๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Müntehab Ehadis => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 28 Ekim 2010, 17:30:02



Konu Başlığı: Rasulullah (s.a.)den nakledilen dualar
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 28 Ekim 2010, 17:30:02
RASULULLAH SALLALLAHUALEYHİ VESELLEM’DEN NAKLEDİLEN ZİKİR VE DUALAR

Kur’an Ayetleri
 

“(Ey Muhammed!) Eğer kullarım sana Beni sorarlarsa söyle ki; şüphesiz Ben ya­kınım. Duâ edenin duasını kabul ederim.” [930]                                         

“(Ey Rasûlüm) de ki: “Duanız olmasa, Rabbim size ne kıymet verirdi?” [931]

“Rabbinize yalvararak gizlice dua edin.

Ve Allah’a hem korku hem de ümidle duâ edin.” [932]

“En güzel isimler (Esmâ-ül Hüsnâ) Allah’ındır. Siz de O’na, o isimlerle duâ edin.” [933]

“(Onlar mı hayırlı,) yoksa Kendine yalvardığı zaman sıkıntıya düşen kimsenin dua­sını kabul eden ve başındaki sıkıntıyı gideren mi?” [934]                                 

“(Sabredenler o kimselerdir ki,) kendilerine bir musibet geldiği zaman teslimiyet göstererek “Biz (malımız ve evladımız top yekûn) Allah’ınız. (Mâlik-i Hakiki olan Allah Kendi mülkünde dilediği gibi tasarruf eder. O halde kul, başına gelen bela­dan dolayı perişan olmamalıdır.) Biz (dünyadan) yine O’na döneceğiz. (Buradaki musîbetin bedeli, orada mutlaka verilecektir.) / İşte onlara Rablerinden mağfiret ve rahmet vardır. Ve onlar hidâyete erenlerin tâ kendileridir.” [935]     

“(Allahu Teâlâ Musa aleyhisselam’a şöyle buyurdu:) “Firavn’a git! Gerçekten o azdı.” / (Musa aleyhisselam) dedi ki: “Ey Rabbim! Benim göğsüme genişlik ver! / Benim (teb­liğ) işimi kolaylaştır! / Dilimden düğümü (peltekliği) çöz! / Ki, sözümü anlasınlar. / Bir de bana ailemden kardeşim Harun’u vezir ver! / Onunla sırtımı pekiştir! / Ve onu benim (tebliğ) işimde bana ortak et! / Ki, Seni çok tesbih edelim. / Ve Seni çok zikredelim.” [936]                                                                                     

 

Hadisi Şerifler
 

190) Hz. Enes bin Mâlik radıyallahu anh’dan rivayet olunmuştur: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Dua ibadetin beynidir.” [937]                                 

191) Hz. Nu’man bin Beşir radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Dua ibadettir.” Sonra delil olarak Kur’an-ı Kerim’in şu ayetini okudu:

Rabbiniz şöyle buyurdu:

“Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü Bana ibadeti bıra­kıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak Cehennem’e gireceklerdir.” [938]

192) Hz. Abdullah radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Allahu Teâlâ’nın fazlını isteyiniz. Şüphesiz Allah celle celaluhu Kendisi’nden istenmesini sever. Genişlik ve ferahlık (için dua ettikten son­ra genişlik) beklemek en üstün ibadettir.” [939]

İzah: Genişlik beklemekten kasıt şudur Allah’tan istenilen rahmet, hidayet ve iyiliğin inşallah gerçekleşeceğini ümid etmektir.

193) Hz. Sevbân radıyallahu anh’dan rivayete göre Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Duadan başka bir şey kaderdeki kararı değiştiremez. İyi­likten başka bir şey ömrü uzatamaz. Kişi (bazen) işlediği bir günah yüzünden ır­aktan mahrum kılınır.” [940]                                                                       

İZAH: Hadisi şerifteki, “duanın kaderdeki kararı değiştirmesinin manası şudur: Mesela bir şahsın kaderinde şöyle yazılmıştır;

“Eğer bu şahıs, falanca sı­kıntının gitmesi için dua ederse, o sıkıntı ondan uzaklaştırılır”. Nitekim hadisi şe­rifte şöyle buyurulmuştur:

“Dua etmek de Allah’ın takdir etmesiyle olur.”

Aynı şekilde Allahu Teâlâ katında şu karar verilir: Örnek olarak bir şahsın ömrü altmış senedir. Ancak bu şahıs falanca iyiliği (mesela hacc) yapacak ve bundan dolayı da onun ömrü yirmi sene artacak ve dünya da seksen sene yaşa­yacaktır. [941]

194) Hz. Ubâde bin Sâmit radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki:

“Yeryüzünde bir müslüman, günah veya akraba ile ilişkiyi kesmekle ilgili olmamak şartıyla herhangi bir dua yaparsa, Allahu Teâlâ ona istediğini verir. Veya duası kadar bir kötülüğü ondan uzaklaştırır ya da duası kadar ona ecir hazırlar.” Topluluktan bir adam,

“(Duâ mutlaka kabul olunduğuna ve karşılığında mutlaka bir şeyler verildiğine göre,) biz de çok dua ederiz” deyince Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Allahu Teâlâ daha fazla verendir” buyurdu. [942]

195) Hz. Selmân-ı Fârisi radıyallahu anh’dan rivayete göre Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “Şüphesiz Allahu Teâlâ çok haya sahibidir. O Kendisi’nden istemeden çok fazla verendir. Kişi istemek için ellerini O’na açtığında, elleri boş ve mahrum olarak geri döndürmekten haya eder. (Bundan dolayı da mutlaka vermeye karar verir.)” [943]

196) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayete göre Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Şüphesiz Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Ben kulu­mun Bana olan zannına göre ona muamele ederim. O, Bana duâ ettiğinde onunla beraber olurum.” [944]

197) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayete göre Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Allahu Teâlâ indinde duadan daha üstün hiçbir şey yoktur.” [945]                                                                                                                     

198 ) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayete göre Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Kim şiddetli ve sıkıntılı hallerinde Allahu Teâlâ’nın kendi duasını kabul etmesini istiyorsa, bolluk zamanlarında duayı arttırsın.” [946]

199) Hz. Ali radıyallahu anh diyor ki:  Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Duâ müminin silahıdır. Dinin direğidir. Göklerin ve yerin nurudur.” [947]

200) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kul günah işlemek ve akraba ile ilişkilerini kes­mek hakkında duâ yapmadığı müddetçe onun duası kabul edilir. Ancak acele et­memesi şartıyla...”

“Yâ Rasûlallah!’ Aceie etmek ne demektir?” diye sorulunca Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Kul, “Ben duâ ettim, sonra yine duâ ettim ama kabul edilmedi” der. Sonra yorulur ve duâ etmeyi bırakır.” [948]         

201) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“İnsanlar namazda duâ esnasında gözlerini göğe doğru kaldırmaktan vazgeçsinler. Yoksa onların görme kudretleri alınır.” [949]

İzah: Namazda göğe doğru bakmak yasaklanmıştır. Bu hadiste ise göz­lerin duâ esnasında göğe doğru çevrilmesi özellikle menedilmiştir. Çünkü genel­likle duâ esnasında gözler göğe doğru çevrilmektedir. [950]

202) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Allahu Teâlâ’nın (duanızı) kabul edeceğine kesin inana­rak duâ ediniz. Biliniz ki, Allahu Teâlâ (duâ esnasında) kalbi Allah’tan gafil olan ve Allah’tan başkasıyla meşgul olan kimsenin duasını kabul etmez.” [951]         

203) Hz. Habîb bin Mesleme el-Fihrî radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim:

“Bir cemaat, bir yere toplanır ve on­lardan biri duâ eder, diğerleri de âmin derse, Allahu Teâlâ onların dualarını mut­laka kabul eder.”  [952]

204) Hz. Zübeyr Numeyrî radıyallahu anh diyor ki: Biz bir gece Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem ile birlikte çıktık, ısrarlı bir şekilde duâ eden bir adamın yanına geldik. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem onun duasını dinlemek için durdu. Sonra,

“Eğer mühürlerse duasını kabul ettirir” buyurdu. Topluluktan biri,

“Ne ile mühürleyecek?” deyince Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Âmin demekle” buyurdu. Şüp­hesiz o, eğer âmin ile mühürlerse, (yani duasının sonunda âmin derse,) duasını kabul ettirmiş olur” buyurdu. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e soru sorân adam, (duâ eden) adamın yanına giderek

“Ey falanca! Duanı âmin ile bitir ve (duanın kabul olunmasından dolayı) müjdeni al” dedi. [953]                                               

205) Hz. Âişe radıyallahu anha diyor ki:

“Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Sözü az, özü geniş olan duaları severdi. Ondan başka duaları terk ederdi.” [954]

İzah: Sözü az özü geniş olan dualardan maksat şudur: Lafızları kısa an­cak manası geniş olan dualardır. Veya dünya ve ahiretin güzelliği istenen dualar­dır. Ya da bütün mü’minleri de katarak duâ etmektir. Mesela Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’den şöyle bir duâ nakledilmiştir. [955]

206) Hz. Sa’d radıyallahu anh’ın oğlu diyor ki: Ben bir defasında şöyle duâ ediyordum;

“Allah’ım! Ben Senden Cennet ve onun nimetlerini, onun güzelliklerini ve şunları şunları isterim. Cehennem’den ve onun zincirlerinden, kelepçelerinden ve şunlardan şunlardan sana sığınırım” dedim. Babam bunu duyunca şöyle bu­yurdu;

“Sevgili oğlum! Ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim:

“Yakında öyle bir kavim gelecektir ki, duada mübalağa edip haddi aşa­caklardır. Sen onlardan olmaktan sakın. Sana Cennet verilince onun bütün nimet­leri de verilmiş olacaktır. Sen Cehennem’den korunduğun zaman Cehennemin bütün sıkıntılarından da kurtulmuş olacaksın. (Öyleyse duada bu tafsilâta gerek yoktur. Aksine Cennet’i isteyip Cehennem’den de Allah’a sığınmak yeterlidir.)” [956]

207) Hz. Câbir radıyallahu anh diyor ki: Ben Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Muhakkak her gecede öyle bir saat vardır ki, müslüman bir kul o saatte dünya ve ahiretle ilgili bir hayır isterse Allahu Teâlâ ona mutlaka verir.” [957]

208 ) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Gecenin üçte biri kalınca Rabbimiz Tebâreke ve Teâlâ dünya semâsına nüzul eder ve

“Bana duâ eden var mı? Duasını kabul edeyim. Ben’den isteyen var mı? Duasını kabui edeyim. Ben’den bağışlanmasını isteyen var mı? Onu bağışlayayım.” [958]

209) Hz. Muâviye bin Ebî Sûfyan radıyallahu anhuma diyor ki: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Kim şu beş kelime ile Allahu Teâlâ’dan bir şey isterse Allahu Teâlâ ona mutlaka verirLa ilahe illallahu vallahu Ekber, Lâ ilâhe illallahu vahdehu lâ şerikelehû, lehül mülkü ve lehül hamdü, vehüve alâ külli şey’în kadir, ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah.” [959]

210) Hz. Rebîa bin Âmir radıyallahu anh diyor ki: Ben Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Duada iyâ zel Celâli ve’l İkram ke­limesini söyleyerek ısrarlı olunuz. (Yani duâ esnasında bu kelimeyi sık sık söyleyiniz.)” [960]

211) Hz. Seleme bin Ekva Eslemî radıyallahu anh diyor ki: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in bir duâ ederken ona mutlaka şu kelimelerle başladığını işittim:

“Sübhâne rabbiyel aliyyil a’la’l Vahhâb

“Benim Rabbim bütün noksan sıfatlardan münezzehdir. O çok yücedir. O bol bol verendir.” [961]

212) Hz. Büreyde radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bir şahsın şöyle duâ yaptığını duydu;

“Allahümme innî es’elüke ennî eşhedü enneke ente’llahu lâ ilahe illâ ente’l ahadullezi lem yelid ve lem yûled velem yekunlehû küfüven ehad.” Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki:

“Sen Allahu Teâlâ’nın öyle bir ismiyle is­tedin ki, o isimle ne istenirse Allah celle celaluhu onu verir. Onunla hangi duâ yapı­lırsa o duayı kabul eder.”

Duanın manası şudur:

“Allah’ım! Şu kelimeleri vesile kılarak Sen’den isti­yorum; Ben şehadet ederim ki şüphesiz Sen Allah’sın. Sen’den başka hiçbir ilah yoktur. Sen Tek’sin, kimseye muhtaç değilsin. Herkes Sana muhtaçtır. O, doğur­mamış ve doğurulmamıştır. Hiç kimse O’na denk değildir.” [962]                     

213) Hz. Esma binti Yezîd radıyallahu anha’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“İsmi A’zam şu iki ayettedir:” [963]

214) Hz. Enes bin Mâlik radıyallahu anh diyor ki: Biz Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ile birlikte bir halka da oturuyorduk. Bir adam namaz kılıyordu. Rükû, secde ve tahiyyatı bitirdikten sonra şu duayı okudu:

“(Allahümme innî es’elüke bienne leke’l hamde lâ ilahe illâ ente bedîu’s semâvâti ve’l arzı yâ ze’l celâli vel ikram, yâ hayyu yâ kayyûm)

Allah’ım! Sana yapılan bütün hamdler vesilesiyle Sen’den isterim. Sen’den başka ilah yoktur. Sen gökleri ve yeri numunesi olmadan yarattın. Ey azamet, celal, in’âm ve ihsan sahibi. Ey hayatı ebedi olan, ey herşeyi ayakta tutan Zât!” Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bu­yurdu ki;

“O, Allahu Teâlâ’nın İsmi A’zamı ile duâ etti. Onunla yapılan duayı Allah celle celaluhu kabul eder ve onunla istenildiği zaman verir.” [964]                   

215) Hz. Sa’d bin Mâlik radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Kendisiyle duâ edildiği zaman Allahu Teâlâ’nın kabul ettiği ve kendisiyle istenildiği zaman verdiği Allah’ın İsmi A’zamı’nı size ha­ber vereyim mi? O Hz. Yunus aleyhisselam in üç karanlık [965] içinde kendisiyle Allah’a yalvardığı şu duadır”

“Lâ ilahe illâ ente subhâneke innî küntü minezzâlimîn) Sen’den başka hiçbir ilah yoktur. Sen bütün noksan sıfatlardan bensin, şüphesiz ben zalimlerden oldum.” Bir adam Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’e

“Yâ Rasûlallah! Bu duâ sadece Yunus aleyhisselam’a mı hâstır? Yoksa bütün iman sahiblerini de içine alır mı?” diye sorunca Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Sen Allah cette celaluhu’nun şu sö­zünü duymadın mı?”

“Biz Yunus aleyhisselam’ı musibetten kurtardık. Aynı şekilde biz iman sahiblerini de kurtarırız.” Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Bir kimse bu duayı has­talandığı zaman kırk defa okursa ve o hastalığında ölürse, ona şehid sevabı ve­rilir. Eğer iyileşirse, iyileşmesiyle birlikte onun bütün günahları bağışlanır.” [966]

216) Hz. İbni Abbas radıyallahu anhuma’dan rivayet göre Peygamber aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur;

“Beş duâ özellikle kabul olunur;

1- Karşılığını alın­caya kadar mazlumun duası,

2- Evine dönünceye kadar hacının duası,

3- Cihaddan dönene kadar mücahidin duası,

4- Sağlığına kavuşuncaya kadar hastanın duası,

5- Kardeşin kardeşine gıyabında ettiği duâ”.


Sonra Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Bunların içinde en çabuk kabul olunan duâ kardeşin kardeşine gıyabında yaptığı duadır.” [967]                                                                 

217) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Üç duâ özelikle kabul edilir. Kabul olunmasında hiç bir şüphe yoktur.

1- Babanın (evladı için) duası,

2- Yolcunun duası,

3- Mazlumun duâsi.”
[968]

218 ) Hz. Ebû Umâme radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Benim (sabah namazından sonra) güneş doğuncaya kadar Allahu Teâlâ’yı zikretmem, O’nun büyüklüğünü beyan etmem, O!nu tesbih etmem ve ilahe illallah demem, bana Hz. İsmail aleyhisselam’in evladından iki veya daha fazla köleyi azad etmemden daha sevimlidir. İkindiden sonra, gü­neş batıncaya kadar bu amellerle meşgul olmam, bana Hz. İsmail aleyhisselam in evladından dört köle azad etmemden daha sevimlidir.” [969]                   

219) Hz. Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhuma diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “Kim abdestli olarak yatarsa, bir melek onun vücudu­na çok yakın olarak geceyi geçirir. Kul uykusundan uyanınca melek şöyle duâ eder:

“Allah’ım! Bu kulunu bağışla, zira o abdestli olarak uyumuştu.” [970]

220) Hz. Muâz bin Cebel radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Bir müslüman, geceleyin abdestli olarak ve zikrederek uyur, sonra gecenin herhangi bir vaktinde uyandığında Allahu Teâlâ’dan dünya ve ahiretle ilgili bir hayır talep ederse, o şey kendisine mutlaka verilir.” [971]

221) Hz. Amr bin Abese radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bana,

“Şüphesiz Rabbin kula en yakın olduğu zaman gecenin son bölümüdür. Eğer o saatte Allah’ı zikredebiliyorsan, bunu yap.” [972]                         

222) Hz. Ömer bin Hattab radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Bir kimse kendisine günlük vazife edindiği zikir, duâ vs. gibi şeyleri tamamlamadan uyuya kalır da ertesi gün sabah ile öğle arasında onları okursa geceleyin okumuş gibi kendisine ecir verilir.” [973]             

223) Hz. Ebû Eyyûb el-Ensari radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Kim on defa La ilahee illallahu vahdehû lâ şerikelehû, lehül mülkü ve lehül hamdü, vehüve alâ külli şey’in kadir derse onun için on iyilik yazılır. On günahı silinir, on derecesi yüksel­tilir. Dört tane köle azad etme sevabı verilir. Akşama kadar şeytandan korunur. Kim akşam namazını kıldıktan sonra bu kelimeleri okursa sabaha kadar ona aynı mükâfat verilir.” [974]

224) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet olunmuştur: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kim sabah ve akşam yüz defa Sübhanallahi ve bihamdihi derse kıyamet günü kimse ondan daha üstün amelle gelemez. Ancak bu kelimeleri onun kadar ya da ondan daha çok söyleyen kimse müstesna.”

Bir rivayette bu üstünlük kelimesi hakkında zikredilmiştir.

“Sübhanallahil azîm ve bihamdihi.” [975]

225) Hz. Ebû Hûreyre raaıyaiiahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu naklediyor;

“Kim sabahladığında ve akşam­ladığında yüzer defa Sübhanallahi ve bihamdihi derse denizlerin kö­püğü kadar günahı olsa da bağışlanır.”

226) Bir sahâbî radıyallahu anh diyor ki: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Kim sabah ve akşam,

“(Razîna billahi rabben ve bil islami dînen ve bi muhammedin resûlen) Biz Rabb olarak Allah’tan, din olarak İslam’dan ve Rasûl olarak Muhammed sallallahu aleyhi vesellem’dan razıyız” derse, o kimseyi kıyamet günü razı etmek Allahu Teâlâ’nın üzerine hak olur.”  [976]

Bir rivayette bu duanın sabah ve akşam üçer defa söylenmesi zikredilmiştir. [977]

227) Hz. Ebû Derdâ radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Kim sabah ve akşam bana on defa salavât getirirse kıyamet günü ona şefaatim ulaşır.” [978]                                                   

228 ) Hz. Hasan rahmetullahi aleyh diyor ki; Hz. Semüre bin Cündüb radıyallahu anh buyurdu ki;

“Ben sana Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’den, Hz. Ebû Bekr’den ve Hz. Ömer’den pek çok defa işittiğim bir hadisi anlatayım mı?” Ben,

“Evet anla­tınız” dedim. Buyurdu ki;

“Kim sabah ve akşam “Allah’ım beni Sen yarattın, bana Sen hidayet verdin, beni Sen yediriyorsun, beni Sen içiriyorsun, beni ancak Sen dirilteceksin” derse, Allahu Teâlâ ona istediğini mutlaka verir.” [979]

229) Hz. Abdullah bin Ğannam Beyâzî radıyatiahu anadan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Kim sabah vakti şu duayı okursa, o günün bütün nimetlerinin şükrünü edâ etmiş olur:

“Allah’ım! Sabah vakti bana veya yarattıklarından birine isabet eden bir nimet ancak Senin ortağı bulunmayan Zât’ındandır. Öyleyse hamd Sana’dır, şükür Senin içindir.”

“Kim de akşam olunca aynı duayı okursa, o gecenin bütün nimetlerinin şükrünü edâ etmiştir.” [980]

230) Hz. Enes bin Mâlik radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Kim sabah ve akşam bir defa şu kelimeleri okursa Allahu Teâlâ vücudunun dörtte birini Cehennem’den âzâd eder. Kim üç defa söy­leme Allahu Teâlâ vücudunun dörtte üçünü Cehennem’den âzâd eder. Kim dört defa söylerse Allahu Teâlâ onun bedenini Cehennem ateşinden tamamen âzâd eder. (O kelimeler şunlardır:)” [981]                                                                   

“Allahümme innî esbahtü üşhiduke ve üşhidu hamalete arşike ve melâiketike ve cemîa halkıke enneke entellahu lâ ilahe illâ ente, ve enne muhammeden abdüke ve rasûluke.”

231) Hz. Enes bin Mâlik radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem kızı Fâtıma radıyallahu anha’ya şöyle buyurdu;

“Nasihatimi dikkatli dinle! Sabah ve akşam şu duayı yap:”

“Ey dâima diri olan, ey yerleri ve gökleri ve bütün mahlûkâti ayakta tutan Allah’ım! Ancak Senin rahmetinden yardım dilerim. Bütün işlerimi düzelt ve beni göz açıp kapayıncaya kadar nefsimle baş başa bırakma.” [982]                             

232) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh diyor ki: Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’ın huzuruna gelerek,

“Yâ Rasûlallah, dün gece bir akrebin ısırmasın­dan dolayı çok eziyet çektim” dedi. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem,

“Eğer sen akşamleyin şu kelimeleri söyleseydin akrep sana zarar vermezdi” buyurdu.

“(Euzu bikelimâtillâhi’t tâmmâti min şerri mâ halak) Yarattığı şeylerin şerrinden bütün (fayda ve şifâ veren) kelimeleri vesilesiyle, Allah’a sığınırım.” [983]           

İzah: Bazı alimler Allahu Teâlâ’nın kelimelerinden kastın Kur’an-ı Kerim olduğunu söylemişlerdir. [984]

233) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kim akşam vakti üç defa şu kelimeleri söylerse, o gece ona hiçbir zehir zarar veremez.”

“Euzu bikelimâtillâhi’t tâmmâti min şerri mâ halak.” Hz. Süheyl rahmetullahi aleyh diyor ki:

“Bizim ailemiz bu duayı öğrenmişlerdi. Her gece onu okuyorlardı. Nitekim onlardan bir kız çocuğunu zehirli bir hayvan soktu ama çocuk onun acısını hiç hissetmedi.” [985]                                                         

234) Hz. Ma’kıl bin Yesâr radıyallahu anh’den rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:

“Kim sabah üç defa Euzu billâhi’s semîi’l alîmi mine’ş şeytanirracîm) ve Haşr sûresinin sonundaki üç ayeti okursa, Allahu Teâlâ onun için yetmiş bin melek görevlendirir. Onlar, o kişi için akşama kadar rahmet duası ederler. Eğer o gün ölürse şehid olarak ölür. Ay­nı şekilde akşam okursa Allahu Teâlâ yetmiş bin melek tayin eder. Onlar sabaha kadar ona rahmet duası yaparlar. Eğer o gece ölürse şehid olarak ölür.” [986]

235) Hz. Osman bin Affan radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Kim akşam vakti üç defa şu kelimeleri okursa sabaha kadar aniden gelen hiçbir belâ ona isabet etmez. Eğer sabah vakti üç defa okursa akşama kadar ona âni bir belâ isabet edemez. (O kelimeler şunlardır:)”

“(Bismillâhillezî lâ yedurru maasmihî şey’un fil ardı ve lâ fissemâi vehüve’s semîûl alîm) “O Allah’ın adıyla (biz sabahladık veya akşamladık) O’nun adıyla ne yerde ne de gökte hiçbir şey zarar veremez. O her şeyi işiten ve her şeyi bilendir.” [987]

236) Hz. Ebû Derdâ radıyallahu anh diyor ki:

“Kim sabah ve akşam yedi defa, Hasbiyallahu lâ ilahe illâ hu, aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbu’l arşi’l azîm) Bana Allah yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ben ancak O’na güvendim ve o, büyük arş’n sahibidir, derse, ister ciddiye alarak (yani yakîn ederek) söylesin, isterse dudak ucuyla (faziletine yakîn etmeyerek) söylesin Allah celle celaiuhu onu (dünya ve ahirette) bütün kederlerinden korur.” [988]                                                     

237) Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir; Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem sabah akşam şu duaları okumayı hiç terk etmezdi;

“Allah’ım! Sen’den dünya ve âhirette afiyet isterim. Allah’ım! Sen’den dinim, dün­yam ailem ve malım için af ve afiyet isterim. Allah’ım! Ayıplarımı ört, korktukla­rımdan emin kıl. Allah’ım! Beni önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan ve üs­tümden koru. Alt tarafımdan ansızın helak edilmemden Senin azametine sığınırım” [989]

238 ) Hz. Şeddâd bin Evs radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Seyyid’ül istiğfar (mağfiret dilemenin en güzel yolu) şöyle denilmesidir:

Allah’ım! Sen benim Rabbimsin. Sen’den başka hiçbir ilâh yoktur. Beni Sen ya­rattın. Ben Senin kulunum ve gücümün yettiği kadar Sana verdiğim ahdin ve vaadin üzereyim. İşlediğim kötü amellerin şerrinden Sana sığınırım. Sana üzerimdeki ni­metini ikrar ediyorum ve günahlarımı itiraf ediyorum. Beni bağışla, çünkü günahları ancak Sen bağışlarsın.” Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Kim tam inanarak, bu duayı gündüz vakti okur ve akşamdan önce ölürse, o Cennetliklerden olur. Eğer tam bir inançla gece vakti okur ve sabah oimadan ölürse, o Cennetlik­lerden olur.” [990]                                                                                                           

239) Hz. İbni Abbas mdıyaiiahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Kim (Rûm sûresinin 17., 18. ve 19. ayetlerini) sabah okursa, onun (her gün yapmakta olduğu tilavet ve muayyen zikirlerden) o gün yapamadıklarını telâfi eder. (Yani onların sevabını alır.) Eğer bu âyetleri ak­şam okursa, o gece yapamadığı virdlerini telâfi eder. (Yani onların sevabı verilir. O ayetler şunlardır:) ” [991]                                                                                     

“O halde akşama girdiğiniz vakit ve sabaha girdiğiniz vakit, Allah’ı tesbih edin. Göklerde ve yerde hamd O’nundur. İkindi vaktinde öğleye girdiğiniz vakit de (O’nu tesbih edin.) / O, ölüden diri çıkarır, diriden ölü çıkarır. Toprağa ölümden sonra (yani kuruduktan sonra) hayat verir (yemyeşil yapar.) Aynı şekilde (kıyamet günü) siz de kabirlerinizden çıkarılacaksınız.” [992]                                         

240) Hz. Ebû Mâlik Eşarî radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki,

“Kişi evine girdiği zaman bu duayı okusun, sonra ev halkına selam versin. (Duâ şöyledir:)” [993]                                                                   

“Allah’ım! Sen’den (evime) girmenin ve çıkmanın hayırlısını isterim. (Yani benim eve girmem ve çıkmam, benim için hayırlara vesîle olsun.) Biz Allah’ın adıyla eve girer, yine Allah’ın adıyla evden çıkarız. Yalnız Rabbimiz olan Allah’a güvenip, dayanırız.”

241) Hz. Câbir bin Abdullah radıyallahu anhumaöan rivayet edilmiştir: Peygam­ber sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu naklediyor;

“Kişi evine girdiği za­man ve yemek yediği zaman Allahu Teâlâ’yı anarsa, şeytan (kendi arkadaşlarına),

“Size burada gece yiyecek bir yemek ve yatacak bir yer yok” der. Eğer kişi eve girerken Allah’ı hatırlamazsa, şeytan (arkadaşlarına),

“Gece kalacağınız bir yer var” der. O kişi yemek vaktinde Allah’ı anmazsa şeytan arkadaşlarına,

“Gece kalacak yer ve yiyecek yemek buldunuz” der.” [994]                                                 

242) (Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem’in zevcesi) Hz. Ümmü Seleme radıyallahu anha diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem evimden her çıkı­şında gözlerini göğe doğru kaldırır ve şu duayı okurdu:

“Allah’ım! (Hak’tan) sapmamdan veya saptırılmamdan, zulüm etmemden veya zulme uğramamdan, cahillik etmemden veya bana karşı cahillik edilmesinden Sana sığınırım” [995]                                                                                                     

243) Hz. Enes bin Mâlik radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Her kim evinden çıktığı zaman şu duayı okursa, kendisine melekler tarafından,

“Senin ihtiyaçların görüldü ve sen her türlü serden korundun” denilir. Şeytan muradına eremeden ondan uzaklaşır.” [996]               

“(Bismillah! tevekkeltü ala’llah, lâ havle ve lâ kuvvete iliâ billâh) Allah’ın adıyla (evimden çıkıyorum.) Allah’a güvenip dayandım. Bir hayır elde etmek veya bir serden sakınmaktaki başarı ancak Allah’ın izniyle olur.”

Bir rivayette şöyle geçmektedir:

“(Bu duayı okuduktan sonra) ona,

“Sana doğru yol gösterildi, ihtiyacın giderildi, sen muhafaza edildin” denilir. Şeytan ondan uzaklaşır, başka bir şeytan önceki şeytana

“Kendisine doğru yol gösterilen, ihti­yaçları görülen ve muhafaza olunan bir kişiyi sen nasıl ele geçirebilirsin ki?” der.” [997]

244) Hz. İbni Abbas radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem sıkıntı anlarında şu duayı okurdu:

“Allah’tan başka ilah yoktur. Azamet sahibi ve halim olan (günah işleyince hemen azab etmeyen)dir. Allah’tan başka ilah yoktur. O, yüce Arş’ın Rabbi’dir. Allah’tan başka ilah yoktur. O, göklerin ve yerin ve şerefli Arş’ın Rabbidir.” [998]                   

245) Hz. Ebû Bekre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Musibetlere duçar olan kişi şu duayı okusun:

Allah’ım! Rahmetini ümid ediyorum. Beni bir an dahi nefsimin eline bırakma ve be­nim bütün işlerimi düzelt. Sen’den başka ibadete layık hiçbir ilah yoktur” [999]

246) Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in zevcesi Hz. Ümmü Seleme radıyallahu anha diyor ki: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Bir kula musîbet ulaştığında, İnna lillahi ve innâ ileyhi râciûn, Allâhümme ecirni fi musibeti vahluflî hayren minhâ”

“Şüphesiz biz Allah içiniz ve yine ona döneceğiz. Allah’ım! Bu musibet karşılığında bana ecir ver, bu musibeti benim için ondan daha hayırlısına tebdil eyle” derse Allahu Teâlâ o kişiye, o musîbete karşılık sevab verir. Ve musibet esnasında elin­den kaybettiği şeyler karşılığında daha üstününü verir”.

Hz. Ümmü Seleme radıyallahu anha diyor ki:

“Ebû Seleme radıyallahu anh vefat ettiğinde ben Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in emri üzerine bu duayı yaptım. Allahu Teâlâ bana Ebû Seleme’den daha hayırlı olanı ihsan etti. (Yani Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’i bana eş yaptı.)” [1000]                                                               

247) Hz. Süleyman bin Sured radıyallahu anh diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem (başka birine öfkelenen bir adam hakkında) şöyle buyurdu;

“Eğer Euzü billahi mine’ş şeytan deseydi öfkesi giderdi.” [1001]                                             

248 ) Hz. Abdullah İbni Mes’ûd radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:

“Kime bir yokluk gelir de, onu (şikâyet şeklinde) insanlara arzeder ve onlardan dilenirse, onun yoksulluğu kapanmaz. Kime yokluk gelir de, onu gidermek için Allahu Teâlâ’dan isterse, Allahu Teâlâ yakında onun için rızık hazırlar, kişi o rızkı âcil olarak ya da biraz gecikmeli olarak elde eder.” [1002]

249) Hz. Ebû Vâil rahmetullahi aleyh diyor ki: Bir mükâteb (anlaşmalı köle) Hz. Ali radıyallahu anh’ın yanına gelerek,

“Ben kararlaştırılan (anlaşma bedeli olan) malı ödeyemiyorum, bu konuda bana yardım et” dedi. Hz. Ali radıyallahu anh buyurdu ki;

“Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in bana öğrettiği kelimeleri sana öğreteyim mi?

“Eğer senin borcun (Yemen’deki) Sır dağı kadar da olsa Allah celle celaluhu o borcu ödeyecektir.” (O duâ şudur:)”

“(Allâhümmekfinî bi’helâlike ân harâmike ve ağninî bi’fadlike ammen sivâk) Allah’ım! Helal yollardan rızık vererek haramdan beni koru. Lütuf ve kereminle beni başkalarına muhtaç etme.”

İzah: Mükâteb; efendisinin kendisine “şu kadar zamanda şu kadar mai ödersen seni âzâd edeceğim” dediği köleye denir. Bu muamelede kararlaştırılan mala “Bedel-i Kitabet” denir.

250) Hz. Ebû Saîd Hudri radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Bir gün mescide girdi. Ensar’dan Ebû Umâme denilen birinin orada oldu­ğunu gördü ve

“Ey Ebû Ümâme! Namaz vakti olmadığı halde senin mescidde (kendi başına) oturduğunu görüyorum. Bunun sebebi nedir?” buyurdu. Hz. Ebû Umâme radıyallahu anh,

“Yâ Rasûlallah! Borçlar ve sıkıntılar beni sardı, onlardan kurtulamıyorum” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Sana okuduğun zaman Allahu Teâlâ’nın üzüntülerini gidereceği ve borçlarını ödemeye yardım edeceği bir duâ öğreteyim mi?” buyurdu. Ebû Ümâme radıyallahu anh,

“Öğret yâ Rasûlatlah!” deyince buyurdu ki;

“Sabah akşam şu duayı oku:

Allah’ım! Kederden ve üzüntüden Sana sığınırım. Acizlikten ve tembellikten Sana sığınırım. Cimrilik ve korkaklıktan Sana sığınırım. Borcun altında kalmaktan ve kötü kimselerin galebesinden Sana sığınırım.” Hz. Ebû Ümame radıyallahu anh diyor ki:

“Ben sabah ve akşam bu duayı okudum. Allahu Teâlâ benim bütün üzün­tülerimi giderdi ve bütün borçlarımı ödemeye yardım etti.” [1003]                     

251) Hz. Ebû Musa Eş’arî radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Kimin bir çocuğu vefat ederse Allahu Teâlâ meleklerine,

“Siz Benim kulumun çocuğunu mu aldınız?” buyurur. Onlar,

“Evet” deyince Allahu Teâlâ,

“Kulumun kalbinin parçasını mı aldınız?” buyurur. Melekler,

“Evet” derler. Allahu Teâlâ,

“Kulum ne dedi?” buyurur. Onlar,

“Sana hamd etti ve innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciun dedi” derler. Allahu Teâlâ,

“Kulum için Cennet’te bir köşk inşa edin ve adını da Beyt’ül hamd (yani hamd evi) koyun” buyurur.[1004]                                                                                                                     

252) Hz. Büreyde radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Sahâbe-i Kiram radıyallahu anhum’un kabirlere gittiklerinde okumaları için şu duayı öğretirdi;

“Bu bölgedeki kabirlerde bulunan bütün mü’min ve müslümanlara selam olsun. Şüphesiz biz de inşallah size kavuşacağız. Ben, bizim ve sizin için Allahu Teâlâ’dan afiyet isterim.” [1005]                                                                                                     

253) Hz. Ömer radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Kim pazara girdiğinde Lâ ilâhe illallahu vahdehû lâ şehkelehû, lehül mülkü ve lehül hamdü yuhyî ve yumîtu vehüve hayyun lâ yemûtü biyedihi’l hayr, vehüve alâ külli şey’in kadir derse, Allahu Teâlâ onun için bir milyon sevab yazar, bir milyon derecesini yük­seltir.” Bir rivayette,

“Bir milyon derecesini yükseltir” cümlesi yerine,

“Cennet’te onun için bir köşk inşâ eder” ifadesi zikredilmiştir. [1006]                                         

254) Hz. Ebû Berze Eşlemi radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem ömrümün son zamanlarında bir meclisten kalkmak istediğinde şu kelime­leri söylerdi;

“(Sübhânekellâhümme ve bihamdike, eşhedü enlâ ilahe illâ ente, estağfiruke ve etûbu ileyk) Allah’ım! Seni hamdinle tesbih ederim. Sen’den başka ilah olmadı­ğına şehadet ederim. Sen’den mağfiret diler ve Sana tevbe ederim.” [1007]

255) Hz. Cübeyr bin Mut’im radıyallahu anadan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Kim zikir meclisinin sonunda Sübhânallahi ve bihamdihi, sübhânekellâhümme ve bihamdike, eşhedü enlâ ilahe illâ ente, estağfiruke ve etûbu ileyk derse, bu duâ (önemli kağıtların mühürlendiği gibi) o meclis için mühürleyici olur. (Yani o meclis Allah indinde makbul olur. O meclisin ecir ve sevabı Allah’ın katında korunur.) Bu duâ, eğer boş sözlerin ko­nuşulduğu bir meclisten sonra okunursa, o meclisin keffâreti olur.” [1008]

256) Hz. Aişe radıyallahu anha diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’e bir keçi hediye edildi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Ey Aişe! Bunu taksim et” bu­yurdu. Hizmetçi eti dağıtıp geri döndüğünde Hz. Aişe radıyallahu anha ona, “İnsanlar ne dediler?” dedi. Hizmetçi,

“Bârekallahu fîküm (yani Allahu Teâlâ size bereket versin) dediler” dedi. Bunun üzerine Hz. Aişe radıyallahu anha,”

“Fihim barekallahu (Allahu Teâlâ onlara da bereket versin)” dedi ve

“Biz onların ettikleri duanın aynısı ile mukabele ettik. (Yani duâ da biz onlara eşit olduk.)  et dağıtma sevabımız yalnız bize kaldı” buyurdu.  [1009]

257) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Mevsimin ilk çıkan meyvesi Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’e getirilince şöyle duâ ederdi;

“Allah’ım! Bizim için şehrimiz Medine’ye, bizim meyvelerimize, bizim sa’ ve müdd’ü-müze kat kat bereket nasib et.”  Sonra yanına gelen çocuklardan en küçüğüne o meyveyi verirdi. [1010]                                                                                                     

İzah: Müdd; küçük bir ölçektir yaklaşık bir kiloyu içine alır. Sa’ da büyük bir ölçü birimidir. Yaklaşık dört kiloyu içine alır.

258 ) Hz. Vahşî bin Harb radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Bazı sahabeler,

“Yâ Rasûlallah! Biz yiyoruz ama doymuyoruz” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Herhalde siz ayrı ayrı yiyorsunuz?” buyurdu. Onlar,

“Evet, öyle yapıyoruz?” dediler. Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Siz yemeğinizi bir yere toplanarak yiyiniz. Allah’ın adını anarak yiyiniz. (Böyle yaparsanız) yemeğinizde bereket olur” buyurdu. [1011]                                                                                           

259) Hz. Enes radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Yemek yedikten sonra şu duayı okuyan kimsenin geçmiş ve gelecek gü­nahları affolunur;

Bana bu yemeği yediren ve benim hiçbir çalışma ve kudretim olmadığı halde onu rızık olarak bana veren Allah’a hamd olsun.”

“ Kim de bir elbise giydiği zaman, şu duayı okursa onun geçmiş ve gelecek günahları affolunur;

Bana bu elbiseyi giydiren ve çalışmadan ve kuvvetimi sarf etmeden bana bu elbiseyi nasib eden Allah’a hamd o!sun.” [1012]                                                   

İzah: Gelecek günahların affedilmesinden maksat; gelecekte Allahu Teâlâ’nın bu kulunu günahlardan koruması demektir. [1013]

260) Hz. Ömer radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“Kim yeni elbise giyince,

“Avret yerlerimi örteceğim ve hayatımda kendisiyle süsleneceğim bir elbiseyi bana giydiren Allah’a hamd olsun” derse ve sonra eski elbisesini sadaka olarak verirse, hayatında ve ölümünde devamlı Allahu Teâlâ’nın koruması altında kala­cak ve Allahu Teâlâ onun günahlarını örtecektir.” [1014]                                         

261) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh’dan rivayete göre Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Horozun ötmesini duyduğunuz zaman Allah’ın lütfunu isteyiniz. Çünkü horoz, meleği gördüğünden öter. Eşeğin anırmasını işittiğiniz zaman şeytandan Allah’a sığınınız. Zira eşek, şeytanı görünce anırır.” [1015]       

262) Hz. Talha bin Ubeydullah radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Peygam­ber sallallahu aleyhi vesellem yeni ayı (hilali) görünce şu duayı okurdu;

“Allah’ım! Onu benim üzerime bereketle, imanla, selâmetle ve İslam ile doğdur. Ey Hilâl! Benim de senin de Rabbin Allah’tır.” [1016]

263) Hz. Katâde rahmetullahi aleyh Bana ulaşan hadise göre Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem yeni ayı (hilali) görünce üç defa;

“Bu ay hayır ve hidâyet ayı olsun. Bu ay hayır ve hidayet ayı olsun, bu ay hayır ve hidâyet ayı olsun. Ben seni yaratan Allah’a îman ettim.” Sonra şöyle buyururdu;

“Falan ayı sona erdiren ve falan ayı başlatan Allah’a hamd olsun” [1017]

İzah: Duada geçen kelimesinin yerine, o ayın ismi söylenmelidir.

264) Hz. Ömer radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki;

“Kim bir musîbetzedeyi görür de şu duayı okursa, yaşadığı müddetçe o belâ nasıl olursa olsun ondan korunur. (Duâ şudur:)”

“(Elhamdulillâhillezî âfânî mimmebtelâke bihî, ve faddalenî alâ kesîrin mimmen halaka tefdîla) Beni, sana verdiği dertten kurtaran ve beni yarattıklarının bir ço­cuğundan belirli bir şekilde üstün kılan Allah’a hamd oisun.” [1018]                         

İzah: Hz. Cafer rahmetullahi aleyh diyor ki: Kişi bu duayı içinden okumalı musibetzedeye duyurmamalıdır. [1019]

265) Hz. Huzeyfe radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem gece yatağına yattığında elini yanağının altına koyar ve şu duayı okurdu;

“(Allahümme bismike emûtü ve ahyâ) Allah’ım! Senin isminle ölürüm (yani uyu­rum) ve dirilirim (yani uyanırım)” Uykudan uyandığında da şu duayı okurdu;

“(Elhamdulillâhillezi ahyânâ bâ’de mâ emâtenâ ve ileyhi’n nüşûr) Bütün hamdler bizi öldürdükten sonra dirilten Allah’a aittir. Kıyamet günü kabirlerimizden tekrar dirilip O’na döneceğiz.” [1020]                                                                                         

266) Hz. Berâ bin Âzib radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bana şöyle buyurdu;

“Sen yatağına gelmek istediğin zaman namaz abdesti gibi abdest al. Sonra sağ yanın üzerine uzanıp şu duayı oku; “Allah’ım! Canımı Sana teslim ettim, işlerimi Sana havale ettim. Azabından korka­rak ve sevabını ümid ederek arkamı Sana dayadım. Senin azabından korunmak için, Sen’den başka ne bir sığınak ne de bir kurtuluş yeri vardır. İndirdiğin Kitab’a ve gönderdiğin Peygamber’e iman ettim.” Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem, Hz. Berâ radıyallahu anha şöyle buyurdu;

“(Eğer sen bu duayı okuyup yatarsan) ve o gece ölürsen, İslam fıtratı üzerine ölürsün. Şayet sabaha varırsan, hayır ve bere­ketle sabahlarsın. Bu duadan sonra başka bir şey konuşmadan uyu.” Hz. Berâ radıyallahu anh diyor ki; Ben bu duayı Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in yanında ez­berlemeye başlamıştım (son cümlede) “Ve nebiyyike’llezi erselte yerine ve birasûlike’llezi erselte dedim. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bana, “Hayır ve nebiyyike’llezi erselte de” buyurdu.[1021]

267) Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:

“Sizden biriniz yatağına geldiği zaman yatağını, elbisesinin kena­rıyla üç defa silkelesin. Çünkü kendisi yokken hangi şeyin yatağına gelmiş oldu­ğunu bilemez. (Yani o yokken yatağına zehirli bir hayvan gizlenmiş olabilir.) Bun­dan sonra şu duayı okusun;”

“Ey Rabbim! Senin isminle yanımı (yatağa) koydum. Yine Senin isminle onu (ya­taktan) kaldırırım. Eğer benim ruhumu kabzedersen, ona merhamet eyle. Eğer (kabzetmez de) tekrar iade edersen, salih kullarını koruduğun şeylerle onu mu­hafaza et.” [1022]

268 ) Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in zevce-i muhteremesi Hz. Hafsa radıyallahu anha diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem uyumak istediğinde sağ elini, sağ yanağının altına koyar ve üç defa şu duayı okurdu;

“(Allâhümme gınî azâbeke yevme teb’asü ibâdeke) Allah’ım! Kullarını kabirlerin­den çıkaracağın gün beni azabından koru” [1023]

269) Hz. İbni Abbas radıyallahu anhuma diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Bir kimse hanımıyla bir araya gelince şu duayı okur ve bu birleşmeden bir çocuk dünyaya gelirse, şeytan asla ona zarar veremez. (Yani şeytan o çocuğu sapıtmakta başarılı olamaz. O dua şudur;)

“(Bismillah!, Allâhümme cennibnî’ş şeytane ve cennibi’ş şeytane mâ razaktenâ) Allah’ın adıyla, Allah’ım! Bizi şeytandan uzaklaştır. Şeytanı da bize vereceğin (evlattan) uzaklaştır.” [1024]                                                                                             

270) Hz. Abdullah bin Amr radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu;

“Sizden biri uykusundan korkarak kalkarsa şöyle desin;

Gazabından, cezasından, kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden ve yanıma yaklaşmalarından Allah’ın tam olan, eksiklerden münezzeh olan, Kur’ânî kelimelerine sığınırım. Eğer böyle derse ona rüyası bir zarar veremez.”

Hz. Abdullah radıyallahu anhuma kendi yakınlarının çocuklarından aklı eren­lere bu duayı öğretir, aklı ermeyenlerin de yazarak boyunlarına asardı. [1025]

271) Hz. Ebu Saîd Hudrî radıyallahu anh Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu nakletti; “Sizden birisi güzel bir rüya görürse, o rüya Allah tarafındandır. Bu durumda o kimse, gördüğü rüyadan dolayı Allah’a hamd etsin ve o rüyayı anlatsın. Eğer kötü bir rüya görürse bu şeytandandır. O rüyanın şerrinden Allah’a sığınmalı ve kimsenin yanında onu anlatmamalıdır. Zira kötü rüya ona zarar verir.” [1026]                                                                                                   

İzah: Allahu Teâlâ’ya sığınmak için Eûzü billahi min şerrihâ “Ben bu rüyanın kötülüğünden Allahu Teâlâ’ya sığınırım” denmelidir.

272) Hz. Ebu Katâde radıyallahu anh diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim;

“İyi rüya Allah celle celaluhu tarafındandır. Kötü rüya (yani içinde korku olan rüyalar) şeytandandır. Sizden biri rüyasında sevmediği bir şey gördüğünde, kalksın (sol tarafına) üç defa hafifçe tükürür gibi yapsın ve o rüyanın şerrinden Allahu Teâlâ’ya sığınsın. Böyle yaparsa o rüya o kişiye zarar veremez.” [1027]                                                                                                             

273) Hz. Câbir radıyallahu anh’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Sizden biri yatağına uyumak için geldiği zaman hemen bir melek ve bir şeytan onun yanına gelir. Şeytan, “(Uyanık kaldığın süreyi) şer ile bitir” der. Melek,

“Bu süreyi hayırla bitir” der. Eğer o kişi Allahu Teâlâ’yı zikre­derek uyursa şeytan onun yanından uzaklaşır. Gece boyu onu bir melek muhafa­za eder... Sonra o kişi uyandığında hemen bir melek ve bir şeytan gelir. Şeytan, “Uyanma sürene şerle başla” der. Melek,

“Hayırla başla” der. Eğer o kişi şu duayı okusa ve ondan sonra binek hayvanından düşse (veya başka bir sebebten dolayı vefat etse) şehid olarak ölür. Eğer o kimse (o gün) hayatta kalır ve kalkıp namaz kılarsa, o namaza karşılık kendisine büyük dereceler verilir. (O dua şudur;)”

“Canımı bana geri iade eden ve uykudayken beni öldürmeyen Allah’a hamd olsun. Bütün hamdler izni olmadan gökyüzünü yere düşmekten koruyan Allah’a aittir. Şüphesiz Allahu Teâlâ insanlara çok şefkatlidir. Ve çok merhametlidir. Bütün hamdler ölüleri dirilten Allah’a aittir. O her şeye Kâdir’dir.”[1028]             

274) Hz. Imran bin Husayn radıyallahu anhuma’dan rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem babama,

“Sen kaç tane ilaha ibadet ediyorsun?” buyurdu. Babam,

“Altısı yeryüzünde, biri gökyüzünde” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Sen ümid ve korku halinde hangisine dua ediyorsun?” buyurdu. Babam,

“Gökte olan ilaha” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem,

“Ey Husayn! Eğersen İslam’a girersen, sana fayda verecek iki kelime öğreteceğim” buyurdu. Hz. Husayn radıyallahu anh müslüman olunca Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem e,

“Yâ Rasûlallah! Vaad etmiş olduğun o iki kelimeyi bana öğret” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Sen şöyle söyle;

“(Allâhümme elhimnî rüşdî ve eiznî min şerri nefsî)”

“Allah’ım! Benim iyiliğimi kalbi­me ilham et ve beni nefsimin şerrinden koru.” [1029]                                                 

275) Hz. Âişe radıyallahu anha diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bana şöyle duâ etmemi emretti;

“Allah’ım! Âcil verilecek olan ve sonra verilecek olan, bildiğim ve bilmediğim bütün serlerden Sana sığınırım. Senden Cennet’i ve Cennet’e yaklaştıran her söz ve ameli isterim. Cehennem’den ve Cehennem’e yaklaştıran her söz ve amelden Sana sığınırım. Senin kulun ve Rasûlün Muhammed sallallahu aleyhi vesellem’in iste­diği bütün hayırları Sen’den isterim. Kulun ve Rasülün Muhammed sallallahu aleyhi vesellem’in Sana sığındığı bütün serlerden ben de Sana sığınırım. Benim hakkımda verdiğin kararların neticesini hakkımda hayırlı eyle.” [1030]                     

276) Hz. Aişe radıyallahu anha diyor ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem hoşuna gidecek bir şey gördüğü zaman şöyle buyururdu;

“(Elhamdulillâhillezi bini’metihi tetimmu’s sâlihât)

Bütün hamdler, nimeti ve lütfü ile iyi işler tamamlanan eren Allah’a aittir.”

Hoşuna gitmeyen bir şey görünce de,

“(Elhamdülillahi alâ külli hâl) Bütün hamdler, bütün hallerde Allah’a aittir” buyururdu. [1031]






Konu Başlığı: Ynt: Rasulullah (s.a.)den nakledilen dualar
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 28 Ekim 2010, 17:30:26
[930] Bakara: 2/186.

[931] Furkan: 25/77.

[932] A'raf: 7/55, A'raf: 7/56.

[933] A'raf: 7/180.

[934] Neml: 27/62.

[935] Bakara: 2/156-157.

[936] Tâ-Hâ: 25/24-34.

[937] Tirmizi

[938] Mü'min: 40/60.

[939] Tirmizi

[940] Müstedrek'i Hâkim

[941] Mirkât

[942] Tirmizi, Müstedrek'i Hâkim

[943] Tirmizi

[944] Müslim

[945] Tirmizi

[946] Tirmizi

[947] Müstedrek'i Hâkim

[948] Müslim

[949] Müslim

[950] Feth'ül Mülhim

[951] Tirmizi

[952] Müstedrek'i Hâkim

[953] Ebû Dâvûd

[954] Ebû Dâvûd

[955] Bezl'ül Mechûd

[956] Ebû Dâvûd

[957] Müslim

[958] Buhâri

[959] Taberâni, Mecma'uz Zevâid

[960] Müstedrek'i Hâkim

[961] Müsned'i Ahmed, Taberâni, Mecma'uz Zevâid

[962] Ebû Dâvûd

[963] Bakara: 2/163 ve Âli İmran: 3/1-2.

[964] Mustedrek'i Hâkim

[965] Üç karanlıktan kasıt; gecenin karanlığı, denizin karanlığı ve balığın karnındaki karanlıktır.

[966] Müstedrek'i Hâkim

[967] Mişkât-ül Mesâbîh

[968] Ebû Dâvûd                                                                                                             

[969] Müsned’i Ahmed

[970] İbni Hibban.

[971] Ebû Dâvûd

[972] Müstedrek'i Hâkim

[973] Müslim

[974] İbni Hibban

[975] Müslim, Ebû Dâvûd

[976] Ebû Dâvûd

[977] Müsned'i Ahmed

[978] Müsned'i Ahmed

[979] Taberâni, Mecma'uz Zevâid

[980] Ebû Dâvûd, Amel-ül Yevmi vel-Leyle Lin-Neseî

[981] Ebû Dâvûd

[982] Müstedrek'i Hâkim

[983] Müslim

[984] Mirkât

[985] Tirmizi

[986] Tirmizi

[987] Ebû Dâvûd

[988] Ebû Dâvûd

[989] Ebû Dâvûd

[990] Buhâri

[991] Ebû Dâvûd

[992] Rûm: 30/17-18-19.

[993] Ebû Dâvûd

[994] Müslim

[995] Ebû Dâvûd

[996] Tirmizi

[997] Ebû Dâvûd

[998] Buhâri

[999] Ebû Dâvûd

[1000] Müslim

[1001] Buhâri

[1002] Tirmizi

[1003] Ebu Dâvûd;

[1004] Tirmizi

[1005] Müslim

[1006] Tirmizi

[1007] Ebû Dâvûd

[1008] Müstedrek'i Hâkim

[1009] El-Vâbil’ül Sayyib.

[1010] Müslim

[1011] Ebû Dâvûd

[1012] Ebû Dâvûd

[1013] Bezl'ül Mechûd

[1014] Tirmizi

[1015] Buhâri

[1016] Tirmizi

[1017] Ebû Dâvûd

[1018] Tirmizi

[1019] Tirmizi

[1020] Buhâri

[1021] Müslim, Ebû Dâvûd

[1022] Buhâri

[1023] Ebû Dâvûd

[1024] Buhâri

[1025] Tirmizi

[1026] Tirmizi

[1027] Buhâri

[1028] Müstedrek’i Hâkim

[1029] Tirmizi

[1030] Müstedrek'i Hakim

[1031] İbni Mâce



Konu Başlığı: Ynt: Rasulullah (s.a.)den nakledilen dualar
Gönderen: Pelinay üzerinde 29 Haziran 2016, 22:03:56
Yakında öyle bir kavim gelecektir ki, duada mübalağa edip haddi aşa­caklardır. Sen onlardan olmaktan sakın. Sana Cennet verilince onun bütün nimet­leri de verilmiş olacaktır. Sen Cehennem’den korunduğun zaman Cehennemin bütün sıkıntılarından da kurtulmuş olacaksın. (Öyleyse duada bu tafsilâta gerek yoktur. Aksine Cennet’i isteyip Cehennem’den de Allah’a sığınmak yeterlidir.)” [956]

Bu hadisi serifi tam olarak anlayamadim.Duada mübalağadan kasit tam olarak nedir acaba?bir seyi en ince ayrintisina kadar dusunup istemekmidir?


Konu Başlığı: Ynt: Rasulullah (s.a.)den nakledilen dualar
Gönderen: Ceren üzerinde 29 Haziran 2016, 22:05:32
Aleykumselam.Peygamber efendimizin yolunda giden onun ettigi dualari okuyan ve faziletine eren kullardan olalim inşallah.Rabbim razi olsun paylasimdan kardeşim....