Bazı alimlere göre bu altı rek’at akşam namazının iki rek’at sünnet-i müekkedesinin dışındadır. [498]

182) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bir gün sabah namazı vakti Bilal radıyallahu anh’a,

“Ey Bilal! İslam’a girdikten sonra en fazla sevab ümid ettiğin ameli söyle. Zira ben rüyamda Cennet’teyken ön tarafımda senin ayak seslerini işittim” buyurdu. Hz. Bilal radıyallahu anh,

“Amellerim içinde sevabını en fazla ümid ettiğim amel şudur: Ben gece veya gündüzün herhangi bir vaktinde abdest aldığımda, o abdest ile Allahu Teâlâ bana ne kadar tevfik verirse mutlaka o kadar ftahiyyet’ül vuzû) namazı kılarım” dedi. [499]


[444] İsrâ: 17/79.

[445] Beyân'ül Kur'an

[446] Furkan: 25/64.

[447] Secde: 32/16-17.

[448] Zâriyat: 51/15-18.

[449] Müzzemmil: 73/1-7.

[450] Taberâni, Mecma'uz zevâid

[451] Musned'i Ahmed

[452] Neseî

[453] Müslim

[454] Müslim

[455] Neseî

[456] Neseî

[457] Tirmizi

[458] Nahl: 16/48, Tirmizi

[459] Ebû Dâvûd

[460] Buhâri

[461] İbni Mâce

[462] Müsnem Ahmed

[463] Tirmizi

[464] Tirmizi

[465] Ebû Dâvûd

[466] EbûDâvûd, bni Mâce

[467] Müsned'i Ahmed, Fethurrabbâni

[468] Buhâri

[469] Taberâni

[470] İlâ-üs Sünen

[471] Taberâni, Mecma'uz Zevâid

[472] Müstedrek'i Hakim

[473] Taberâm, Terğib

[474] Taberâni, Terğib

[475] Buhâri

[476] Müsned'i Ahmed

[477] Musannef Abdurrezzak

[478] Tirmizi

[479] Müstedrek'i Hâkim

[480] İbni Huzeyme

[481] İbni Hibban

[482] Neseî

[483] Maârifül Hadîs

[484] Ebû Dâvud

[485] İbni Hibban, Ikâmet’ül Hücceh

[486] Neseî

[487] Neseî

[488] Ebû Dâvûd

[489] Beyhakî

[490] Tirmizi

[491] Müsned'i Ahmed, Mecma'uz Zevâid

[492] Ebû Yalâ, Mecma'uz zevâid

[493] Müslim

[494] Ebû Dâvûd

[495] İbni Mâce

[496] Taberâni, Mecma'uz Zevâid

[497] Tirmizi

[498] Mirkât, Mezâhir'i Hak

[499] Buhâri





Konu Başlığı: Ynt: Sünnet ve nafile namazlar
Gönderen: Ceren üzerinde 22 Eylül 2016, 21:45:07
Esselamu aleykum.Rabbim bizleri peygamber efendimizin yolunda giden ve sunnet ve nafile namazlarini kilip faziletine eren kullardan eylesin inşallah....